hesabın var mı? giriş yap

  • videodaki iki genç sahilde takılırken aniden dev bir parmak izi beliriyor üstünde de yeni çağın başlangıcı yazıyor, ne anlama geliyor olabilir altından ne çıkacak merak ederseniz takipte kalın
    bkz: esrarengiz parmak izi

  • gördüğüm en huzurlu şehirdi. 80 ildeki insanın dilinde olan diğer insanlara gösterilmesi gereken "saygı" kavramı hala yaşıyordu bu memlekette. biz turist rehberleri bir şehri beğendirmek için şöyle anlatırız; "buranın esnafı siftah yaptıktan sonra komşusu siftah yapmadıysa ikinci müşterisini komşusuna gönderir." 81 ili defalarca kez gezdim ben. hiç unutmam komşusu siftah yapsın diye beni dükkanından çıkaran hataylı amcayı. diğer şehirler için bu anlatı sadece hikayedir.

    kutlarım seni insanoğlu; huzurun son kalesini de ele geçirdin. kanlı ölümü hatay'a da getirdin! umarım kendini çabuk toplarsın güzel şehir... acını yüreğimde hissediyorum.

    10 yıl sonra bugünlerde yine ve hala acını yüreğimde hissediyorum.

  • zenginleşmek yerine, açıklanan saçma enflasyon rakamlarına karşı parasının değerini koruyan alıcılardır.

  • en çok takdir ettiğim akp seçmeni. 4 kişilik ailesiyle, 750tl kira verip babasının oğullarını savunur gibi akp'yi savunan yurdum vatandaşı helal olsun sana. cebinde 24 ay taksitle aldığı iphone 6 da vardır çoğunun. bu da ayrı bir takdir konusudur mesela.

    ay ortasında dara düştüğünde chp/mhp/hdp seçmeni iş arkadaşlarından ya da akrabasından borç ister. çünkü kredi kartlarında limit kalmamıştır.

    hele, ortamlarda cumhurbaşkanının saraylarda oturup ultra lüks ulaştırma araçları kullanmasını da heyecanlı ve onurlu bir şekilde savunması yok mu, göz yaşartır.

    yapılmakta olan istanbul'daki 3. havaalanını ise hiç kullanmayacak olmasına rağmen yüklenici firma sahibi gibi sahiplenmesi yok mu, bıraksan kendisi kanatlanıp uçacak.

    helal sana.

    edit: takdir yerine taktir yazarak, yazmış olduğum her şeyin geçersiz olmasına sebep olduğum için ben bir malım. evet evet, eğer takdir yerine taktir yazmamış olsaydım bir çok gerizekalı ne demek istediğimi anlayacaktı ama benim yüzümden anlayamadılar. belki bu asgari ücretlinin sorunu da benim takdir yerine taktir yazmamdır. belki dünyadaki açlık ve sefalete de bu sebep olmuş olabilir.

    ulan ne mal adamlar var. yazdıklarımın içeriğine zerre takılmayıp, tdk müfettişi kesilmiş ipneler. lakin isimlerinizi tek tek not aldım. en müsait zamanımda her birinizin yazdıklarını tek tek inceleyip yazım ve imla hatalarınızı bulacağım ipneler. sözlük hayatını size zindan edicem.

  • bu zıkkımı bozdurmak için berlin tegel'de komisyon ödemiştim.

    bir kere takside 100 euro kaybetmiştim ve kendime gelmem günler almıştı. aynısını bunun için düşünemiyorum. bugün itibariyle yaklaşık 3800 tl değerinde. el kadar dikdörtgen bir kağıt. kaybediyorsun ve kaldırıma çöküp uzanıyorsun. ambulanslar falan geliyor.

    acı bir durum.

  • babam başka bir kadın uğruna annem ve biz çocuklarını evden kovduğunda onbir yaşındaydım. bildiğin sadece üstümüzdeki kıyafetlerle sokakta kaldık. senelerce süren sefaletten sonra kendimizi toparladık şöyle böyle. okudum iş sahibi oldum babamla barıştım ama erkeklerle hiçbir zaman sağlıklı ilişkiler kuramadım. ne zaman ki biriyle birlikte olsam kafamda aynı düşünce dönüp durdu ;
    "seni çok sevmesi gereken baban bile seni dışarı atmış, bu adam kimbilir neler yapar sana".
    yani bu his durduk yere oluşmuyor işte. herkesin bir kırılma noktası var aşk meşk konularında yaralı kuşlar gibi savruluyoruz ordan oraya.

  • askerde sık sık parti yapardık. parti dediysem askeriyenin yanındaki lojmanın marketine belli saatlerde girme iznimiz vardı. oradan cipsler kolalar alıp gazinoda toplanıp yer içer eğlenirdik. o markette kiloluk çiğ köfte, lavaş falan da olurdu. haliyle partimizin starı da çiğ köfteydi. genelde de lavaş yetmezdi. tabi o zamanlar böyle doritoslu dürümler ortada yok. arkadaşlardan birisi lavaş bitince doritosun üzerine koyup yemeye kalktı. tadının harika olduğunu söylese de hepimiz iğrenir gözle izledik onu. sonra birisi daha cesaret etti. o da çok beğendi. birisi daha birisi daha derken hepimiz bu eşsiz tadı denemiştik. artık partilerimizin starı doritoslu çiğ köfte olmuştu.

    zaman böyle akıp gitti biz terhis olduk. terhisten bir kaç ay sonra gördüm ki komagene bu doritoslu dürümleri listesine eklemiş. o yüzden hiçbir zaman kim olduğunu bulamadım ama bu fikri komagene'ye veren kişinin benim devrelerden birisi olduğuna eminim.

  • “bir insan yirmi yaşında genç değilse, kırkında nasıl olsun?” sözlerinin sahibi.
    üzerine kompozisyon yazılabilir.

  • kumarbazın düştüğü bir yanılgıdır. bir zar atışı düşünelim. oyunda masa zar atsın oyuncular da üst yüze gelecek sayıya bahis yatırsın. oyuncu doğru zarı bilirse yatırdığı paranın 5 katını kazansın. oyunu iki yarıdan oluşacak şekilde hayal edelim. ilk yarıda 6 kez zar atılmış olsun ve 2 kez 1, 2 kez 5 ve 2 kez de 6 gelmiş olsun. şimdi bu durumu gözlemleyen kumarbaz ikinci yarıdaki zar atışlarını tahmin etmek için şöyle bir mantık kurgulasın; ilk yarıda 2, 3 ve 4 rakamları hiç gelmedi. ikinci yarıda da 6 zar atışı yapılacak öyleyse daha önce gelmeyen bu rakamlar ikişer sefer gelmek zorunda. çünkü her birinin gerçekleşme olasılığı 1/6 yani 2/12. toplamda 12 kez zar atılacağına göre 2, 3 ve 4'ün iki kez atılacağına, 1, 5 ve 6 rakamlarının ise hiç çıkmayacağına dair bahse girer. masanın ilk ayağında 2'şer kere çıkan bu rakamlar daha fazla gerçekleşemez bu olasılığa aykırı.

    oysaki bu olaylar tamamen bağımsız olaylardır. ikinci yarıda da tüm rakamların gelme olasılığı aynıdır. çünkü evren veya matematik (adına ne derseniz artık) akıllı bir sistem gibi kurgulamaz işleri. bir hafızaya sahip değildir. bir adalet duygusu da yoktur "aa bak 2 rakamı hiç gelmedi durumu eşitleyeyim vb." geçmişte meydana gelen olaylardan etkilenerek tahmin yapacak olursak kumarbazın yanılgısına düşeriz.

    istisnai durum; yeteri sayıda tekrardan bahsediyorsak (bkz: büyük sayılar kanunu).