hesabın var mı? giriş yap

  • bir 3-5 yıl olmuştur sanırım. gerçi gönül üzerinden yüzyıllar geçsin istiyor ya, neyse. böyle aile meclisi toplanmışız, masalar uç uca eklenmiş, uzun bir masada yemek yenilmekte. amcalar, halalar, teyzeler ve bu saydıklarımın alt soyları ile üst soyları, epey kalabalığız anlayacağınız. tam bir hiyerarşi olmasa da ailede kendinden en çok korkulanlar başta olmak üzere büyükten küçüğe doğru da bir dizilim söz konusu. biz kuzenlerse masanın sonlarında gırgır şamata konuşlanmışız. hangi sivri akıl bilmiyorum ama içlerinden biri böyle bir kalabalığı en son aztec stadında görmüş olacak ki "hadi meksika dalgası yapalım lan." diyor. olur mu? olur. o coşkuyla dünyanın en sıradan gösterisi gibi geliyor bünyeye, gençlik işte. neyse efenim, en uçta oturmam hasebiyle 3! deyince verilen "başlat!" komutuyla 'oleeyy' nidalarıyla ayağa kalkıyorum geri oturuyorum. masada ölüm sessizliği. herkes manasızca bana bakıyor. kuzenler dahil. çok pis tufaya geliyorum. dayımın "hayırdır inşallah" bakışları eşliğinde tek derdim buymuş gibi tabakların desenlerini incelemeye başlıyorum. o günden sonradır ki, aile ortamlarında "alemin kralı geliyooorr" tezahüratıyla karşılanır; "eski açık sarı desene" diyeni vururum.

  • şirket içinde kovulma eşiği akşam çıkarken sandalyesini yamuk veya masasını dağınık bırakması olan (abartmıyorum) çalışanların yaptığı videodur.üç sene önce toplu olarak tazminatsız kovulan arkadaşlarınızdan utanın bari diyeceğim de sizin de işgüzar yöneticilerin kurbanı olduğunuz videodaki yapmacık hareketlerden belli zaten.

  • kendisinin 8 kasım 2022 tarihinde candaş tolga ışık’a konuk olduğu programı youtube’da önüme düşmesi üzerine bir kısmını izledim. kaçak yayınlarla ilgili onu yayınlanların da izleyenlerin de(bu kişilere bilmeden de olsa diye ekliyor, hakkını yemeyelim) hırsızlık yaptığını, bunun ahlaki bir şey olmadığı şeklinde eleştiriyor. haklı diyebiliriz, tartışacağım şey burası değil.

    yıllar önce kendisinin hayatını anlattığı bir videoya denk gelmiştim. eve yazıcı alıp ders kitapları-soru bankalarını korsan basıp bunu sattığı anılarını güle oynaya anlatıyordu. yaptığımız da ahlaksız bir şeydi, gençtik o zaman vs tarzında bir özeleştiri de yapmamıştı.

    veya spor muhabiri olduğu dönem meşhur olayı, brezilya maçına gitmeyip arkadaşlarına brezilya taraftarı taklidi yaptırma hikayesini de anlatırken de bu yaptığı hakkında bir özeleştirisini duymadım.

    ki bunlar topluma açık yayınlarda anlattığı, mizahi tarafı olduğu için “komikli anı” diye anlattığı anılar.

    geçen de bizim ev sahibiydi blutv kullanıcı sözleşmesini kopyala yapıştır önümüze koyan zaten.

    kendisi şimdi ahlak dağıtıyor. yürü be. milyon doları olmasına rağmen kültürel sanatsal faaliyetlere katılmak, bir kitap okumak, bir film izleyebilmek için hobi olarak korsan yayınları kullanan ahlaksız ve hırsız gençler utansın.

    peşinen not: yayınların kaçak izlenmesini savunmuyorum burada. fikri mülkiyete verilen değer bu ülke sosyolojisinin bir açmazıdır.

    ilk taşı hiç hdfilmcehenneminde film izlememiş olanınız atsın.

  • - yere düşen herhangi bir çöpü almak.

    - markette kişinin yere düşürdüğü ürünü alıp reyona geri koyması.

    - asansorde selam vermek.

    - sokak hayvanlarına karşı sevgi ve saygı beslemek. evet saygı.

  • çok keyifli bir film. özellikle sevgililere sesleniyorum. sinemada ya da evde farketmez, zevkle izleyebileceğiniz hoş bir film bu. aptal romantik komedilerden gına gelen bünyeme ilaç gibi geldi. ayrıca ne bill murray ne edward norton ne de harvey keitel, kanımca bu filmi film yapan bruce willis. bir adama polis rolü bu kadar mı yakışır arkadaş.. kaçıncı film bu polisi oynadığı bilmiyorum ama sene 1965 bile olsa, üniforma tuhaf bile dursa üzerinde, bruce yine o bildiğimiz karizmatik polis. bayıldım.

  • adeta bir korku filmi.

    burnunu karıştırdın ve seni rahatsız eden kuru sümük parçasını tırnağının ucu ile dışarı çıkardın. fakat sümük aniden kayboldu. nereye gitti? burnun kenarında mı kaldı? gömleğine mi düştü? çenene mi yapıştı? nereye gitti lan!

  • hepsini anladım da bunca yıllık bilgisayar kullanıcısı/toplayıcısıyım, "içi amerikan döşeme" nedir hala anlayamadığım ilandır. araba mı lan bu???

  • bildiğiniz üzere honda, türkiye'deki fabrikasını kapattı. habere göre çıkışlarını verdiği personellerine kıdem ve ihbar tazminatlarını en üstten ödedi. ayrıca 40-48 ay arasında peşin maaş ödemesi yaptı. üstüne bir aylık prim verildi ve hatıra olarak da bir cumhuriyet altını hediye edildi.

    bizim yerli ve milli patronlarımız ise işçinin yediği yemekten bile kısmanın derdinde.

    link

  • yanlış anlaşılmasın, yaşar usta gibi dürüst, çalışkan, ömründe bir karıncayı bile incitmemiş bir adama saygısızlık
    etmek istemem. ancak kızını çeşitli açılardan yetersiz gördüğü bir insanla evlendirmek istememesi konusunda çok üstüne gidildiğini düşünüyorum saim bey'in. yani kendimi onun yerine koyuyorum da; yıllarca çalışmışım, didinmişim, çarçakal dolu şu sektörde ayakta kalmayı başarıp belli bir birikime sahip olmuşum, yıllardan sonra yanımda ne bir hayat arkadaşım ne de başka çocuklarım kalmış. sadece ve sadece biricik kızım var. hayatımı adadığım servetimi bırakacağım tek bir kızım. e tabi ki biraz ince eleyip sık dokuyacağım. elin ne idüğü belirsiz çulsuzu neden gelip benim servetime konsun ki? allahınızı severseniz -hadi koca serveti göz ardı ediyorum- hanginiz daha okulunu bitirmemiş, aklı bir karış havada kızınızı işi gücü olmayan, okulu bitmemiş bir adama ve onca kişinin yaşadığı bir eve gelin olarak verir? lütfen fakir edebiyatını, pulsuz romantizminizi bir kenara bırakarak bir cevap verin!

    saim bey de aynen bu şekilde realist bir bakış açısıyla yaklaştı olaya aslında. sanki zengin piçi bulup başgöz etmek istiyormuş gibi bir algı yaratıldı. kesinlikle katılmıyorum. adamın istediği sadece kızının okulunu bitirip kendi ayakları üstünde durabilmesi ve kendi öldükten sonra maddi manevi emanet edebileceği bir damattı.

    hoş kız da tam bir hayırsız. koca dağ gibi adam üzgün, perişan, tamam diyor; git hadi kızım o güzel insanların yanına diyor, mutlu ol diyor bir gece yarısı arabada. bizim kız napıyor? açıyor arabanın kapısını basıp gidiyor. bu mudur mutlu son? bu mudur lan onca senenin karşılığı? bi sarıl teşekkür et, gel babacım sen de, her şeye yeniden başlayalım de. 11. tabağı da senin için çıkarırlar bu güzel insanlar de. baban lan o senin. hayatındaki tek kişi sensin o adamın. yemin ediyorum benim kızım olsan ne halin varsa gör der fabrikayı mabrikayı satıp dünya turuna çıkıp karılarlan kızlarlan yerdim parayı. yelloz!

    türlü adi, pislik, güvenilmez insan dolu şu dünyada tek varlığı kızı olan bu hassas adamın yıllarca çok üstüne gidildi. birazcık kendinizi onun yerine koyarak olaya bir de bu açıdan bakmanızı ve yıllar sonra bu koca yürekli ve yalnız adama iade-i itibar etmenizi istiyorum hepsi bu.