hesabın var mı? giriş yap

  • hepsi için geçerli olmamakla birlikte genelde parlak renklidirler, cart sarı, cart kırmızı gibi... burada "doğa bize kıyak geçiyor" gibi düşünülebilir, tehlikeli şeyler genelde parlak renkli, dikkat çekici olurlar. bunu bilmiyorsan, bir an önce elenir, doğal seleksiyona kurban gidersin, biliyorsan, bu sefer hayatta kalma şansını arttırır. zehirsiz olanların genelde beyaz, bej, kahverengi gibi basit renklerde, kirli görünümlü, albeniden uzak olduğunu unutmayın. (buradan hayat dersi çıkarak olanlar olabilir, doğrudur, kassan çıkar.)

    yine, yüzde yüz denemese de, çoğu için geçerli bir kural vardır: parmaklarınızla kuvvetlice bastırın, bastırdığınız yerler koyu mavi/mor/siyah bir renk alıyorsa kesinlikle zehirlidir. ama bazıları, renk bırakmadığı halde de zehirli olabilir, o yüzden kesin çalışan bir metod diyemiyoruz. siz iyisi mi bu rengi bırakan mantarı paşa paşa yerine bırakın, ama renk vermeyenine de dikkat edin.

    üçüncü yol da, etrafınızda keçi, koyun gibi hayvanlar varsa onları izlemektir. zehirli olanları yiyenler ölüp doğal seleksiyona kurban gittiğinden, yetişkin hayvanlar genelde zehirli ile zehirsizi ayırt etmeyi öğrenmişlerdir. lakin, bazı hayvanların sindirim sisteminde sorun yaratmayan bazı mantarların, insanın sindirim sistemindeki enzim farklılığı sebebiyle sorun yaratabileceğini unutmayın.

    kısaca "garantili" bir yol yok, ama bu metodların hepsi biraraya geldiğinde, zehirlenme riskini ciddi oranda düşürür. yemezseniz açlıktan ölecekseniz, bu metodlar işe yarayabilir.

    edit: bu entry sayesinde şu pisa testi mevzuunda ifade edilen "okuduğunu anlama" kriterinde türkiye'nin aşırı düşük skorlar elde etmesinin örneklerini bire bir yaşadım. 1- entry "hepsi için geçerli olmamakla birlikte" diye başlıyor, baştan uyarısını koyuyor, 2- şair burada parlak renkli mantarların hemen hepsinin zehirli olduğunu, zehirsiz olanların genelde daha sade renkli olduğunu söylüyor. ama "parlak renkli değilse zehirsizdir" diyor mu? hayır! "parlak renkliyse en azından onu yeme" diyor. 3- parmağını bastırdığında koyu renk çıkıyorsa kesin zehirlidir diyor. "iz çıkmazsa zehirsizdir, ye gitsin" diyor mu? yine hayır! 4- buna rağmen üşenmeyip "renk veriyorsa bırakın, ama renk vermiyorsa da dikkatli olun" demiş mi şair. demiş. hatta üşenmemiş "kesin çalışan bir metod diyemiyoruz" da demiş. 5- üçüncü bir yöntem olarak "hayvanların yiyip yemediğini kontrol edebilirsin" demiş, fakaaat yine uyarıyı koymuş şair "insanla hayvanların sindirim sistemindeki enzimler farklı" diye. bakın bu üçüncü uyarı etti! 6- bitti mi, bitmedi. dördüncü uyarı olarak şair yüzde yüz garantili bir yolun olmadığını entry'yi bitirirken tekrar belirtmiş ki hatırlatma olsun. 7- ve nihayet, bunların ancak yemezseniz açlıktan ölme riskiniz varsa (ölüm riski diyorum bakın) zehirlenerek ölme riskinizi düşürmek için uygulamanızı önermiş. "al böyle kafana göre topla sepete ye" dememiş. hâlâ bunu anlayamıyorsanız size ancak "yuh" diyebiliyorum.

    bu kadar uyarıya, ancak açlıktan ölecekseniz bunlara bakın dememe ve entry'de "şöyle değilse zehirsizdir" gibi tek bir ifade bulunmamasına rağmen bu metni okuyup "bunlar garantili yöntemler değil yaa, yine de zehirli olabilir" diye mesaj atacak kadar captain obvious'sanız size bir haberim var, muhtemelen o pisa testi'nde türkiye'nin skorunu düşüren tiplerden biri de sizsiniz ve dört kez uyarıldığınız bir metni bile doğru şekilde anlayamıyorsanız zaten muhtemelen hayatınızın bir noktasında x konudaki uyarıları algılayamadığınız için zor bir durumla karşılaşacaksınız. mantardan bağımsız, olay sizinle ilgili yani.

  • doğukanın;

    turabi gibi gece kulübunde striptiz yapan biri olduğu halde eline tesbih alıp delikanlı görünmeye çalışmadığı, onlarca atasözü-deyim ezberlemediği,

    hasan gibi kibar konuşmaya çalışıp kadından beter dedikodu yapmadığı,

    anıl gibi adada en kötü performansı gösterdiği halde kendini yırtarak bağırmadığı,ağlamadığı,suçu başkasına atmadığı,nerdeyse her cümlesine allah peygamber nasip hayırlısı inşallah maşallah kelimelerini yerleştirip dini kullanarak halkı etkilemeye çalışmadığı,

    merve gibi kötü oynadığında susup iyi oynadığında ben çok iyiyim hep sizler yüzünden takımca kaybediyoruz diyerek halkı kandırmaya çalışmadığı,

    hilmicem gibi yancılık yaparak sırtını güçlü birine dayamadığı,

    begüm gibi sırf adı konseyde yazılmasın diye sevmedikleriyle bile yalandan arayı iyi tutmaya çalışmadığı,

    bozok gibi böğürmediği, şiddet içeren söylem ve hareketlerde bulunarak dikkat çekmeyi başaramadığı,

    için birinci olması imkansıza yakın.

    ama üzülme sen ki barış manço gibi biri tarafından büyütülerek asıl kazanan oldun.insanlık ve karakter olarak orada ki herkesden üstün olduğun aşikar. hüznünü de sevincini de içinde yaşadın, günlük yaşamında nasılsan orda da bunu devam ettirdin, yalandan ağzına hayırlısı,kısmet,allah kelimelerini almadın, dua etsende içinden ettin, aç gözlü,dedikoducu,yalancı olmadın,nasıl hissediyorsan öyle yaşadın adada.helal olsun sana ve rahmetli babana.

    edit:imla

  • sosyal yardımı acun yapıyor, adaleti müge anlı sağlıyor. devlet de bizim gibi televizyondan izliyor galiba bunları..

  • bir miktar yükselen kur. yükseledebilir, düşedebilir, yorumlarımızı ekşiye yazıyoruz.

    ak kardeşler rahatsız olmuş bundan. milleti gaza getirmeyin de spekülasyon yapmayın da. ulan piyasayı hareket ettirecek kadar parası olan adam mı var burada. parası olan adam, bilhassa yabancı yatırımcı da gelip buraya mı bakıyor yatırım kararı verirken! "oh john do u know what they say about dolar in eksi? best advices for investment are there.."

    kendi kendimize yorum yapıyoruz. yatırım tavsiyesi değildir john...

  • iniş sırasında pilot "sayın yolcularımız iniş takımları açılmıyor pamuk eller cebe ehe mehe" desin, hostes kızlarımız da para toplasın.

  • hem bilgişlem teknolojileri hem iktisat altyapısı olan biri olarak halen daha üretilen parayı temellendiremediğim, karşılığını kafamda oturtamadığım ödeme sistemi.

    bu paranın karşılığını birinin bana tane tane anlatmasını umut ediyorum.

    nasıl oluyor x birinin yazdığı bir algoritma ile ekran kartlarının aşırı derecede elektrik tüketerek yaptığı işlemler bir maddi meta oluyor? burada bu paranın karşılığı sadece elektrik ve ekran kartlarına harcanan para olabilir ki bunun da bir dönüşü yok sadece kart üretici firmaları zenginleştiriyor ve elektrik tüketimini arttırıyor eser oranda.

    bugün abd başta olmak üzere pek çok ülkenin bastığı paranın maddesel bir karşılığı bulunmuyor gözükse de karşılığı o ülkelerin ekonomisidir, kendisidir. bitcoin ve türevlerinin karşılığı ne?

    ya bu modern zamanların en büyük saadet zinciri ve en son giren mallara ciddi şekilde patlayacak ya da ben malım ve böyle bir fırsatı değerlendirmiyorum.

    bilemiyorum, çözemiyorum.

    edit: adam lidyalılar demiş. onların parasının bir karşılığı vardı, paranın kendisi altın idi, gümüş idi, bakır idi.

    zedit: bir de araştırırsan görürsüncüler var, ben araştırdım kardeşim mantıklı bir karşılık göremedim, sen gördü isen anlat da bilelim. aslında kendi de bir halt anlamamış ama anlamış gibi yapıyor. anlayan çıkar takır takır anlatır. daha anlatabilen birine rast gelmedim.

    düdüt: arkadaş yazmışız oraya bir iktisat tabanımız var diye adam gelmiş kağıt para teorisini bilmeden kağıt paraların da karşılığı yok diye bik bik ahkam kesiyor. yazmışız oraya it teknolojilerinden anlıyoruz diye bir diğeri gelmiş saçma sapan örneklerle bu işin teknolojisini anlatıyor. bi durun artık.

  • ali ihsan bey merhaba.

    bunu bileceğinize eminim:
    10 harf, türkiye kökenli bir terim; aniden hızlı ve seri bir şekilde yapılan ve karşısındakini gafil avlamaya yarayan şaşırtma metodu.
    harf alayım dediğinizi duyar gibiyim, merak etmeyin 5 harf benden :)

    ş_k__d_n_k

  • bu adamlar öyle büyük oyuncu ki, aynı olay iki kez başıma geldi. evde olduğum halde "geldik bulamadık" dediler. bunlardan birisinde dayanamadım, bastım şubeyi. ne zaman geldin? kaçta geldin? hanginiz geldi? hangi binaya geldiniz? vs gibi soruları sormaya başlayınca çuvalladılar ve itiraf ettiler yetiştiremediklerini. şikayet de ediyoruz ama değişen bir şey yok.

    (bkz: en nefret edilen markalar)