hesabın var mı? giriş yap

  • acının vücud bulmuş halidir kendisi. bilirsiniz hepimizin msninde gece gündüz oturumu açık insanlar vardır. "uyuyorum... zzzz" (allahım ne iğrenç efekt), "okuldayım" yazar bunların iletilerinde. işte bu duruş buram buram burjuvazi kokuyor dostlarım. bana kızmayın ama böyle. çünkü akranlarım gece ordan burdan film indirirken bilgisayarlarını açık bırakabiliyorlar. ama benim ebeveynlerim makinanın çalışmasının hemen ardından kıpır kıpır oluyorlar. iki saat sonra gelip "hadi biraz kapat da dinlensin bilgisayar" diyorlar. gece açık bırakmaya kalksam fişini çekiyorlar. neden çünkü ben tasarruf yapması gereken bir memur çocuğuyum. bilgisayar çalıştırılmamalı, kombi sıcak su yüzünden alev gibi olmamalı... neyse ben gidip makinayı biraz dinlendireyim. size de diyeceğim tek şey şudur. "şekerleme yapmaca...zzzz..." *

  • üzgünüm ama bu sesleniş için çok geç kalındı. zamanında bazı şeylerin farkına varsalardı, şimdi bu şekilde bir tepkiye gerek duymayacaklardı. kısacası yapacak bir şey yok. karadeniz diyor, rize diyor oynat devam.

  • üzmez'in arlanmadan yaptığı açıklama ise evlere şenlik:

    "... benim düşmanım yok, benim düşmanım amerikancılar, bunu bana yapmış olan dinsizler, din düşmanları ve kapitalistlerdir. (...) en çok kendi nefsime ve şeytana kırgınım. kime kırgın olayım?" dedi. dava sonunda beraat edeceğini ileri süren üzmez, adalete güvendiğini söyledi.
    --- /---
    böyle bir ülke var mı bildiğin? sapıklık yapıyorsun, mağdurun ruh sağlığını bozmadan tecavüz ediyorsun, hapse giriyorsun ve sonra suçu dinsizlere, din düşmanlarına, kapitalistlere, amerikancılara atıyorsun bu arada da şeytana kırılıyorsun. derken araya sevenlerin giriyor, hükümet senin için pervane oluyor; sokaklarda özgürce dolaşıyorsun.

    böyle bir ülke var mı bildiğin?

    bir de bu adamı savunuyorlar. allah belanızı versin. amin.

  • türkiye bu konuda ilginç bir vaka.

    halk, yakıt pahalılığından, vergilerin ve sigorta masrafının yüksekliğinden, araç satın alınırken ödenen vergilerin maliyetinden şikayetçi. aynı zamanda toplu taşımadaki yoğunluktan, bekleme sürelerinden ve insanların davranışlarından da şikayetçi. tüm bunlarla, halk hiçbir şekilde de bisiklete yönelmiyor. çok ilginç. araştırılmalı...

    edit: aslında bugün bu kadar dikkat edileceğini düşünmeden entry yazmıştım. gündem olması hoşuma gitmedi dersem yalan olur.

    eleştirel kısımlar şehirlerin uygunsuzluğu ve yokuşlar denmiş. hindistan, pakistan, vietnam şehirciliği çok muazzam. yokuş derken farklı örnekler var. yunanistan ve italya dümdüz ovalarla kaplı. dürüst olalım, elbette her yer hollanda değil. test sunsak ve insanları özgürce, hiçbir ön yargı olmadan işaretleyin desek muhtemelen "aşağılanma hissiyatı, eziklik, fakirlik göstergesi, utanma duygusu" duyguları çıkabilir. san francisco'da, mumbai'de bisiklet kullanılabiliyorsa, istanbul'da kullanılabilir. bence yapabilirsiniz bunu. tabii önce komplekslerinden kurtulmak kaydıyla.

    ne zaman ki türkiye'de, kariyerli biri iş görüşmesine veya hoşlandığı kızla ilk buluşmasına bisikletle gider, "oldu bu iş" derim.

  • - gelecekte ne olmak istiyorsunuz?
    - (iki yumruk bir anda havaya kaldirilarak makamli bir sekilde) heee man

    - onumuzdeki bes yilda kendinizi nerde goruyorsunuz?
    - golgeler satosu

  • pandemi boyunca günde 10 12 saat çalışmak zorunda olup çok az evde kalabildim.yasakları destekleyenleri asosyal olmakla itham eden ergen malları anlayamıyorum maalesef. bir şekilde daha, önce örneği görülmemiş bir bela ile mücadele ediyoruz. bütün dünyanın anası sikilmiş ama hayat devam etmeli diyen malları bu yeni normal sürecinde maskeleri atmış sağa sola salyalarını akıtan tiplerden anlayabilirsiniz. çünkü yeni normalin ne olduğuna dair fikirleri yok. her şey eskisi gibi olacak zannediyorlar. ama olmayacak maalesef yazın bitimi ya da salgının artmasıyla yeni yasaklar gelecektir. toplum sizin zevk algılarınızla yönetilmiyor maalesef.
    edit:basit bir gribal enfeksiyon diyen mi ararsın, falcı mısın diyen mi ararsın, sanarsın ki bütün dünya ülkeleri lockdown ilan etmemiş, herkes şen şakrak bi bizim ülke şizofren. çok fazla ergen var risk grubunda olmadığı için atıp tutan.
    en yakın arkadaşım 2 ay önce yendi bu virüsü ve halen inanılmaz nörolojik sorunlar ve ağrıdan duramadığı bağırsak problemleri çekiyor. iyileştikten sonra beyin kanaması ya, da kalp krizi geçiren tonla adam var. bunlar covid sayılmıyor.
    arkadaşlar bu bir grip değil bu bir bela. inansanız da inanmasanız da aşı bulunana kadar gerçek bu.

  • volkan'ın 9 ayrı kitaptan birleştirdiği bölümlerle oluşturduğu "yaz diyeti imparatorluğunda aşk ve gururun karagöz oyunları" isimli kitap, hala unutmadım.

  • 90'lı yıllarda sokakta oyun oynarken acıktığında annenin hazırladığı domates, peynir, yağ, salça kombinasyonu.

  • hemen hemen tüm hint filmleri.
    maşallah 8.1 in altında olan filmleri yok.
    iyiki imdb nin farklı degerlendirme kriterleri var da meydan bunlara kalmıyor.

  • her şeyin çıkarlarımızla ilgili olması. birine aşık olduğumuzda bile asıl hoşlandığımız şeyin, aşık olduğumuz kişinin bizde yarattığı his olması. en basitinden bir iyilik yaptığımızda duyduğumuz tatmin, 'ne kadar da iyi insanım ben' hissi. her şeyin aslında tamamen kendimizle alakalı olduğu. ne kadar bencil olduğumuz.

  • (#159541943)

    “ben durduk yere insana saldıran köpek görmedim.”

    fıkra bu kadar arkadaşlar. böyle ruh hastaları ile mücadele ediyoruz işte.

    tabi profil resmine bakıyorsun. cins köpek besliyor büyük ihtimal. arada da cebine üç beş mama koyup, sokaktaki köpeklere verir. kendini çok merhametli falan sanıp gönlünü rahat tutar.