hesabın var mı? giriş yap

  • über-salak zihniyetin savunduğu hede.
    devlet vergiyi neden alıyor ulan, kamu hizmeti vermek için değil mi? yurttaşlarına, o devletin yurttaşı olduğunu gösteren biricik kimlik belgesini bedava vermeyip 18 liraya satacaksa sikmişim öyle devleti.

  • beşiktaşlı değilim ama taraftarından mütevellit her zaman sempatim olmuştur.
    büyüklüğünü sorgulamaya gelince, bir tarafına sokmayacaksan büyük veya küçük olmasından sana ne kardeşim?

  • buzdolabını açtığımda yarım çürük limonla değil de 2 dilim yenmiş çikolatalı pastayla karşılaşıyorsam paranın köpeği olmuşumdur muhtemelen.

  • bir konu hakkında karar almadan önce uyumayı öğütleyen ingilizce tabir

    harvard tıp fakültesi'nde psikiyatri profesörü olan dr. robert stickgold da, "sorunları uyurken çözeriz." diyor.

    aslında bunu yapmamız gerekir. beyin geceleri bağlantı bulma işini yapar, bu yüzden uyandığımızda farklı bir bakış açısına sahip oluyoruz. bu başlangıçta zor gelebilir, ancak bununla savaşmak yerine, geçmiş günü her gece gözden geçirilmesini kabul etmenin yolları vardır, böylece tüm hayatımız uykusuz bir sorgulamaya dönüşmez.

    ilk adım nasıl çalıştığını anlamaktır.

    beyin uyku sırasındaki sorunları nasıl çözer?
    uyanık olduğunuzda ve zorlu bir problemin üstesinden gelmeye çalıştığınızda, başvuracağınız yaklaşım genellikle bir parça kağıt alıp artıları ve eksileri listelemektir. ancak genellikle çok fazla öğe var ve her birinin önemini nasıl yeterince derecelendireceğinizi bilmiyorsunuz, dolayısıyla "bunun size faydası yok" diyor stickgold.

    ancak yatağa girdiğinizde beyin bir triyaj yapıyor, "günün olaylarını tarıyor ve yarım kalanları görüyor" diyor. bu, bir şeyin gerçekleşmesi sırasında veya hemen sonrasında meydana gelen duyguları, "duygusal vızıltıları" olan şeyleri seçmektir. beyin, bu hafıza "etiketlerini" olayın önemli olduğunu ve çözülmesi gereken daha çok şey olduğunu gösteren göstergeler olarak kullanır. temel olarak beyin "sanırım sana yardım edebilirim" diyor.

    bunu iki unsur sağlıyor. prefrontal korteks kapanır. beynin bu kısmı (rasyonel düşünmeyi ve dürtü kontrolünü içeren) idari karar almayı yönetir, ancak artık fikirlerin yerleştirileceği kritik bir sınır veya kategori yoktur. stickgold'un dediği gibi, "beyin, fikirleri arka planda özgürce ilişkilendirebilir ve işleyebilir."

    uykunun rem aşamasına girdiğinizde nöromodülatörler norepinefrin ve serotonin kapatılır. norepinefrin acil, somut sorunlara odaklanmayı artırır. "son teslim tarihine yaklaştığınızda birisinin 'harika fikrini' duymak istememenizin nedeni budur" diyor.

    serotonin kapatıldığında ne olduğu hakkında çok az şey biliniyor, ancak stickgold bunun beyni daha gevşek bağlantıları değerli olarak tanımlamaya yönlendirdiğini öne sürüyor. her iki nörokimyasal da uzaktayken fikir parçaları bir araya gelebilir. stickgold, "asla fark edemeyeceğiniz zayıf ama önemli çağrışımların keşfini geliştiririz" diyor.

    sonuç olarak, ertesi gün aniden bir karar ya da düşünce ile uyanırsınız. bu, mutlaka açıklayamayacağınız içgüdüsel bir karar gibi gelebilir. bu son kararınız olmayabilir ama bir şeyler değişti. stickgold, "uyuduğunuz zamankiyle aynı noktada değilsiniz" diyor ve her şeyin açıklanamayacağını ve bilimin, verdiğiniz kararın doğru olup olmadığını hesaplayamayacağını ekliyor: "bu rasyonel olmayan bir süreç."

    bir sorun üzerinde çalışmaya devam etmek işe yaramaz. uyumayı beklerken sorunları tekrar tekrar düşünen biri olabilirsiniz. beynin uykuya dalmadan önce yapmak istediği şey, bir düşünceyi görmek ve bir sonraki düşünceye geçmektir. tek bir düşünceye takılıp kalabilirsiniz, sonra derin derin düşünürsünüz; stickgold, yavaş yavaş ortaya çıkan pişmanlıkların adrenalini tetiklediğini ve bunun da bitmesinin 10 ila 15 dakika sürebileceğini söylüyor.

    meditasyon sırasında düşünceleri yargılamadan gözlemlemeye benzer şekilde, bir düşünceyi kabul etmek ve onun hareket etmesine izin vermek yardımcı olur. arada rahatlatıcı geçiş görüntüleri düşünmek ve yalnızca nefes alıp vermeye odaklanmak işe yarayacaktır. önemli olan düşüncenin salt varlığının bir sorun olmadığının farkına varmaktır.

    ancak düşünceler devam ederse sakinleştirici adımlar vardır. stickgold, merak etmeye devam etmek yerine garajın kapalı olduğundan ya da fırının kapalı olduğundan endişeleniyorsanız "kalkıp kontrol etmekte yanlış bir şey yok" diyor. hemen çözülemeyen sorunlar için yatağınızın yanında bir not defteri tutun ve yarın için bir hatırlatma yazın. belirli bir endişeyi veya fikri unutacağınızdan endişeleniyorsanız, bu onu aklınızdan çıkarır ve onu sabah göreceğinizi garanti eder.

    yardımcı olmayan şey ise gece yarısı kalkıp bir sorun üzerinde "çalışmak"tır. ertesi sabah bitkin düşersiniz ve bir karara ya da çözüme yaklaşamazsınız. cevap, başlangıçta ne kadar rahatsız edici gelse de, düşünce akışının ilerlemesine izin vermektir.

    stickgold, "endişelenme dönemine bir hediye olarak bakın" diyor. "beyin, sekiz saat boyunca bunları inanılmaz derecede verimli bir sıraya koyacak ve sorunları ele alacak şekilde ayarlıyor. bu aslında zarif bir mekanizma."

    kaynak:
    https://www.health.harvard.edu/…roblem-202105242463

  • hadi kekliği düz ovada avladın.. kanadını kanadına da bağladın, tamam eyvallah.. karşısına geçip şıkıdık şıkıdık niye oynuyosun lan?

  • karadeniz’in bi ilçesinde okul müdürü olarak görev yapıyordum. aynı okul bahçesinde iki okuluz. ilkokul ve ortaokul aynı bahçeyi kullanıyor fakat müdürlükler ders giriş çıkış saatleri vs farklı.

    yıl 2017 ya da 2016 sonları. hava inanılmaz rüzgarlı. öğretmen arkadaşlar dersteyken gruba mesaj atma gereği duyuyorum tenefüste öğrenciler dışarı çıkmayacak çok rüzgar var diye. ağaç kopar dal uçar ne bileyim evlerdeki çatılardan biri sökülür tedbiren yani.

    gruba mesajı attıktan sonra odamın camını açıp sigara yakıyorum. nöbetçi şurda durur ben şurda dururum falan. o sırada bizim binanın köşesinde oynayan çocukları görüyorum. 10-15 çocuk derste olmaları lazım ama öğretmen falan da yok başında serbest etkinlik saati dedikleri saatlerden. çocukların başında niye öğretmen yok diye sinirleniyorum nedensiz yere. ilk kez bas bas bağırıyorum çocuklara okulda fiziki olan bir sınır varmışcasına bahçeyi bölen gidin kendi tarafınıza oynayın diye bağırıyorum. normalde okula girerken paçama yapışan el kadar bebeler korkuyla kaçıyorlar kendi okullarına doğru. ulan niye bu kadar çok bağırdın hayvan herif diye kendi kendime dellenirken gözümün önünden beyaz bi sütün geçiyor. yere düşmesiyle birlikte paramparça olup okulun duvarlarına çocukların oynadığı alana kadar yayılıyor.

    gerizekalı müteahhit bozuntuları tükürük kadar yapıştırıcı ile okulun çatı sırtını mermer döşemiş. 50x100 ebatlarında mermer bi blok şiddetli rüzgarda uçup okulun bahçesine düşüyor. kopan mermer parçalarına baktığımda şunu gördüm bahçede öğrenci olsa bileklerinde kopartırdı. öyle büyük öyle keskin. 5 kat yükseklikten yere çakıldığı an gitmiyor gözümün önünden. sebepsiz yere çocuklara bağırmam da.

    akabinde hizmetli ile birlikte belimize urganları bağlayıp çatıya çıktık o bir tarafı ben bir tarafı hemen hemen hepsi kopmak üzere olan 2011 yapımı sözde yeni okulun çatıya yapılmış mermer sırtlıklarını söktük.

    not: okul bu sene depreme karşı dayanıksız diye yıkıldı. 9 yıllık okul binasının yıkılması hakkında kimse soruşturma geçirmedi kimse ceza almadı.