hesabın var mı? giriş yap

  • belki küçüklükten beri herşeyini herkese göstermek hevesinde değildir, gittiği her yerin ve yaptığı herşeyin de aslında çok kimsenin umrunda olmadığını biliyordur.

  • rick pitino, ncaa'deki en ünlü koçlardan biridir. başarı bir seçimdir kitabında bu başarısını, okuyanların şirket yönetmekten, çocuk yetiştirmeye kadar hayatın her alanına uygulayabilecekleri son derece basit bazı prensiplere bağlıyor. işte pitino'nun başarıya ulaşma yolunda birer adım olarak kabul ettiği 10 prensibi ve her zaman zirvede kalma konusunda yaşadığı o inanılmaz baskıyı nasıl göğüslediği konusunda ipuçları *:

    1- baskıyı pozitif olarak kullanmak: stres, bir konuya yoğunlaşmamızı engeller ve performansımızı düşürür. oysa baskı, sadece onu göğüsleyeceğimiz an için kötü hazırlanmış olduğumuzda negatif bir unsurdur ve aslında iyi çalışmayla bize inanılmaz başarılar kazandırabilir.
    2- iyi alışkanlıklar kazanmak: size olumlu açıdan yarar sağlamayan bütün alışkanlıklar, kötü alışkanlıklardır. örneğin, bir işyerindeki yaygın kötü alışkanlıklar arasında, sizi çalışmaktan alıkoyan herşeyi (şahsi telefonlar, birinci bardaktan ikinciye uzanan kahve makinası başı sohbetleri vs.) ve diğer bahaneleri (evet, saat 5'te çıkıyorum ama herkes öyle yapıyor) sayabiliriz. diğer bir kötü alışkanlıksa işe vaktinde gelmektir. evet doğru okudunuz: işe tam vaktinde gelmek kötü bir alışkanlıktır. bir sporcu saat 8'deki maç için saat 7:55'de salona gelmemeli. böyle yaptığı taktirde ısınmak için zamanı olmaz. işine zamanında gelen bir kişi, o günü karşılamak için hazır olduğunu nasıl düşünebilir? işe, her zaman gerektiğinden yarım saat önce gelmelisiniz; bu zaman süresince kişisel görüşmelerinizi aradan çıkarıp, kahenizi koyup, güne hazır başlayabilirsiniz.
    organize olun. yapılması gereken hiç bir işi ertelemeyin. sevmediğiniz işleri önce yaparsanız, günün geri kalanında sevdiğiniz işleri yapmak için serbest kalmış olursunuz.
    3- iletişim sanatını kullanmak: altı kelimeyle: daha çok dinle, daha az konuş!
    4- kendinize güveninizi geliştirin: başarıya ulaşabilmek için kendinize güvenmelisiniz. buna ulaşmanın yoluysa, başarıyı haketmekten, yani iyi bir iş ahlakı ve disiplin alışkanlığına kavuşmaktan geçer. ancak bunu tam anlamıyla başarabilmenin yolu çevrenizdeki kişilerin de kendine olan güvenlerini geliştirmektir. magic johnson'a, larry bird'e, michael jordan'a bir bakın. sahadaki varlıkları, oradaki herkesin performansını arttırmaya yetiyor. herkes yetenekleri olduğuna inanmak (inandırılmak) ister. bu hele anne-baba,öğretmen, patron ya da koçsanız çok önemli bir ders!
    5- her zaman olumlu düşünün: kural son derece basit: ne kadar zorlu zamanlardan geçerseniz, o kadar olumlu düşünmek zorundasınız. başınıza gelen değişiklikleri, daha başarılı olmak için bir fırsat olarak değerlendirmelisiniz.
    6- sıkıntılardan öğrenin: hepimizin karşısına şu veya bu zamanda ilerleme arzumuzu tehdit eden bir sıkıntı unsuru çıkmıştır. genellikle yaşadığınız önemli bir başarısızlık sonrasında, kendinizden ve kapasitenizden şüphe eder hale gelirsiniz.bu durumda yapılması gereken şey, bir geri adım atmak, bu başarısızlıktaki kendi rolünüzü incelemek ve payınıza düşen utancı kabullenmektir. benzer bir durum, sizin kontrolünüz dışında gelişen kişisel trajediler yaşadığınız sırada ortaya çıkar. böyle durumlarda ya çektiğiniz sıkıntılardan birşeyler öğrenir ve ayakta kalırsınız, ya da umutsuzluk denizinde boğulursunuz.
    7- başkalarından öğrenin: anahtar kelime: başkalarında takdir ettiğiniz olumlu özellikleri inceleyin ve başkalarının hatalarından öğrenin.
    8- olumlu anlamda ısrarcı olun: kararlılık bizi, herşeyden çok, ayakta tutan şeydir! herkes bir gün, bir hafta, bir ay için başarılı olabilir. ancak başarıya çalışarak ulaşanlar, onun uzun vadeli bir yatırım olduğunu bilirler.
    kazanmak için üzerinize düşeni yapmalısınız. bir gün bizim wildcat'lerden biri, jamaal magloire, kötü bir oyun çıkardı ve hiç sayı yapamadı. ertesi gün morali son derece bozuktu. "anlamıyorum" dedi "daha iyi oynuyor olmalıydım".
    ona hayatımın 15 yılını genç bir koç olarak bütün gün ve bütün gece direksiyon başında o basketbol kampından, bu basketbol kampına hem de günün birinde yolun ortasında dağılmasını beklediğim son derece eski bir renault kullanarak, scout tutarak, takımın yolculuklarını organize ederek geçirdiğimi anlattım.
    "aslına bakılırsa bütün bunları neden yaptığımı bilmiyorum" dedim ona. "22 yaşında new york knicks koçu olmalı ve 24'ümde de kentucky'nin başına geçmeliydim. keşke o zamanlar, insanlara 15 sene boyunca, bütün bu işleri yapmak istemediğimi söyleseydim. bütün bunları neden yapmak zorunda olduğumu bilmiyorum".
    ana fikir: jamaal henüz üzerine düşenleri yapmanın yakınına bile gelmeden şikayet etmeye başlamıştı ve işin kötüsü çalışmadan başarıya ulaşmasının yolu olmayışıydı. yapmanız gereken "zak" davranışını takınmak. bu "zavallı, aç ve kararlı" kelimelerinin baş harflerinden oluşan bir kelime ve her zaman daha fazlasını ve daha iyisini öğrenmek konusunda sizi motive edecek davranış şekli.
    9- kendinize çaba isteyen hedefler belirleyin: pek çok kişi başarılı olmak için çok çalışmak gerektiğini kendilerine öğretildiği taktirde, daha sıkı çalışmaya başlayacaktır. işin zor kısmı, onların zayıf noktalarının ne olduğunu anlamaktır ki bu sayede amaçlarını bu noktada düzeltecek şekilde belirleyebilsinler.
    hepimiz zayıf yönlerimiz için kendimize bahaneler buluruz. ancak bu zayıf taraflarımızı birer birer yenmedikçe, zamanımızı ve enerjimizi tüketecek ve önümüze çıkan fırsatları kaçırmamıza yol açacaklar. hepimmizin, zayıf yönlerimizin üstesinden gelmemizi sağlayacak amaçlar belirlememize ihtiyacımız var. unutmayın ki bir kez karar verdikten sonra ihtiyacınız olan yegane şey zaman ve disiplinli çalışmadır.
    10- ayakta kalma başarıdır: bugünün başarısı, genellikle yarının başarısızlığıdır. disiplini korumayı başaramazsanız, sizi şaşırtacak kadar kısa sürede uçup gidecektir. disiplin işte bu kadar hassastır. bu yüzden neyi doğru yaptığınızı asla unutmamalısınız. başarıya ulaşmanızda yararı olan ne kadar sırrınız varsa bir yere yazın. onlar üzerinde çalışın. bir daha işe yaramasalar bile, bir zamanlar başarı kazanmanıza neden olan şeyin talih olmadığını ve başarının bir hayat tarzı olduğunu size hatırlatırlar.

  • haberi okursak iki yılda %3+3+3+3 zammın toplamından bahsediyor. iki yıl az olmuş. şöyle on yıllık zammı toplayıp "yüzde 60 zam müjdesi" diye de haber yapabilirdiniz.

    çomarın aptallığını hafife almayın, inanır.

    ayrıca neden iki yıllık teklif verilmiş anlamadım. galiba önümüzdeki iki yıl enflasyon yüksek olacak. %20'yi rahat aşar. %12.5 zam ile vazelin alırsınız bol bol. her sene istikrarla büyüyen kazığa yer açmak lazım.

    edit: toplu sozlesmeler iki yillik yapildigi icin boyleymis. bilgilendiren yazarlara tesekkurler. memurluk ya da maasla alakam olmadigi icin bilgim yoktu o konuda. fakat iki yillik enflasyonun sahte tuik rakamlariyla bile %12'yi asacagi da bir gercek.

  • bu devirde ne uygulanabilir ne de mantıklı olan bir yasaktır (her yasak gibi) bilenler bilir milli eğitim bakanlığının bir tavrı var, bu tavır şu : biz kuralı koyalım okul uygulasın şeklinde. örnek vermek gerekirse mesela şu yasağı (düzenleme diyelim) getirdin. telefonlar toplanacak vs falan deniyor. okulda buna uygun fiziki şartlar var mı? sen milli eğitim olarak bunları sağlayabiliyor musun? güvenliğini nasıl sağlayacaksın? hadi ilkokulları geçtim liselere bakalım. 15-18 yaş arası bir grup insana telefonlarınızı evde bırak mı diyeceksin? kilitli dolabın var mı? sağladın mı? bunun için para aktardın mı? hayır. yapılmadı ve yapılmayacak. düzenlemeyi koydu geçti uygulamayı okula bıraktı.

    tıpkı ısınma, temizlik ve güvenlik konuları gibi. okullara ne yeterli miktarda kömür gönderiliyor ne de temizlik için eleman sağlanıyor. ancak tüm veliler okulların ısınmasını ve temiz olmasını güvenli olmasını istiyor. ee para ? ee hizmetli? bunlar yok. olmayınca il/ilçe milli eğitime şikayet ediliyor. milli eğitim de ya müdür fırçalıyor ya ceza veriyor. ama para ? hizmetli? asla onları vermiyor. kışın 20 ton kömür yakacak okula 5 ton kömür veriyor ve siz halledin hocam deniyor. para toplasa veli kızıyor şikayet ediyor ceza. yakmasa okul soğuk veya pis? veli şikayet ediyor ceza.

    belki biraz konu saptı ama türkiyede milli eğitim hep budur. eskiden bir grup idealist öğretmen kendini paralıyordu. şimdi o sayı azalınca eğitim çökmek üzere. eğitimi ticarete çevirmek isteyen hükümet politikaları bunu zaten destekliyor.

    işte öyle. uygulanamaz yasaktır.

  • içinde köfteci yusuf, carrefour, selin yağ gibi bilindik firmaların da bulunduğu kara liste. 2-3 kuruş fazladan kar elde etmek için insanların hayatlarıyla oynuyorlar. ve ne yazık ki devlet bu tip firmalara ağır yaptırım uygulayamıyor ve ne yazık ki yine devlet denen oluşum, sokaklarda kağıt toplayan veya kuş yemi satan dedelerimizi dövüyor. lanet olsun böyle adalete de dünyaya da. bu güzelim ülkeyi bu hale getiren herkesin allah belasını versin.

    ekleme: yudum yağ listede var. uyaran arkadaşa tşk ederiz.

    ekleme2: yoğun istek üzerine fer bal markası da listede.

    ekleme3: başyazıcı firması da listede.

  • elektrik ücretinin bedavadan da öte eksiye düşmesine neden olan faktörler haberde açıklanmış özetle şunu söylüyor;

    teksas elektrik açısından diğer eyaletlerden bağımsız bir sisteme sahip ve elektriğin hangi üreticiden alınacağı maliyetine göre gerçek zamanlı olarak belirleniyor. bu durumda da üretici elindeki imkanlara göre verebileceği en düşük fiyattan veriyor elektriği.

    peki nasıl oluyor da eksi oluyor. yani bir malın maliyeti eksi değerde olamayacağına göre e bir de bunu üreten adam üzerine kar koyacağına göre nasıl eksi fiyatla satış yapılacak.

    bunun cevabı devletin rüzgardan üretilen elektriğe destek olması. haberde belirtilene göre federal hükümet temiz kaynaktan üretilen elektriğe kilovat başına 2.3cent destek oluyor. bu da megavat başına 23 dolar ediyor.

    yani adamlar üretimin çok talebin az olduğu anlarda (çok rüzgarlı geceler) devletten aldıkları desteğin bir kısmını halka verebilecek kadar düşük üretim maliyetlerine erişebiliyorlar.

  • kısaca rafael olarak bilinen rönesans sanatçısı raffaello sanzio tarafından çizilen atina okulu isimli eserde platon'un da vinci modeli üzerinden çizilmesi sonucu ortaya çıkan yanılgılardan biri.

    atina okulu isimli eser: görsel

    olay şu şekilde gerçekleşiyor:

    rönesans döneminden önce avrupa'da resim sanatı sadece ve sadece dini propaganda için kullanılabiliyor. bu sebepten rönesans öncesi resimler ya o dönemlerde basılmış kutsal kitaplarda ya da kiliselerdeki çizimlerde olabiliyor. böylelikle o dönemler yapılan resimler hep şapellerde, kiliselerde veya katedrallerde bulunuyor.

    rönesans döneminde ise italya'da bir aydınlanma hareketi başladığı için artık sadece dini bilgilerin değil, felsefe, hukuk ve edebiyat gibi alanlardaki bilgilerin de önemli olduğu ve dindar olunsa bile bu alanların da öğrenilmesi gerektiği fikri benimseniyor.

    bu dönemde italya'da üç büyük sanatçı var.

    bunlar leonardo da vinci, raffaello ve michelangelo.

    ( üzgünüm donatello )

    rafael kendisini bir sanatçı olarak değil, filozof olarak görüyor. daha doğrusu rafael aslında sanatçıların da filozof oldukları görüşünü benimsiyor.

    bu sebepten rafael'e göre da vinci ve michelangelo da kendisi ile birlikte filozof sınıfına giriyor.

    rafael 1509 yılında vatikan'da bulunan apostolik sarayı'nın birkaç odasının duvarlarını boyamak için vatikan'a çağırılıyor.

    bu odadaki duvara dört farklı resim çiziyor.

    bu resimlerin (aslında fresk deniyor bunlara) atina okulu ile aynı odada olanları sırasıyla kardinal ve teolojik erdemler, kutsal ayin tartışması ve parnassus isimli eserler.

    signatura odasının fotoğrafı 1 : görsel

    signatura odasının fotoğrafı 2: görsel

    rafael bu dört resimde teoloji, felsefe, hukuk ve edebiyat konularını işliyor.

    felsefe konusunu işleyen resim atina okulu resmi ve bu resimdeki kişiler antik yunan döneminin en etkili filozofları ve matematikçileri.

    rafael kendisinin ve dönemin sanatçılarının filozof olduklarını düşündüğü için resmi çizerken filozofların yüzlerini dönemin sanatçılarını model alarak çizmeye karar veriyor.

    bu sebepten resimde platon'u da vinci'nin yüzü ile, heraklitos'u michelangelo'nun yüzü ile, öklid'i donato bramante'nin yüzü ile ve apelles'i de kendi yüzü ile çiziyor.

    yani aslında bu resimdeki filozoflardan dördü o dönemde yaşamış sanatçıların resimleri.

    resmin tam ortasında bulunan ve eliyle tanrıyı işaret eden platon, aslında leonardo da vinci'nin şu resminden esinlenerek çiziliyor: görsel

    ancak bu durum pek bilinmiyor ve bu resim çok ünlü bir resim olduğu için zaman içinde filozoflar bu resimdeki halleri ile bilinmeye başlıyorlar.

    bu sebepten günümüzde google görsellere platon yazdığımız zaman bir sürü da vinci portresi ile karşılaşıyoruz: görsel

    ileri okuma için:

    atina okulu wiki

    resimdeki tüm filozoflar

    rafael odaları