hesabın var mı? giriş yap

  • videodaki iki genç sahilde takılırken aniden dev bir parmak izi beliriyor üstünde de yeni çağın başlangıcı yazıyor, ne anlama geliyor olabilir altından ne çıkacak merak ederseniz takipte kalın
    bkz: esrarengiz parmak izi

  • olayin cocuk tarafindan bildiriyorum, hayatiniz berbat gecer. okulda stres, evde stres, bir uyku vakti var kavganin son buldugu, onda da kabuslar..

    ogretmene, arkadaslarina anlatamazsin, cunku cevrende herkes mutlu ve mutsuz aile cocugu olarak dislanmak istemezsin. onlar haftasonu aileleri ile yaptiklari mutlu hikayeleri anlatir, sense nasi kivirsam diye dusunup konusmazsin, ya da yalan soylersin.

    keske bosansalar diye dusunursun ama dile getiremezsin, cunku onlar ailen, onlari birlikte sevmen gerekir. kavgalarda birbirlerine zarar vermesinler diye araya girmeye calisirsin, zarar gördüklerini gorursen yuregin daglanir, zarari sen goguslemeye calisir, hissettigin aciya aldirmamaya calisirsin.

    kavgalari bazen sessiz yaparlar, ama havadaki gerginligi, sevgisizligi hissedersin. cocuksun ama kör degilsin, goruyorsun iste disarida aileler birbirine nasil davraniyor, egleniyor, cocuklari nasil mutlu. 2sini bir araya getirecek biseyler yapmak istersin, ya da kendileri bi planla gelir, ama sonunda acaba ne tatsizlik cikacak diye icinde hep bi sıkıntı. hep bir yanın yarim, ama ailen tam gibi gorundugu icin mutlu olmaya calisirsin.

    cocukken buyuk gibi davranmak zorunda kalirsin, 2sine de hep anlayisli davranmaya, kizdirmamaya calisirsin. 2si birbirini yemekle oyle mesguldurki arada sana nasil davranacaklarini da unuturlar. sevgi sozcuklerinden cok nefret ve hakaret sozcugu ogrenirsin. ya da sessizdir hep ortalik, sohbetin ne oldugunu unutursun. sonra bu bir aliskanlik olur, sen asosyallesirsin ve farkedersinki gerginlik cikmasin diye hayatinda herkese karsi alttan almaya baslamissin.

    benimkiler 20 sene bosanmadigi icin uzun sure atlatamadim. sunlari yazarken bile o zamanlar yasadigim uzuntuyu yine yasadim. kimseyle yuzde yuz anlasacagimi dusunmedigim icin ileride kesin bi tatsizlik cikar, anlasamayiz ayriliriz diye evlilige yanasamadim. anlasmanin mumkun oldugunu dusunemedim. aileleri kendileri kucukken bosanmis arkadaslarim, kuzenlerim daha rahat ve mutlu büyüdü, hepsinin de uzun sureli iliskileri oldu. kucukler disinda evli olmayani da yok.

    diyecegim o ki, anlasamiyorsaniz cocugu gerizekali yerine koymayip ayrilin, 6-7 yaşında cocugun akli eriyor evde ne dondugune. sizin o mendebur hallerinizi gormekten, sozde evli kalarak, evlilik kurumunu yikan birlikte yasamanizdan ve sanki cok matah bi feragatta bulunuyormus havalarinizdan, bu yuzden bi de senin icin yaptim diye cocugunuzdan beklenti icine girmenizden gina geldi. cogu kadin, ayrilinca adam cocukla ilgilenmez hepten unutur, sorumluluk bana kalir diye evliligi surunduruyor. böyle sagliksiz bi ortamda stresli bi cocuk buyutmektense, anne ya da babasina hep ozlem duyan, eve giderken kalbi sikismak yerine huzur dolan cocuk yetistirmek yegdir.

  • banka personel genel mudur yardimcisi mulakata alir:
    gmy-cocuk yapmayi dusunuyor musunuz, malum bayansiniz.
    mm-hayir dusunmuyorum.
    gmy-malum bayansiniz, istersiniz bir ara?
    mm-esimle simdilik dusunmuyoruz beyefendi.
    gmy-olur mu, hayatin nese kaynagi onlar.. bakin bende uc tane var. siz de ileride istersiniz. malum bayansiniz.
    mm-oldu olacak seviselim, ureyelim, bitsin bu mulakat isterseniz.

  • kılıçdaroğlu ssk yı batırdı diyen güruhu başlığa bekliyoruz.
    ülkenin en üst kademesinden en alt kademesine kadar herkesi kandırıyorlar. durduramıyoruz.

    adam başka ülkeden, türkiye cumhuriyeti nin sosyal güvenlik kurumu nu dolandırabiliyor lükse bak amk.

    bunlara inanıp para veren şark kurnazı gurbetçilere de ayrı bir parantez açmak lazım.
    bu ülkede yaşamayıp oy verme hakkına bile sahip olan bunlar, "bir maaş da oradan alalım ne olmuş yani" diye haksız emeklilik kazanımı elde eden yine bunlar. her yönden zararlar şu ülkeye.

  • minibüs şöförünün yola tükürmek için hareket halindeyken kapıyı açıp eğilmesi ve aşşağı düşmesi ve minibüsün, yolcular çığlık çığlığa iken kendi kendine gidip bi arabaya çarpması...*

  • bir 3-5 yıl olmuştur sanırım. gerçi gönül üzerinden yüzyıllar geçsin istiyor ya, neyse. böyle aile meclisi toplanmışız, masalar uç uca eklenmiş, uzun bir masada yemek yenilmekte. amcalar, halalar, teyzeler ve bu saydıklarımın alt soyları ile üst soyları, epey kalabalığız anlayacağınız. tam bir hiyerarşi olmasa da ailede kendinden en çok korkulanlar başta olmak üzere büyükten küçüğe doğru da bir dizilim söz konusu. biz kuzenlerse masanın sonlarında gırgır şamata konuşlanmışız. hangi sivri akıl bilmiyorum ama içlerinden biri böyle bir kalabalığı en son aztec stadında görmüş olacak ki "hadi meksika dalgası yapalım lan." diyor. olur mu? olur. o coşkuyla dünyanın en sıradan gösterisi gibi geliyor bünyeye, gençlik işte. neyse efenim, en uçta oturmam hasebiyle 3! deyince verilen "başlat!" komutuyla 'oleeyy' nidalarıyla ayağa kalkıyorum geri oturuyorum. masada ölüm sessizliği. herkes manasızca bana bakıyor. kuzenler dahil. çok pis tufaya geliyorum. dayımın "hayırdır inşallah" bakışları eşliğinde tek derdim buymuş gibi tabakların desenlerini incelemeye başlıyorum. o günden sonradır ki, aile ortamlarında "alemin kralı geliyooorr" tezahüratıyla karşılanır; "eski açık sarı desene" diyeni vururum.

  • sadece bir kadını günlerce özgürlüğünden mahrum bırakıp tecavüz eden musa orhan'ı değil; sakarya'daki kürt mevsimlik işçilerinin linç edilmesini, afyon'da silahlı saldırıya uğrayan kürt işçinin ölümünü dans ederek kutlayan, bozulmuş adalet sistemini, yozlaşmış toplumsal mütabakatı ve akp-mhp koalisyonu tarafından çöküntüye uğratılmış iç politikalarını, yobazların ırkçılığa olan reddetme-görmezden gelme tutumlarını işlediği suça destek olarak bellemiş bir gerizekalının iğrenç sözleri.

  • hiç beklenmedik şekilde karşılaşınca daha çok gülümseten detaylardır.

    haftalık dergilerimi almak için gittiğim gazete bayisinde dergilerimden birini raflarda bulmaya çalışırken bayinin küçük kızının dükkanın göz önünde olmayan bir yerinden dergiyi çıkartıp gülümseyerek getirmesi ve arkasından babasının yaptığı açıklama;

    -dergiler bu hafta erken geldi ve hemen satıldı, son bir tane kalınca "abi gelirse bulamaz" dedi arkaya sakladı.

    aynı adamın kardeşi de daha önce "siz sürekli alıyorsunuz bu dergiyi, belli ki seviyorsunuz" diyerek uykusuz cildi hediye etmişti. mahallede insanları gülümsetmeye odaklı, sempatik ve güleryüzlü bir ailenin dükkan sahibi olması da ayrıca güzel bir detay.