hesabın var mı? giriş yap

  • tacize uğrayan kadının hissiyatını bir erkeğin anlaması imkansız.
    normalde cevval, hakkını arayan, lafı gediğine koyan biri olarak bilinirim ve doğrudur da. yeri gelir adamın ağzına ederim, hiç çekinmem. gel gör ki taciz anında çok sessiz, çok naçar kalıyorum ben de. bunun sebebi nedir, psikolojik altyapısı nedir bilemiyorum. çok net olarak hissedilen tek şey aşağılanmışlık oluyor. adam seni durduk yere aşağılıyor ve sen karşılığını veremiyorsun. hani biri sana tokat atsa sen de atarsın ödeşirsin. ama tacizciyi nasıl cezalandıracaksın, yaptığı şeyin erkek tarafı için bir karşılığı yok. dövsen sövsen yine yetmez, karşılık gelmez.
    kızcağız belli ki zaten kapalı bir çevrede yaşıyor, korunaklı bir hayatı var. sarsılmış, dengesi bozulmuş. hani dallamanın biri çıkıp da "bir elleme ile de bayılır mıymış insan" filan derse diye söylüyorum, bayılır kardeşim. çok asap bozucu bir şey, tarifi imkansız.

  • merve oflaz'ı izledikçe guus hiddink'in meşhur sözü aklıma gelen program.

    birisi hiddink'e sormuş; "yıldız oyuncularla çalışmak zor değil mi" diye.

    hiddink cevap vermiş; "yıldız oyuncularla çalışmak hiç zor değildir, zor olan olmadığı halde kendisini yıldız sanan oyuncularla çalışmaktır."

  • bir gecede cahil kalan arap ve rus artıkları varsa, küçükken ezsinler iyice. sonra başa bela oluyorlar.

  • aziz yıldırım ve rasim ozan kütahyalı'nın birbirleri hakkında söylediği her şey doğru, kendileri hakkında söylediği her şey yalandır.

  • kriminal içerikli dizilerde, filmlerde ve belgesellerde suçluları yakalamak için çokça gördüğümüz parmak izi, nasıl böyle etkili bir yöntem haline geldi?

    parmak izi dediğimiz şey kabaca bir insanın parmağındaki sürtünme çıkıntısı diyebileceğimiz desenleşmiş yapının yüzeylerde bıraktığı izlerdir. günümüz bilimi parmak uçlarındaki budermatoglifik desenlerin kalıtsal olduğununu ve kişiden kişiye farklılık gösterdiğini bize sunmuştur. anlayacağınız bu izlere kişisel bir barkod diye bakabiliriz.

    tarihin tozlu sayfalarına baktığımıza aslında parmak izlerini ya da el izlerini çok önceden beri kullanmaya başladığımızı görebiliriz. eski kil tabletlerde ve ya yazışmalarda parmak izlerinin kullanıldığını biliyoruz hatta biraz daha ileri gidecek olursak eski insanlar parmak izlerinin bireylere özgü olduğunu ve benzersiz bir şekilde tanımlayabildiğini fark etmemişler ki , milattan önce yaşamış babil kralı hammurabi'nin dönemine ait bazı referanslar, o çağdaki hukuk görevlilerinin tutuklanan kişilerin parmak izlerini alacağını gösteriyor. ayrıca çin'in qin hanedanlığı döneminde ki kayıtlar, yetkililerin bir suç mahallinden delil olarak parmak izlerinin yanı sıra el ve ayak izlerini de aldıklarını bize göstermiştir.görsel-1

    tarihler 1684'i gösterdiğinde dr. nehemiah grew daktiloskopinin öncülerinden biri olduğunun bilmeden el ve ayak yüzeylerindeki bu çıkıntıları ve olukları, gözenekleri bilimsel bir gözle inceleyen ve tanımlayan ilk kişi oldu. ondan daha sonra hollandalı anatomist govard bidloo 1685 tarihinde " insan vücudunun anatomisi " adlı kitabında, parmak iziyle ilgili çizimler ve anlatımlarda bulundu.

    1788'e geldiğimizde alman anatomist johann christoph andreas mayer yazdığı anatomische kupfertafeln nebst dazu gehörigen erklärungen adlı kitabında ilk defa parmak iziniz eşsiz bir şey olduğundan bahsetmiştir ve şu sözleri söylemiştir;
    --- spoiler ---

    "deri çıkıntılarının düzeni iki kişide asla tekrarlanmasa da, yine de bazı kişiler arasında benzerlikler vardır. fakat diğer yandan farklılıklar belirgindir"
    --- spoiler ---

    1877'de amerikalı mikroskop uzmanı thomas taylor, the american journal of microscopy and popular science dergisinde yayınladığı bir yazıda, herhangi bir nesne üzerinde bırakılan parmak ve avuç izlerinin suçları çözmek için kullanılabileceğini öne sürdü.

    yine aynı tarihlerde dr. henry faulds, tarih öncesi çanak çömlek örneklerinde parmak izlerini fark ettikten sonra parmak izleri üzerine çalışmalara başladı. bu çalışmalarında faulds, yalnızca parmak izlerinin bir kimlik belirleme aracı olarak önemini kabul etmekle kalmadı, aynı zamanda bir sınıflandırma yöntemi de geliştirdi.

    henry sınıflandırma sistemine göre 12, her parmağa elde bulunduğu sıraya göre, sağ başparmak 1 numara ile başlayıp sol serçe parmak ile 10 numara olmak üzere bir sayı atar. sistem ayrıca parmaklara sayısal bir değer atar. örneğin bir sarmal deseni içeren; 1. ve 2. parmakların her biri 16 puan alır, 3. ve 4. parmaklar 8 puan, 5. ve 6. parmaklar 4 puan, 7. ve 8. parmaklar 2 puan ve son iki parmağın puanı ise 1 değerini alır. yay veya halka deseni gibi sarmal olmayan bir desene sahip parmakların değeri sıfırdır. sıralamada çift sayı şeklinde numaralandırılan parmak değerinin toplamı daha sonra hesaplanır ve bir kesrin payına yerleştirilir. tek sayı şeklinde numaralandırılan parmak değerlerinin toplamı paydaya yerleştirilir. birincil sınıflandırma 1/1 ila 32/32 arasında bir kesirdir. burada 1/1 tur olmadığını gösterir. desenler ve 32/32, tüm parmakların sarmal desenleri olduğu anlamına gelir detaylı açıklama için bkz*

    1882'de fransız antropolog alphonse bertillion , vücut parçalarının ölçümlerini kullanarak antropometri veya bertillon sistemi olarak bilinen bir sınıflandırma sistemi tasarladı123. bertillon'un sistemi, baş uzunluğu, baş genişliği, orta parmak uzunluğu, sol ayağın uzunluğu gibi ölçümleri içeriyordu. ayrıca, sabıka fotoğrafları olarak bilinen yüzleri fotoğraflamak için bir sistem kurdu. bu durum parmak izi olayını ikinci bir seviyeye itse de, dönemin popüler kültürlerinden biri olan mark twain 1883 yılında mississippi'de yaşam adlı kitabında parmak izi kullanılarak bir katil tespit edilmesini işledi. yine başka bir kitabı olan pud'n head wilson'ın trajedisi'nde parmak izi tanıma da dahil olmak üzere bir mahkeme duruşmasını, tasvir etti.

    yine edebiyatın insanın gözlerini açması gerçeklenmiş ve 1888 yılında
    ingiliz antropolog ve charles darwin'in kuzeni olan galton sir francis galton, bir kimlik belirleme aracı olarak parmak izlerini gözlemlemeye başladı. bu gelişmeler ışığında yıl 1891 gösterdiğinde arjantinli bir polis memuru vucetich juan vucetich, parmak izinin kullanıldığı ilk ceza dosyalarını başlattı. davada suçlu francis rojas başka birini için iki oğlunu öldürmüş ve kendi boğazını kesmişti. fakat bir kapı direğindeki kanlı bir izi, katilin kimliğini ele vermiş ve francis rojas tutuklanmıştı.

    bu gibi bir olaydan sonra parmak izine bakış açısı değişti ve 20 ekim 1897'de amerika birleşik devletleri ve kanada ulusal polis şefleri birliği, ulusal kimlik bürosu'nu açtı bu büroda suçluların parmak izi kayıtları ve kamera görüntüleri tutulmaya başlandı.

    o günden bu güne bir çok ülke hem suçluların hemde sivil kişilerin parmak izlerini kayıt altına almaya başladı. bu alınan kayıtlar olası bir suçun çözümünde bir veri tabanı olarak kullanmaya devam etmektedir diyebiliriz.

    kaynak:123

  • adana'da arı sinemasında, eskiler bilir, en arkadaki 2 sıra boydan boya 2li koltuk olurdu, yani koltukların arasında kol koyacak yer olmazdı ve bu da en çok mekansız sevgililerin işine gelirdi. yalnız bu koltukların biletleri çok çabuk bittiği için kalabalık günlerde erkenden gidip kuyruğa girmek sureti ile alınırdı...
    mekansız bir genç olarak ben de o dönemdeki kız arkadaşımla bu güzide sinemaya gitmeye kalktım, ama kader ağlarını örüyordu :
    tam sinemanın kapısında annesine yakalandık ve kız kulaklarından kavranmak sureti ile ellerimin arasından çekilip alındı...
    eh, kendimi bari film seyrederek avutiim dedim ve gidip iki kişilik koltuğuma yayıldım. hemen yanımda bir çift vardı ve adam 25 - 30 yaşlarında oldukça kalıplı iri bir adamdı. biraz sonra nedendir bilinmez bu çift film esnasında tartışmaya başladılar. sanırım adam kıza yaklaşmaya kalktıkça kız olmaz yapma diyordu. derken kız çok kızdı, herifi itip kalktı sinirle sinemadan çıktı, adam peşinden ayağa kalktı, ayıptır söylemesi, o karanlıkta bile çok net algılanabilecek bir çadır durumu vardı ortada... kız çıkıp gitti...
    adam kalakaldı...
    sonra bana dönüp, "eeeee, kaldık mı senle başbaşa şimdi..! " dedi...

    arkama bile bakmadan kaçtım.......