hesabın var mı? giriş yap

  • bir davutoğlu ifadesi. selahattin kendisine selahattin eyyubi'yi hatırlatıyormuş. selo başgan ise "kudüs musevilerin kutsal mekanıdır" demiş. ahmet'ciğim de gönül koymuş, bu yüzden artık ona selahattin demeyecekmiş.

    http://www.hurriyet.com.tr/gundem/28894702.asp

    bu da selahattin'in sandalyeden düşüren cevabı:

    https://www.youtube.com/watch?v=xydab7ght3i

    ___
    edit: 'birlik ve beraberliğe en çok ihtiyacımız olan şu günlerde' selahattin demirtaş türkiye siyasetine ilaç gibi geliyor. tüm kesimleri kucaklıyor, ezilenleri savunuyor, emeği, barışı, özgürlüğü temel alıyor. zira türkiye'nin bunlardan daha acil sorunları yok. karizması, özgüveni, espri yeteneği malum zaten. ancak bu adam ve partisi iktidar olmaya oynamak yerine barajı geçme kavgası veriyor. enteresan memleket dostlar.

  • abilerimin bisikleti aşağıda depoda çürürken ve ben bisiklet sürmek istiyorum diye yırtınırken kimsenin bu isteğimi ciddiye alıp bana bisiklet sürmeyi öğretmemiş olması. yetişkin bir insanken kendi kendime öğrenmek çok utanç vericiydi. ve kendime ait hiç oyuncağımın olmaması. hep abilerimin eski, kırık dökük ve eksik parçalı oyuncaklarıyla oynadım. bir kız çocuğu olarak hiç kızlara ait oyuncağım olmadı.

    edit: ha bir de annemin ben doğmadan yıllar önce yurt dışından aldığı oyuncak ispanyol bir bebek vardı. oynamak istediğimde izin vermezdi. o çok kıymetliymiş, kırılıp dökülmesini istemezmiş gibi davranırdı. yıllarca vitrinde hayran hayran baktım ama bir kere bile oynayamadım. sonra bir gün genç kız olan kuzenim o bebeği görüp “yenge bu çok güzelmiş, bunu bana versene” dedi. annem de “zaten vitrinde durup duruyor, al senin olsun” dedi ve o bebeği kuzenime verdi. o an 10 yaşımdaki halimle içimde hissettiğim sızı hala ara sıra o bebeği düşününce aynı yerden kalbimi sızlatıyor.

  • adana kebabının ayırt edici özelliklerini sayayım farkları daha iyi anlarsınız.

    ""adana kebabı için bölgede yetişen en az bir yaşındaki koyunun eti kullanılır.

    ""adana kebabı için kıyma zırh denen bıçakla el yordamıyla hazırlanır, hazırlanmadan önce et sinirden damardan temizlenir ve dinlendirilir.

    ""adana kebabı zırh kıymasının içine sadece kuyruk yağı, pul biber ve tuz katılarak hazırlanır. karabiber, iç yağ, soğan, salça gibi şeyler harçta kullanılmaz. istenirse sarımsak, acı yeşil biber ve taze kırmızı biber harca eklenebilir.

    ""adana kebabı acı olmak zorunda değildir. kebaba katılan pul biberin cinsi ve miktarı acılığı belirler. bazen kırmızı toz biber de eklendiği görülür, bunu genelde seyyar kebapçılar yapar ve hakikaten tadı başkadır. daha iyidir demiyorum iki türü de yenmeli.

    ""adana kebabı için ateşin kalitesi çok önemlidir. kesinlikle vantilatör tutulmaz durgun ve korlu ateş lazımdır. ayrıca meşe kömürü kullanılmalıdır ve etten kömüre yağ damlaması da engellenmelidir. bunu kıymanın yağını pideye emdirerek yapar kebapçılar ve kebap sık sık çevrilir bu yüzden.

    ""adana kebap şişlenirken et şişe tutunsun diye el suya batırılır. ancak miktarı iyi ayarlanmazsa kebap pişmez haşlanır. elde çok su kalmamalı sadece el ıslanmalıdır.

    ""kebap piştikten sonra yağı emdirilen pide ile çekilip tabağa alınır. ekmeğin de sıcak, yağlı ve lezzetli olması sağlanır.

    ""adana kebap çorbayla, pilavla, patates kızartmasıyla, yoğurtla, cacıkla, püreyle, sosla, tereyağıyla, salçayla, mezeyle falan servis edilmez. klasik olarak ezme salata, çoban salata, soğan salatası, pişmiş soğan,biber ve domates ve varsa mekanın kendine has salatasıyla servis edilir.

    ""bazen kebap gelmeden önce iştah açması amacıyla fındık lahmacun, peynirli pide verilebilir. ancak bunlar sadece bir lokmalık olur. asla ve asla kebap lahmacunun içine sarılarak yenmez.

    ""yanında şalgam ve ayran güzel gider ama gazlı içecekler de sıkla tüketilmektedir.

    ""dürüm olarak tüketilecekse dürümün içinde havuç, marul, karalahana, patates kızartması, sos, tereyağı, patlıcan gibi şeyler bulunmamalıdır. dürümün salatası da klasik sunumdakilerle aynıdır.

    ""düzgün kebapçılarda genelde servis ve dürüm aynı paradır. çünkü malzeme aynı dolulukta olur.

    ""kebabın orijinal formunda yapılan her türlü oynanma adanalılar tarafından tepkiyle karşılanır.

    ------urfa kebapta bu özellikler bulunmak zorunda değildir ve büyük oranda da yoktur. gördüğünüz üzere aradaki tek fark acılı acısız olması değil. ama urfa kebabın harcında biber yoktur bu doğru.

    http://www.adanakebabi.com/adana.jpg

    http://habercininyeri.files.wordpress.com/…pg?w=448

    http://www.yemektarifleri2.com/…na_kebap_tarifi.jpg

  • türkiye'yi suriler, araplar, afganlar ve bilimum az gelişmiş milletten insana peşkeş çekmenin hasretiyle yanıp tutuşan gavat çomarları zevke getiren gelişmedir.

  • avrupada bi yerlerde elbette ama haritada gostermemi beklemek yanlis olur

  • tabiki korkusuz korkak. hala çözemedim hangi kafanın ürünü olduğunu. senaryodan oyuncu kadrosuna, mekanlarından felsefesine kadar, her şeyiyle bir sır küpü. izledikçe gülüyorum.

    ustalara saygı kuşağı babında bir sahneyi yazayım.

    mülayim, işe gitmek için evden çıkmıştır ve sokakta yürümektedir. karşıdan ise bir adam gelir.

    - merhaba mülayim abi.
    + merhaba canım. bu herifi de hiç sevmem.

  • şu anlama gelmektedir:

    1- önce gerekli yere gidip o formu dolduracaksın ve sana her türlü özel harcamalarının hesabını soracaklar. misal ailenden, eşten dosttan, her neredense bir şekilde para almışsan ve onunla harcama yaptıysan sana gelirin var kardeşim senin diyecekler.

    2- bununla kalmayıp evine gelecekler. evet evine gelip evini inceleyecekler, ailenle senin özeliniz olan eşyalarınıza bakacaklar. ve yine ailenin, eşinin dostunun vs. aldığı şeylere bakarak onları senin gelirinin de hesaplanmasında kullanacaklar. yani onları senin gelirin olarak yazacaklar.

    3- bütün bunlar yapılan 26 yaşında, lisansüstü eğitimine devam eden, sadece babası çalışan ve ayda 900 tl alan 3 kişilik bir ailenin çocuğu bir öğrenci var diyelim. o öğrenciye diyecekler ki senin gelirin ayda 300 lira, o yüzden her ay 35 tl ödeyeceksin. bu uygulamayı savunan beyinsizler için tekrarlıyorum; o evde 3 kişi yaşıyor, eve giren para sadece 900 lira, evde çalışmayan 2 kişi var ve bunlardan biri hatırı sayılır miktarda eğitim masrafı (yol parası, lisansüstü eğitim olduğu için okuması gereken bir sürü kitap, okulda yeme içme parası... vs.) olan bir lisansüstü öğrencisi. ve sen o öğrencinin aylık gelirini 300 tl sayıp o gelir için o aileden her ay 35 tl keseceksin.

    daha bunun içinde ev kirasını saymadım, zaten sinema tiyatro falan ne haddimize vatandaş kısmı olarak. belki kira bedeli o 28 kriterden biridir, belki değildir. ama fark etmez. kira ödemediğini varsaydığım bu bahsettiğim durumda olan birinden her ay 35 tl alacak bu uygulama. bunu yaparken de vatandaşın özel hayatına zorla müdahele ederek özelini hiçe sayacak, seni birey olarak yok sayıp sadece ailenin bir üyesi kabul edecek, bunu da kendi zorunlu yükümlülüğü olan vergi/sgk sigorta primi denetimini doğru düzgün yapmayı beceremediği için yapacak. ayrıca bu bahsettiğim durumda olan biri 35 tl ödeyince de bütün sağlık hizmetlerini ücretsiz alamayacak. zaten bu ödenecek paraların büyük bir kısmı sağlık dışında yerlere aktarılacak, devleti soyanların iç ettiği paraları o 5 kuruş geliri olmayan öğrenciden çıkaracak... ve bütün bunlara rağmen hala daha bunu savunabilen beyinsizler/vicdansızlar var. ulan bu ülke hiçbir haltı haketmiyor be. daha da beter olalım anasını satayım.

    not: ayrıca aylık geliri 900 tl olan kişiden 106 tl alınacak. bir de aylık geliri 1800 tl olan kişiden de, 1800 tl üzeri herhangi bir miktar - mesela 30000 (yazıyla otuz bin) tl - olan kişiden de 212 tl alınacak. tam bir eşitlik abidesi çok şahane uygulama. allah padişahımız sayın recep tayyip erdoğan efendi hazretlerinden razı olsun.

    edit: bu entry üzerine gelen ailesi o kadar kazanıyorsa ne işi var yüksek lisansla, doktorayla, gitsin çalışsın, zaten yüksek lisans lüks... temalı mesajlar da devletin yaptığı bu zorbalıktan daha az vahim değil. yalnız ne hikmetse onların hiçbiri devletin böyle yaparak özel hayatı ve bireyi hiçe saymasıyla ilgili hiçbir şey diyemiyor. yeni bir tanım yapalım o halde bu zorba uygulamaya; yüksek lisansı lüks olarak görenlerin savunduğu uygulamadır bu.