hesabın var mı? giriş yap

  • videodaki iki genç sahilde takılırken aniden dev bir parmak izi beliriyor üstünde de yeni çağın başlangıcı yazıyor, ne anlama geliyor olabilir altından ne çıkacak merak ederseniz takipte kalın
    bkz: esrarengiz parmak izi

  • not. fanboy falan değilim lan sony'nin amk. mühendisim.
    xbox'ı da hayatımda 1 defa açtım onda da anasınıfı bebesi gibi karakterine bıyık yap diyince kaldırdım attım.

    sony kendi "teardown" videosunu yayınladı. bu hareket yıllardır görmediğimiz mükemmel bir olay. ayrıca bunu yaparak fiziksel kısıma ve detaylara verdiği önemi de bize göstermiş oldu.

    -ayak tek vidayla sökülüyor
    -ayağın altında vidaya yer var
    -ayağın altında kasada boş kalan vida yerini dolduracak bir pul var
    -ayağın içindeki döner mekanizma vida koyulan boşluğu saklıyor. (oha lan)
    -ps5'i sökmek çok basit, inanılmaz derecede hızlı ve temiz. (geçen hafta ps3'ü açıp termal macunu değiştirdim, çıkardığım vidaları kağıda buradan çıkardım diye işaretleyip koymasaydım sağlam parça arttırırdım, açılma prosedürünü bildiğim halde kasanın 2 plastik dişi kırıldı, 1 yemek masası parça çıktı)
    -bakıma ihtiyacı olan parçalara sadece 2-3 hareketle ulaşılabiliyor. özellikle fanlara ve hava boşluklarına erişim çok kolay.
    -hayvan gibi heatsink var makinede. 5 kilo gelir heralde.
    -bomba geliyor, ps5 normal termal macun kullanmıyor. sıvı metal kullanıyor. yani 6-8 yılda bir değiştirmek gereken bildiğimiz macunlardan değil. hayvani bir ısıl iletimi var ve ömrü yok. buna karşın ps5'inizi biryerden düşürmek istemezsiniz kesinlikle, heleki sıcakken olabildiğince sabit durmalı. sıvı metalin etrafında hertürlü önlem var ancak yinede oynaşmamak gerekli.
    -sıvı metalden ve 5 kiloluk heatsink'den anladığım kadarıyla işlemci de ekran kartı da overclock.

    sorunlar,
    -dediğim gibi sıvı metalle sıcakken oynaşmamak gerekli ne kadar önlem alınırsa alınsın.
    -ssd anakarta lehimli. ssd'ler süper ilerledi ancak ileride çıkacak sorunlara karşı anakart değişimi gerekecek. özellikle ssd keşke lehimli olmasaymış. ev kullanıcısı için bu hiç de sıkıntı değil ancak kafelerde bir süre sonra ssd'ler patlamaya başlar heralde. bu tür ssd'ler normal ev kullanıcısını 10-15 yıl idare eder çok şanssız değilseniz.

  • büyük dişli dev köpekbalığı. carcharocles megalodon. 10 bin yıl önce nesli tükendiği söyleniyor. bugün yaşayan en büyük köpekbalığı onun yanında civciv gibi kalır.

  • gri rengin deniz üzerinde gündüz en fazla beş kilometreden gözle görülebilmesi, gece de hiç görülememesi sebebiyle ortaya çıkan durum.

    eski dönemlere ait bir düşünce olarak çıkan bu akım günümüzdeki teknoloji seviyesine rağmen halen geçerliliğini korumaktadır. o yıllarda savaşların ve operasyonların daha yakın mesafelerde yapılıyor olması, radar teknolojisi yeni olması ve atış yapmak için düşmanın önce radar ile belirlenmesi sonra da atış menziline girmesinin gerekmesi sebebiyle savaş gemileri fark edilmemek için gri kamuflaja boyanıyordu. günümüze baktığımızda uydu ve radar sistemleri ile bırakın kilometreyi, neredeyse dünyanın öbür ucundan herhangi bir deniz aracını tespit edebiliyorsunuz ve ona müdahale etmek için artık görüş alanınıza girmesine gerek de yok. fakat buna rağmen yine de savaş gemilerinin çok büyük bir kısmı gri kamuflaj ile görev yapıyor.

    çünkü modern savaş gemilerinin elektronik muharebeler sebebiyle ya da çeşitli arızalarla muharebeleri eski usüle göre sürdürmek zorunda kalma ihtimali hala geçerli. aslında günümüz gemi sistemleri bvr mantığına göre işliyor ve normal şartlarda savaşlarda bir geminin gri kamuflajlı olduğu için gözükmeme gibi bir şansı pek olmuyor. fakat elektronik sistemlerin hata yapma ya da devre dışı kalma olasılığı olduğu için gemiler her zaman konvansiyonel yöntemleri kullanmaya hazır şekilde üretiliyor.

    karşılıklı çarpışmanın daha yoğun, teknolojinin daha az kullanıldığı zamanlarda herkes gökyüzünde kamuflaj olmak için uçaklarını soluk renge boyarken, düşmandan saklanacak kadar korkak değilim diyerek uçağını kırmızı renge boyayan red baron kırmızı renkli fokker dr 1 ile gökyüzünde her ne kadar nefis bir caydırıcılık sağlamış olsa da ne yazık ki günümüz normları böyle bir şeye izin vermemektedir. bu nedenle o çok övünülen ve deniz kuvvetlerinin medar-ı iftiharı olan gemiler, stealth özelliğine rağmen sanki saklanacakmış gibi gri kamuflajla üretilmek zorundadır.

    örneğin rusya denizlerdeki en güçlü gemisi olan petr velikiy muharebe kruvazörünü ya da moskva kruvazörünü her şarta hazır şekilde ürettiği için gri kamuflajla üretmiştir. caydırıcılık sağlamak için kırmızı ya da başka bir renkte göreve çıkarma şansı yoktur.

    ya da aynı şekilde amerika uss port royal kruvazörünü koyu mavi ya da başka bir renkte değil gri kamuflajla üretmiştir.

    savaş gemileri ne kadar güçlü ve caydırıcı olsa da birçoğu gri ve tonları kamuflajla üretilmek zorundadır.

  • şu kızı başından bastırıp ters kelepçe yaparak gözaltına almanın tek bir izahı olamaz ya. suçludur suçsuzdur orası bambaşka konular. ülkemizin nerelere geldiğinin net göstergesidir bu. katil olmak onlyfansçı olmaktan daha değerli bu ülkede.

  • bir tek bizim eve mi mahsus olduğunu merak ettiğim gerilim.

    baş sorumlusu
    -sütlacı evdeki insan sayısına kalansız bölünecek şekilde hazırlamayan kişi mi?
    -süd ürünlerine meraklı obur ev halkı mı?
    -ya da eve ortalama üstü bir lezzet/lüks girdi diye aniden beliriveren orta sınıf hırsı, daha fazlasına sahip olmalıyım tümörü mü?

    sırf bu gerilim yüzünden aile dağılma noktasına her seferinde.
    şaka gibi, sorunları çözen kurum bolulu hasan usta oldu.
    gizli gizli oraya gidip süd ürünü yiyorum evdeki gerilime katlanamadım için.
    evet gizli gizli! çünkü isterse aylık gelirim 10.000 dolar olsun fark etmez, kadın anam bir kase sütlaca o kadar para verdiğimi duysa yine ağzıma sıçacak.
    kadın huzur içinde istediğim kadar sütlaç yemeyi yasakladı arkadaş bana...

    kadın anam ne zaman evdeki südü fazla bulur, sütlaç yaparsa eve bir gerilim çöküyor.
    buzdolabındaki 10 kase sütlaç sinirlerimi bozuyor.
    gidip yiyorum, on dakika sonra yine yiyorum. sonra "lan ya herkes benim gibi ayıysa ve yarım saat sonra kalmazsa" diye üçüncüyü yemeye niyetlenmiş mutfağa gidiyorken abim "hepsini yeme" diye kükrüyor.
    "sen kaç tane yidin?" deyince 2 tane diyor.
    "e sen de çok yeme" deyince kadın anam "tartışmasanıza ya" diye ünlüyor.
    bi gidiyorum 4 tane kalmış. abim doğru söylediyse kadın anam da 2 tane yemiş.

    kalan 4 taneyi hane halkı sayısına bölünce 1,3 çıktığını görüyor, iyice geriliyorum.
    "2 tane yersem nasıl kendimi adil biçimde savunabilirim?" diye oturup düşünüyorum.
    ciddiyetimi gören de sokrat'ın savunmasını yazıyorum sanır mına koyim.

    sonuç olarak o sütlaçlar birkaç saat içinde bitmeden evdeki soğuk savaş da bitmiyor.

    tabii buzdolabından muz, nutella, fanta 2,5 litrelik eksik olmamış 90 sonrası doğumlu gençler ne demek istediğimi pek anlayamazlar.

    not: bu gerilime dayanamadığım için vakti zamanında yaptığım büyük bir hayvanlığı yazmak istiyorum:
    10 yaşında falandım. ertesi gün misafir gelecekti. annem 15 kase sütlaç yaptı. yarına kadar dokunmamamı özellikle rica etti.
    sinsice mutfağa girip tezgahtaki sütlaçlara baktım ve henüz sıcak olduklarını fark ettim.
    "henüz çorba gibiler, 1 kaşık alsam belli olmaz. şekli tam oturmamış zaten." diye düşünüp hepsinden birer kaşık aldım.
    odama gittim, uyudum.
    bir saat kadar sonra annemin bağırmasıyla uyandım. birer kaşık aldığım tüm sütlaçlar, birer kaşıklık boşluklarıyla donmuşlardı. 15 kasenin hepsinin ortasında büyükçe bir çukur... insan gibi de kaşıklamamışım.
    annem delirdi, bağıra çağıra hepsini alıp çöp poşetine attı ve beni gece yarısı çöp poşetini atmaya dışarı yolladı.
    yolda birkaç tanesini de avuçlayıp yemiştim, ellerimi de cami avlusunda yıkamıştım. bazı kaseler hunharca poşede konduğu için kırılmıştı, kesilmiş poşetten yere sütlaç damlıyordu.
    olan 15 cam kaseye oldu, harçlığımdan kesildi.

  • sadece ve sadece tatil.

    haftasonu olsa da şunu yapsam. izin alsam da bunu yapsam.
    keşke her gün konser filan olsa.
    yaz gelse de şöyle olsa.
    kışın acaba şu ülkeye mi gitsem?
    eve gidince hangisini izlesem?
    işten çıkınca ne yesem de keyiflensem?

  • eğitim yerleri sadece okumak isteyenlere gerçekten eğitilmek isteyenlere açık olmalı. şu mahluka denklem, cümlenin ögeleri vs öğreterek eğittiğinizi sandığınız sürece bir nane olmaz. eğitim denilen şey bu değil.

  • "kasirga212 - 972624 sen aksama benim gibi nba kupon yap uyu o zamn birsey olmuyo :) ben yapiyom yatiyom kalkiyom para gitmis kupon yatmis :) uykuda acimiyo"

    uykuda acımıyo.
    olay budur...

  • sonuna kadar haklı adam. bölgeye en iyi, en hızlı, en etkili, en disiplinli ve en organize şekilde müdahale edecek kurum türk silahlı kuvvetleridir. genelkurmay başkanlığı'nın serbest iradesi ile saatler öncesinde olaya müdahale etmesi gerekirdi fakat türk ordusu gitmiş yerine rte'nin ordusu gelmiş. ondan emir gelmeden ordu kendi milletine yardım edemiyor.