hesabın var mı? giriş yap

  • videodaki iki genç sahilde takılırken aniden dev bir parmak izi beliriyor üstünde de yeni çağın başlangıcı yazıyor, ne anlama geliyor olabilir altından ne çıkacak merak ederseniz takipte kalın
    bkz: esrarengiz parmak izi

  • babanın kendisi daha çocuk.
    24 yaş baba, 3 yaş çocuk, 1 yıl yapım zamanı 18-19 da evlenmiş yurdum insanı.
    anadolu bilgeliğiyle birleşince sonuç bu oluyor.

    yazar arkadaşlar uyardı 4 çocuğu varmış. benim calculus ı-ıı, econ math bunları hesaplamaya yetmez. ayrı bir seviye.

  • kan beynime sıçradı, ne kadar aptal insan var şu trafikte ya.

    safi zarar safi ziyan. umarım ağır yaralanmıştır. adam öldürmeye teşebbüsten de yargılanmanı temenni ederim.

    en sol şeritten yardır yardır en sağ şeride geçiyorsun, neden çünkü 2 mt öne geçicen. gece saati köprü akıyor, nereye ne kadar geç kalmış olabilirsin?

    ayrıca sağ şeritte ne var görmeden ne diye bodoslama atlıyosun sağ şeride. sen öl zaten de arkasında sakin sakin giden adamı bile kazaya karıştırdın yok yere. ziyanlık ya.

  • kendinden emin ve bir o kadar da mesnetsiz iddia.

    öncelikle, bu evrenin simülasyon olması için kesinlikle şunu kabul etmemiz gerekiyor: bizimkinden başka bir evren daha var ve orada yaşayıp bizi simüle edenler, bizim deneyimlediğimiz fizik kurallarına tabi durumdalar ki bu evreni de kendi bildikleri fizik kurallarına göre simüle etmişler. bunu kabul ettiğimizde ortaya şöyle sorunlar çıkıyor:

    1- evren boyutunda bir simülasyon yapmak için gereken bilgisayarın boyutu

    bir sabit disk sürücüsünün, tek bir bitlik bilgiyi depolamak için yaklaşık 100,000 atom kullanıyor oluşundan yola çıkarsak ve bu bilgiyi, gözlemlenebilir evrende yaklaşık 10^82 tane atom olduğu tahminiyle birleştirirsek, bu kadar çok sayıda atomun bilgisini depolayabilmek için gereken bellek ihtiyacı devasa olacaktır. yani şunu desek yanlış olmaz; gözlemlenebilir evreni simüle etmek için bu evrenden daha büyük bir bilgisayara ihtyaç var.

    2- bremermann limiti

    bu limit, bir bilgisayarın ne kadar hızlı olabileceğinin bir ölçüsü. bu da kilogram başına saniyede yaklaşık 1.4 x 10^50 bitlik işlemle sınırlı. tabii ki bu bilgisayar işlem yapabilmek için belirli bir enerji harcayacak. ne kadar harcar? meşhur e = mc^2 ne kadar gerektiriyorsa; yani kütlesiyle doğru orantılı olacak şekilde enerjiye ihtiyaç duyar. diyelim ki 1.5 kiloluk bir laptop kullanıyorsunuz. bunun ihtiyaç duyacağı enerji:

    (1.5) x (8.99 x 10^16) = 134,850,000,000,000,000 joule olur.

    yukarıdaki 1. maddede, gözlemlenebilir evreni simüle etmek için gerekecek bilgisayarın, evrenin kendisinden daha büyük olması gerektiğini söyledim. bu durumda öyle bir bilgisayarın kaç kilo geleceğini ve o boyuttaki bir bilgisayarın da işlem yapabilmek için ne kadar enerjiye ihtiyaç duyacağını başlık sahibi hesaplamak isterse tutmayalım kendisini.

    3- bekenstein sınırı

    bu, fiziksel nesnelerin depolayabileceği bilgilerin temel sınırı olarak da tanımlayabileceğimiz bir ölçü. belirli miktardaki madde için maksimum bir entropi seviyesi ön görür ve bit kullanan klasik bilgisayarları da kübit kullanan kuantum bilgisayarların kapasitesini de sınırlandırır. yerel olarak ihlal edilebilir mi? belki ama zaten ilk iki madde, buna sıra gelmesine bile gerek kalmadan böyle bir simülasyon olasılığını imkânsız seviyesine getiriyor.

    4- simülasyonlar, gerçek hayata kıyasla daha basit algoritmalar ve grafikler kullanır. evrenimiz kadar akıcı ve detaylı bir yapıyı simüle etmek için, ondan çok daha büyük ve karmaşık bir yapıda yaşayan, zekâ olarak da çok daha yüksek seviyelerde gezinen canlılar gerekir. üstelik simülasyonlar genellikle kısa süreler içerisinde sonlandırılır ya da kapatılır. evren simülasyon olmak için fazla uzun süredir "hayatta". sonuçta bunu ne kadar uzun süre sürdürürseniz, o kadar fazla bellek gerekecektir ve evrenin zaten çok fazla bellek gerektireceğine değindik.

    5- simülasyonlar o an'dan ötesini yaratmazlar. bunu açıklamam gerekecek sanırım. mesela rdr2 gibi açık dünya haritalı bir oyun oynadığınızı düşünün. siz haritada ne tarafa doğru gidiyorsanız bilgisayar o bölgedeki haritayı oluşturur. arkanızı, diğer yanlarınızı görmediğiniz, sadece önünüzü gördüğünüz için o kadarını oluşturması yeterlidir. biraz ilerlediğinizde yeni bölgeleri oluşturmaya devam eder. görünenin dışındaki harita (yani dünya) sizin için yoktur. daha basit oyunlarda, mesela bir yaratığı öldürüp geçtiğiniz yere geri dönüşte, yaratığın cesedinin orada olmadığını, izleriyle beraber tamamen yok olduğunu görürsünüz. hatta bazen siz oradayken yok olur. bazı durumlarda oyun hataları (bug'lar) olur ve grafikler bozulur. bazen simülasyonlar çökebilir.

    gerçek hayatta bunların hiçbiri olmaz. hayatın herhangi bir kesiti, anlık olarak ortaya çıkmaz. uzun yıllara ait birikimli bilimsel bilgilere yahut insan zihnindeki anılara her an rastlayabilirsiniz. zaman geçtikçe o bilgilerde de değişim olur. yenileri eklenir, bazıları unutulur, kimileri değişir. bir yerde durup ne yana bakarsanız bakın, oradaki nesnelerin her zaman orada olduğunu görürsünüz. oyunlarda sizin için var olmayan ve sadece ihtiyaç anında ortaya çıkan insanlar yoktur gerçekte. hatta hiç de ihtiyacınız olmadığı sırada telefonla aranmaktan rahatsız bile olabilirsiniz çünkü sizin dışınızda, siz görmeseniz de devam eden bir hayat vardır. grafikler hiçbir zaman bozulmaz. simülasyon hata verip kapanmaz.

    bu kadar gerçekçi ve kusursuz bir simülasyon yapmak için kim, neden uğraşır ya da bu mümkün mü soruları da yanıtlanmayı gerektiriyor bu aşamada ama sözü daha fazla uzatmak istemiyorum.

    tek bir soru var aklımda: fark eder mi? diyelim ki tüm bildiklerimiz yanlış ve bir simülasyondayız. eee? gittiği yere kadar yaşayıp ölecek herkes. dolayısıyla "evrende bizden başkası var mı?" ya da "ya evren gerçek değilse?" gibi soruların cevapları, bizim hayatlarımızda pek de bir şey değiştirmeyecek. yani neticede "madem simülasyondayız, gidip banka soyarak zengin yaşayayım" diyemeyeceksiniz çünkü bu bir simülasyonsa eğer, bu simülasyonda toplumsal ceza sistemi de düşünülmüş ve hapse gireceğiniz kesin. hepimiz aynen böyle devam...

  • simdi bu yabanci kurali bugun aciklandi ya bu konu hakkinda konusmalar soyle olacaktir:

    ertem: tff'nin yeni kuralina gore 14+14 kisi olacaktir. boyle bir kuralin cikmasina yardimci olan cumhurbaskanimiza, basbakanimiza, spor bakanimiza saygilarimizi gonderiyoruz.

    rok: aynen. eski turkiye yoooookkkkkkk artik. bu kohnemis kurallar eski turkiye'de kaldi.

    sinan engin: simdi erto bu yabanci kurali ne oldu tam olarak simdi?

    ertem: 28 kisilik kadroda 14 yabanci olabilecek 11 yabanci ayni anda sahada olacak.

    sinan engin: simdi bu kural. neyse ben ondan bahsetmiyorum bahsettigim baska bir sey benim. turk milli takiminda oynatabiliyor musum bu yabancilari? onemli olan o.

    abdulkerim: 11 yabanci ayni anda oynayabiliyormuymus? ben anlamadim simdi ahmet hocam'a katiliyorum. gerci konusmadi hala ama katiliyorum.

    ahmet cakar: beyler bitti mi?

  • bir askeri lise mezunu olarak söylüyorum, rezilliktir.

    5 ay / 12 ay üniforma giyip buraya gelip bedellilere gömeceğinize, asker dahi olsa insan gibi muamele neden yapılmıyor diye sormak zorundasınız. dağlarda çatışan subay / astsubaylar da bunun rezalet olduğunu bilir, ego tatmini yapmak için insanlığı ayaklar altına alanları övmeyin. anadan üryan soyundurmak nedir lan açık alanda, hiç mi izan yok sizde?

    borunuz, üniforma giydiğiniz süre kadar olacaksa, bana ötün.

  • şahsen ben kırmızı ruja bakarak 31 çekmekten derin bir haz alıyorum. tek sebebi bu. laikçi olduğum için aklım fikrim hep sik sokta.

  • the great vowel shift 15. yy'da ingilizce telaffuzda gerçekleşmiş değişimdir. değişimin 16. yy'ın ortalarına kadar sürdüğüne dair deliller de vardır. değişimin en önemli özelliği uzun seslerin diphthonglara dönüşmesidir. the great vowel shift middle english'ten modern english'e geçiş kabul edilir.

    seslerdeki değişim sonucunda ortaya çıkan tablo aşağıdaki gibidir kabaca:

    /a:/ - /ei/ (ör: make)
    /e:/ - /ei/ ya da /i:/ (ör: break, beak)
    /ei/ - /i:/ (ör: feet)
    /i:/ - /ai/ (ör: mice)
    /o:/ - /ou/ (ör: boat)
    /o:/ - /u:/ (ör: boot)
    /u:/ - /au/ (ör: mouse)

  • yıl olmuş 2015, hala insanların giyimlerini etiketlerine göre yargılayan insanlar var. herkes istediğini istediği gibi istediği yaşta giyer aşın artık bunları ya...