hesabın var mı? giriş yap

  • kendisiyle bolca vakit geçirmişliğim, sokak arasında top oynamışlığım bile var. başlığı görünce o günler geldi aklıma, gerçekten çok şanslıymışım. (bkz: super baba) dizisi semtimizde, bazı sahneleri ise evimizde çekiliyordu. dizinin bütün kadrosu, kamera arkası arkadaşımız olmuştu... bu güzel insanlarla bir kare bile fotoğrafımın olmayışı içimi çok burkuyor. o zamanlar en teknolojik aletim tetristi.

  • g.tten g.te değişen durum. tamamen kişisel bi sorundur bence. yok askerde ilk 3 gün sıçamayacaksın, yok yurt dışında sıçamayacaksın. b.kunu çıkarmayın oğlum, ben askerde de sıçtım her gün, uçak aktarması yapacakken 2 saatlik arada italya'da da sıçtım. eğer uslu bir çocuk olursanız siz de sıçabilirsiniz.

  • uzun zaman sonra yapıldığında, gözleri daha çok ortaya çıkaran, ya da etkisi daha büyük olan bir makyaj çeşidi... bugün uzun zaman sonra yaptığım göz makyajımı çok beğendiğim için, hakkında yazasım var.

    size günlük göz makyajı yaparken kolaylık sağlayacak birkaç püf noktası vermeye çalışacağım. en önemli iki konu; göz rengi ve gözün şeklidir. ama bunlara geçmeden önce göz kapağını hazırlama ile başlamak lazım. eğer göz kapağınız yağlı ise, mutlaka bir far bazı kullanmanız gerekir, gözün katlanma çizgisinde biriken far ya da göz kapağına bulaşmış göz kalemi, ki bu makyajı yaptıktan yaklaşık 2 saat sonraya denk gelir, tüm gün görüntüyü mahvedecektir. eğer göz kapağınızda yağlanma sorunu yoksa, concealerınızla göz kapağını eşitleyip, makyaja başlayabilirsiniz. concealer yerine, ten rengi bi krem far da (mac point pot ya da maybelline cream tattoo gibi) kullanabilirsiniz, ama bence gözü o kadar çekiştirip, yormaya gerek yok. tüm göz renkleri ve şekilleri için ilk tavsiyem, hemen hemen tüm far paletlerinde bulunan ten rengi bir farı, tüm göz kapağına sürmeleri ve sonra bir karıştırma fırçasıyla dairesel hareketlerle, rengi göz kapağına oturtmalarıdır. böyle bir müddet beklerken, bu sırada eğer gerekliyse kaşlarınızı doldurabilir, değilse tarayıp sabitleyebilirsiniz, ben öyle yapıyorum, neden? çünkü 21. yy da vakit nakittir. saniye kaybedemem, öyle de paragöz biriyimdir*.

    göz tiplerine göre makyaj nasıl yapılır?

    gözlerinizin birbirine uzaklığı önemlidir; gözleriniz birbirine uzaksa asla cat eye dediğimiz, gözün içi açık, dışı koyu şekilde kaş kemiğine kadar uzanan ucu sivri biten makyajı yapmamalısınız. bu gözleri birbirinden daha da uzaklaştıracağı için sonuçta ortaya çıkan görüntü sizi memnun etmeyecektir. tavsiyem; gözün sadece katlanma bölgesini renklendirmenizdir, eyeliner çekecekseniz, kuyruklu olmamasına dikkat edin, alt kirpik diplerini katlanma bölgesine sürdüğünüz renk ile, göz pınarından göz kenarına kadar renklendirin ve rimel sürün. işte bu kadar... eğer gözleriniz birbirine yakınsa; göz pınarınızı açık bir renkle(mümkünse beyaza yakın ve yine mümkünse sedefli ya da ışıltılı) aydınlatın, gözün ortasından başlayacak şekilde daha koyu bir renkle renklendirip dış köşeyi kaş kemiğine kadar daha da koyu renklendirin. şimdi bunu yaparken zorlananlar oluyor biliyorum, bunun için de size kolay bir yöntem söyleyeceğim. bu tip gölgeli makyaj yapmakta zorlanan hanımlar; kahverengi bir kalemle gözün dış kenarını kaş kemiğine doğru bir üçgenin sivri ucu gibi çizip, bunu bir karıştırma fırçasıyla iyice dağıttıktan sonra, gönlününüzün istediği bir renkle tüm göz kapağını boyayabilirsiniz. altta kahverengi göz kalemi ile(siyah değil kahverengi) oluşturduğumuz gölge sayesinde, göz kapağınız açıktan koyuya bir geçişle boyanmış olacaktır. eyelinerı kuyruklu çekebilirsiniz hatta canınız istiyorsa eyeliner kuyruğunu neptün' e kadar yollayabilirsiniz ama ben bu dönemde özellikle günlük makyajda eyeliner çekilmesini pek önermiyorum çünkü gerçekten trend değil. eyelinerın modası asla tamamen bitmez, kadim bir makyaj uygulaması bu, bir iki sene sonra tekrar gündeme gelecektir ama şu an değil tatlım...

    diğer önemli husus, gözlerin derinliğidir. gözleriniz yüzünüze göre çukurda kalıyorsa, çok gölgeli ya da göz kapağını tamamen kaplayacak şekilde koyu far uygulamalarından kaçınmalısınız. çünkü bu gözlerinizi olduğundan daha derinde ve sizi olduğunuzdan daha yorgun gösterir. bu tip gözler için açık renk, belli belirsiz ışıltılı farları tüm göz kapağına uygulamak daha uygundur, katlanma bölgesine ve göz kenarına çok koyu olmayan bir renkle hafif gölgelendirme yapılabilir, böylece fresh bir görüntü elde edebilirsiniz. gözleriniz çukur değil çıkıksa**, tam tersi çok aydınlık farları tüm göz kapağına uygulamaktan kaçınmalısınız, daha çok far paletlerinin ortalarındaki mat ve orta tonları tercih edin, ışıltılı ya da simli far kullanmak istiyorsanız, tüm renkleri böyle seçmeyin mutlaka baskın bir mat renk kullanın, kenarlara ışıltı verebilirsiniz. pek moda değil ama seviyorsanız göz kalemi serbest, keyfinize bakın gülriz sururilerim...

    mavi gözlüyseniz; fazla renklendirmeden kaçınınız, zaten cillop gibi gözleriniz var boncuk boncuk, başka renge gerek var mı? yok! şeftali tonları, kahveye yakın açık turuncular, açık kahveler ve ten rengi neyinize yetmiyor. mavi far mı? sakın!

    yeşil gözlüyseniz; kızıl kahve, kırmızının tonları, kiremit rengi gibi sıcak ve doğal tonları tercih ediniz. yeşil far mı? sakın!

    ela gözlüyseniz, mürdüm, mor, fuşya, gül kurusu, turuncu, bakır, bronz gibi renkli ve sıcak tonlarda makyaj yapabilirsiniz. bu renkler gözlerinizin rengini ortaya çıkarır. kahverengi ve tonları da, hatta yeşil gözlerin aksine yeşil ve tonları da size yakışacaktır.

    kahverengi gözlüler bu konuda en şanslıları, her renkte makyaj yapabilirsiniz, siz yaldır yaldır istediğinizi sürün, ne sürseniz yakışır, kıskananlar çatlasın*! ama bakır, bronz, koyu yeşil ve mavinin 50 tonu*size çok yakışacaktır. mavi farı bu senenin başında moda olsun diye bi zorladılar ama nedense tutmadı, çok ümitliydim, tutar bu demiştim ama neyse konu bu değil, dağılmayalım.

    ek olarak kesinlikle siyah göz kalemini kalın bir şekilde göz altımıza sürmüyoruz, aman ha, bu sizi hem yorgun hem de demode gösterir. ya duramıyorum, illa ki sürmek istiyorum diyorsanız, tavsiyem; brian molko' ya dönüşüp, protect me from what i want şarkısını söylemeniz ve hemen vazgeçmeniz, çünkü bu tip makyaj bir tek ona yakışıyor.

    bir şey daha; çok vaat hiç vaattir... bir ürün için birkaç şeyi aynı anda yaptığı söyleniyorsa, o ürünü hayatta almam, çünkü hiçbirini tam yapamıyor demektir. bu yüzden kirpiklerinizi hem uzun hem gür göstermek niyetindeyseniz, bir tane hacim veren dolgunlaştıran özellikli, bir tane de uzatan ve ayıran özellikli iki rimeli beraber kullanmanızı tavsiye ederim.

    bir "şanslı13' le resim" programımızın daha sonuna geldik... kırpıştırın gözleri bakayım tontişlerim*.

  • anadolu halkının pedofiliye uydurduğu bir başka kılıf. hangi geleneği kaldırsanız altından sapıkça bir sebep çıkıyor.

  • ingiltere futbol tarihinin en korkunç olayı olarak kabul edilen hillsborough faciası, 15 nisan 1989’da, sheffield kentinedeki hillsboroughstadı’nda liverpool ve nottingham forest arasında oynanan federasyon kupası yarı final maçı öncesi gerçekleşmişti. maç öncesi çok sayıda liverpool taraftarlarının zaten dolu olan bir girişe yüklenmesi nedeniyle oluşan izdihamda çoğu liverpoollu 94 taraftar ölmüş, 170 kişi yaralanmıştı.
    maçtan sonra the sun gazetesi, liverpoollu taraftarların kurbanların cüzdanlarını aldıklarını, yardım etmeye çalışan polislere ise saldırdığını yazmıştı.

  • amerika'da popçu olmak da zor. tek başına şarkı söyletmiyorlar adama. illa bi esmer rapçi sağdan soldan yanaşıp 2-3 laf edicek. la bırak.

  • zamanında taksi plakalarına yatırım yapan ahlaksızlar bir bir dökülüyor. statükocu vampir onun bunun çocukları.

  • “siyasetten silinsin aga. istemiyorum bu kalıpsızı ya. nefret ediyorum. bütün başımıza gelenler bu adamın yüzünden.”

    diyen bir zihin 20 yıldır bu ülkeyi yönetenleri sorumlu tutmuyorsa s.kerim onun oy verme hakkını…

  • turabi ile hakan'ın cilveleşmeleri bize iki ihtimal gösteriyor:

    1-her şey kurgu. kameralar kapanınca 'seyirciyi iyi kekledik bugün de' diye bizle dalga geçiyorlar.

    2-doğukan adada bonzai yetiştirmeye başladı herkes kafayı buldu.

  • her insanin gerekli sartlar olusursa ve kontrolsuz guc verilirse zalimlesebilecegini gostermisti bu deney. ayrica dunya'da iyi insan kotu insan diye bir seyin olmadigini, bir cok seyin sartlardan (power of situation) ibaret oldugunu gostermisti.

    deneyi bitiren de soyle bir olaydir: deney devam ederken zimbardo'nun o zamanlar nisanlisi olan kiz olay yerine gelir ve olanlari gorunce sok olur. kiz kendisi de o siralarda psikoloji'de doktora yapmaktadir. kiz deneyi gorunce "burada ne cehennemler donuyor lanet olasi" diye kizar. zimbardo da "sevgilim gormuyor musun deney yapiyoruz" der. kiz "peki su deneyde su ana kadar neler ogrendin?" diye sorar. zimbardo da "insanlara sinirsiz guc verince ne kadar canilesebileceklerini gordum" der. kiz da "peki deneyi niye sonlandirmiyorsun?" der. zimbardo da "belki daha net sonuclar elde ederim" der. kiz "aslinda burada deneye tabi tutulanin kendin oldugunu gormuyor musun?" der. zimbardo "nasil yani?" deyince kiz da "bu deneyin sahibi sensin, yani deneyin baslayip bitirilmesi senin kontrolunde, yani deney uzerinde senin sinirsiz gucun var, insanlarin aci cektigini goruyorsun ama hala deneyi durdurmuyorsun. demek ki deneydeki deneklerden biri de sensin" der. zimbardo uykusundan uyanmistir artik ve deneyi iptal eder.