• fi tarihinde bir süveter hediye gelmişti markası buydu. giydim cık, kotun üzerine konmuş kelebek gibi bile durmadı. hiç tarzım değil. yanında değişim kartı da vardı. gittim mağazaya, dedim bu ürünü değiştiricem, kafamda tasarlıyorum şimdi en kötü gömlek ya da kravat alırım vs.. bir düğüne giderken filan giyerim.

    tezgahtar öyle bi bakıyor ki, bizimle çalışır mısın ilanı için gelmişim gibi. hani bu herif bu süveteri nası aldı bakışı atıyor ayakkabılarımdan montuma kadar. değişim kartını görünce rahatlamıştır pezevenk. zaten bu tarz mağazalardaki çalışanlara hayranım ben. duvarda bu iş yerinde asgari ücret uygulanmaktadır diyor ama tezgahtar sanırsın mağaza ortağı. ayakkabısı saati vs. boynunda fuları olan bile var. ezildikçe eziliyorsun amk zaten. mağazaya temizliğe gelmişim gibi duruyorum öyle. bir iki tshirt bakıyım dedim. etiketi bir çevirdim 170 tl yazıyodu. t-shirt ya. dedim bana gelen süveter kaç lira acaba. sordum ona göre ürün bakıcam dedim, 220 tl dediler. olm o paraya takım elbise veriyorlar lan. gidip nakit olarak istesem verirler mi onu düşünüyorum. ne diycem ki adamlara? ürünleriniz çok dandik kesinlikle tarzım değil, arada gözüm tezgahtara kayıyor, bir başka meslektaşıyla sırıta sırıta sohbet ediyorlar. yok yok en iyisi gideyim ben. değişim kartını da sadaka olarak bırakayım. 220 tl ile c&a nın erkek reyonunu komple alabiliyorsun.
    hayır iş adamı değilim, ceo değilim, iş hayatında bile takım elbise giyen biri değilim, ne alıcam kendime buradan ki ben. gittim kasaya dedim arkadaş vaktim az (tokyo uçağım kaçıyor sanki amk) daha sonra gelip bir şeyler bakayım ben geniş zamanda, olur mu? bana bir hediye çeki vs. verin. hay hay dediler.
    cepte doğru düzgün para yok ama 220 tl'lik çekle çıktım mağazadan. lüks mağazadan çıkarken göz göze gelirsin ya insanlarla, özgüvenin vitrinde asılı duran ilanı gibidir işte o. avmnin merdivenlerinden bir inişim var; kaşımın birini yukarıya kaldırdım kaldıracam. neyse ki tramwayın camında yüzümü gördüm de eski halime döndüm.

    not: kim neden cacharel süveter aldı bana? daha sonra mağazaya gelip ne aldım? falko inciyi öldürecek mi bunlar hep 2.sezon işte.
  • siyah takım elbise aldım ben bu markadan. kravat bile siyah.. bir de pierre cardin ayakkabı. tabi para bok olduğu için istediğim markadan giyinebiliyorum hahayt pis fakirler.

    şaka lan indirime denk getirdim bayağı ucuza geldi. o değil de çok güzel duruyor lan çıkartasım gelmiyor. kendimle sevişecem nerdeyse o duruma geldim.
  • smokin ve takım elbise tasarımlarıyla piyasadaki bir çok markanın ocağına incir ağacı dikmiştir.
    ayrıca ''kaşarel'' diye okunur.*
  • "ka$arel" diye okunan fransizca bir kelime ayrica fransanin bir yoresinde nesli tukenmekte olan bir ordek cinsi
  • tepe nautilus avm de müşteri memnuniyeti kavramından bihaber mağaza görevlilerini barındıran bir konfeksiyoncudur. hayır hakettiğinden kat kat fazla fiyat biçtiğiniz ürünlerinizi satabilmeniz için en azından mağaza görevlilerinizin kalbur üstü olması gerekirken "bakın işte orda hepsi" tarzında konuşmalarıyla, kazığa bile bile oturmak isteyen müşterileri bile kaçırtmak da ayrı bir beceri olsa gerek.
  • turkiyedeki magazalari kadir topbasin damadinin...
  • pek şık, ama bir o kadar da pahalı giyim markası.
  • vakko ya da beymen gibi markalarla kıyaslanması durumunda o kadar da pahalı olmayan bir giyim markasıdır.
  • 14-15 yaşlarımdaydım.. bir koku duyup unutamamıştım ve biriktirdiğim bütün parayla ankara ykm'ye gidip beni büyüleyen çirkin yeşil şişeli bir parfüm almıştım.
    kokunun adı "eden". 90'larda çok popülerdi ve kesinlikle küçük "teen" yaşıma uygun bir parfüm değildi. satıcı kız ısrarla onun yerine bana "magnolia" diye birşey vermeye çalıştı ("ama bu sana biraz ağır" deyişini dün gibi hatırlıyorum:) ama ben ne istediğinden emin, o masallara özgü kokuyla eve dönmüştüm.
    bana göre hala bir şiir gibi bu parfüm, hatırlanmaya çalıştıkça anısı gittikçe uzaklaşan bir rüya gibi, şimdiki parfümlere hiç benzemeyen (şekerli değil, ferah hiç değil) çok ağır ama çok güzel bir koku.. benim ilk "parfüm aşkım".

    seneler boyunca cacharel bir parfüm evi olarak da ürünleri ile hep çekici gelmiştir bana. dönem dönem parfümlerini kullandım, klasik noa'dan minicik bir şişe hala dolabımda vardır, anais anais ("anez" olarak okunur:) ise pek kullanamadığım için yıllardır benimle mesela!

    parfümleri herkesi memnun etmek için ya da "seksi" olmak için değildir, hemen hemen hepsi birbirinden çok farklı tarzda be karakterde kokulardır ve piyasadan farklı ve iddialı şeyler ortaya koyarlar. bir chanel veya prada parfümün karakteristik bir özelliği vardır, kokuların ne olduğunu bilmeseniz de bir "prada" olduğunu anlarsınız, (birleştirici bir unsur (bkz: idee fixe) bir içerik oluyor sanırım!) ama bunu cacharel'de hiç görmedim ya da hissetmedim ben. her koku son derece özgündür.

    son dönemde anais anais'in pembe versiyonları ile çağa ayak uydurmuş, şekerli şekerli hoş alt versiyonlar piyasaya sürmüş olsalar da benim çok saygı duyduğum, merakla takip ettiğim bir markadır parfümde cacharel. kullanana da ayrı bir saygı duyarım..
  • hem erkekler, hem de kadinlar icin modelleri bulunan, genelde zengin is adamlarinin ragbet ettigi giyim markasi.
hesabın var mı? giriş yap