483 entry daha
  • edit: bazı eklemeler. bu arada işbu entry dlc'ler çıktıkça kendisini editlemeye devam edecektir.

    şu entrymde de (bkz: #116627856) sözünü verdiğim gibi işbu entryde bahsedeceğim oldukça derin bir hikayesinin olup hikaye bağlamında önceki oyun olan assassin's creed odyssey ve bilhassa assassin's creed 3 ile doğrudan bağlantısının olup önceki diğer pek oyuna da selam çakan en yeni assassin's creed oyunu. oyunu oynayıp da bitirmediyseniz bu entry'i okumanızı tavsiye etmiyorum, zira ağır spoiler içermektedir.

    --- isu çağı ---

    yaklaşık 77000 yıl öncesine kadar dünyada günümüz insanından bile daha gelişmiş isu’ların medeniyeti vardı. bu isuların insan ırkından ve medeniyetinden en büyük benzerliği her ne kadar gelişmiş olursa olsun tıpkı insanlığın uluslara ayrılmış olması gibi kendisi de kastlara ayrılmasıyken en büyük farkı ise bütün gerçekliğin dili olan ‘kod’u okuyarak gelecek tahminleri/senaryoları yapabilmeleriydi. genellikle isu toplumları ‘the father of understanding’ (baba), ‘the mother of wisdom’ (anne) ve ‘the sacred voice’ (kutsal ses) titrli üç kişiden oluşan yüce konseyle idare ediliyorlardı. isu çağının 2161 yılında (ie) o zamanki yüce konseyin (bkz: demiurge) babası yaldabaoth, annesi saklas ve kutsal sesi samael, isuların yapamayacağı ağır işleri yapmaları için kuvvet bakımından güçlü ama zekâ bakımından zayıf ve isu teknolojilerine erişemeyecek insan ırkını anthropos projesi kapsamında yaratma emrini verir. ancak odyssey’de öğrendiğimiz kadarıyla bir isu olan phanes’in bir insana âşık olup o insanın beynindeki kontrolü sağlayan şeyi (adını tam hatırlamıyorum) çıkardıktan sonra havva ismindeki ilk isu - insan melezini dünyaya getirirler. melezler isu teknolojisiyle kontrol edilemediklerinden insanların efendilerine meydan okuyabilmelerinde büyük rol oynayacaklardır. insanların zamanla kendilerini yaratanlara isyanı şiddetlenir ve 2296 ie’da 10 yıl sürecek bir savaş patlak verir.

    diğer taraftan yakın bir gelecekte koronal kütle atımının tetikleyeceği büyük facia sebebiyle medeniyetin yok olacağı ve faciadan sadece on bin insanla ondan çok daha az sayıda isu'nun kurtulabileceği haberleri gelmeye başlar. capitoline triad adı verilen ve baba jüpiter, anne juno ile kutsal ses minerva’dan oluşan son yüksek konsey medeniyeti kurtarmak için altı çözüm yöntemi (00:00 - 02:30 ve 05:00 - 11:20 arasını izleyin) denediler, ancak hepsi de başarısız oldu. her şeye rağmen en azından sonradan birinci çözüm olan güneş kütlesini etkisiz hale getirecek teknolojiyi sonraki olası benzer felaketler için otomatik olarak geliştirmeyi başardılar (bu yöntem ilk başta kullanılamadı çünkü sistemin inşası çok uzun zaman alacaktı). bir de terk edilen 7. bir çözüm var, o da isu ırkındakilerin bilinçlerini insan gen havuzuna yükleyerek uzak gelecekte ‘alim’ olarak adlandırılan insanlar olarak defalarca doğmalarını sağlayacak bir teknolojiydi. ancak bu yöntem de insan ırkını kalıcı olarak olumsuz yönde değiştirebilecek olması ihtimalinden ötürü terk edilip bir mahzene kilitlendi. yine de bu yöntem cazibesinden ötürü bazılarının gözünü dikmesine sebep olacaktı, mesela oyunda ve mitolojide aesir diye geçen kastın kibirli kralı olduğu tahmin edilen odin ile neredeyse kaybettiği eşini kurtarmaya çalışan insan karşıtı juno. odin, ahir zamanda ölümü bypass etmek için yollar aramaya başlar. gittiği yerde işbirlikçi bulmak da zor olmadı. kocası aita’yı bu yöntemle kurtarmayı uman juno’nun verdiği akılla minerva ve jüpiter’i kafalayarak 7. çözümün teknolojisinin (muhtemelen bir tür serum) tutulduğu mahzenden çalmayı başarır.

    bu arada odin’in baş düşmanı loki’nin ailesinde işler kötüye gitmektedir. odin’in oğullarından birini haksız ve fabrikasyon olarak gördüğü suçlardan dolayı hapsetmesi loki’yi çileden çıkarır ve loki de kısasa kısas mantığıyla odin’in oğullarından baldr’ı ökse otuyla öldürür. loki’nin hanımı (karısı değil) aletheia da ölümün eşiğindedir. aletheia ilk başta kendisi için loki’den serumu odin’den istemesini tavsiye ederken loki bunu gurur meselesi yaparak bunun mümkün olamayacağını ima eder ve sonuç olarak uzun vadeli bir plan yapıp ilk aşamada esasında geçici bir çözüm olarak aletheia’nın bilincini hermes trismegistus’un asasına transfer eder. bu arada odin’e 7. çözümün teknolojisini çalmasında yardım ettiği için yüce konsey juno’nun ‘anne’lik titrini elinden almıştır. her neyse, 2306 ie’da büyük felaket gelip çatarken odin; thor, tyr, freja ve heimdall dahil güvendiği 7 adamıyla birlikte gizli salonunda bilinçlerini sisteme kopyalayıp kendi sonlarıyla yüzleşmek için salondan ayrıldıktan sonra loki salona sızıp heimdall’ın ve içerideki muhafızların da icabına baktıktan sonra intikamını alıp ailesini tekrar bir araya getirmek maksadıyla aynı sistemi kullanır. (kaynaklar: 1.animus anormallikleri ve the hidden truth videosu 2.animus anormalliklerindeki konuşmalar)

    --- reenkarnasyon vakti ---

    assassin’s creed valhalla’nın hikayesi 9. yüzyılda insan olarak reenkarne olan isuların etrafında dönüyor, ama alimleri ilk defa bu oyunda görmüyoruz; önceki oyunlarda sadece aita’nın reenkarnasyonları olmalarına rağmen taa assassin’s creed 4 black flag’den beri gördüğümüz şeyler bunlar. bütün bunlar isu çağının ahir zamanında büyük felaketi atlatmak için odin ve güvendiği diğer 7 isu, loki ve aita -yani toplamda 10 kişi- tarafından kullanılan 7. çözümün başarıya ulaştığını gösteriyor. oyunda bize gösterilen delillerden hareketle bunlardan yarısıyla karşılaştığımızı anlıyoruz. işte oyunda karşılaşacağımız alimler:

    - odin => eivor varinsdottir
    - tyr => sigurd styrbjornsson
    - loki => basim ibn ishaq
    - thor => halfdan ragnarsson
    - freja => svala (valka'nın annesi)

    ancak bu kurtuluş yönteminin ciddi bir kusuru var, o da alimlerin tek bedende iki kişilikle doğmaları: biri alimin kendi kişiliği, öbürü de alimin içindeki isu kişiliği. bu oyunla birlikte önceki oyunlarda da gördüğümüz kadarıyla alimler doğduklarında kendilerine ait kişilikleriyle doğuyorlar. alimlerin büyüdüklerinde bir noktada içlerinde taşıdıkları isu kişilikleri aktif hale geliyor ve alimler genellikle içlerindeki isu kişiliklerine ait geçmiş deneyimlerini görüm olarak görmeye başlayıp içlerindeki isu kişiliklerinden telkinler dinlemeye başlıyor. bunu ilk defa assassin’s creed unity’nin başkötüsü françois-thomas germain’in son sahnesinde görüyoruz. yukarıda bahsettiğim 7. çözümün kusuru doğan alimin kendi kişiliği içindeki isu kişiliğinin etkisi altına girmeyebiliyor, hatta alimin kendi kişiliği isu kişiliğinin etkisini def edebiliyor olmasıdır. valhalla’dan önce bunu çizgi romanda desmond’ın gayrimeşru oğlu elijah’ın başardığını gördük. bunun aksine, bazı zamanlarda da alimin kişiliği tamamen isu kişiliğinin etkisi altına giriyor ki black flag’deki bartholomew roberts ve john standish bunun çok güzel bir örneği. ayrıca bu kurtuluş yönteminin başka bir kayda değer özelliği ise kullanıcılarına sadece bir kez insan olarak reenkarne olma hakkı vermesidir, yani ‘alim’ler öldüklerinde reenkarne olan isular tamamen ölüyor - en azından hikaye direktörü darby mcdevitt öyle diyor. önceki oyunlarda aita’nın pek çok reenkarnasyonunu görmemizin sebebi ise juno’nun aita için 7. çözümde yaptığı bazı modifikasyonlardan kaynaklanıyor.

    şimdi hikâyeye geçelim, sonra alimler konusuna döneceğiz.

    --- ana hikaye ---

    ana karakterimiz eivor 847 yılında norveç’te dünyaya gelir. 9 yaşındayken kendisinin doğup büyüdüğü yerleşkede kuzgun klanı kralı styrbjorn adına verilen bir ziyafet sırasında acımasız kjotve’nin liderliğinde gerçekleştirilen baskın sırasında ebeveynleri başta olmak üzere kabilesinin büyük bir kısmı katliama uğrar, ama klan kralının oğlu sigurd’ın yardımıyla kaçarken atları kaza yapar ve eivor donmuş bir göle düşer. orada da kendisini bir kurt beklemektedir. kurt eivor’a hamle yapıp boynundan ısırırken çığlık atıp oyalaması için iki kuzgun çağırarak kurdu oyalayıp yerdeki baltaya ulaşarak kurdu öldürür. böylece odin’in eivor üzerindeki etkileri görülmeye başlandı.

    yaklaşık 16-17 yıl sonra kjotve’yi avlamaya çalışırken tayfasıyla birlikte kendisi av olur. kjotve onu köle pazarına satmak üzere bir tekneye bindirirken kaçmayı ve ardından tayfasının geri kalanının tutulduğu yere ulaşıp onları da kurtarmayı başarır. tayfanın geri kalanının tutulduğu hapishanede eivor babasının baltasını bulur ve ona dokunur. baltaya dokunur dokunmaz odin ile birlikte halüsinasyon benzeri bir görüm (eng. vision) görür. eivor tayfasıyla birlikte klanının başkenti fornburg’a döner ve ardından gördüğü görümlerle ilgili danışmanlık almak için bir kâhin/falcı (eng. seer) olan valka’ya gider. valka’nın hazırladığı içerek sigurd’ın dev bir kurt tarafından yutulmadan önce kolunu kaybettiği başka bir görüm görür. valka bunu eivor’un sigurd’a ihanet edecek olması olarak yorumlar. bu sırada iki yıllık yolculuğunun ardından sigurd yanında getirdiği basim ve hytham ile fornburg’a döner ve basim’in kendisine verdiği hidden blade’i eivor’a hediye eder. bunların hemen ardından sigurd ve eivor kjotve’yi ve klanını yenmek için klan kralının muhalefetine rağmen harekete geçerler ki bu arada basim ile hytham da bir kadimler tarikatı (eng. the order of the ancients) üyesi olan kjotve’yi öldürmek için norveç’e gelmişlerdir. styrbjorn’un kral harald’la yaptığı anlaşmayla da harald’ın desteğiyle kjotve’nin yerleşimine taarruz ederler ve eivor da kjotve’yi düelloda öldürür. tam o sırada odin eivor’a ilk kez konuşur. bu andan itibaren önemli düşmanlarımızın ölüm sahnelerinde ve eivor önemli bir seçim yapmadan önce odin, eivor’a telkinler verecektir. kjotve ölür ölmez ve klanı da düşer düşmez oğlu gorm kaçar. taarruzdan hemen sonra sigurd kral harald’ın düzenleyeceği buluşmaya davet alır. ancak kral harald’ın norveç’i birleştirme hayalini ilan ettiği ve sigurd’ın babası kral styrbjorn’un bu fikre olur verdiği buluşma bizimkiler için tatsız geçer, çünkü bununla birlikte sigurd’ın babasından sonra klanının kralı olma vaadi suya düşmüştür. sonuç olarak sigurd ve eivor kuzgun klanının bir kısmıyla birlikte o zamanlarda dört ayrı krallıktan (bkz. wessex, east anglia, mercia, northumbria) oluşan -ki bir tanesine ragnar lothbrok’un oğulları (ragnarssonlar) yerleşmiş- ingiltere’ye göç etmeye karar verirler.

    büyük hayallerle ingiltere’ye gelir gelmez daha önceden ragnarssonların kamp yaptığı terk edilmiş yerleşkeye yerleşirler ve ravensthorpe adını verirler. ancak şu anki halleriyle hayatta kalıp genişleyemeyeceklerinden ittifaklar bulup kurmaya ve bu saikle krallıklara kendi adamlarını yerleştirmeye karar verirler. sigurd ve eivor işe ubba* ve ivar ragnarsson ile burgred’i indirip yerine baronu (eng. thegn) ceolwulf’u mercia krallığının başına geçirerek başlar. ardından eivor tek başına önceki kralının ölmesinden dolayı boşta kalan east anglia tahtına ravensthorpe’a da saldıran haydut bir viking klanını temizlemekte yardım ettikten sonra oswald’ı bir dan ile evlendirerek yerleştirir. daha sonra da ragnarssonların en büyüğü halfdan, eivor’la birlikte birlikte hain kukla northumbria kralı ricsige’yi öldürüp krallığı kendi üzerine alır.

    ancak hikâye oxenefordscire’a* geldiğinde işler çığırından çıkmaya başlar. eivor, sigurd ve basim’le yeniden buluşur ama sigurd’ın basim’in söylediklerinin ve eivor gibi kendisinin de görmeye başladığı görümlerin etkisiyle tuhaflaşması sigurd ile eivor’un arasında soğuk rüzgarların esmesine sebep olacaktır. bunda sigurd’ın ittifak kurmaktan çok fulke adlı isu’ya meraklı gizemli bir kadının peşinden gitmesinin de etkisi var, çünkü sigurd bu şekilde kendisinin tanrıların soyundan geldiğini kanıtlayarak ingiltere’deki gücünü arttırabileceğini düşünüyor. yani başka bir deyişle tyr’in sigurd üzerindeki etkisi kendisini göstermeye başlar. sigurd, eivor ve basim üçlüsünün esaretten kurtardığı fulke onlara ‘saga stone* isimli garip şekillerin oyulduğu bir taşı göstereceğini vaat eder. uzun uğraşların sonunda bir kale baskınında taşa ulaşmalarına rağmen arkalarından gelen kral alfred the great’in onları yakalamasından sonra aynı zamanda bir tarikatçı olduğu ortaya çıkan fulke’nin ihanetine uğrayıp oxenefordscire’ın müttefik eline geçmesine karşılık fulke de en başından beri tanrıların soyundan geldiğini düşündüğü sigurd’ı derdest edip cent’e* götürür.

    fulke orada daha fazla görüm görüp daha fazla isu ile ilgili sırları ve özellikle saga stone’da yazılanları öğrenmek için sigurd’ın kolunu kesip zifiri karanlık bir hücreye hapseder. eivor ve basim ilk önce sigurd’ın ilk tutulduğu yeri ve (muhtemelen tyr'in sigurd üzerindeki etkisini gözlemlenebilecek kadar arttırmak için) kesilen kolunu bulurlar. aynı mekânda fulke’nin kaçabileceği tek yerin suthsexe’deki* portcestre kalesi olduğunu da öğrenirler. eivor, guthrum ile ingiltere’nin dört bir yanından kazandığı müttefiklerini toplar ve suthsexe’deki düşmanlarını zayıflatıp hemen ardından portcestre kalesini basarak sigurd’ı kurtarıp fulke’yi düelloda öldürmeyi başarır. ancak kurtarılan sigurd bildiğimiz sigurd değildir artık, çünkü fulke'nin işkenceleri sonucu tyr'in etkisinin artmasıyla kendisinin ‘tanrıların’ soyundan geldiğinden emin olmuştur.

    bir süre sonra sigurd artık valhalla’ya gitme zamanının geldiğini düşünmeye başlar ama kast ettiği şey ölüm değil, tam aksine sonsuz bir hayattır. bu yüzden de norveç’e dönmeyi kafasına koyar ve eivor’dan kendisine eşlik etmesini ister. sefil bir hale düşmüş styrbjorn’u son bir kez ziyaret ettikten sonra sigurd, eivor’u kendi görümlerinin işaret ettiği ıssız buzların altındaki devasa bir yer altı mekanına götürür. mekânın kapısına geldiklerinde sigurd saga stone’da yazılanları söyleyerek kapıyı açar ki saga stone’un esas yeri de kapının hemen yukarısıydı. kapıyı açıp aşağıya inerek bir tür süper bilgisayar olan yggdrasil makinesinin bulunduğu büyük bir mağaraya ulaşırlar ve makinesinin dallarına bağlanarak makinenin içindeki bir simülasyona girerler ki bir dala bağlı olduğu görülen ve öldüğü zannedilen falcımız valka’nın annesi svala’nın da orada olduğu ortaya çıkar.

    makinedeki simülasyon iskandinav mitolojisindeki ‘valhalla’nın birebir aynısıdır. her gün sınırsız ziyafet ve savaş döngüsü. ancak bir noktada mitolojiye göre orada olmaması gereken babasını gördükten sonra eivor bir şeylerden şüphelenmeye başlar, çünkü babası ‘valhalla’ya girmeyi hak etmemiştir inanışa göre. kısa bir süre sonra sigurd eivor’un babasını kendisinin getirdiğini ve istediği her şeyi yapabileceğini söyler. svala da şüpheye düşen eivor’a gerçek hayatında sevdiği herkesin de burada olduğunu ‘gösterince’ eivor ‘valhalla’nın bir illüzyon olduğuna kanaat getirip sigurd’ı da ikna edip yggdrasil makinesinden ayrılmaya karar verirler. o sırada odin eivor’un yanında belirir ve “gitmene izin vermiyorum” diyerek eivor’u simülasyonda gri, boş bir yere ışınlar. orada odin “senin yolunu ben açtım ve senin yerin burası” demeye getirmeye çalışıyor ama eivor ikna olmayınca ikisi kavgaya tutuşuyor. en sonunda eivor baltasını bırakıp odin’i def ederek simülasyondan/makineden kaçmayı başarır. aslında eivor, pek çok zaman odin’le ters düşer ve telkinlerini dinlemez. mesela fulke’nin ölüm sahnesinde eivor fulke’ye gazaplı bir öfkeyle üzerine gelirken, odin fulke’nin sigurd’a yaptıkları için “onunki insanlığın en büyük başarımı” demişti.

    ama savaş burada bitmez. gerçek dünyada da eivor ve sigurd’ı kötü bir sürpriz bekler. basim bizim kahramanlara sebebini anlayamadıkları bir şekilde saldırır ve eivor ile kavgaya tutuşur. ancak basim’in kişiliğinin tamamen loki’nin kişiliği altına girdiğini, loki’nin tek amacının odin’den oğlunun intikamını almak olduğunu ve loki/basim’in son anda eivor’un odin’in insan reenkarnasyonu (yani alimi) olduğunu anladığını bildiğimiz için bize şaşırtıcı gelmeyecektir. en sonunda sigurd makinedeki kaideyi kullanarak basim’i dallardan birine bağlayarak etkisiz hale getirir. sigurd kuzgun klanı liderliğinden feragat eder ve eivor’un hikâye boyunca yaptığı seçimlere göre ya norveç’te kalır, ya da eivor’la ingiltere’ye döner. sonuç nasıl olursa olsun eivor klanın yeni lideri olur.

    --- order of the ancients & vinland ---

    eivor’un ingiltere’de yapacağı tek şey müttefik bulmak değil tabii ki. bize de gösterildiği gibi basim ve hytham ile tanışmamızın asıl sebebi ingiltere’nin order of the ancients (tr. kadimler tarikatı) tarikatçılarıyla -özellikle şehirlerinde- kaynıyor olmasıydı. tarikatçıların bizimkilerin ingiltere üzerindeki etki sahibi olmamızın önünde engel teşkil edeceği düşüncesiyle hytham tarikatçıların da ortadan kaldırılmasını eivor’dan ister ve eivor da bunların da peşine düşer. ancak tarikatçıları etkisiz hale getirmede bize yardım eden ‘poor fellow soldier of christ’ mahlası anonim biri de vardır ki jorvik* ve winchester’daki hedeflerimize bizi götüren de onun mektuplarıydı. hytham aynı zamanda ingiltere’de roma döneminden kalma 6 hidden ones bürosundaki el yazması (codex) sayfalarının da bulunmasını ister eivor’dan.

    eivor tarikatın etkisini yok etmek maksadıyla ingiltere’nin üç şehri londra, jorvik ve winchester’a gider. londra’da öldürülen valinin iki şerifi ile, jorvik’te harald’ı norveç’i birleştirme kararını almasından sonra bizimkiler gibi norveç’ten ingiltere’ye göç eden iki eski dostla, ve winchester’da kral alfred’in kendisiyle ve şerifiyle işbirliği yaparak şehirlerdeki tarikatçıları ortadan kaldırır. yalnız tarikatçılar şehirdekilerle de sınırlı değildir. ingiltere’nin geri kalan pek çok yerinde de bir sürü tarikatçı vardır.

    londra’da öldürdüğümüz 3 tarikatçının mensubu olduğu tarikat hücresini (wardens of war) çökertince eivor, kjotve’nin kaçmayı başaran kaçan oğlu gorm’un (aita’nın reenkarnasyonlarından biri olduğunu ve eşini serbest bırakma amacını güttüğünü öğrendiğimiz brendan of clonfert tarafından keşfedilen) vinland’a gitmiş olduğunu öğreniyor ve şüphe çekmemek için hidden blade hariç bütün eşyalarını ingiltere’de bırakıp 3 haftalık bir yolculuğun ardından gorm’un kamplar kurduğu vinland’a ayak basıyor. bir kızılderili köyüne rastgelen eivor, gorm’u öldürüp gorm’u kazının yapıldığı yere ilk başta yönlendiren kristal küreyi alır ve kazı yapılan yerin sonuna kadar gittikten sonra kendisini büyük tapınak’ın dış kapısının önünde bulur. o anda kristal küreden “the probabilities lead us here, the calculations give us hope” sesi yükselince eivor bu kürenin kendisi için olmadığına kanaat getirerek küreyi rast geldiği kızılderili kabilesine verir ve vinland’dan ayrılır.

    bütün bunlar olurken eivor aynı zamanda roma döneminden kalma 6 hidden ones bürosundaki magas codexinin sayfalarını da bulur. codexte bir hidden ones mensubu olan magas ile bir kadın arasında hidden ones itikadındaki çelişkiler üzerindeki bir tartışma ve ardından itikadın meşhur 3 kuralının belirlendiği bir toplantının kaydı ve daha sonra magas’ın tartıştığı kadının kimliğinin amunet’in ta kendisi olduğunun codexin yazarına itirafı yazılıdır. eivor bütün codexi bulup hytham’a teslim ettikten sonra ravensthorpe’a yerleşmiş reda isimli gizemli bir tüccardan başka bir mektup alır. mektupta ise bayek of siwa’nın bariz sebeplerden olayı amunet’ten codex sayfalarını yok etmesini rica ettiği ve ona olan aşkını bir kez defa ifade ettiği yazılıdır.

    --- metaforik rüyalar - asgard & jotunheim ---

    eivor ingiltere’deki meseleleriyle uğraşırken falcımız valka da norveç’ten bizim yerleşkemize yerleşir. eivor oyun boyunca önemli anlardan gördüğü odin görümleriyle ilgili yine valka’ya danışır ve valka da yardımcı olabilmek ve eivor’un uyku halinde daha net görümler görmesini sağlamak amacıyla biri asgard için, diğeri de jotunheim için toplam iki iksir hazırlar. eivor bu iki rüyasında asgard’ın yöneticisi havi (odin’in başka bir adı) rolünü üstlenir. işte eivor’un havi olarak gördüğü şeyler:

    1. asgard’daki ilk rüya havi nornirden kendisiyle ilgili kehaneti dinledikten sonra jotnarın asgard’a saldırmasıyla başlıyor. havi asgard’ın açık kalan kapısını thor’un yardımıyla kapattıktan sonra kapıdan sorumlu olan loki’nin kendisini ‘inşacı’ olarak tanıttığı birisini yakaladığını görür. hugr sihrinde usta olan inşacının asgard’ı koruyacak bir büyü inşa etmesi karşılığında inşacının asgard’da kalmasına izin verir ve inşacı da büyü için urdr kuyusundan su ister. havi, tyr ile kuyuya giderler ama kuyuda bir kurt yavrusuna rastgelirler. havi kendisiyle ilgili kehaneti hatırlayıp kurt yavrusuna hamle yapacakken tyr engel olur ve kurdu bir kafese kapatmaları konusunda anlaşırlar. büyüsünün bir prototipini test eden inşacı ise büyüye karşılık havi’den asgard kraliçesi freja ile evlenmek için izin ister. bizim kurt yavrusu çok kısa bir süre sonra büyüdükten sonra kafesinden kaçar ve havi de kurdun peşine düşer. havi kurdu öldürmek üzereyken loki araya gider ve kurdun kendi oğlu olduğunu söyler. kurdun hayatı kurtulur ama bu sefer de bir adaya hapsedilir. ardından havi cüce ivaldi’den kendi özgürlüğünü bahşetme karşılığında kırılmayan bir tasma siparişi verir. bu arada inşacı bütün asgard’ı güya ragnaröktan koruyacak büyülü kuleyi bitirmiştir, ancak bu büyülü kulenin aslında havi’yi kapana kıstırmak için kurulmuş bir tuzak olduğu ortaya çıkar. kulenin içinde havi gerçek jotun formuna bürünen inşacı’yı düelloda öldürdükten sonra diğer bütün asgardlılar gözlerini loki’ye çevirir, çünkü belli bir noktada oğlunu jotunheim’dan asgard’a kaçak olarak sokması karşılığında inşacıya asgard’da iş bulduğunu öğreniyoruz. havi, kendisini ve diğer aesiri ragnarök’ten kurtarmanın yollarını aramak üzere jotunheim’a yola çıkar.

    2. havi jotunheim’da çare için ilk olarak bir jotun cadısı olan ‘angrboda’nın kapısını çalar. havi angrboda’ya derdini anlatırken angrboda’nın midgard’daki insanlar konusunda tartıştığı (kimse linkteki konuşmayı dinlemiyor ama içeriği önemli. anahtar ifadeler: "deneyler", "insanlar bizi yok edecek") ‘hyrrokkin’ havi’ye “sen ‘bal likörü’nü* arıyorsun” der ve angrboda’nın kulübesinden ayrılır. angrboda, bal likörünü bulma konusunda havi ile iş birliği yapmaz; aksine, erkek arkadaşı olduğu ortaya çıkan loki ile havi’ye tuzak kurarlar. havi bu sefer de hyrrokkin’in uzattığı el ile kurtulur. hyrrokkin havi’ye kendisinin de bal likörünü aradığını ve yardım edebileceğini söyler. hyrrokkin’in verdiği telkinlerle havi jotnar lideri ‘suttungr’ın içki kazanını ve kızı ‘gunlodr’ için bir hediye bulur. ardından havi suttungr’a kazanını verip kendisinin gelişi onuruna bir ziyafet verdirir. sonra havi göz şeklinde bir kristal ayna karşısında sürekli “orada mısın peygamber” diye konuşan gunlodr’ı mağarasından ziyafete götürür. mağaradan çıkarken aynadan “sen kimsin” sesi gelir. havi ziyafette bal likörünün tutulduğu mahzeni gunlodr’a açtırmak için binbir çeşit dalavereyle kazandaki içkinin tükenmesini sağlar. mahzen açılır açılmaz havi gunlodr’ı aldığı hediyeyi vererek atlattıktan sonra nihayet bal likörünü çalar. ancak suttungr, loki’nin ispiyonlamasıyla havi’nin hırsızlığını öğrenir öğrenmez düelloya tutuşur. havi galip çıkar ve yolunu kesen loki’yi de atlattıktan sonra mimir’in kuyusunda kendisini beklerken bir kristal küreyle “the probabilities lead us here, the calculations give us hope” diye konuşan hyrrokkin’le buluşur. mimir orada bal likörünün tam anlamıyla işe yaraması için havi’nin kendisinden bir parçasının feda etmesi gerektiğini, bal likörünün midgard’daki insanları kalıcı olarak etkileyeceğini, ve bal likörünün kullanıcısının önce ‘hugr’ının hayat ağacına transfer olup daha sonra insan olarak reenkarne olmasına yaradığını söyler. hyrrokkin ise bal likörünü kocası için istediğini söyler. havi sol gözünün feda ederek bal likörünün nihai halini oluşturur ve jotunheim’dan ayrılır.

    3. asgard’a dönen havi sipariş verdiği tasmayı ivaldi’den aldıktan sonra fenrir’in tutulduğu adaya gider ve tyr ile birlikte fenrir’e tasmayı geçirmeyi dener. o sırada tyr sağ kolunu fenrir’e kaptırırken havi binbir zorlukla fenrir’i tasmayla bağlamayı başarır. kapanış sahnesinde nornir’in havi’ye neler olacağının görünümünü göstererek havi ve diğer 7 kişinin bal likörünü içmesiyle beraber yeniden doğacağını müjdeler.

    rüyalarda eivor’a görünenler bunlar. ancak valka’nın iksirleriyle eivor’un rüya görür gibi gördüğü şeyler aslında odin’in geçmişte yaşadıklarından başka bir şey değil. uyku halindeki görümlerindeki şeyleri alışkın olduğu iskandinav, sakson ve roma kültürlerine göre bilinçaltında kurgulamasından ötürü eivor aslında isu çağının ahir zamanında yaşanmış olan olayları ve olaylardaki aktörleri mitolojideki olaylar ve kişiler gibi görüyor. başka bir deyişle, aslında isu çağında geçen her şeye oyunda ağır bir iskandinav mitolojisi filtresi uygulanıyor. bunun en büyük kanıtı ise oyunun mitolojik hikayesinin sonunda odin’in 'bal likörü'nü içerken söylediklerinin, oyundaki bütün animus anormalliklerinin bulunmasıyla ortaya çıkan ‘the hidden truth’ videosunda söyledikleriyle kelimesi kelimesine aynı olması: "let it flow. from the life tree we go, to the life tree we shall one day return. none may follow, loki least of all. ıt is done. now, to face our end." başka önemli bir kanıt ise odin’in mimir’in kuyusuna geldiğinde hyrrokkin’in kristal küreye söyledikleriyle eivor’un büyük tapınak’ın kapısının önünde kristal küreden gelen ve aslında juno’dan geldiği belli olan sesin de aynı olması: “the probabilities lead us here, the calculations give us hope.” oyunda uygulanan mitoloji filtresi o kadar ağır ki mitolojik questline’da asgard hikayesini oynarken olaylara hiç uyanamıyorsunuz; filtrenin uygulandığını ancak jotunheim hikayesinin sonlarında fark edebiliyorsunuz – eğer oyunun lore’una hakimseniz tabii ki. ben şahsen uyandıran şey ‘bal likörü’nün tutulduğu mahzende altı çözümün tasvir edildiği tabletler (sıralı değil) oldu. bu altı çözümü assassin’s creed 3’te juno açıklamıştı bizlere. son olarak özellikle jotunheim’de karşılaştığımız jötunn karakterlerin ve bazı diğer şeylerin de nelerin metaforu olduklarını da açıklayayım:

    - angrboda = aletheia
    - hyyrokkin = juno
    - suttungr = jüpiter
    - gunlodr = minerva
    - ragnarök = büyük facia
    - bal likörü = 7. kurtuluş/çözüm yönteminin teknolojisi
    - gunlodr’ın mağarasındaki kristal ayna = göz cihazı
    - aynadan gelen “sen kimsin” sesi = bu!!!

    --- ingiltere'nin asayişi & order of the ancients'ın tasfiyesi ---

    ingiltere’de mümkün olan bütün ittifakları kurduktan sonra norveç’ten dönüşünün ertesinde klanının başına geçen eivor, hamtunscire’da* guthrum ile kral alfred arasındaki başarısız müzakerenin ardından müttefikleriyle birlikte chippenham’de kral alfred’in katılacağı söylenen bir festivale taarruz düzenler. ancak alfred çoktan kaçmıştır ve eivor alfred’in yerine goodwin’i bulur ve bir düelloda yendikten sonra goodwin boğazını keserek intihar eder. bazı müttefiklerini kaybetmesine rağmen eivor ve guthrum chippenham’i alıp wessex’in büyük bir kısmını ele geçirerek ingiltere’nin neredeyse tamamında asayişi sağlarlar.

    her şey bitip lideri hariç bütün tarikatçıları etkisiz hale getirdikten sonra ravensthorpe’a dönüşünde eivor ‘poor fellow soldier of christ’dan son bir mektup alır ve kendisiyle tanışmak üzere athelnay’e (bataklık) gider. yalnız orada eivor’u bekleyen ‘poor fellow soldier of christ’ mahlaslı arkadaşımız tarikatın ‘grand maegester’ı olduğunu itiraf edeceği kral alfred’den başkası değildir. alfred bu makamı babasından önce kardeşine ve ardından kendisine miras kaldığını ve dindarlığından ötürü -ki eğer the last kingdom izleyenler alfred’in nasıl koyu bir dindar olduğunu bilecektir- tarikatın küffarlığından tiksindiğinden tarikatı içeriden çökertmek için çalıştığını söyleyip eivor’a tarikat madalyasını ve winchester’da daha önce ziyaret ettiği çalışma odasının anahtarını da verir. ardından eivor’a tek tanrı inancına dayalı benzer bir tarikat kurma fırsatını sağladığı için teşekkür edip onunla vedalaşır.

    eivor yukarıda bahsi geçen çalışma odasına girer ve içeride albinus flaccus alcuin’in zamanında şarlman’ı tarikat konusunda uyardığı bir mektup, alfred’in tarikat hakkındaki yorumlarını yazdığı bir günlük ve goodwin’den gelen kuzgun klanı ve hidden ones ile alakalı bir istihbarat mektubunu bulur. alcuin mektubunda kadimler tarikatı’nın insanı tek tanrının değil isu, archon ya da nephilim dedikleri kusurlu tanrıların yarattığına ve onların insanlardan üstün olup insanların onlara hizmet etmeleri gerektiğine inandıklarını, ‘şeytani’ diye tanımladığı pieces of eden’ı putlaştırdıklarını, ve en önemlisi de bu kusurlu tanrıların hâlâ dünyada olduklarını veya ‘alim’ olarak ya tek sefer için ya da sürekli bir şekilde reenkarne olacaklarına inandıklarını, ve sonunda da bu tarikata karşı harekete geçilmesi gerektiğini yazar. alfred’in günlüğünde ise alcuin’in mektubunu yazdıktan bir hafta sonra öldürüldüğü, tarikatın kendisini (tıpkı fulke gibi) dindar olarak lanse etmede mahir olduğu, tarikatçıların insanın doğuştan kötücül bir doğayla doğduğuna inandıkları, kendisinin tarikatla sadece dünyada düzen olması gerektiği konusunda hemfikir olduğu ama tarikatın aksine düzenin kaynağının tanrı olduğuna inandığı, tarikatın özellikle ‘the father of understanding’, ‘the mother of wisdom’ ve ‘the sacred voice’ figürlerine tapındığı ancak kendisine göre sadece tek bir ‘father of understanding’ olarak tanrının olabileceği, ve en sonunda da ortalama bir insanı evrenin düzeniyle uyumlu hale getirmek için çalışacağı yazılıdır.

    assassin’s creed valhalla bizlere kadimler tarikatı’nın nasıl hristiyanlık ve islam gibi tek tanrılı dinlerin yayılmasıyla tapınak şövalyelerine evrildiğini de açıklıyor: tarikatın son büyük üstadı kral alfred’in dindarlığının tarikatın yıkılışını sağlamasıyla ve dünyada düzenin hâkim olması fikrine katılan alfred’in tek tanrı inancına dayalı yeni bir gizli tarikatı kurmasıyla. zaten tapınak şövalyelerinin gerçek ismi de ‘poor fellow-soldiers of christ and of the temple of solomon’dur ki kral alfred de bize gönderdiği mektuplarında ‘poor fellow soldier of christ’ mahlasını kullanıyordu.

    --- modern-day story ---

    21 aralık 2012’de bir koronal küre atımının dünyayı ikinci kez vurmasının eşiğindeyken yolculuğunun sonuna gelen desmond miles, büyük tapınaktaki küresel aurora borealis cihazını çalıştırarak kendi hayatı karşılığında dünyayı kurtarır. yoksa gerçekten öyle midir?

    her neyse, bundan 5 yıl sonra layla hassan bir abstergo çalışanı olarak kendisini abstergo’ya kanıtlama amacıyla bayek’in anılarını incelerken büyük felaketten yaklaşık 90-100 gün sonra isu tarafından gönderilen mesajlarla oldukça kriptik bir şekilde yeni bir felaketin gelmekte olduğu ve desmond’ın sadece bunu ertelediği konusunda uyarılır. abstergo’dan ayrıldıktan sonra ertesi yıl ise atlantis’te* kassandra’dan hermes’in asasını almasının ardından asanın içinde yaşayan aletheia, layla’yı ‘anıların varisliği’ne (eng. the heir of memories) aday gösterir. her ne kadar asanın etkisiyle doktoru victoria bibeau’yu öldürmüş olsa da layla sınamaları zorla da olsa geçerek the heir of memories olmayı başarmış ve ardından atlantis’i basan otso berg’ü etkisiz hale getirir.

    layla, victoria ile olan kazası sonucunda önceki oyunlarda gördüğümüz shaun hastings ile rebecca crane ikilisine transfer oldu. takvimler 2020’yi gösterdiğinde desmond’ın aktif ettiği cihazın artan etkisiyle dünyanın manyetik alanı o kadar güçlenmiştir ki hayatın akışı aksar hale gelmiştir. o sırada layla’yla yeni ekibi bu sorunu çözebileceği vaadini veren gizemli bir mesaj alır ve bu maksatla ekibi eivor’un mezarının bulunduğu yere yönlendirir. eivor’un kemik kalıntılarını kullanarak animus’ta anılarını inceleyecekken animus, kalıntılardan biri erkek diğeri de kadın olmak üzere iki kişilik tespit eder ve simülasyonda yaşanan koşullara göre simülasyonda bu iki kişilikten birini yerleştirir: gerçek dünya anılarında kadın kişiliğini (eivor), eivor’un iksirle gördüğü rüyalar sırasında da erkek kişiliğini (odin) kullanır. layla, incelemeler sonucunda manyetik alanın güçlenmesinin sebebini bulup cihazın gücünü azaltacak mekanizmanın norveç’teki yggdrasil makinesi olduğunu öğrenip oraya doğru yola çıkar.

    layla cihazın bulunduğu mağaranın girişinde içerideki ölümcül radyasyondan korunmak için asayı alarak aşağıya iner ve kendisini yggdrasil makinesine bağlar, ancak kendisi makineye bağlanırken kazara asayı düşürür. layla, yggdrasil’in içinde yaklaşık 11 asırdır makineye bağlı bulunan basim’le tanışır. basim mesajı kendisinin yolladığını ve ‘okuyucu’ mahlaslı bir ortağıyla birlikte ‘hesaplamaları’ incelediğini söyler ve layla’ya manyetik alanı zayıflatacak kaideyi gösterir ama layla kaideye dokunarak sadece dünyayı kurtarmaz, aynı zamanda bilmeden basim’i makineden çıkartır. hemen ardından layla’nın karşısında tanıdık sesli parlak bir insan silueti olarak kendisini gösteren okuyucu ile bir ‘ağaç’ çıkar. bu tanıdık ses okuyucunun desmond miles olduğunu çok belli ediyor ki bu da 5 yıldan uzun zamandır süregelen desmond'ın kişiliğinin aslında ölmediğini, ama aslında dijital dünyaya geçtiği ile ilgili iddialar da yeti edilmiş oluyor. desmond/okuyucu uzun süredir dünyayı esir alan kısır felaketler döngüsünü kırmak için hesaplamaları incelediğini, 8 yıl boyunca layla’nın buraya gelme olasılığının arttığını söyler. layla da okuyucudan “eğer desmond dünyayı kurtarmasaydı insanlık bu döngüyü kırmanın bir yolunu bulabilirdi” argümanından hareketle yeni hesaplamaların yapılmasını tavsiye eder. ancak o sırada desmond/okuyucu layla’ya radyasyondan öleceğini söyler ve asanın yanında olmadığı söyler. asayı düşürdüğünü hatırlayan layla fiziksel ölümünü kabullenerek hesaplamaları okumada desmond/okuyucuya katılır. burada bir şey söylemem lazım yalnız: yggdrasil bir şekilde kullanıcılarının bedenlerini bir tür kalıcı komaya sokup çürümeyi büyük ölçüde engelliyor aslında.

    layla’yı kandırarak kendisini yggdrasil’den attıran basim asanın üzerine düşer ve asanın iyileştirici etkisiyle makineye bağlanmadan önceki haline döner, yani başka bir deyişle adeta ‘dirilir’. asadaki aletheia’yla konuşan basim, anıların varisinin görevini mükemmel bir şekilde yerine getirdiğini ve yeni bir dünyanın onları beklediğini söyleyerek eivor’un mezarının olduğu mekanımıza gider. layla’nın yggdrasil’den shaun ve rebecca’ya gönderdiği son mesajını dinledikten sonra kabinin öbür köşesinde modern kıyafetlerle oturan basim ikiliye assassin büyük üstadı ve yanı zamanda desmond’ın babası olan william miles ile gerçek hayatta görüşmek istediğini ve tapınakçılarla savaşın devam etmesi gerektiğini söyler. ikili kabinden ayrıldıktan sonra eivor’un mezarının başında “ailemi bulmak için senin anılarını kullanacağım” diyerekten animus’u kullanmaya başlayıp layla’nın yerini alır.

    --- `büyük komplo (mu)?` ---

    assassin’s creed valhalla’nın hikâyesinin doğrudan anlatılmayan en can alıcı kısmı -her ne kadar sadece kendi düşüncelerim olsa da- assassin’s creed odyysey’den beri gelişen olayların aslında aletheia ve loki’nin planladığı büyük bir komplo olma ihtimali. buna ilk kanıt olarak alethiea’nın loki’yle vedalaşırken kullandığı “remember the calculations. you must act with precision. every small step must be accounted for” ifadeleriyken başka bir kanıt ise basim/loki asayı aldığında sarf ettiği “the heir of memories fulfilled her role perfectly” sözleri olabilir. bu sözler bu komplonun kurulurken hesaplamalardan yardım aldıklarını gösteriyor olabilir. daha da derine inecek olursak önce hermes trismegistus’un asasının el değiştirmelerini düşünelim. milattan önce 5. yüzyılda kassandra asayı pythagoras’dan aldıktan sonra aletheia, kassandra’yı asada ustalaştırıp onun koruyucusu (daha doğrusu emanetçisi) yapmak için kendi yarattığı üç simülasyona sokar. böylece kassandra, asayı layla’ya teslim edeceği ana kadar yaklaşık 24-25 yüzyıl boyunca asanın koruyucusu olarak hayatını devam ettirir. kassandra ölüp layla asayı teslim alınca aletheia, layla’yla temasa geçip animus yoluyla kassandra’nın maruz kaldığı aynı simülasyon sınamalarına maruz bıraktırır. loki’nin basim ismiyle reenkarne olduğu 9. yüzyılda işler basim için iyi gitmiş gibi görünmemekteydi, ancak peşinden gittiği kişinin kendisini yggdrasil makinesine bağlamasıyla aslında kendi uzun planı için büyük bir avantaj elde etmiştir. loki/basim’in yggdrasil’e bağlanmasıyla elde ettiği ilk avantajı makinenin hesaplama gibi kritik özelliklerine yeniden erişim sağlamasıydı ki bu sayede eivor’un mezarını tespit edip layla ve ekibine tam da dünyanın manyetik alanı tehlikeli seviyede arttığı bir anda mesaj gönderebildi. ikinci bir avantaj ise layla’nın dünyanın manyetik alanını zayıflatmak için aradığı şeyi bulmasını sağlamasıydı, böylece loki/basim’in bağlı olduğu yggdrasil makinesine asa ile gidebilsin. işler tam da planlandığı şekilde gider ve layla tam da asayı makinenin dallarının altına düşürür. loki/basim kendisini tuzakla serbest bırakınca da tam da asanın üzerine düşer ve asanın iyileştirici gücüyle insanlık medeniyetinin aletheia’yı ‘enkarne’ edebilecek kadar geliştiği 21. yüzyılda adeta dirilir. gerçekten de, valhalla’nın modern hikayesinin geçtiği 2020 yılından iki yıl önce instruments of the first will üyeleri juno’yu enkarne etmeyi başarmıştı, ama juno sadece birkaç dakika için enkarne olabildi. bunun gerçekleşmesini sağlayansa tapınakçılardı, bu yüzden muhtemelen loki/basim, shaun ve rebecca ikilisinin new england’da kaldığı kabine geldiğinde william miles’la gerçek hayatta tanışmak isteyip tapınakçıların üzerine gidilmesi gerektiğini söylemiş olabilir. bu konuşmalardan sonra loki/basim eivor’un mezarının başına geçip ailesini yeniden bir araya getireceğine yemin edip bunun için animus’tan yararlanacağını söyler. en azından görünürde büyük plan aile birleşmesiymiş gibi görünüyor, ama işin içinde pis şeyler de olabilir. assassin’s creed 3’ün sonunda da juno büyük tapınak’tan salınmıştı ama kimse juno’nun oldukça kirli planların peşinde koşacağını tahmin edemezdi herhalde…

    bonus: bu oyunda gördüğümüz isu yazılarının deşifresi: video 1, video 2
    bonus 2 (bu oyunla alakasız, sadece paylaşmak istedim): an intercepted transmission

    sabredip okuduğunuz için teşekkürler, sorusu olan mesaj kutumu yeşillendirebilir.
421 entry daha
hesabın var mı? giriş yap