8 entry daha
  • kitabın arka kapak yazısı:

    “kadınların çocukluklarından yaşlılıklarına ömürleri boyunca içinde yer aldıkları çeşitli durumları gösteren öyküler bunlar; yaşam boyu verdikleri var olma savaşı; anne, eş, kız çocuğu, sevgili, metres olarak sürekli kendilerini bir erkek üzerinden tarif etmenin ağır, uzun yolu; bu uğurda onları çoğu kez karşı karşıya getiren ilişkilerin eşitsiz aritmetiği?

    durumların bir aradalıklarından, öykülerin art arda dizilişlerinden bir üst cümle kurmak istedim. dönüp tek tek hikayeleri, durumları yeniden gözden geçirmemizi sağlayacak olan bir üst cümle? edebiyatın asıl gücünün burada saklı olduğunu düşünüyorum. akıp gideni durup görmemizi sağlayacak olan bir atmosfer yaratmak, bir dünya kurmak. öğrenmiş gözlerle bize hayatı yeniden iade etmek. yazdıklarım bir yana okuduklarımı okurla paylaşma isteğim de bu yüzden...”

    murathan mungan'ın 21 yazardan kadın öyküleri seçip oluşturduğu kitabı. şu an kitabın yarısındayım. şu ana kadar en sevdiklerim “son perde” ve “çatal ve bıçakla” oldu.

    son perde için en basit haliyle 22 yıllık kocasını trafik kazasında kaybeden bir kadının bir nevi yalnızlıkla imtihanı diyebiliriz. biz 3 aylık ya da 2 yıllık manitayla ayrılınca, “aman allahım ne yapacağım şimdi ben, çok alışmıştım, onsuz ne yapacağım eski rutinime nasıl döneceğiz” oluyoruz dimi.
    --- spoiler ---

    yazık kadın kocası öldükten sonra ilk kez biriyle sevişecek. kadın doğum doktoru olan adam sürekli tıbbi bilgiler vererek cinsellikte kadının yaşa bağlı olarak bazı yetilerini kaybettiğini anlatıyor. boğasım geldi adamı.
    --- spoiler ---

    çatak ve bıçakla ise anlatılmaz yaşanır. çatal ve bıçakla öyküsünü ilk okuduğumda o kadar çok etkilendim ki fotoğraflarını çekip yakınlarıma attım. (zaten 5 sayfa olduğu için zor olmadı)
hesabın var mı? giriş yap