3 entry daha
  • les bonnes femmes ve les biches filmlerini peş peşe seyredince, stephane audran'un bu dünyaya burjuva karakterleri canlandırmak için geldiğini hemen anlıyorsunuz. les bonnes femmes'de tezgâhtar rolündedir, ancak her filminde olduğu gibi yine arzu doludur, ihtiraslıdır. performansından bağımsız biçimde bulunduğu yere ait olamama hissini seyirciye hemen geçirir. bunu sağlayan audren'un doğal havasıdır.

    les biches'de ise özüne döner ve bir burjuvayı canlandırır. burjuvazinin karmaşıklıklarını, anlaşılmazlıklarını ve çelişkilerini oldukça sade, gösterişsiz ve hatta zahmetsizce yansıtır. incecik kaşları hafif kalkık bakışları, dik ve kendinden emin duruşu, küçümseyici ama tuhaf biçimde iticilikten uzak bakışları, yakınında bulunan herkese bulaştırdığı ve etkisi altına aldığı yoğun özgüveni ile sağladığı performans bütünlüğü, bir film karakterini canlandırmaktan ziyade kendi doğal hâliyle kameraya alınmış hissiyatı uyandırır. etkilenmemek mümkün değildir. audren'u burjuvazinin hezeyanları içinde seyretmek sınıf kinini bile törpüleyecek güce sahip bir deneyim yaşatır.

    lec biches'teki audren, sanki başka bir filmde başka bir karakter değilmiş gibi la femme infidele ve le charme discret de la bourgeoisie'da da karşımıza çıkar. aynı bakış, aynı duruş ve aynı hava. üstten bakar, yer yer küçümser, arzu doludur ve her burjuva gibi alabildiğine saçmalar. ve bunların hepsini nefis şekilde yapar.

    sinemada kendine has bir etki bırakmasıyla bence unutulmazlar arasına girmiş ve sinemanın en tatlı burjuvası olmayı başarmıştır. ben de çok severim. bu sebeple bir şeyler yazıp hatırasına katkım olsun istedim.
hesabın var mı? giriş yap