156 entry daha
  • 2015 temmuz ayında yaptığım tatil sonrasında hiç haber vermeden ve hissettirmeden ruhumun ve ayrıca aklımın bir parçasını "bir daha ki gelişinde geri alırsın" diyerek alıkoyarak beni kendine hayran bıraktırmış hırvatistan şehridir.

    zagreb üzerinden aktarma ile thy ile geldiğimiz dubrovnik havalimanı ne kadar şirin bir yere geldiğimizin ilk göstergesi idi.
    kapıdan çıkar çıkmaz kapının yanındaki bilet ofisinden 6 euro'ya alınan shuttle bileti ile kendimizi otobüsün koltuğunda bulduk. otobüs bile bizim ülkemiz için nostalji simgesi olan mercedes o303.

    20 dakika süren ve daracık bir yoldan deniz manzarasına bakarak kendimizi pile kapısında bulduk. temmuz ayı olması ve saatin öğlen olması ile milyar derece olan sıcakla tanışmamız pek hoş olmadı. hemen indiğimiz yerin yakınındaki döviz bürosundan eurolarımızı hırvat kunasına çevirip büronun karşısındaki bilet satıcısından 7 günlük dubrovnik card aldık.

    bu kart yanında 20 sefer otobüse binmek için bilet imkanı ve old town'daki bir çok müze ile kale duvarlarını ücretsiz gezme imkanı tanımakta.

    4 numaralı otobüs olan ve oteller bölgesine giden en kalabalık otobüse kendimizi attık. otobüsler klimalı. ve orta bölümünde bizim gibi valizli insanlar için boşluk var. ancak süper kalabalık bir hatta biraz tuhaf oluyor. kısa üç duraklık yolculuk sonrası kendimizi rixos libertas hotelinde bulduk.

    bu hotel dubrovnik şehir merkezine iki km mesafede ve yokuş aşağı bu mesafe kat edilerek ulaşılabilecek bir noktada. ancak geri dönüşlerde otobüs şart.

    velhasıl yorgunluktan kurtuluş ve kendimizi masmavi suları ile adriyatik denizine atmamız bir oldu.

    denizden de bahsetmek isterim. kaldığımız otelin bir kumsal plajı yok. merdivenlerle inilen ve direkt derin denize girdiğiniz bir yerde konumlanmış. ilk başta biraz tuhaf ve acaba nasıl olur diye baktığımız bu deniz girişi bizi şerbet gibi suyu , kristal berraklığı ve balıklarla beraber denize girmenin keyfini sunduğunda saatlerce içinden çıkamadık. 35 yıllık ömrümde denizde dalış haricinde 15 dk fazla yüzmek için durmadığımı bildiğimden saatlerce suda kalmanın şaşırtıcı keyfini çıkardım.

    akşam yemeği saatine kadar otelde takıldıktan sonra kendimizi yola vurup yine pile kapısına vardık.

    sonrasında ise büyüleyici ve bir o kadar kendisine hayran bıraktıran dubrovnik gece eğlencesinin içine daldık...

    özellikle gidilmesi gereken dönemin yaz olması gerektiğini düşünüyorum. denize girmek için ölmüyorsanız eylül-ekim yada mayıs ayında da gidilebilir. ancak 2015 mayıs ayında çekilmiş fotoğraflara dahi baktığımızda insanların üzerinde öğlen zamanı polar olduğunu gördük.

    15 temmuz 30 ağustos arası dubrovnik festivali var. yani her akşam ya bir açık hava konseri, sergi, tadım alanları ana meydana kuruluyor. çok ama çok renkli ve güzel.

    hiç bir şeyi ilk gördüğünüz yerden almayın. zaten gezgin iseniz ve bu sizin ilk tatiliniz değilse zaten bu motto size boş gelecektir. tüm sokakları o daracık yerlere bile girin. ayaküstü fiyatlardan örneğin otobüs durağının arkasında 14 kuna olan 500ml coca-cola bu ara sokaklarda bulduğumuz markette 4 kuna idi. yine bu markette inanılmaz ucuz fiyata alkol almakta mümkün. ohh jagermeisterler.

    sabahları çok erken old city pazarı kuruluyor. ancak bacağım kadar salatalıklar, avucumdan büyük domatesler satılıyordu. ilginç bir şekilde de pahalı idi.

    bar veya pub olan yerlerin bir çoğunda yemek hiç bir şey yok. içkinin yanına bir çerez bile gelmiyor. ama ikisi bir arada olsun dediğinizde yüzlerce restoran ve cafe alternatifiniz var.

    en güzel şey elinize biranızı alıp güzel basamağa oturup şehri ve gelen geçenleri izlemek.

    otobüs şoföründen, arka sokaktaki kasiyer'e kadar herkes ama herkes ingilizce konuşuyor. hırvatça konuşmayı biliyorsanız daha iyi tabi.

    şehir çok güvenli. ilk başta fark etmedik ama etrafta sürekli bir polis devriyesi var. maşallah adamların en kısası iki metre olduğundan daha ilk görüşte "bu ağbi ne diyorsa onu yapayım en iyisi" diyorsunuz.

    türkleri çok seviyorlar. hemen herkes 4-5 kelime türkçe biliyor ve sizinle konuşmak için can atıyorlar. inanılmaz yardımcılar.

    tek gelirleri turizm olduğu için hemen her şey gelen turistin rahatlığı için düşünülmüş.

    old city dahil etrafta denize girilebilecek çok fazla yer mevcut ancak direkt derin suya yada kayalık ilk girişlerden bahsediyoruz. o bakımdan yanınızda kalın tabanlı deniz ayakkabısı olsun. kumsal mı istiyorsunuz? split baby...

    etrafta gidilip görülmesi gereken çok fazla alternatif var. örneğin lokrum adası. çıplaklar plajı da dahil olmak üzere 20 den fazla yerinde denize kumsal şeklinde giriliyor. her gün sabah old city'den tekneler kalkıyor. bir çoğunda yemek ve limitsiz içki de var. zaten kuna düşük bir para birimi, tl cinsinden çarpınca moraliniz düzeliyor.

    ada turlarını seviyorsanız çok alternatif var. zevkinize göre gece yarısı için bile mehtaplı geceler diye tekne turları var.

    cavtat akşam gün batımı için süper ama içeride pek bir numarası yok. ya da biz bulamadık. sonuçta gün batımı için gidilip akşam yemeği için yine dubrovnik'e dönülebilir.

    şehir surları turu için erken kalkmak ve saat 08:00 de açılan kapının önünde bulunmanız şart. tur hızlı adımlarla gezseniz bile 2 saat sürüyor. ayrıca yüzlerce basamak var. yok ben etrafa bakayım, fotoğraf çekeyim filan dediniz mi bir saat kafadan atıyor. güneşin altında yapılan bu tur için yanınıza bol su, bak tekrar yazıyorum bol su, güneş yağı, ve taşların kayganlığına dayanacak ayakkabı yada terlik ile gitmelisiniz. flip flop giyen 3-4 kişininin kayarak düştüğünü gördük.

    bayılmadan ve ayaklarınızdaki titremeye karşı koyup giriş yaptığınız kapıdan iner inmez hemen yanındaki kapıdan dünyadaki ilk eczanenin olduğu müzeye gidin. sepserin oturun ve dinlenin. sonra içerisini gezin. bana dua edersiniz...

    game of thrones aşığı iseniz ara sokaklarda muhteşem hediyelikler var. zaten internette bir çok blog ne nerede çekilmiş hemen hepsini gösteriyor.

    döndüğümüz güne kadar hiç sıkılmadan gündüzleri denizden çıkmadan geçen dinlenme dönemi ve akşam yemeği sonrası aralıksız gezi ile biten bu güzel tatilimizden sonra birer sene aralıklar ile sürekli gitme kararı aldığımız bu güzel şehir için tüm sorularınızı cevaplamak isterim.
68 entry daha
hesabın var mı? giriş yap