3 entry daha
  • biz okulda genelde fuzuli diye öğrendiğimiz için öyle kalmıştır. esas bunun yazarı 12. yüzyılda nizami gencevi'dir. nizami gencevi, azerbaycan'da ve anadolu'da divan edebiyatının yayılmasını sağlamıştır. daha sonra 15. yüzyılda türk edebiyatının "da vinci"si olan ali şir nevai yazmıştır. ali şir nevai'ye maalesef gereken önem verilmiyor.

    ali şir nevai, nizami'nin hamsesinden esinlenerek kendi hamsesini yazmış. burada anlatılan beş destansı şiirin biri de leyla ve mecnun'dur. leyla ve mecnun'u türkçe olarak yazan sanıyorum ilk kişi de ali şir nevai'dir. fuzuli'den çok daha önce ve daha hacimli olarak yazmıştır.

    ali şir nevai'nin yazdığı leyli ve mecnun 3622 beyittir (ikilik). fuzuli'nin yazdığı leyli ve mecnun ise 3098 beyittir; üstelik ali şir nevai'den 51 yıl sonra yazmıştır. benim görüşüme göre ali şir nevai'nin etkisiyle yazdığı yönündedir.

    ali şir nevai, türk edebiyatının kaşgarlı mahmut'tan sonra en önemli kişisi kabul edilir. türklerin anadili gibi farsçayı kullanmasını, farsça eserler vermelerini sert bir biçimde eleştirmiş ilk kişidir. onun bu tavrı türk edebiyatının fars etkisinden kurtulmasını sağlamıştır. iyi bir biçimde arapçayı, farsçayı bilmektedir. ilk şiirlerini farsça yazmış, daha sonra türkçenin önemini kavrayıp anadiline sağdık olmuştur. onun şu sözü durumu açıklamaya yetmektedir:

    "türk'ün beceriksiz ve değersiz gençleri, kolaydır diye, farsça şiir söylemeye özeniyorlar... türk dilinin genişliği bu kadar tanıklarla anlaşıldıktan sonra, yetenekli türk gençlerinin kendi dilleri dururken başka dille şiirlerini yazmamaları gerekirdi. eğer her iki dilde eser verebilecek yetenekteyseler, kendi dillerinde daha çok eser vermeliydiler. doğrusu şudur ki bunlar, türkçe şiir söyleyecek güçte değildirler."

    işte onun bu sözleri ve düşünceleri tüm türk coğrafyalarına yayıldı. bu sözler öylesine söylemiş sözler değildir. bunun için dilbilgisi kitapları ve sözlükler yazmıştır. bununla da yetinmeyip öğrencilerine sözlükler hazırlatmıştır. bir çok şairin onun sarayına gelip ders aldığı da biliniyor. özellikle azerbaycan sahası olmak üzere orta asya'nın, iran'ın çeşitli yerlerinden onun onayını almak isteyen şairler ortaya çıkmıştır.

    ali şir nevai'nin 30'dan fazla, bir çok alanda eseri vardır: dilbilgisi ve şiir bilgisine yönelik edebiyat eserleri vardır; bunun yanında tarih kitapları, din hakkında kitapları, biyografi kitapları, edebiyat eleştiri kitapları ile tezkireleri, divanları ve hamsesi vardır. türk edebiyatı ve dili hakkındaki çalışmaları onu gelmiş geçmiş en önemli türkologlarından yapmaktadır. sadece döneminin türk edebiyatına değil diğer edebiyatlarına da yön vermiş bir şahsiyettir.

    ali şir nevai büyük bir akım oluşturmuş, bu akım doğrudan anadolu'yu da etkilemiştir. hatta anadolu haricinde hindistanı da etkilemiştir. babürşah, farsçanın ve hintçenin yoğun olarak konuşulduğu bu coğrafyalarda nevai'nin şiirlerini okurdu. hatta onun derin türkçesini anlayabilmek için bir sözlük bile hazırlatmıştır, bu sözlük sayesinde okur; onun etkisiyle türkçe şiirler yazardı. babürşah'ın bilindiği gibi iki eseri vardır: babürname ve babür divanı'dır. bu iki eser de türkçedir. babürname bir seyahat-name, günce formunda; babür divanı ise şiirlerinin yer aldığı eserdir.

    umarım bundan sonra leyla ve mecnun denilince aklınıza ilk nizami gencevi, sonra ali şir nevai, sonra fuzuli gelir. fuzuli de büyük adamdır ama ali şir nevai kadar değildir. bunları da bilmekte fayda var. nizami ve fuzuli azerbaycanlı şairlerdir. nizami hayatında bir kere bir türkçe kullanmamış bir şairdir, fakat bunun en önemli nedeni dönemin çok erken olması (12.yy) ve firdevsi gibi bir alimden etkilenmesidir. firdevsi'nin hamsesine özenip hamse yazmış; ali şir nevai de nizami'den özenip hamse yazmış; fuzuli de hem ali şir nevai'den hem de nizami'den etkilenerek leyla ve mecnun'u yazmıştır, fakat fuzuli bu hamselerdeki diğer eserleri yazmamıştır. sadece leyla ve mecnun vardır.

    fuzuli'nin en önemli eseri yine usta bir türk şairi olan şah ismail hatayi'ye yazdığı beng-ü bade'dir.

    şah ismail'de şah ismail'dir hakikaten. bilmeyen için söyleyeyim, feci güzel şiirleri vardır şah ismail'in. şiirlerini de çocukluğundan beri türkçe olarak yazmıştır. çocukluğundan gençliğine kadar, safevi tarikatinde çıkan iç karışıklıklardan dolayı hücrede geçirmiş; burada karanlık hücresinde sürekli şiir yazmıştır. genç yaşında yine hücre hayatından kurtulup, kızılbaşları toplayarak devletini kurmuştur. şah ismail'in "gaziler deyen şah menem" şiiri ve "yer yok iken göğ yok iken ta ezelden var idim" şiiri en meşhur olanlarıdır.
4 entry daha
hesabın var mı? giriş yap