• size yakın bir akrabamın başından geçen bir olayı anlatayım.(akrabam kız olan taraf)
    bunlar lisede tanışıyorlar araları iyi.
    üniversiteye gidiyorlar araları iyi. ikisi de yurtdışına aynı ülkeye aynı şehre gidiyorlar, kız diş hekimi, erkek işletme mühendisliği.
    yani buraya kadar nerden baksan 2 yıl lisede tanıştılar desen ortalama, 6 yıl üniversite desen en az hazırlıkla beraber eder sana 8 yıl.
    8 yıl herşey iyi güzel, mezun oluyorlar, kız diş hekimi olarak işe başlıyor falan para kazanmaya başlıyor, erkek de iş buluyor ama birkaç tık aşağıda kalıyor kıza göre. neyse aileler tanışıyor, isteme falan oluyor. ben de tanıştım çocukla (ki insandan anlarım, efendi mi, piç mi, bakışından anlarım...) iyi birisiydi gerçekten. neyse birkaç zaman geçti istedikten sonra, hop kız bundan ayrıldı, sebep; çok sıkıyor, kısıtlıyor, herşeye karışıyor. e kardeşim adama demezler mi 8 sene nerdeydin? gezerken yerken içerken, ünide bilmem nerde kısıtlamıyordu da şimdi mi kısıtladı? bence cevap basit, bu doktor ortamına girdi, bir sürü seçenek var gibisine geldi, yaş da genç, karşı bahçedeki çimenler daha yeşil göründü gözüne ve ayrıldııııı... sonra? mal mal tiplerle çıkmaya başladı ve diyor ki "bu erkekler de hep yatmak istiyor!" e kardeşim yatmak istemeyen de vardı beğenmedin. hem de o çocuk dürüst, efendi ve evlenecekti onunla. ee sonra noldu yaş geldi şimdi 35e baktı ki karşı bahçedeki çimenler de yeşil değilmiş. ya işte hata burada. evlenmek isteyen adamı sen o yaşında istemeyip 35 e geldiğinde ararsan, kusura bakma. bulamaman normal.
  • herkesin farklı sebepleri olabilir ancak kendi açımdan yaşadığım sıkıntılar şöyle:

    kadınların kafalarının çalıştığı birtakım modlar var, bunları çözebilmek bir erkek için çok zor. örneğin ıvır zıvır her şeyi beynine kaydedip başka bir şey tartışırken haklı çıkmak için alakasız şeyleri sıralaması. böyle bir kafa yapısıyla nasıl iletişim kurulabilir, fikrim yok.

    her konuda çifte standart. onun aramaması normal, sen aramazsan kıyamet kopar, vb. hemen her konuda bu böyle.

    duygusal tepki vermen için sürekli sınırlarını zorlaması. tepki alamadıkça hakarete hatta fiziksel itip kakmaya kadar işi götürmesi. amaç? anlayan varsa beri gelsin.

    herhangi bir konuda ciddi bir tartışma, diyalog kurulamaması, konunun sürekli kişilere ve nasıl hissettiğine gelmesi.

    hayatta doğru kabul ettiği şeylere duygularıyla karar vermiş olması ama mantıklı olduğunu savunması, aksini ispatlayan bir kamyon veri de koysanız ikna olmaması.

    kendi hobileri olmaması, karadelik gibi zaman ve enerjini sömürmesi, başka şeylere vakit ayırmana bozulması.

    ingilizce'de hive mind diyorlar türkçesini bilmiyorum. her hareketini sözünü arkadaş grubuyla kritik edip strateji geliştirmesi.

    sürekli eleştirel ve köşeye sıkıştırmaya yönelik şeyler söyleyerek özgüveninizi düşürmeye, üzerinizde kontrol elde etmeye çalışması. iltifat beklemesi ama kesinlikle iltifat etmemesi, yine çifte standart.

    şimdilik aklıma gelenler bunlar. kendi psikolojisini düşünen biri bunlara niye katlanır ki? bilemedim.

    edit: erkeklerden çok fazla destek mesajı aldım fakat kadınlardan hiç tepki yok, o yüzden bonus olarak:

    hatalarıyla yüzleşmesi gerektiğinde ölü taklidi yapması.
  • kadınlar erkekleri her türlü elde edebileceğini sanıyorlar. çünkü sosyal medyanın etkisiyle çok fazla ilgiden kendilerini farklı seviyede görüyorlar. ama onlara ilgi gösteren erkeklerin büyük bir çoğunluğunun derdi yatağa atmak. çoğu ilgi gösteren erkeği gerçekte elde edemeyeceklerini bilmiyorlar. adam sıkılınca bırakacak zaten yada daha iyisini bulunca. kadınların çoğu kendinden iki gömlek fazla erkeklerle olmak istiyor, saniyorki bana zaten benim dengim olanlar ilgi gösteriyor neden en iyisi olmasın. bu seferde kendini gerçekten sevecek yada seven adamı ya uzaklaştırıyor yada yedeğe alır gibi davranıp dengesiz davranıyorlar. dengesizlikten kasıt bazen ilgi gösteriyor bazen ilgisiz davranıyor. erkeklerde saf değil böyle davranan kadına güvenmiyor çok aşık olsa bile. kendi açımdan türk kızlarının çoğuna güvenmiyorum, tecrübesiz genç arkadaşlara tek tavsiyem hiçbir kadını gözünüzde çok buyutmeyin, çok değer versenizde belli etmeyin. akışına bırakın doğru kadınsa zamanla anlarsınız zaten. kendini aşağı gören kadınlar siz onları değerli hissettirdikce sizide daha aşağılık görüyor. onlara hakettiği gibi davranın. ne fazla ne az..
  • nasıl düşünelim?

    evleniyorsun düğüne para öde,

    evi dizmen gerekiyor para öde,

    evi geçindirmek için para öde,

    boşanıyorsun nafaka öde, allaalla ya. yok abi tşk.

    elime para geçsin kesinlikle düğün salonu açıcam. adıda hazır.

    bir kere evleniyorum düğün salonu

    eşi dostu çatlatmak mı istiyorsunuz? rüya gibi bir düğün sizinde hakkınız..

    premium paket

    instagram’a özel fotoğraf çekimleri

    yemekler konu komşuyu kudurtma garantili

    havai fişek gösterili

    tükürüksüz paket

    konuklara içki servisi

    dans pistine gökten vinçle inme keyf

    görgüsüz dans grubumuzun özel şovu

    evet sen prenses, bir kere evleniyorsun, boşver kocan düşünsün

    yapıştırrrrr
  • kadınlar erkekler ile eşit olmak isteyerek ayaklarına sıktılar, kadın erkek eşitliğine inanan birisi olarak bu sonuca üzülsem de, maalesef durum bu.

    zira erkekler yukarıda bir yazarın dediği gibi daima kovalayan ve çaba göstermesi gereken taraf oldular binyıllar boyunca, çünkü kadınlar sosyal olarak güçlü yapılarını erkekleri manipüle ederek önce naz yapıp sonra boyun eğer gibi davranıp bir gölge güç olarak evi yönettiler.

    fakat kadınların erkekler ile eşit olması bu geleneği bozdu. artık erkekler kendilerine eşit gördükleri bir cinsiyet için aynı çabayı göstermek istemiyor, kadınların da çaba gösteren ve kovalayan olmasını istiyorlar.

    bütün şikayetin temeli burada başlıyor çünkü artık kimin av kimin avcı olacağı gelenekler ile değil, o ilişkinin kendi dinamiğine göre belli oluyor. haliyle avcı değil av olmak isteyen, kovalanmak isteyen bir erkeğe denk geldiğiniz zaman, ilişki anlayışı eski sistem üzerine oturmuş olan sizinle ciddi düşünemiyor.

    eğer tüm cinsiyetler eşit olsun istiyorsanız, bu katlanmanız gereken bir etki. hem ayranım dökülmesin, hem götüm sikilmesin olmuyor maalesef.
  • bir erkek 50 yaşına da gelse kendisini geliştirmiş ve biraz da paralı bir adamsa hiç merak etmeyin yalnız kalmaz. asıl siz 20'li yaşlarda ınstagram'ın gazıyla reddettiginiz erkekleri ya da kıymetini bilmediğiniz ilişkileri düşünün. çünkü 50 yasında bir erkek saydığım imkanlara sahipse 50 yaşında bir kadınla ilgilenmeyecektir.

    her yerde nasıl erkek suçlu olabilir ya? erkekler neden ilişki istemiyorlar bir sorun bakalım erkeklere. günümüzde ilişki yaşanmamasının sebebi nasıl erkekler olabilir sadece? yok eril dil, yok ataerkil toplum, yok cinsel özgürlük... valla erkekler olarak hepsi kabul, ilişki de istemiyoruz biz sevdik bu cinsel özgürlüğü. 20'li yaşlarındaki kızların cinsel özgürlük ve genel olarak özgürlük taleplerini sonuna kadar destekliyoruz artık. yaşasın feminizm! ayrıca eril dilimiz de batsın tabii, az daha unutuyordum onu.

    bir ilişkide erkeğin her türlü hassasiyeti "özgürüm ben" adı altında yok sayılsın, sonra erkekler ilişki istemiyor. kaliteli bir erkek ilişki istiyorsa aptaldır zaten bu şartlarda.

    edit: hanımefendiler baya kızmış, normaldir. sonuçta ben de erkekler ilişki sorumluluğu almaktan aciz vs. denildiğinde kızıyorum. ınsanlar kendi inandiklarina karşı çıkılınca öfkelenirler. benim sevdiğim muzisyene laf edin ona bile yükselirim yani, o yüzden sorun yok, oyna devam.
  • objektif olarak yorumlamaya çalışacağım.

    türkiye özelinde erkekler, kadın kaprisinden bıkmış durumda. sevgi, güven ve cinsellik uğruna bunun iki katı toksik bir tavır kaldıracak halleri kalmamış. evlilik düşünen erkeklerin ise maddi durumu elvermiyor.

    arıza erkekler de az değil elbet. ama gözlemlediğim kadarıyla kadınlar bu arıza erkekleri kabul ediyor. ilişkide sorun çıkınca da erkeklere olan güvenlerini kaybediyorlar (haliyle.)

    kadınlar doğaları gereği kendini güvenceye almak ve bir yandan da erkeği yönetmek ister. çoğu da cinselliği ya da göz yaşlarını kullanarak bunu yapar. erkeklerin kimisi buna razı olur, kimisi de yalnızlığı göze alır.

    sonuç olarak; razı olan erkek sayısı, yorucu türk kızları etkisiyle hızla azalmakta. ciddi ilişki düşünmemelerinin sebebi bu bence. ek olarak; bu tanıma uymayan, kendine güvenli ve net kadınları/ erkekleri tenzih ederim.
  • günümüzde özellikle kadın erkek ilişkilerinde en sık yapılan hatalardan biri içgüdülerin yok sayılarak her şeyin mantık üzerinden açıklanmaya çalışılmasıdır. çevremdeki kadınlardan ''erkekler ilişki sorumluluğu almak istemiyor'' serzenişini çok sık duyuyorum ama kimse bunun nedenlerini ''bence'' net olarak ortaya koyamıyor. nedenleri hep mantık üzerinden açıklamaya kalkıyorlar ve bir yerde tıkanıyorlar.

    son 100 yıldaki, hatta son 50 yıldaki ilişki teorilerini bir kenara koyarsak ilişki; sahiplenme, karşısındakinin bir başkasıyla olmasının önüne geçme temelli bir oluşumdur. ilişki sorumluluğu, sadakat dediğimiz şet tam olarak budur. feministler ya da kendini feminist sananlar tam bu noktada bana kızıp okumayı bırakabilirler. elbette hayatı paylaşma şu bu gibi şeyleri yok sayacak halim yok ama ilişkinin temelinde arzu vardır, keza kıskançlık da çok temel ve doğal bir dürtüdür; aksine kıskançlık olmaması, kendine güven falan değildir, ciddi bir sorundur. kişi arzu duyduğu kişiyi kıskanır, bu tarih boyunca böyle olmuştur ve bu mirası taşımak hastalık falan değildir. bu itkinin sonucunda yapılan eylemler hastalıklı olarak tanımlanabilir ancak. kıskandığını söylersin, karşı taraf hassasiyet göstermiyorsa da ayrılırsın bu kadar basit.

    gelelim ilişki istememe mevzusuna. günümüzde sosyal medyanın da etkisiyle kadınlar, erkeklerin kıskançlık dürtüsünü tetikleyecek çok fazla şey yapıyorlar, içgüdüsel olarak partner arayışına sıklıkla devam ediyorlar. sorduğunuzda size elbette ki ben kendim için paylaşıyorum, giyiniyorum vs. denecektir. bu arada kadınların giyinmelerine, seksi olmalarına hiçbir itirazım yok ki zaten sağlıklı bir ilişki için kadının da erkeğin de kendine özen göstermesi gereklidir bana göre; ancak kadın bu özeni gösterip sonra da bunu sosyal medya aracılığı ile geniş kitlelere ulaştırıp like toplarken ve bu like toplama işinin altında ''içgüdüsel olarak'' daha iyi partneri en azından yedekleme olayını gerçekleştirebilirken ve erkeğin bundna rahatsızlığını ''özgüvensizlik'' ya da ''kısıtlama'' olarak tanımlayıp da erkeği suçlarken bir erkekten mutlak sadakat ve sorumluluk beklemesi adil değil. erkeğin de aynı oranda bir yedekleme yapması için kendine uygun partnerlerle iletişimde olması gerekir. çünkü doğada her zaman seçen kadındır. dolayısıyla erkeğin ''kendisine uygun gördüğü'' partner tarafından seçilebilmesi çabaya bağlı bir uğraşken kadın sadece kendi cismini göstererek de bu yedekleme olayını yapabilir ve buradan bir değer devşirebilir kendisine.

    özgürlük adı altında kadın hem cinsel yönden hem de koruyuculuk yönünden farklı partnerlerle tatmine ulaşabilirken erkeğin sorumluluk adı altında bunlardan uzak durmasını istiyor. burada temel nokta şu; kadınlar yıllarca ataerkil toplumdan şikayet ettiler, kendi varlıklarının, düşüncelerinin yok sayıldığından söz ettiler ki bence haklılar. ama bugün gelinen noktada ise kadınlar, özgürlük adı altında erkeklerin hassasiyetlerini yok saymaya başladılar.

    kadının ver erkeğin ilişkideki ihtiyaç ve beklentileri farklıdır. özgürlük adı altında yok sayılan erkek hassasiyetleri, bir erkeğin ilişkiden bekleyeceği içgüdüsel ihtiyaçlardır.

    elbette ilişkileri salt içgüdü ile açıklayamayız. pek çok ahlaki değer vardır; ayrıca vicdan vardır, minnet vardır... fakat tüm bunların yanında içgüdüler de vardır ve onları yok sayarak bir şeyleri açıklamaya kalktığınızda da mutlaka bazı şeyler eksik kalır.

    edit: şunu belirtmem gerekiyor. ben kadın erkek ilişkileri yüzde yüz böyledir, bir kadın sosyal medya kullanıyor, foto atıyorsa erkek yedekliyordur gibi bir şey yazmadım. zaten karşısındaki insana biraz saygı duyan hiç kimse bile isteye böyle bir eyleme girmez bence. ben burada içgüdülerden bahsettim, yaptığımız eylemlerin altında, kararlarımızda etkili olan ve sıklıkla fark edemediğimiz içgüdüleri yazdım. yazının ana fikri içgüdülerin önemli olduğu ve bir şeyleri açıklarken onların yok sayılmaması gerektiğiydi. yoksa her sosyal medya kullanan sevgilisini aldatıyor gibi bir şey demek istesem bunca cümle yazmaz, direkt öyle yazar geçerdim. ayrıca aldatmak çok komplike bir mevzu, neyin aldatmak olup olmadığı her ilişkiye göre yeni baştan tanımlanabilir hatta. fakat nasıl ki içgüdüler üzerinden her şeyi açıklamaya kalkmak sağlıksızsa ve öyle yaptığımı zanneden bir iki kadın yazar bana özel mesajla tepki gösterdiyse; özünde duygusal ve güdüsel bir varlık olan, zekayı bu duygu ve güdüleri bir nedenselliğe oturtmak için kullanan insanın da eylemlerini, kararlarını güdülerden bağımsız salt mantıkla açıklamaya kalkmak sağlıksız olur. örneğin hipergami de içgüdülerin bir sonucudur. bu başlıkta 23.10.2022 tarihli debe listesine giren entry de bir hipergami örneğidir. #144212990

    edit 2: öyle mesajlar geldi, o kadar çok geldi ki hepsine cevap vermem imkansız hale dönüştü. bu entrynin hiçbir yerinde kadınların sadakatsiz, güvenilmez olduğuna ilişkin bir şey yok. insan salt içgüdüleri ile hareket eden bir varlık değil, bunu ben de biliyorum. konumuz neydi? erkeklerin ilişki istememesi. ben de dedim ki bunun nedenlerini konuşurken güdüleri yok saymamalıyız. bir erkeğin ilişki istemesine neden olan güdülerle, bir kadının ilişki sırasında yaptığı bazı şeylere neden olan güdüler çelişiyor ve bu çelişkiler üzerine konuşulmuyor çünkü güdüler yok sayılıp her şey mantık üzerinden açıklanmaya çalışılıyor dedim. her şeyi güdülere göre yapmalıyız demedim, mantığı yok sayalım demedim. günümüz erkekleri böyle, günümüz kadınları şöyle demek kolay. peki neden öyle? eskiden nasıldı? bunları tattışırken güdüleri de hesaba katmalıyız diyorum ben.

    edit: bu da gercek bir hasar ile birlikte ilişkiler üzerine yapmaya başladığımız bir podcastin ilk bölümü. https://youtu.be/iwwa5xmitto
  • insanı bu hâle getiren siz kadınlarsınız şeklinde bir sitemle katıldığım düşünce.
  • bu saatten sonra sikerler ciddi ilişkiyi. millettin sikip yorduğunu biz mi dinlendireceğiz.
hesabın var mı? giriş yap