geceye bir şiir bırak
-
ne seni anlamaya yetti zaman
ne beni anlamana.
dereden tepeden konuştuk
havadan sudan, giyimden kuşamdan
ölümden yaşamdan
bir olmaktan ayrılıktan yalnızlıktan kalabalıktan fimlerlerden,
kitaplardan, mutluktan, göz yaşından
ellerin iç dünyasından söz ettik
bu dünyayla başkalarının dünyasıydı uzun uzun
anlattıklarımız
bir de dost arkadaş muhabbetleri
kendi dünyamızdan söz etmedik hiç
başımı alıp dağlara çıkıcam
avazım çıktığı kadar haykırıcam
dağlar taşlar yıkanacak göz yaşlarımdan
beni onlar anlayacak derken, ben sen anla diyordum aslında baktın öylece anlayamadın. -
yiğit harmanları, yığınaklar,
kurulmuş çetin dağlarında vatanların.
dize getirilmiş haydutlar,
hayınlar, amana gelmiş,
yetim hakkı sorulmuş,
hesap görülmüş.
demdir bu.
demdir,
derya dibinde yangınlar,
kan kesmiş ovalar üstünde mayıs
uçmuş, bir kuştüyü hafifliğinde,
çelik kadavrası koruganların.
ölünmüş, canım, ölünmüş
murad alınmış.
gelgelelim,
beter, bize kısmetmiş.
ölüm, böyle altı okka koymaz adama,
susmak ve beklemek, müthiş
genciz, namlu gibi,
e çatal yürek,
barışa, bayrama hasret
uykulara, derin, kaygısız, rahat,
otuziki dişimizle gülmeğe,
doyasıya sevişmeğe,yemeğe
kaç yol, ağlamaklı olmuşum geceleri,
asıl, bizim aramızda güzeldir hasret
ve asıl biz biliriz kederi.
içim, bir suskunsa tekin mi ola?
o malta bıcağı, kınsız, uyanık,
ve genç bir mısradır
filinta endam
neden, neden alnındaki yıkkınlık,
bakışlarındakı öldüren buğu?
kaç yol ağlamaklı oluyorum geceleri
nasıl da almış aklımı,
sürmüş, filiz vermiş içimde sevdan,
dost, düşman söz eder kendi kavlince,
kınanmak, yiğit başına.
bu, ne ayıp, ne de yasak,
öylece bir gerçek, kendi halinde,
belki, yaşamama sebep
evet, ağlamaklı oluyorum, demdir bu.
hani, kurşun sıksan geçmez geceden,
anlatamam, nasıl ıssız, nasıl karanlık
ve zehir zıkkım cigaram.
gene bir cehennem var yastığımda, -
hiçbir şey elinde değildir insanın:
ne gücü, ne güçsüzlüğü, ne de yüreği.
açtığını sansa da kollarını, gölgesi bir haçtır onun.
paramparça olur avucunda sımsıkı tuttuğu mutluluk.
bir garip, bir acılı boşluktur günleri.
mutlu aşk yoktur.
bir başka kader için giydirilmiş
silahsız askerlere benzer hayatı.
çaresiz, kararsız kaldıktan sonra akşamları,
neye yarar ki sabahları erkenden uyanmaları.
söyle bunları bir tanem, tut gözyaşlarını.
mutlu aşk yoktur.
güzelim, sevgilim, kanayan yaram benim.
yaralı bir kuş gibi taşırım yüreğimde seni.
ve onlar bakarlar bilmeksizin, geçerken biz,
tekrarlayıp ardımdan benim ördüğüm sözleri:
ve apansız ölürler iri gözlerin için
mutlu aşk yoktur.
vakit yok artık öğrenmeye hayatı.
ağlasın birlikte yüreklerimiz gün ışıyıncaya dek.
küçümencik bir şarkı için bile nice mutsuzluk gerek.
bir ürperişi bile nice pişmanlıkla ödemek.
bir ezgi için bile nice gözyaşları dökmek
mutlu aşk yoktur.
hüsranla bitmeyen aşk yoktur.
yara açmayan aşk yoktur kalpte.
iz bırakmayan aşk yoktur insanda.
ve tıpkı senin gibidir vatan aşkı da.
gözyaşlarına boğulmayan aşk yoktur.
mutlu aşk yoktur.
ikimizin aşkıdır bu gene de.
louis aragon -
ilyas'ın serseri kalbi, redde figan edemez.
“sevgi neydi? sevgi emekti.”.
böylelikle zamanın durdurulamaz nabzı tutkuya galip geldi.
gaybın ihtişamı, öngörüye yenildi.
belki bu zafer buruk, belki kırgın bir tebessüm.
nice içler, dışların aşılamaz duvarlarında çerçeveli asılı.
biliyorsun, bu artık bir nostalji.
zamanın nabzı seyredendir, insanınki entropi.
ve benim bu yarı batılı ağzım, doğu'nun neşrinden süssüz…
ama görüyorsun bu; hicri vefa.
yine de anlarsın ya, akit bozguna uğradı.
zeynep yalnız evinin süsüdür.
böylelikle yalın ve sade; asya'nın çocukluğu son nefesini verdi.
gönül putundan kabre; yalnız huşuyla eğildi.
-zamana imza, 08.05.2024, gayb; ben -
bunu da sen mi yarattın
mucizeye isim aramışlar
parıltılı ışıltılı yaradana, yakaran yakaları olan
bu, parmağın menziline girmiş
arap saçından arap sabununa dönmüş
dön, bana dön, insanlığına dön
sevdiğin kadar ağız dolusu sevdiğin hani
hatırlamayız rüyaları ormanında
tüm atalarının hatırasıdır yanan odun kokusu
boynumdan omuzlarıma uzanan gölge aşklar
çığlığın nefesi olmuş
çölüne düştüm
gelirsen ıslık çal
kulağım duyar, parmaklarım hisseder.
herşeyimi dağıttım
ne ısınacak bir parça kumaşım
ne yürüyecek bir adım ayakkabım
bunu da sen mi yarattın
bana ter temiz çarşaflar ser...
buraya ser...
mucizeye isim ver
ol
ve
oluş -
biri vardır ama yoktur.
biri hem sizindir hem de asla değil.
biri hem hissettikleriniz, hem hissizliğinizdir, hem içinizdeki kahkaha, hem sessizliğinizdir.
farid farjad -
ruhumla değil
maskemle yaşıyorsam
sikeyim böyle amın oğlunu
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap