• "some people get excited about lady gaga. my friends and i get excited about peggy." (times online'da bir yazida gordum, cok hosuma gitti)
  • henüz ilk sezondayım ancak bu kız mad men'deki o denyo herifler ve fındık kadar damım olsun kafalı kadınlar arasında ışıldıyor benim gözümde. çok akıllı ama çok söz dinleyen, çok güçlü ama çok kırılgan... müthiş bir kadın.

    s01e08'de yazdığı metinleri belle jolie'dekiler beğendikten sonra pj clark's'a eğlenmeye gidiliyor ya hani, partide chubby checker'dan let's twist again çalıyor, herkes çılgın gibi eğleniyor vs. bu yavrum, pete campbell dallamasının yanına gidip "dance with me" diyor cilveli cilveli. pete dallamasından yanıt: "i don't like you like this" işte o andan sonra geri dans pistine dönüp şoke olmuş halde dans etmeye çalışırken gözünden akan bir damla yaşı silişi var... ah peggy ah!!!
  • bir bolumde don'un peggy'ye "it will shock you how much it never happened" demişliği vardır.
  • don draper in en guvendigi hatta tek guvendigi insandir pek belli etmeselerde, burda don godfather mentalitesiyle hareket ederki sirrini bildigime sir verebilirim, temelde farkli karakteristik ozelliklere sahiplermis gibi gorunselerde cok fazla benzer yanlari vardir; tipki don gibi cok az konusur is disinda, tipki don gibi gecmisinden gelen sakladigi sirlari vardir, tipki don gibi mevzu bahis is olunca geri kalan hersey teferuattir onun icinde, gorev adamidir tipki don gibi (hatirlarsaniz savasta don a tek basina bir hastane yapma gorevi verilmisti o da hic sorgulamadan kazmayla kurekle ise koyulmustu) bana kalirsa calistigi ajansin gelecekteki partneri ve don un veliahtidir
  • hakkında bu kadar az entry olmasına şaşırdım, bence kült bir karakter peggycan. bütün kırılganlığına rağmen, üstelik de kendisi gibi kalarak, devam etmesi o kadar hayranlık uyandırıcı ki. kırılganlıkla kararlığının ne kadar tatlı bir bileşimi. bayılıyorum ona.
  • bence dizide fark yaratabilen tek kadındır kendisi ve belki de bu yüzden her daim yalnız hissediyormuş gibi görünüyo.
    nitekim iyi oyuncu. selam olsun.
  • "one day you're there and there's less of you and you wonder where that part went. if it's living somewhere outside of you and you keep thinking maybe you'll get it back and then you realize it's just gone."
  • ahh peggy'ciğim..
    aşağıda yazılanlar dizi hakkında oldukça ayrıntı içermektedir. okumadan önce bunu dikkate alın. öncelikle şunu belirtmeyim ki elisabeth moss, peggy olson rolünü muhteşem oynamış. dizide en saygı duyduğum karakterdi. mad men'deki en kişilikli, en onurlu, en dürüst iki karakterden biridir gözümde peggy olson. peggy'nin en önemli özelliklerinden birisi mükemmeliyetçi olmasıydı. her konuda her zaman en iyisini yapmak isterdi. duygu durum değişikliğini mükemmel yansıtıyordu ekrana. mimiklerine bayılıyorum. öfkelendiğindeki bakışları ayrı güzeldi. ilk bölümle son bölüm arasındaki değişimi ve gelişimi ise büyüleyiciydi. bu değişimini biraz six feet under'dan tanıdığım claire fisher'ın gelişime benzetiyorum. claire, six feet under'a ergen bir geç kız olarak başlamıştı. dizi bittiğinde ise bambaşka bir kadın olmuştu. peggy ile bu açıdan oldukça benziyorlar. peggy'nin başlarda sıradan bir sekreter iken biraz çekingen ancak hırslı ve öz güvenli tavırları pek hoştu. ilerleyen bölümlerde mevkisinin yükselmesiyle zaten kendine olan güveninin iyice artması peggy'i gözümde oldukça cazibeli kılmaya başladı. sezonlar ilerledikçe bu gelişimini takdir ettim. beşinci sezon dördüncü bölümde peggy'nin roger'dan bir işi yapması için aldığı dört yüz doları roger gittikten sonra gözlerinden mutluluk akarak sayması görülmeye değerdi. yine beşinci sezonda yeni bir iş teklifini kabul ederek sterling cooper'dan ayrılacağını don draper'e söylediği sahne çok etkileyiciydi. don'un peggy'ye yaptığı bütün yavşaklığına rağmen peggy'nin don'a her zaman vefasını göstermesini çok takdir etmişimdir. elinden geldiğince insanlara yardım etmeye çalışırdı. ırkçı çatışmaların yoğun olduğu dönemde evine gidemeyip şirkette uyumak zorunda kalan siyahi sekreter dawn'ın durumunu anlayınca hiç tereddüt etmeden evine alan kocaman kalpli peggy'den başkası değildi. peggy için üzüldüğüm bir husus var, o da özel hayatında bir türlü gerçek mutluluğu yakalayamamasıydı.* hayatına girmesine izin verdiği adamlardan dolayı yüzü bir türlü gülmedi peggy'nin. oysa bence dizide mutlu olmayı en çok hak eden karakter peggy'di. iş hayatındaki başarısını özel yaşamında da elde etmesini istedim hep peggy'nin. sıfırdan başlayıp deyim yerindeyse tırnaklarıyla kazıyarak itibarlı bir kariye sahip olmuştur. en önemlisi de bulunduğu konuma gelmek için kimseyle yatmamıştır. zekâ ve her zaman kendinden emin, öz güveni yüksek, disiplinli olması ona iş hayatındaki bu basamakları tırmandırmıştı. peggy olson karakteri kesinlikle saygıyı hak ediyor. elisabeth moss, mad men ve peggy karakteri için şu sözleri söylemiş. ''televizyonlar kendi kadın kahramanlarını yarattı; bu çok hoşuma gidiyor. her geçen gün televizyon dünyasından yetenekli, güzel havalı kadınlar görüyoruz. bu sanki bir erkek dizisi gibi görünse de içten içe bir kadın dizisi. kadın karakterlerin çok iyi işlendiği ve rollerinin çok iyi yazıldığı bir dizi. peggy ilk zamanlar, brooklyn’den gelen, katolik, kıyafetlerini kendi dikip giyen, moda anlayışı kısıtlı bir kızdı. zaman içinde neyse ki karakterim giyinmeyi öğrendi. şimdi peggy’nin giyim tarzına bayılıyorum.'' peggy, sterling/cooper'da yükselmeye başladığında ev ile iş yeri mesafesinin uzunluğundan şikayet ederek artık manhattan'a taşınmak istediğini ablasına ve annesine söylemişti. bu konuşma sırasında ablası peggy'ye ama oradaki kızlar bizden çok farklı dediğinde peggy'nin artık ben de o kızlardan biriyim dediği sahne beni çok etkilemişti. son bölümde yeni iş yerine taşınmayı beklerken eski ofisinde bazı işlerini halletmeye gelen roger'la karşılaşmışlardı. harika sahneler vardı bu bölümde. roger, işle uğraşırken her zamanki gibi içki içmek istiyordu ancak dışarı çıkmak istemiyordu. peggy'den dışarı çıkıp içki almasını istemişti fakat peggy o mağrur tavrıyla ben senin ayakçın değilim deyip(yine de kalbini kırmadan) roger'e geri çevirmişti. sonra dayamayıp ofisinde kalan son vermut'u içer misin sormuştu roger'a. roger, normalde içmediğini ancak o raddede ne olursa içmek istediğini belirtti. ardından peggy, son içkisi olan vermut'unu roger'la paylaşmıştı. kafaları hoş olmaya başlayınca roger piyano çalmaya peggy ise ofisin boş koridorlarında patenle kaymaya başlamıştı. o sahne gerçekten harikulâdeydi. ardından bertram cooper'e ait olan ancak roger'a kalan ve roger'ın da peggy'ye hediye ettiği değerli tabloylagörsel* güneş gözlüklerini takmış, ağzında sigarasıyla son derece havalı bir şekilde tüm zarafetiyle yeni şirkete giriş yaptığı sahne ise görülmeye değerdi ve âdeta dizinin özetiydi. hoşça kal peggy. seni her zaman güzel hatırlayacağım..
  • "zamanının ötesinde" tâbirini kesinlikle hak eden azimli karakter. şimdinin kriterleriyle değil de o zamanın kriterleriyle karşılaştırınca çıkan sonuç bu zîrâ.
hesabın var mı? giriş yap