• lig tv muhabiri: genellikle ligde bu haftalarda 3 büyükler ilk 3 sırada olurdu. bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?
    şota arveladze: benim zamanımda 4 büyük vardı, ne zaman 3 oldu?
  • ajax'a transfer olmuştu, kırık türkçesi ve tiz sesiyle anlatıyordu: abi, gürcistanda oynuyordum, orada selamlaşmak için insanlar birbirini bir kez öper ( sağ yanaktan), sonra türkiye'ye geldim. burada herkes selamlaşırken hem sağ yanağı hem sol yanağı öpüyor. hollandaya gittim şimdi oradakiler ise üç kez öpüyor...dedim ki menejerime;bi daha transfer olmam, yoksa ipne olacaz..
  • yine dersi kaçırmışım. bir sonrakini kantinde çay içerek bekliyorum. aniden önümdeki masaya iki adet siyah minik defter konuyor:

    - bak bunlar trabzonspor'un yeni transferleri... önce isimlere değil, resimlere bakıyorum ;
    - iyi de abi, neden iki tane lisansı var bu adamın?
    - onlar ikiz. baksana isimlerine biri arçil, ötekisi şota. aslında şota daha iyiymiş ama kardeşim olmadan gelmem demiş.
    - nereli bunlar?
    - gürcü.
    - sevimli görünüyorlar. e hadi bakalım hayırlısı olsun.

    aradan 1,5 yıl geçiyor. bu arada beşiktaş ligi trabzonspor'un 3 puan önünde şampiyon olarak bitirmiş, tatil bitmiş, sezon öncesi kamp dönemi... biliyorum ki trabzonspor almanya'da kampta. bir akşam acil nöbetinde yanında bir yöneticiyle şota hafiften sekerek geliyor. bacağında kesi var, dikmek lazım, ama adam kıpır kıpır, kendi dursa çenesi durmuyor. şimdi gayet iyi türkçe konuşuyor olabilir ama o zamanlar yönetici bize simultane çeviri yapmak zorunda:

    - takım almanya'da kampta değil mi, ne işi var bunun burda?
    - arçil'le ikisi kampa sonradan katılacak.

    bacağını açıyorum ve dikiş atmadan önce zul gelen tüyleri traş ederek uzaklaştırma işleminin zaten yapılmış olduğunu görüyorum. elleri dert görmesin yapan arçil'miş. yanlış hatırlamıyorsam anneleri ya doktor ya da hemşireymiş, o yüzden az çok bu işlerden anlıyorlarmış. ben işime koyulduğumda bu ha bire bir şeyler soruyor yöneticiye;

    - ne diyor?
    - sizin hangi takımı tuttuğunuzu soruyor doktor hanım.
    - beşiktaş. ona göre yani, kıpırdanıp durmasın elimden kaza falan çıkabilir.

    bu sırada hafifçe yerinden doğrulup " şampiyon beşiktaş" diyor. " hah şöyle" deyip gülümsüyorum. dikiş ve pansuman işi bitince de "bitti mi? " diye soruyor. "bitti" cevabını alınca hınzırca gülüp " şampiyon trabzon" diyor.

    şimdi hınzırca gülme sırası bende;
    - dikiş bitti ama sana bir de tetanos aşısı yapmak lazım.

    ama bu gülüşün başıma iş açacağını hesap etmemişim. bunu inat olsun diye yapmadığımı anlatmak için araya yöneticiyi, gürcüce bilen bir arkadaşımı sokmam ve epeyce uzun bir süre dil dökmem gerekiyor. en sonunda ikna oluyor da, aşısını yapıyoruz.

    şimdilerde nerde görsem aklıma o akşam gelir. aynı uyanık, inatçı ve sempatik adam.
    yolu aydınlık ve uzun olsun.
  • emek ege: kısa bir ara veriyoruz ardından sürpriz bağlantılarımız olacak.
    şota: gürcistan cumhurbaşkanı mı bağlanacak?*
  • süper adam..

    27 şubat 2011 trabzonspor kayserispor maçı sonrası ligtv röportajı;

    - hocam, futbolcularınız geçen haftaki fenerbahçe maçından gerekli dersi çıkarmışlar mı? (destek bekleyen soru işareti)
    - çıkarmış mı?
    - ???
    - 3 tane gol yedik, çıkarsalar böyle olmazdı.

    dedim ya, süper adam..
  • bir kez daha anlaşılmıştır ki adamdır. takımı 2-1 öndeyken yerde gereksiz yere kıvranan kalecisine yüzünü buruşturarak "yapma ya şunu kalk kalk" demiştir. trabzon'la kayseri'yle falan hiç alakam yok ama özellikle o görüntü ekşi sözlükteki ergen futbol fanatiklerine günde 3 defa gözlerinin içine sokularak gösterilmelidir. rakibin lehine bir durum olsa bile doğruluğu savundu. takım gözetmeksizin söylüyorum, bilgisayar başından at gözlükleriyle sürekli karşı tarafa salıdıran adamların ders alması gerekir.
  • muhabirin sorusuna verdiği mükemmel cevapla takdirimi kazandı.

    -mağlubiyeti neye bağlıyorsunuz?
    -fenerbahçe'ye.

    ahahaha süper lan.
  • -hamsi mi, köfte mi?

    -kırmızı şarap

    ula ne adamsın sen ya
  • hande yener: şota çok doğal bir insan

    şota: evet iki bacak ve iki kolum var.
  • muhabir: 7 dil bildiğinizi söylüyorlar?
    şota arveladze: abartmışlar. aslında 6 dil biliyorum.
    muhabir: bu dillerin arasında lazca da var mı?
    şota arveladze: yok, ama burnu var.

    cezasahasi.net'den
hesabın var mı? giriş yap