aynı isimde "the red pill (video oyunu)" başlığı da var
  • ya arkadaşlar tüm dünyanın, yaradılışın kanunu “karşılıksız hiçbir şey yoktur” kadın güçlü, özgüvenli ve kendini geliştirmeye açık, ona kol kanat gerebilmek için her şeyi yapmayı göze alacak erkeği ister. (gerekirse limon satsın aq) ama ben buyum demesin. sadece alfa erkekle oluyoruz diye bi kaide de yok. alfa erkek seviyoruz. alfa olucam diye aslında içten içe alfalıktan uzak, öyle doğmamış, red pill felsefesiyle kadını kendine aşık eden erkeğin de kırmızı maskesi bir gün elbet düşer. bir sürü kezban var evet piç erkek seven. ben de sevdim zamanında çok. ama işte belli bir yaşa gelince dediğiniz gibi doğurganlık vs vs artık yuva kurma isteğiyle o piç erkek isteği, efendi erkek isteğine dönüşüyor. ayrıca siz işten çıktınız diye sizi terkeden kadın varsa siktirsin gitsin. purple pill akımı da olsa uygulamayın bi zahmet. alma verme dengesi yoksa ne olursa olsun o sistem er ya da geç çöker. aynısı erkek için de geçerli. sürekli verici olan bir erkek verir verir ve karşısındaki kadın bir sik yapmazsa erkek de gitmelidir. sevmiyodur işte yani kabul edin. ya da bi noktadan sonra sadece minnet duygusu kalmıştır, arzu yokolmuştur. kızım sana söylüyorum gelinim sen anla (ben) keza ben de verdim verdim verdim sonra karşılığını alamadım. bekledim denedim. yok olmadı. “çocuklarımın babası olabileceğini veya iyi bir eş olacağını göremedim” daha doğrusu eş olamayacağını gördüm diyelim... en son kabullenip siktirip gittim. pes ediş siktirişiydi bu. zorla, ittire ittire giden bir şeyler varsa gitmiyor demektir yahu. hatta bir cümle okudum bugün “arada karşılıklı bağ yokmuş, sadece ben tutuyormuşum. yorulup ipi bırakınca anladım.” sıkı sıkı tutan kimse ipi bi bıraksın bakalım. karşısındaki ne yapıyor? redpill de eminim işe yarar pek çok öğreti vardır. hatta üzerimde denendiğine bile eminim.

    neyse, siktir etmek uygularken hiç basit değil evet ama teoride bu kadar basit. karşılık gelmiyosa siktirin gidin. ekstradan 1 ay - 1 yıl neyse daha fazla verip düzelir ya da ya verdiklerimi görüp o da verirse demeyin. vermiyor işte, vermeyecek. kadın/erkek farketmez, ikisi için de konuşuyorum. o güveni yaratan zaten en başından yaratıyor inanın bana. çabalamak zorunda olmuyorsunuz o güvenin verilmesi için. eğer çabalamak/peşinden koşmak zorundaysanız zaten doğru değildir o kişi. ya da sen onun doğrusu değilsindir falan filan.

    ayrıca siz güzel kadın efendim yok götü şöyle olsun memesi böyle olsun, yok (istisnalar hariç) bakire olsun, işte 3 kap yemek yapsın vs vs diye sipariş veriyorsunuz da biz kadınlar niye güçlü erkek istediğimizde suçlu oluyoruz ki? yaradılışa göre siz bunları, biz bunları istiyoruz. doğurcaz amk baba olabilcek kriter istiyoruz. sorumluluk alabilcek göt istiyoruz. mıy mıy dolanın istemiyoruz. para olmasada her şeye göğüs gerebilme potansiyeli istiyoruz. potansiyel diyorum bak? elbetteki bir sürü kadın var tür tür, birbirinden farklı. strateji, oyun sürekli kaçan kovalanır kafalarında olan.. ama gerçekten karşılıklı sevgi olduğunda bunlar karşılıklı yapılmıyor. sevginin koşulu olmaz evet. olmamalı. ama her koşulda siz tüm vericiliğinize devam ediyor ve karşılığını manevi anlamda göremiyorsanız beraberinde gelecek de göremiyorsunuz. dolayısıyla yan gelip yatana da koşulsuz sevgi vermek düpedüz enayilik olur. aynı sizin “bu kız vermez” diyip başka kızlara yöneliminiz gibi. amaç farklı, uygulama aynı. başka tarafa yönelmek. amaca hizmet. bir tane hayatım varsa, bu hayatı da beni güzel sevemeyecek, değersiz hissettirecek, aidiyet duygusundan yoksun bırakacak, belirsizlikte sürükleyip duracak, olduğum kişiyi başında beğenip (hatta bunlarla gurur duyup) sonra olduğum kişiden rahatsız olacak, manipüle ede ede özgüvenimin anasını sikecek, kendimden şüphe ettirecek, sürekli yanlış olduğum tarafına beni sürükleyecek kendi kimliğini kabul etmemiş ve ettirememiş adamlara da harcayamam. özünüz neyse o olun. çakma alfa yaratmaya çalışmayın. kendinizden kaçmayın, gizlemeyin de. sonra gerçekler er ya da geç bir yerlerden ortaya çıkıyor. olan geçip giden zamana ve psikolojiye oluyor.

    bir gün benim yaptıklarımı görüp karşılığını verecek diye düşünmeyin. gerçekten zavallıcaymış bunu farkettim kendimde. zavallı olarak görüyor karşınızdaki sizi içten içe. ben ona neler yaptım ama gitmedi değil de, hala nasıl gitmez, git artık diye uğraşıyor aslında. kabul de edemiyor. (erkek/kadın farketmez) verici değil alıcı olduğum bir hikaye içinde de bulundum. şimdi daha net görüyorum resmi. naparsanız yapın gitmeyen o insanların bir şekilde gitmesini istiyor o yapanlar... bizzat zamanında ben de istemiştim. naparsam yapayım gitmeyen o insanın gitmesini. vicdanıma ağır gelmişti çünkü. yaptıklarıma rağmen hala beni seviyor olmasını kaldıramamıştım. aynı sevgiyi ona besleyemiyordum vs vs. neyse boşa vermeyin kendinizden. olacaksa öyle bir oluyor ki tıkır tıkır, karşınızdakinin ailesinden bi parça olmak bile o kadar kolay oluyor ki. sizi sevenin ailesi sizi de bağrına basıyor. 2 senelik ilişkimde maksimum kardeş levelına gelebildim. anneyle tanışmadan sonra anne onaylarsa bölüm canavarı babaya geçecektik filan. (güya ciddi olacağı vadedilen bir ilişkiydi) neyse demem o ki çok uzadı bu entry, olacaksa zaten oluyor, en muhafazakarı da sizi olduğunuz gibi kabul ediyor. yeter ki olacağı olsun. zorlamayla hiçbir şey gitmiyor. belki bir süre... ta ki siz ittirmeyi bırakana kadar. kadın dediğin korunmaya ve kollanmaya muhtaç evet. dolayısıyla bunu yapabilecek güçteki erkeği istiyoruz. bu kimisi için para, kimisi için güç, kimisi için statü kimisi içinse her durumda sorumluluğa açık olduğunu gösterebilen erkek. göstermiyorsa ne yapayım? ağlarım zırlarım, kendimi döve döve unuturum ama yine de unuturum. geçtiğimiz yollardan basa basa geçer yine de unuturum. bir hayatım var. onu da belirsiz durumlar ve insanlarla harcayamam.

    dünya olmayan sikime minare yani. istediğiniz metodu deneyin, özünüz neyse özünüzü görüpte sevene felsefeydi oydu buydu işlemez. bazen aldatsanızda, sövseniz de gitmiyoruz. fakat gitmeliyiz.

    sonuç olarak felsefeydi, kuraldı gerçek sevene işlemez diye düşünüyorum. bir iddiam yok. tamamen kendi perspektifimden bir kaç kare sundum. doğruluğu olan pek çok şey olduğunu da tekrar belirtmek isterim.

    son...
  • eleştirenler tipik bir hata yapıyor ve "kırmızı hapı uygulayanlar üstünden" yorumluyor. ilgili konunun ana kaynaklarını okumuyorlar. hoşlarına gitmeyen %100 siyah veya beyaz yapılmış, kişilerin kendi kişisel doğrularını onaylamak için eğdiği kırmızı hap diyebilirim, tabii ne okuduğunu anlamayan ya da kendi şemasına göre hatalı bulduğu için kurtarılamaz kişileri ayrı tutuyorum. altta neyle ilgilendiği ve çarpıtan kişiler üstüne ayrıntılı örnekler vereceğim.

    ...kırmızı hap ne değildir?
    kh'ın ilgilendiği tek ve tek bir konu vardır o da "kadın-erkek ilişki dinamiğidir" rational male kitabının giriş kısmında da benzeri yazar. "kadınların kişisel yaşamı, erkek üstünlüğü, erkek hareketi, politik duruş(muhafazakar/liberal görüş), kişisel gelişim tavsiyeleri değildir!" örneğin iş yaşamında kişisel olarak erkeğin ya da kadının ne yaptığı kırmızı hapın umurunda değildir. erkek veya kadının üstünlüğünü tartışmaz. bir ideolojiyi kabul ettirmeye çalışmaz. dogmaları veya yazılı kuralları yoktur. sadece kadın-erkek ilişki dinamiğini, etkileşimini bilimsel çerçevede anlamaya çalışır ve öngörü verir. reçete yazmaz ya da "bunu yaparsan bu olur şeklinde to-do" önerileri vermez. sanıldığı gibi sadece evrimsel psikolojiden yararlanmaz, bir o kadar bilişsel psikolojiden ve sosyolojiden de yararlanır, özellikle otomatik düşünceleri eleştirir. 1000 yıl önceki gerçekler üstünden ilişkileri yorumlamaz. bunlar safsata yaratmaya çalışan kişilerin hatalı görüşleridir. (kendi yazılarımda 90lardan kalma makeleleri bile özel durumda refere ediyorum.)

    örneğin bazıları da öfke kusarak ve bunu bir kişiye yansıtarak yorum yapabiliyor ki nick altımda görebilirsiniz. neden? çünkü kendi inanç sistemlerini, yıllardır öğrendiklerine, kendi kişiliklerine hakaret olarak algılıyorlar. şunu unutmayın biri "düşünceye" değil, size saldırıyorsa; mutlaka ama mutlaka kendi inanç sistemleri zedelenmiştir, kendilerine olan özgüvenleri zedelenmiştir. paralize olarak "kişisel" algılarlar.

    kırmızı hap başka şey, mra(men's rights association), mgtow, pua, insel başka şey.

    ...şurada rollo tomassi'nin güzel bir açıklaması mevcut(kendisi trp'nin isim babası ve esas kitapların yayınlayıcısıdır.):
    https://youtu.be/3rxu_dygdw4?t=2064

    --- alıntı ---
    insanlar 2018'den sonra red pill'i birçok farklı şeye dönüştürdü. bazı kişiler bu akımı ideoloji yaparak kendi doğruları haline çevirdi fakat red pill ideoloji değil, prakseolojidir.

    politik bir şeye dönüşerek sloganlar atılmaya başlandı. insanlar mantıklı, objektif ve rasyonel düşünmediği için ben de eleştirdim. red pill'i güzel yapan hala araştırılıyor; tükenmez değil, kurşun kalemle yazılıyor! eğer red pill'i "benim doğrularım" olarak benimserseniz çoğu kadının yaptığı gibi "doğrularım" hatasına düşünmüş olursunuz. bir şeye inanmaya kendinizi yükümlü hissederseniz, hakikatı keşfedecek savaşı yapamazsınız.
    --- alıntı ---

    benzer şekilde kırmızı hapı uyguladığını sanan birçok kişi de verilen kavramların kendisini değil, kendinde ne anlam uyandırdığını yorumlayarak uyguluyor. yani eğer acı çekiyorsa intikam almak için kullanıyor.

    ...yanlışlara örnekler:
    1] güç konusunda bir örnek vereyim. kh' göre "kadın doğası güçlü olana çekim duyar ki buna statüsü yüksek antisosyal patronlardan, psikopat seri katillere kadar örnekler verilebilir." bunu duyan erkeğin de "kara üçleme" dediğimiz özelliklere meyil etmesi hatalı da anlaşılabilir.

    bu durum tümevarımı doğru yapamayanlar için şuna evrilir. "ona köpek çek, bunu kov, buna sert davran kralsın kanka! kadınlar böylelerine hasta oluyormuş!" hayır. bu düşük iq yaklaşımı. işte bu "kendi doğrunu yaratmaktır."

    buna kh yanıtı şudur: "kadınların en tiksindiği şey alfa gibi davranan betalardır çünkü kadın kandırılmış hisseder ve alfalarla ilişki kısa sürelidir." yani psikopat gibi davranarak kadına elde tutmanız doğasına aykırıdır. ya erkeğin opsiyonları yüzünden kısa sürer ya da kadın uzun süreli ilişki paterni olan "sağlayıcılık durumunu" sizden elde edemediği için vazgeçer. çünkü uzun süreli ilişkiler %100 alfa fazıyla sağlanmaz.

    evet kadın dürtüsel olarak kendini kontrol edemeyecek bir seviyedeyse böyle bir erkekle birlikte olabilir ama kısa sürecektir, sonunda da böyle davranan erkek aslında gerçek bir psikopat olmadığı ve duygulara sahip olduğu için acı çeker. haliyle bu bilgileri aktaran kişiyi yorumlayan kişi: "ergensiniz, kadın düşmanısınız." diyecektir. oysaki yorumladığı taraf kırmızı hap değil, onu uygulayan kişidir.

    esas tehlikeyse psikopat adama giden kadının muhtemel olarak mazoşist veya bağımlı karakter şemasına sahip olmasıdır. o kadın sizden çıkar sonra yine başka bir psikopata gider ama her yerde de "bana kötü davranıyorlar" diye ağlar. çünkü dürtüsel davranışını kontrol edememektedir. heleki mazoşistse kendine ceza vermek için bile bunu yapıyor olabilir. sorun hem böyle davrananda hem de bu kişiye çekim duyandadır. kırmızı hapta değildir. benzer şekilde bu durum bütün kadınlara mal edilemez. rasyonel bir kadın bunu yapmayacaktır.

    2] tamamen yeni dünya düzeninde büyümüş ve terk edilmiş bir erkeğe "hipergami" kavramını hatalı anlatırsanız. o kişinin kadın düşmanı olma ihtimali vardır çünkü bu gerçeği kabullenemez. öfkelenir. biz buna kırmızı hapta fişten çekilme aşaması diyoruz ki fişten çekildikten sonra bunu özümseyen, içselleştiren erkek sayısı çok azdır. bir bölümü de bir süreden sonra mavi hap dediğimiz feminen dünyaya geri dönerler.

    kırmızı hap adına çok fazla bilgi dezenformasyonu var. birini geçmişte gördüğüm bir entryden aktarayım:

    hipergami nedir?
    "kadınların en iyi alfa erkeklerle yatmasıdır, her kadın başarısız erkeği aldatır, alfa olmazsanız şansınız yoktur!"

    buradaki görüşüm kişinin şemasında problem olduğudur. çünkü siyah-beyaz içeren bir "koşul cümlesi" var. narsisistik kişilik karakter veya bozukluk sahibi olabilir ya da şartlanmıştır ve şartlanmasını 1-2 defa doğrulayarak güçlendirmiştir, buna operant koşullanma diyoruz. aktarılan bilginin çarpıtılmasından tut, "alfa-beta" kavramlarına kadar birçok yanlış bilgi var. doğal olarak kırmızı hap alfa-beta olmaktır şeklinde indirgeniyor. bir ilişkiyi beta fazında kalarak, parayla, o kadını kısıtlayarak, iyi yaşama ortamı sunarak da devam ettirebilirsiniz örneğin böyle davranmayı alfa sanarak saçmalayan bir sürü kişi var, oysaki bu saf-sağlayıcılıktır(beta fazıdır) ve hipergamiye tam olarak uygundur ama "arzu" eksik kalır, kadın sizinle minnet yüzünden birlikte olur. bir kadının gözünün sizden başkasını görmemesini mi tercih edersiniz, yoksa olsun ya yanımda olsun da aşık olmasa da olur diye düşünmesini mi? bir sıra vereyim, çoğunlukla 2. tercih eden insanlar mevcut, lordlarda bile vardı, tarihte bile geçiyor, yazdık bunları:
    https://seyler.eksisozluk.com/…ulan-ask-mahkemeleri

    oysaki doğru bir kırmızı hap kaynağında şöyle yazar: "kadınlar evrim boyunca iyi genler alarak insanlığı yükseltmek için arzu duyduğu ve sağlayıcı nitelikleri olan erkekleri seçmiştir. buradaki arzu duyma cinselliği tetiklerken, sağlayıcılık; duygusal yatırım, ebeveynlik ve güvenlik anlamına gelir. (kırmızı hapta arzu tarafı alfa ile; sağlayıcılık tarafı ise beta kavramıyla ilişkilendirilir. beta kötü ya da zayıf biri değildir, zihin seti yanlıştır, yani yanlış öğrenmiş ve şartlanmıştır. kadınlarla sadece yatırım yaparak, örneğin hediyeler alarak birlikte olmaya çalışır, liderik özelliği düşüktür ama normalde beyaz yaka eli yüzü düzgün biri olabilir.

    özetle alfa ve beta kavramları kişileri değil zihin setlerini ifade eder. her erkek bu arzu-sağlayıcılık karşımına belli oranda sahiptir ve yetiştiriş tarzına göre biri ağır basar ve beta artışının temel sebebi son 70 yılda yükselen toplum mühendisliğidir. maskülenliğin törpülenmisidir. yapılan çalışmalarda bilimsel olarak da testosteron oranının düştüğü biliniyor. çünkü şartlanmalar insan davranışlarını ve hormonal sistemini değiştirir.

    3] bir diğer çarpıtma şu: "cinsiyetçsiniz!, erkekleri üstün görüyorsunuz, bütün kadınları aşağılıyorsunuz." tek bir bilgi vereyim: hiçbir kaynakta böyle bir bilgi yoktur ve çarptırılmaktadır.

    a) cinsiyetçiliği nasıl anladığınız önemli. kırmızı hapla ilgili psikologlar/sosyologlar genellikle çeşitli sosyal bilim verilerinden yararlanarak noktaları birleştirir ve genel görüş: doğal süreçte kimsenin eşit olmadığıdır. doğa vahşi ve rekabeçidir. richard cooper şöyler der: "kadınlar bitiş noktasında bekler ve kazananı kapar."

    eğer şu düşünce cinsiyetçilikse, evet cinsiyetçidir: "kadın ve erkek eşit değil, tamamlayıcıdır. çünkü biyolojik ve psiko-sosyal yapılanmaları farklıdır."

    sosyolojide statü ve rol kavramı vardır örneğin. erkekler de kendi aralarında eşit değildir, hiyerarşiktir. rollo üstteki podcastte şöyle diyor: "red pill bile kendi için fraksiyonlara sahiptir ve kendi aralarında "erkek gibi" konuşmak yerine herkes markasını satmaya çalışır. bu yüzden birleşmeleri zordur ve esas problem bir bölümün ideolojik yaklaşmasıdır."

    ...kadının seksi erkek seçimi
    eşitik dayatması genel olarak kadınların rekabete değil, yardımlaşmaya dayanan yapılarından gelmektedir ve bu kırmızı hap içinde "feminenleşen düzen/toplum(gynocentric)" olarak anlatılır. şöyle düşünün: şu an bile doğaya 10 erkek, 10 kadın bıraksak, kadınlar yardımlaşır, gruplaşır, daha eşitlikçidir. erkekler ya hiyerarşik rolleri kabul eder, yani birinin liderliğine girer ya da diğer kadınlar ve vahşi doğada savaşmak için gruplaşır ve muhtemelen ilerleyen süreçte birbirleriyle rekabet eder. bu arkaik bir durumdur. hatta 2010 sonrası istatistiklerde de kadınların daha yardımlaşmaya, erkeklerin rekabete dayalı seçim yaptığını göstermektedir. sıkıntı ise gynocentric düzenin doğru olduğunun nesillere dayatılmasıdır ve bu düzen de hipergamiyi garip şekilde doğrular. örneğin kadınlar para kazandığı için beta tarafını daha az tercih ederek kısa süreli ilişkilere yönelmiştir, yani günümüzde kadınların çoğunluğu arzu ilişkisi yaşar, buna kırmızı hap terminolojisinde alfa diyoruz işte. siz ona başka bir isim verin, seksi erkek diyin mesela ama o hala sizin foliküler faz döneminde seçtiğiniz maskülen özellikler gösteren erkek olacak[referans: buss, 2019]. (ortadoğu ülkelerini hariç tutalım.)

    en basitinden kadın ve erkeğin eş seçim kriterleri farklıdır. eşit diyenlere şu bilgiyi aktarayım: tinder istatistiklerine göre erkekler kadınların %80nini sağa atıyor, kadınlar erkeklerin %20sini sağa atıyor. eşitlik var mı? neden atıyor? neden kendi seviyesinde erkeği çekici bulmuyor? çünkü kadınlar ilişkilerinde kendinden üst seviye erkekleri tercih eder bunu bir feministe kabul ettiremezsiniz çünkü kafasındaki "eşitlikçi dogma" düşüncesi buna mani olur. milyonlar üstünden yapılmış istatistikler yalan söylemiyorsa onun da arzu duyduğu şey tam olarak budur ve daha ilginç bir bilgi son 10 senede kadınların anti-depresan kullanımlarının ciddi anlamda arttığı üstünedir. neden dersiniz? son 70 senede şartlandıklarıyla doğalarının ne istediği aynı olmayabilir mi? sadece soruyorum?

    ...kadın erkek eşitliği üstüne:
    bu düşünce alınıp; "erkek-kadın eşit değilmiş!!!" deniliyor. oysaki cinsel ilişki modelinin eşit olmaması gayet doğal bir şey. türler birbirini tamamlar. cinsiyetçilikten anlatılmak istenen işte tam olarak budur. "erkek daha üstünmüş hacı!" değildir, genetik çalışmalardan biliyoruzki erkeklerin çoğunluğu değersizdir ve genetiğini bir sonraki döneme aktaramaz. yani olaya nereden baktığınız önemli. hatta size direkt kırmızı hap kaynağından bir cümle aktarayım: "kadın doğuştan bir değerdir, erkek kendini inşa eder." size bu kadınları değersiz gibi mi gösteriyor? yoksa doğuştan seçici olduklarını mı simgeliyor? buna itiraz edenler sadece 2. kısmını duyuyorlar: "kadınlar üstün erkeği tercih eder. kadın iş-sosyal hayatta değil, ilişki içinde eş olarak üstün birini seçer." kadınların daha iyi erkekleri tercih etmesi erkeklerin daha üstün olduğu anlamına gelmez. işte tam olarak safsata budur. cherry picking fallacy diyor buna yabancılar.

    b) kadınlar öfke sahipleri tarafından daha çok genellenir. evet her kadında hipergami dürtü; moleküler düzeyde genetik olarak vardır fakat yorumlamaları farklıdır. çünkü her insanın sosyo-psikolojik yapılanımı farklıdır.

    örneğin hipergamiye göre güçten düşen erkek kötü bir eşe dönüşür ve bu kadının en büyük evrimsel korkusudur, çünkü sağlayıcılık(provider, parental investment) riske girer ama her kadın bunu farklı yorumlar. ne demek bu?

    biri bir süre daha destek verir, bekler, onun için emek sarf eder; diğeri direkt aldatır, öbürküsü terk eder. eğer siz, 2 defa aldatan kadına denk geldiyseniz ve problemin kendi şemanızda olduğunu fark etmezseniz, bütün kadınları genellersiniz. buna psikolojide ego yatırımı denir. kendinizi iyi hissetmek için karşı tarafı suçlarsınız ve maalesef bu kırmızı hapı çarpıtanlarda sıklıka görülür, terk edilen taraf kırmızı hapı bilmese bile arkadaşları şöyle demez mi? "kanka sana kadın mı yok, bırak kaltakmış o." bu da ego yatırımıdır. genelde bana danışanlara ve "abi kaşar çıktı, beni terk etti!!!" diyenlere aynı tavsiyeyi yapıyorum: "sorunun kadında olduğuna emin misin?" kısa süre sonra adamın suçlu olduğu ortaya çıkıyor ve hatalı otomatik düşünceleri üstünde çalışma yapıyoruz.

    burada iç görü çok önemli. kişi iç görü sahibi değilse ve bundan "siyah veya beyaz" anlamları çıkartmaya müsaitse, hipergamiyi kullanarak kısa sürede kadın düşmanı olabilir. rollo tomassi buna taa 2011'de "çocuğun eline dinamit vermek" demiş. the red pill başlığındaki ilk yazılan girdiye bakın 2014. evet 2014!!! uyanın! siz daha düşünmeden bunlar düşünülüp aktarılmış, olabilecek hatalı yaklaşımlardan bahsedilmiş. buna kırmızı hap denilse de temelleri yıllardır mevcut, akademik düzeyde psikolog veya biyolog olan matt ridley, geoffrey miller, robin baker, steven pinkler, david buss ve ardılları kadın-erkek ilişki dinamiğini benzer şekilde olduğunu araştırarak devamlı gösteriyordu, sadece buna kırmızı hap demiyorlardı.

    sonuçta da onların her zaman ahlaksız-çıkarcılar olduğuna inanıp buna uygun manipülatif bir davranış seçebilir. diğer ihtimal hipergami kavramını doğru anlayıp, kadınların doğasını kabullenip buna uygun kendini geliştirerek kadınlarla "uygun bir ilişki" yaşamayı seçebilir. bunu içselleştirdiğinde her şeyin nasıl yolunda gideceğini görecek, uygun olmayanları da "beta şemasından" çıktığı için elemeyi öğrencektir. çünkü çoğu erkek yanlış şemaları yüzünden yanlış kadınları seçip üstüne kendi doğrulayacak şekilde projeksiyon yapar.

    özellikle büyük bir aldatılmaya maruz kaldıysa kişisel deneyimlerinden anti-sosyal veya narsisistik kişilikler çarpık anlamlar çıkartmaya müsaittir.

    burada tartışılmıyor fakat daha büyük dertlerimiz var ve çoğu kişi farkında değil. burada öfke kusan çoğu kişinin "siyah hap" kavramıyla ilgili olduğu bilinmiyor. bazıları bilinçliyken, diğerleri tamamen habersiz olarak kırmızı hapı savunduklarını sanıyor.

    durum özetle budur.

    debe edit: imla.
  • ben bu redpillcilere kendi lisanlarıyla bir şey söylemek istiyorum: hepinizin g*tüne koyyim ahahahahahaha

    gadınlar alfaları yani redpillcilerin kendi deyimleriyle asabi saldırgan kaslı kötü zengin erkek seviyomuş.

    ben bi kadın olarak kendi şifrelerimi veriyorum yazınız: önce tipe bakıyorum tipini beğenirsem ve efendi sakin huzurlu asabi olmayan ve entelijans vadeden yani sıkıcı olmayacak kafa açacak bi erkekse aşık oluyorum, tipi beni çekmiyosa hiç yanaşmam o tip dediğim şey evrimsel yani bende eksik olan fiziksel özellikleri ve çocuklukta bilinçaltıma kazınmış bana çekici gelen ama benim bütünün ahenginden sıyırıp tanımlayamadığım şeyler olabilir. eğer tipini görünce beğendiysem ama bu redpillci amcıksikkırıklarının tabiriyle alfaysa hemen soğuyorum alfa sevmem zar zar kafamı şişirir huzursuzluk çıkarır ve kendi istediği olsun ister ben de saygısızlığına sinirlenirim ve birbirimizi ben asabi o asabi bıçaklarız çok hüzünlü

    redpillcilerin hepsini zehirleyip imha edip temizlemek istiyorum huzur veren sakin aklı başında neşeli eğlenceli erkekleri gölgeliyorlar parazit yapıyolar erkeklere önyargıyla yaklaşıyorum hepsi seks için samimiyetsiz davranıyo sanıyorum, alfalar ağlamasın tipiniz düzgünse sizi de sikerim yani sevgili olmayız ama bedeninizin güzelliğinden faydalanırım bu kadar ağlayıp havhav saldırmanıza gerek yok spora falan yazılın kendinize bakın gerçekler acı, aynada insanın kendini bile beğenemediği zamanlarda başkasının beğenmemesine sinirlenip yaşamak çok saçma, insani açıdan dostunuz olsa da istediğiniz ayarda sevgili bulamazsınız çünkü sevgililik ruhani olduğu kadar bedensel de bir vasıf yani kaportasal durumları yok sayamazsınız yöneliminiz ne olursa olsun, tipinizin birini çekmesini sabırla bekleyiniz iyi şanslar

    incel redpill vs bunlar batılı erkek insanlarının bir arada hareket etmek birbirlerini gazlamak özgüven inşa etmek için uydurduğu ve gündemi takip etme tatmini yaşamak isteyen saftirik insanların da bunları iyice meşhur ettiği kelimeler. türkiyedeki salaklar da aynı şekilde özeniyo olabilir ama incel dediğiniz şey türkiyede zaten bir kültür standart bir türk erkeği incel olarak yetiştiriliyo. batı senin ulaşmak istediğin seviyeye tur bindirmiş sana dönenler var sen içinde bulunduğun şeyin farkında değilsin.

    aşağıdaki mükemmel insana cevap veriyorum: öncelikle özür dilerim nefret söylemini kullanma sebebim üslubu "nefret söylemi" üzerine inşa edilmiş kesimlerin radarına girerek ciddiye almalarını sağlamak. cahil insanlar nötr ve doğru seçilmiş mantıklı kelimeleri anlamaz duygusal alanlarına girmek diyalog kurabilmek için saldırgan konuşuyorum maalesef. siz de bu yetmez ama evetçi kafadan çıkarak ezberden gitmek kişisel gelişim kitabından alıntı yapmış bot hesap gibi konuşmak yerine, lütfen deneysel uygulamalı ve bağlam içi yaklaşımlarla "yargı dağıtınız".

    yargı dağıtmak nedir ya aziniza sıçim bunu kullanan kıro cahillerin yargılamak diyemeyen embesillerin hepsini zehirleyip temizlemek istiyorum

    bakınız yine cahil insanların duygu alanına giren bir dil kullanıp dikkat çektim ahahahahahaha çünkü yargılamak yerine "yargı dağıtan" bir insan duygularıyla yaşayan onaylanmayı çok önemseyen güncel tabirlere aşık var olmaya çalışan biridir

    lütfen hepimiz yetersiz eksik yani canlı varlıklar olduğumuzu unutmadan ve önce kendimizi yargılayarak fikir sahibi olalım ama kendimizi yargılarken "keriz" gibi mutsuz etmeyelim yapıcı olalım düzeltmeye çalışalım kendimizi, hem bize de hayatta bir meşgale olur ahahahahaha, gidip kolay kolay başkalarına değil kendimize sarmak daha işe yarar bir hareket. ölü olmadığımızı hatırlayalım yani tam mükemmel bitmiş hareketsiz akışı durmuş bir "şey" değiliz. bi huzur verin be geri zekalılar şurada biraz kendi halimde yaşayıp gebericem işte zaten yormayın insanı ahahahahahaha ;(
  • kadın ve erkeği sınıflandıran, kutuplaştıran her türlü düşünce sistemi gibi bu da saçmalıktır. red pill dediğiniz hadise bir pseudoscience örneğidir, hepsi bu. hiç boşuna kendinizi yırtmayın. adamlar kaynak olarak hapıyutkarılarıbosver.blogspot.com tarzı şeyler sunuyor. şaka gibi.
  • (#120368634)

    "redpillcilerin hepsini zehirleyip imha edip temizlemek istiyorum"

    redpill dışında söylüyorum.herhangi bir ırka veya görüşe karşı nefret söylemlerinde bulunan insanları hayatınızdan çıkarınız.sizin hayatınız sizin projenizdir.her saniyenin değerini bilirseniz paraymış davranırsanız zaten eninde sonunda istediğiniz yere geliceksiniz.
  • kadın konusunu çok kafaya takmaktan oluyor hep bunlar. herhangi bir şeyi çok kafaya takmak zaten iyi değil, hele bir de gönül işlerinde ve cinsellikte takıntıya sahip olmak işte böyle akımlar doğuruyor.
    tespitlerinin bazıları yaşamak kadar basit bir aktivite neticesinde çok net anlaşılan şeyler iken böyle üstüne makale falan yazıyorlar ve bu bana biraz acınası geliyor.

    red pill 2-3 mantıklı argüman dışında kocaman bir saçmalıklar silsilesi olarak 18-35 yaş aralıgında genellikle bekar veya mutsuz ilişki içinde olan , görece büyük şehirde büyümüş, başarısız kadın ilişkilerine sahip olmuş, kalbi kırılmış veya kalbi kırılacak kadar bile iletişime sahip olmamış alt ve orta sınıf erkeklerinde abd çıkışlı bir akım.

    işte böyle akımlar globalleştikçe türkiye'de özellikle çok saçma yerlere gidebiliyor. bir kere takıntıdan beslenen bir akım ve sırf bu yüzden bile sakıncalı olması çok muhtemel. güçlü olmak ve kendi ayakların üzerinde durmak fikri çok temel bir hayatta kalma düşüncesidir, red pill bunları süsleyip köpürterek erkek dayanışması olarak sunuyor biraz ve bir grup terapisine dönüşüyor. fakat bilinçsizce yapılan bu grup terapisi günün sonunda kadın konusunda radikal fikirlere gidiyor. çeşitlilik yok çünkü genelde aynı yollardan geçen aynı soruna sahip erkekler tarikat gibi birbirine tavsiye veriyor. hangi akım olsa saçmalar zaten.

    abd dediğin yerde kadın ve cinsellik kavramı çok farklı bir kere. güzel bir kadının aklına gelen ilk şey güzelliğini paraya çevirmek. bu bazen porno endüstrisi bazen modellik ve muhafazakar takılıyorsan evlilik/ilişki yoluyla oluyor. hakim olan ve red pill'e kaynak oluşturan düşünceden bahsediyorum yoksa abd dediğin yer kültür olarak derya deniz.

    bu akımda aynı din gibi dogmatik çok fazla şey var ve erkekler bunlara kör bir şekilde tutunmaya o kadar hevesli ki bazen nerede yaşıyor bu insanlar falan diyorum. yaşlarına verip geçiyorum sonra*

    hayatın ve kadınların bugını bulmuş gibi davranmaları ve bunu kültür/coğrafya/sınıf gibi majör şeylerden bagımsız sadece cinsiyet ve evrime dayandırmaları biraz fazla yüzeysel.
  • kalıplaşmış yargılarla, dogmalarla yaklaşılmadığında her insanın hayatından bir kesitle doğruluğunu fark ettiği öğretiler bütünüdür. evrimsel olarak insanın içinde var olduğu duruma aykırı davranılan son birkaç yüzyılda sonradan edinilen öğretilerin baskınlığı sonucunda bu gerçeklere ulaşabilmek birtakım kalıplaşmış yargıları kırarak başlar. buna başlarken de yapılacak ilk iş "iyi erkek" tanımını doğru yapabilmekten geçiyor. kadının peşinden ayrılmayan; sorunları, hataları karşısında duyarlı davranan erkek iyi bir erkek değildir. ancak uzun bir süredir bu erkekler toplum tarafından "iyi erkek" olarak addedildiklerinden doğru olanın bu olduğuna inanıp gerçeği göremiyorlar.
  • boş ergen işleri bunlar. elbette ilişkilere dair bir şeyler öğrenmek güzel. ama buna kafa yorarsanız o olmak istediğiniz insan olamazsınız ilişkinizde. sadece öyle görünebilirsiniz.

    yazdıklarımdan başka bir şey okumayın ilişkilere dair. kendi yolunuzda yürüyün.

    ilişkilerde kendinize alıcı bulmak için;

    boy tip görünüş en önemlisi belkide ama değiştiremezsiniz. gidip spor yapın kaslı olun. giyim kuşama dikkat edin. tipinize özen gösterin. pasaklı gezmeyin. başka da yapcak bir şey yok.

    sizin karakteriniz çok önemli.
    tuttuğunu koparan tutarlı biri olmanız gerekiyor. saygı uyandırmanız gerekiyor davranışlarınızla. ve sosyal statünüz çok önemli. geçmişte yaptıklarınızla insanlar sizi değerlendiriyor. gelecekte ne yapacağınızla değil.

    ağzınız laf yapıcak yeri geldiğinde. sözlerinizle bazen rahatlık vermelisiniz bazen gerginliği arttırmalısınız. yersiz ve düşüncesiz konuşan biri isterse freuddy olsun, pek şansı yok. akıllı olun.

    bunları kullanarak kendinizi en başta beğendirebilirsiniz. sonrası sizin o kişiyle kurduğunuz bağda ve hissettirdiklerinizde yatıyor. her kızla zaten olamazsınız öyle bir dünya yok. reddedilmeyi öğrenin. sizi hak eden insanlarla olun. kimsenin götünü kaldırmayın. herkese bol şans. ^^
hesabın var mı? giriş yap