bük
-
bük:akarsu kenarlarindaki verimli tarlalar.
(bkz: bük camisi) -
(ara: *bükü)
-
bir denizciden aldığım bilgiye göre; denizcilerin dar koylara verdiği admış.
(bkz: hayıtbükü)
(bkz: ovabükü)
(bkz: palamutbükü) -
-
güney ege'de bu olay kontrolden çıkmış, deliliğin ağzına gelmiş. tabiri caizse bir "bük frenzy" hakim ortama. her şey bük. dağların denize dik uzanmasından mıdır nedir, zilyon tane küçük koy var. bu küçük koylara biri "bük" demeyi akıl etmiş, sanıyorum bu çok hoşuna gitmiş geriye kalan 25 milyon egeli'nin, çocukların kumdan kale yapmak için plaja kazdıkları havuzcuklar da dahil olmak üzere kıyı şeridindeki tüm girintilere bişii bükü demişler. "e ama eşeeenbükü" diye dalga geçiyordum ama sonradan farkettim ki o da var. bayaa bildğin eşşekbükü yani, yapmışlar onu da.
mavi tura falan da çıkmayın, adamı bük bük gezdiriyorlar.
bükböreği diye bişi yedim bi de. bildiğin kıymalı sigara böreği. güzeldi gerçi. -
aynı zamanda zonguldak'ın devrek ilçesine bağlı bir köy.
-
koy'un tersi.
-
deniz kenarindaki duz yer, yani plaj demektir.
beach ile ayni kokten gelirler.
(gotumden salladim ama dogru da olabilir) -
şeytan sofrası bitti şimdi sıra bük'lere mi geldi... elimizde avucumuzda zaten bir kaç tane denizin yeşille, sükunetle buluştuğu bük kaldı onları da mı yakmaya başladınız vicdansızlar.
biraz vicdan, biraz dikkat sahibi iseniz ne izmarit atar ne ateş yakarsınız buralarda.
ha kasıt varsa umarım ağaçları öldürdüğünüz için sizin de ciğerleriniz oksijensiz kalır. -
(bkz: biz üç kişiydik)
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap