*

  • godel escher bach'daki strange loop konseptiyle ilgili, yepisyeni bir douglas hofstadter kitabi. umariz (biz derken, society of mind felan yane) kabalci yayinevi bunu da evire cevire bi guzel yayinlar.
    ('ben bir garip donguyum' diye sey etseler ne super olur)
  • bugün kitapçıda görür görmez aldığım kitap. ilgililere duyurulur..
  • alfa yayınları'ndan çıkan çevirisini beğendiğim kitap. bendeki basımının kapağında kaplan resmi varken d&r'ın sayfasındaki basımında orijinal kapak ile aynı olan bir tasarım var ilginç bir şekilde.

    kitap ise bende ufaktan hayal kırıklığı yarattı, çünkü gödel escher bach ile arasında neredeyse 30 sene olmasına rağmen sanki yeni pek bir şey üzerine konmamış gibi hissettim, işin açıkcası yer yer de sıkıldım. yine de douglas hofstadter'in çağın en zeki adamlarından biri olduğunu, döngüler, garip döngüler ve kendine referans veren sistemlere olan ilginin ilerde daha çok kıymet verilen konular arasına gireceğini düşünüyorum.
  • zihin, benlik ve bilincin üzerine yazılmış ufuk açıcı kitap. douglas hofstadter'in kendi hayatından verdiği örnekler renk katmış kitaba
  • duygusal anlamda yoğun bir dönemdeyseniz ve buna rağmen zihninizi toparlayarak okumayı basarabilecekseniz tadından yenmez kitaptır. yazarın kendi hayatindan örneklemelerle geri zekalıya anlatır gibi anlatması da ayrı güzellik. ya da alfa yayınları yine çok tatlı bir iş çıkarmış... bilemedim.
    ben neyim, zihin ne, benlik soyut mu yoksa somut bir kavram mı? somut ise bunun ölçülebilir bir yanı var mı? soyut ise varlığımızla bu denli bütünleşebilmesini sağlayan ne?

    okumak için ertelemeyin.
  • gödel, escher, bach'ı okuyamayan bünyeye, konsepti anlamakta yardımcı olmuş(!), elfçe yazılmış geb'e nazaran, ölümlü mal insan dilinde yazılmaya çabalanmış ancak bunda da kısmen başarılı olabilmiş muazzam kitaptır efem.
    çok inat etmiştim geb'i bitirmeye çok uğraştım 100 kere başladım, 101 kere bıraktım. kitabın başlığı şöyle devam ediyor çünkü;
    "geb: bir ebedi gökçe belik, zihinlere ve makinelere dair metaforik bir füg."
    bir ebedi ney?
    meta mı forik füg?
    füg?!
    geb'den sonra ben bir garip döngüyüm'ü anlaşılmak(!) için yazmış olan douglas hofstadter blood elf'ine takdirlerimi sunuyorum. seviyoruz kendisini. kimse elf olarak doğmayı seçmiyo sonuçta.
    bi de türkçeleştiremediğimiz konseptleri türkçeleştirmeyelim reca edicem ya, belik gökçek.

    bu kitap da ingilizce okunmuyo ki dostlar, ama yapıcam bi gün. söz.
  • gödel escher bach'ın aslen bilinç ile ilgili bir kitap olduğununun anlaşılmadığını düşünen* douglas hofstadter'ın strange loop bazlı bilinç konseptini bu kez daha açık ve anlaşılır biçimde bir kez daha anlatmaya çalıştığı, haliyle geb'den yıllar sonra çıkmış olsa da onun özeti sayılabilecek kitabı.

    matematik, resim ve müzik hakkında birbirinden ilginç fakat beyin yakan konuları aşırı hevesli ve ilgi çekici biçimde anlatarak okurun dikkatini dağıtan geb'nin aksine bu kitabın bilinçle alakalı olduğu başından itibaren net biçimde anlaşılıyor. lakin kendisi tangent yani ana konudan sapıp yan konuları uzuuuuuun uzun anlatmanın şahı olduğundan hofstatder burada da sayfalarca gödel'in eksiklik teoremi ve principia mathematica'yı nasıl gömdüğünü anlatırken adeta kendinden geçiyor. konuyla doğrudan alakalı olsa da bu kadar detaylıca üzerinde durulmasına gerek var mıydı bilmiyorum.

    özetle kendine referans veren döngüler şeklindeki feedback mekanizmalarının bilincin temeli olduğu, buna dayanarak bilincin sıfır veya bir'den ziyade belli bir skalaya sahip olduğu görüşünü savunuyor.

    "sifon bilinçli bir varlık mıdır?" gibi enteresan şeyler düşünmüşlüğünüz varsa muhakkak okuyunuz, kitapta bunlardan bol bol bulacaksınız.
  • kitabın pdf ini bulabilen varsa lütfen yeşillendirsin !
  • şöyle bir bilindik söz vardır: “insanlar, eylemlerini belirleyen sebeplerin değil yalnız eylemlerinin bilincinde oldukları için kendilerini özgür zannederler.”

    bilinç, yapısı itibariyle kendine yönelik izlenimini kanıtlamak için yine kendi izlenimini kullanmak durumundadır.
    bir şeyin bilincinde olmak için bilinçdışı (farkında olunmayan) bilginin bilinçli yani farkındalıklı seviyeye çıkması gerekir. onun öncesinde ise farkındalık yoktur, “deneyim” yoktur. o halde eylem, sadece belirlendiği noktadan itibaren farkındalıklı haldedir; belirlenmesinden sonra bilinçli farkındalığa ulaşıldığı için “nasıl” belirlendiği “karanlık”tır. daha geriye gidilemezdir çünkü ötesi bilinçli olarak algılanabilen bir nokta değildir. “daha önce neyin olduğu” sorusu anlamsızdır.

    bunu gerçekleştiren bilinçdışı fail (ya da nöral ağları) ile bilinçli fail (ya da nöral ağları) bir bütündür.
    her birimiz birtakım eylemlerde bulunan sanal bir faillik hissini (yani benlik hissini) bizler için yaratan bir zihne sahibiz. tüm bu bedensel mekanizma gerek dışsal uyaranları gerek içsel hisleri ve hormonal durumları çözümleyip, anlamlandırır ve neticede bu bütün dinamik ağ veya yapı ya da mekanizma; dış dünya ile bedenin arasındaki farkı ortaya koyan sanal bir faillik yaratır. yapılan eylemlerin faili, bedene ait hislerin faili ve dış dünyadan gelen uyaranların deneyimleyeni. hepsi bir bütündür.

    bilinçli deneyim ile benliğin bir bakıma izleyici rolünde olma hali, başka bir açıdan “ne yapıyor olduğunu bilmenin hissi”ni deneyimlemek olarak düşünülebilir. neticede bu faillik hissi bu mekanizma ile yaratılmıştır ve eylemi gerçekleştiren de bu mekanizmadır. kendi kendini haberdar etmektedir.

    sistemde bir çıktı, diğerinin girdisidir.
    doğrusal olmayan bu dinamik sistemde her bir alt yapı, birbirine “ilişkiler ağı” ile bağlıdır.

    kendi kendine feedback verip, kendi kendini haberdar eden, kendi kendinin zamanını ölçen, action alan bir sistem, birbirine paralel iki aynanın ortasına geçip kendine bakmak gibidir.

    hofstadter amca bilinci bu yüzden karmaşık ve iterasyonlu bir loop olarak tanımlamıştır.
hesabın var mı? giriş yap