• bir baudelaire şiiri.

    derdim: yeter, sakin ol, dinlen biraz artık;
    akşam olsa diyordun, işte oldu akşam,
    siyah örtülere sardı şehri karanlık;
    kimine huzur iner gökten kimine gam.

    bırak, şehrin iğrenç kalabalığı gitsin,
    yesin kamçısını hazzın sefil cümbüşte;
    toplasın acı meyvesini nedametin
    sen gel, derdim, ver elini bana, gel şöyle.

    bak göğün balkonlarından, geçmiş seneler
    eski zaman esvaplarıyle eğilmişler;
    hüzün yükseliyor, güleryüzle, sulardan.

    seyret bir kemerde yorgun ölen güneşi
    ve uzun bir kefen gibi doğuyu saran
    geceyi dinle, yürüyen tatlı geceyi
  • (bkz: represyon)
  • dışarı sızmasın diye ruhundan tek bir hüzme, perdelerin çekildiği ve girmesin diye içeri dış dünyanın bütün tozu kirliliği pencerelerin örtüldüğü, kepenklerin indirildiği, insanın kendi iç seslerini dinlemeye başladığı ruh hali.
  • ey acı'm, sakin ol, ve artık rahat dur,
    akşam olsun diyordun; bak, oldu işte:
    kimine gam getirip, kimine huzur,
    kent bürünüyor karanlık bir örtüye.

    bu iğrenç ölümlüler kalabalığı,
    haz adlı zalim cellâdın kırbacıyla,
    dererken köle bayramında azabı,
    acı'm, uzak dur onlardan ve gel bana.

    göğün balkonlarından bak ölü yıllar
    günü geçmiş giysileriyle sarkıyorlar;
    keder yükseliyor gülerek sulardan;

    ölen güneş uyukluyor bir kemerde,
    ve, bir kefen gibi doğuya uzanan,
    sevgilim, yürüyen tatlı geceyi dinle...

    çeviri sait maden mi idir, bilemedim. sevilesi bi çeviri her halükârda.
    güzeltme: ahmet necdet çevirisiymiş bilenler bilmeyenlere söyler.*
  • kişiyi, kendinden başka hiç kimsenin heyecanlandıramayışı durumu.
  • faust:
    "sen çelişkinin ruhu*! yol göster bana,
    çok iyi etmişiz, düşünüyorum da, şimdi,
    walpurgis gecesi brocken'e gelmekle,
    içimize kapanıp toplumdan uzaklaşmak için." goethe - faust (çev. ismet zeki eyuboğlu)

    (bkz: içe dönmek)
    (bkz: walpurgis gecesi/@ibisile)
  • derdim: yeter, sakin ol, dinlen biraz artık
    akşam olsa diyordun, işte oldu akşam
    siyah örtülere sardı şehri karanlık
    kimine huzur iner gökten kimine gam

    bırak, şehrin iğrenç kalabalığı gitsin
    yesin kamçısını hazzın sefil çümbüşte
    toplasın acı meyvesini nedametin
    sen gel, derdim, ver elini bana, gel şöyle

    bak göğün balkonlarından, geçmiş seneler
    eski zaman esvaplariyle eğilmişler
    hüzün yükseliyor, güleryüzle, sulardan

    seyret bir kemerde yorgun ölen güneşi
    ve uzun bir kefen gibi doğuyu saran
    geceyi dinle, yürüyen tatlı geceyi
  • she past away'in debut albümü belirdi gece'nin muhteşem kapanış parçası. türk darkwave'in en başarılı soundlarından birisi olabilir. ülkede bu türde ne kadar şarkı var ki zaten!
  • dışa açılamayış.

    ciddi kazıklar yemeden kimse içine kapanmaz. kazıklar artık kabak tadı vermiş olacak ki kendisiyle en yakın arkadaş olmaya iter kişiyi. hala başaramadım kendimle en yakın arkadaş olmayı ama bu yönde çaba harcıyorum. bunu başarabildiğimde kimseye ihtiyaç duymayacağımı bilmek iyi hissettiriyor.
  • kötülük çiçekleri'nin (les fleurs du mal) 1868 tarihli üçüncü baskısında yer alan ve orijinal ismi recueillement olan bir baudelaire şiiridir.

    fransızcası ve erdoğan alkan çevirisiyle türkçesi şöyledir:

    türkçesi;

    içe kapanış

    yeter, uslan artık hüznüm, rahat tut yüreğini,
    akşam olsun diyordun, bak işte, kararıyor gün:
    yoğun, karanlık bir hava kaplıyor bütün kenti,
    kimine barış iniyor gökten, kimine hüzün.

    azapları, iğrenç kent, güneş batarken,
    arzunun, insafsız cellatın kırbacı altında,
    o, köle, aşağılık törenlerde devşirirken
    hüznüm, ver elini bana, gel, gel şöyle yanıma,

    onlardan uzak bir yere. bak nasıl eğiliyor
    ölü yıllar balkona, eskimiş giysileriyle;
    özlem suların derinliğinden çıkmış, gülüyor.

    uyukluyor batan güneş bir kemerin dibinde,
    ve, doğuya sürüklenen, uzun bir kefen gibi,
    dinle, sevgilim, yürüyen tatlı geceyi dinle.

    çev. erdoğan alkan

    fransızcası;

    recueillement

    sois sage, ô ma douleur, et tiens-toi plus tranquille.
    tu réclamais le soir ; il descend ; le voici :
    une atmosphère obscure enveloppe la ville,
    aux uns portant la paix, aux autres le souci.

    pendant que des mortels la multitude vile,
    sous le fouet du plaisir, ce bourreau sans merci,
    va cueillir des remords dans la fête servile,
    ma douleur, donne-moi la main ; viens par ici,

    loin d'eux. vois se pencher les défuntes années,
    sur les balcons du ciel, en robes surannées ;
    surgir du fond des eaux le regret souriant ;

    le soleil moribond s'endormir sous une arche,
    et, comme un long linceul traînant à l'orient,
    entends, ma chère, entends la douce nuit qui marche.

    charles baudelaire
hesabın var mı? giriş yap