• o sizin paris, roma, londra, prag diye örnek verdiğiniz avrupanın tüm başrol oyuncuları şehirlerin gençleri, her haftasonu uçak bileti alıp berline gelir. tüm iskandinav ülkelerinin gençleri her haftasonları 2-3 günlüğüne berline gelir. berlinde dünya üzerinde hiçbir ülkede bulunmayan bir underground kültür ve tekno kulüp olayı vardır. öyle altında lüks araba, ayağında alexander mcqueen, dudağında silikon wannabe tiplerin giremeyeceği kulüpler.

    louvre, big ben, trevi çeşmesi önünde selfie yapan instagramcı tiplerin hiçbiri bahsettiğim kulüplere giremez. her kim olursa olsun giremez. jennifer lopez de giremez ama çöpçü girebilir!

    berlin underrated bir şehirdir ve herkes de kolay kolay anlayamaz ve çözemez. iyi ki de öyle.
  • berlin'deki andreas murkudis mağazası bile berlini gözümde gözde şehir yapmıştır.

    cahillik ne güzel şey ya, her şeyi biliyorsun.

    vizyonsuz köpekler.
  • bir semtten diğerine bile gitme ihtiyacı hissetmeyeceğin şekilde kuruludur da ondan. pek fazla sivrilen şehir yoktur şehirde olan her şeyi hemen hemene köyde de bulabilirsin.
  • berlin ve frankfurt gayet güzel bence. özellikle berlin epey turistik bi şehir, listede prag'ı falan sayıyorsanız berlin'i de sayabilmeniz gerekir.
  • yazarların büyük bir kısmı okuduğunu anlamamış. adam güzel şehir yok demiyor ki. diğer avrupa ülkeleri gibi öne çıkan bir tane şehir yok diyor.
  • ilk entryi okurken, şimdi linç etmeye başlamışlardır bile dedim ve yanılmamışım çoğu yazar gibi.

    ota boka orta doğulu demeye bayılıyorsunuz anasını satayım. allahtan aklı selim yazarlar var da adamın ne demek istediğini anlamışlar.

    hatta iddiaya girerim ki almanya’nın çoğu şehri, türklerin gözünde bu kadar ünlü çünkü yeşilçamda olsun, orada yaşayan akrabalar, arkadaşlar sayesinde bizler almanya’yı bu kadar iyi biliyoruz. hiç gitmesen de almanya şehirlerine hakimsindir. eminim ki, bayern münih gibi bir futbol takımı olmasa, münih’in bilinirliği dünya üzerinde bu kadar olmazdı.

    kısacası; hak verdiğim tespit.
  • son dönemde değişen, değişmekte olan bir algı bu. başlıkta tarif edilen marka değeri berlin çevresinde oluşuyor sanki.

    şimdilerde bok var gibi herkes bir berlin sevdasına yandı. gençler ille berlin'de okumak istiyor. entelektüel faaliyetler eskiden daha dağınıktı, şimdilerde berlin'e kaydı ve burada toplanmaya başladı. türkiye'den almanya'ya akademisyen göçünü en çok berlin aldı. diğer avrupa kentlerinden haftasonu berlin kaçamağı yapanlar arttı. bu piyasalaşma almanya'nın dengeli ilerleyen sanayi, ticaret, eğlence ve kültür sanat faaliyetlerinde yavaş yavaş bir dönüşüme sebep olabilir.

    duvar yıkılmadan önce doğu berlin gerçekten de her iki alman devletinin kültür başkentiydi (dikkat ederseniz üniversite, müzeler, unter den linden vb. doğu'da kalıyor. batılılar doğu berlin'e geçebiliyor, müzelerden ve kütüphanelerden faydalanabiliyorlardı). 90'lar berlin'in "yeniden" başkent, "yeni" başkent ve federal "yeni" almanya'nın toparlanma sürecine uyum sağlama dönemi olarak yaşandı. 2000'lerden itibaren merkezî almanya fikri ortak başkent addedilen bohem berlin'de yoğunlaşıyor. ancak aslında bu durum çağa da almanya ruhuna da aykırı. çünkü hem çok-merkezli bir dünyadayız artık, hem de almanya tarihinde çeşitli toplumsal olayların sonucunda merkezîleşen ve markalaşan kentler vardır. genelde tek bir şehir tamamen parlayıp öne çıkmaz.
    örneğin edebiyat tarihi açısından jena, weimar, heidelberg önemlidir. ticaret açısından frankfurt önemlidir. deniz ticaretinde ve ihracatta hamburg ezer geçer. sanayi konusunda münih, stuttgart önemlidir. köln aslında bir kültür şehridir. kültür sanat etkinliklerinde leipzig de öne çıkan bir şehirdir. envai çeşit örnek sayılabilir. işte bu kentler tarihsel, endüstriyel, toplumsal, siyasal gelişmelerin sonucunda bu marka değerlerine kavuşmuşlardır. şu anda berlin'e yoğunlaşan ilgi ve bu toplu ilginin ne doğuracağı, nelere gebe olduğu pek çok açıdan önemli, çünkü bu eğilim biraz asimetrik ve ne kadar doğal olduğu tartışmalı.

    almanya'nın klişeleşmiş ve herkesin ilk anda aklına gelen tek bir kenti olmamasının sebebi ülkenin kendi tarihsel arka planında yatar (herkesin aklına başka bir kent gelir, zaten almanya bir tanesi değil, hepsidir).

    modernite ve kent kültürü konusunda walter benjamin okumayı öneririm.
  • ya suraya londra, paris, new york, roma yanina heidelberg yazani da gordum ya, yuregim gam yemez artik.

    almanya'nin sehirleri genel olarak guzel, tamam evet. ama basligi acanin da defigi gibi, bir marka metropolu yok. bunu kabullenmemekle neyin davasini gudutosunuz?
  • çünkü tüm şehirleri çok güzel eşitlik ülkenin her yanına dağılmış.

    bizim istanbulumuz ankara veya izmirimiz gibi insanlarda işin aşın bol olduğu düşünülerek göç edilen bir kaç şehirleri yok.

    kasabaları bile büyük kent olanaklarına sahip. ülkenin geneli gözde bir kaç şehirleri değil.
  • (bkz: quedlinburg) unesco listesinde olup şehirde akşam yürüyüşü yaptığınızda kendinizi ortaçağ'da hissettiğiniz alman şehridir.
hesabın var mı? giriş yap