• büyüleyici bir akustiği olan,sahnenin hemen altındaki kafesler ile o zaman ki oyunlarda aslan gibi hayvanların kullanıldığı izlenimini yaratan antik tiyatro.içerde resim çektirmek için bir gladyetör vardı.dışına bakılınca dehşet görünen bu abimiz konuşunca ne kadar duygusal olduğunu gösterdi.bazı ipneler adamla fotograf çektirip para vermiyormuş.o da işini yapıyor sonuçta.şöyle bir diyalog geçti aramızda.

    +abi o çağlarda da gladyetörler var mıymış gerçekten?
    -valla bilmiyorum ben 1 senedir burdayım.
  • roma dönemi tiyatro mimarisinin tipik bir örneği olarak kabul edilir. helenistik döneme ait olan mesela bir efes, bir bergama örneğinden farklıdır. gerçi onların da sonradan birtakım değişikliklerle roma tarzına uyduruldukları söylenir.

    tiyatro inşa biçimi açısından roma döneminin helenistik döneme göre belirgin farkı, tiyatro yapısının dış dünya ile ilişkisini kesmek, kapalı bir alan yaratmak kaygısıdır. sahne iki üç katlı duvarlarla adeta koruma altına alınmış, bunun yanında derinliği arttırılarak büyütülmüş, helenistik dönemde at nalı şeklinde olan, aynı zamanda oyun ve dans alanı olarak kullanılan orkestra alanı da yarım daireye dönüştürülmüştür. bundan amaç ise en kenardaki seyircilerin bile sahneyi daha rahat görebilmelerini sağlamaktır.

    demek oluyor ki icra edilecek sanata ait, onun ihtiyaçlarını esas alan bir iç mekân yaratma kaygısı ön plana çıkmış bu dönemde. tabii bu değişimin iyi olup olmadığı tartışma götürür. zira helen tiyatrosu onu çevreleyen manzara ile bütünleşik bir yapı görünümündeydi. oturma yerleri çevreye göre daha yüksek, sahne arka duvarı ise alçak olduğundan seyirciler hem oyunu, hem de kent manzarasını, denizi, zeytinlikleri filan izleyebiliyorlardı...
  • daha fazla ilgi ve tanıtımı hak eden muhteşem yapı. antalya merkezine çok yakın olan bu zamanın ötesinde eser ne yazık ki konserler dışında gereken ilgiyi görmüyor. aspendos tiyatrosu ve belkıs harabeleri o denli muazzam ki tek başlarına bir kenti gezi rotasına sokmaya yeter. collesium'u gördüğümde ilk aklıma gelen şey aspendos'un daha etkileyici olduğu idi.
  • antalyada bulunan ve türkiyede en iyi korunmuş roma dönemi tiyatrolarından biridir. tiyatro iki tepe üzerine inşa edilmiştir. marcus aurelius (161-180) döneminde inşa edilen antik tiyatro, 19. yüzyılda başlayan arkeolojik çalışmalarla ortaya çıkarılmıştır.
  • aspendos tiyatrosu’nu görmek için aspendos’a, diğer adıyla belkıs’a gidiyoruz. antalya’nın doğusuna giden yolun 39. km’sinde, serik ilçesinde yer alıyor. haritalardan yol tarifi alarak aspendos tiyatrosu’na varıyoruz. devasa yapı hemen dikkatimizi çekiyor, epeyce geniş bir otopark alanına park ediyoruz.

    http://bigunyineyoldayiz.com/…i-aspendos-tiyatrosu/

    aspendos’un tarihi
    aspendos mö. 10. yüzyılda akalılar tarafından köprüçayı nehri’nin yakınında bir tepede kurulmuş. şehir mö. 147’de yunanistan’ın perslere galip gelmesine şahitlik etmiş. büyük iskender’in ölümünden sonra da ptolemaios egemenliği başlamış. şehir bizans ve selçuklu zamanında da varlığını sürdürmüş. gerek ihraç ürünleri gerekse nehre yakınlığı ile ekonomik açıdan oldukça rahat bir kent olmuş. ayrıca aspendos’ta, yakındoğu ve akdeniz için önemli sayılan atlar yetiştirilmiş. aspendos, politik açıdan çok ön planda olan bir kent olmasa da, o dönem için kendi paralarını basacak kadar önemli bir kent durumundaymış.

    aspendos’ta neler görülmeli?
    aspendos’a gelindiğinde ilk görülecek eser tabii ki tiyatro. onun haricinde su kemerleri ve aspendos antik kenti görülecek diğer noktalar. antik kent, amfitiyatronun yaslandığı yamacın yukarısında bulunuyor. burada bazilika, agora, tapınak ve hamamlar, görülecek yapılar arasındaymış. ama biz zaman kısıtımız nedeniyle ancak tiyatroyu ve su kemerlerini gezebiliyoruz.

    aspendos tiyatrosu

    aspendos tiyatrosu, akdeniz’in en iyi korunmuş roma tiyatrosu ünvanına sahip ve yakın zaman kadar burada etkinlikler düzenleniyormuş. 15 – 20 bin kapasiteli bu tiyatro, ms. 2. yy’da imparator marcus aurelius devrinde şehrin iki zengini curtius crispinus ve curtius auspicatus tarafından inşa ettirilmiş. tiyatro, sahne akustiği ile efsanelere bile konu olmuş.

    tiyatro, selçuklu zamanında da sultanların konakladığı kervansaray olarak kullanılmış ve bu dönemde gördüğü onarımlar sayesinde de günümüze bu kadar sağlam bir şekilde ulaşabilmiş.

    aspendos kralı, kızı belkıs’ı aspendos şehri için en iyi işi çıkaran birine vereceğini duyurmuş. bunun üzerine bir mimar günümüze kadar ulaşan su kemerlerini inşa ederek şehre 25 km. uzaklıktan su getirmeyi başarmış. kral bu su kemerlerinden etkilenerek kızını, su kemerlerini inşa eden gence verecekken, kızıyla evlenmek isteyen başka bir mimarın yaptığı tiyatroyu da ziyaret etmiş. kral, ziyareti sırasında da su kemerlerinin şehir için daha faydalı olduğunu düşünürken, sahnede yuvarlanan bir paranın sesinin en yukarıdaki koltuklardan duyulduğunu fark etmiş. bunun üzerine tiyatronun akustiğinden etkilenerek kızını aspendos tiyatrosu’nun mimarına vermiş.

    aspendos su kemerleri
    antik kenti gezemesek de, 1 km’lik kısmının günümüze ulaşmasıyla bilinen, mühendislik eseri su kemerlerini de görüyoruz. su kemerleri kuzeydeki dağlardan aspendos’a su getirmek için yapılmış. aspendos’taki su yolları en iyi korunmuş örneklerinden biri olma özelliğini taşıyor.

    tarihi aspendos köprüsü
    aspendos’a giderken köprüçay üzerinde bulunan tarihi aspendos köprüsü’nü de görmeye gidiyoruz. ms. 4. yüzyılda buraya romalılar tarafından bir köprü yapılmış. ancak o köprü depremler nedeniyle yıkılmış. selçuklular zamanında alaeddin keykubat tarafından 13. yüzyılda yeni bir köprü yapılmış. 225 metre uzunluğundaki 7 gözlü tarihi aspendos köprüsü bugün de kullanımda ancak araç trafiğine kapalı.

    fotoğraflar ve diğer yazılar için:
    http://bigunyineyoldayiz.com/…i-aspendos-tiyatrosu/
    http://bigunyineyoldayiz.com/
  • 1930 yılında atatürk'ün ziyaret ettiği yer

    "nuri ulusu anlatıyor:

    1930 yılının tahminen mart ayıydı, atatürk'le beraber bir antalya seyahatimizde, yakın yerlerdeki gezilerimiz sırasında yolumuz aspendos antik tiyatrosu'na düşmüştü. atatürk bu tür tarihi yapıtları pek sever ve bunların restore edilerek çok iyi bakılmasını isterdi. "bunlar bizim tarihimiz, bunları yaşatmamız lazım, gelecek nesil bunları görüp bu eserlerle iftihar etmeli" derdi.

    nitekim aspendos'u gezerken, ilgilileri çagırdı ve onlara "buralarda eskiden tiyatrolar oynarmış, perge gibi yerlere arenalarda dövüşler yapılırmış, neden şimdi bunları yapmıyoruz, mesela bir aspendos'ta neden? bizim tarihi ana sporumuz güreş müsabakalrı yapılmıyor. buralarda muhakkak uluslararası güreşler tertip edin, yerli ve yabancı konuklar gelsin, seyretsinler. aspendos'u yaşatın, aksi halde burada otlar biter, taşlar sökülür, bu canımtarihi eser biter gider" diye emir niteliğinde tavsiyede bulundular. yanlış hatırlamıyorsam 1930 senesiydi ve de atatürk'ün bu sözlerini yazdırıp, aspendos'un kapısına asacaklarını belirttiler. asıldı mı? asılmadı mı? bilemiyorum, ama güreş müsabakaları, hatta ananevi yağlı güreşlerin uzun yıllar boyunca zaman zaman burada yapıldığını hatırlıyorum."

    http://www.isteataturk.com/…erde-bulunuyor-09031930
  • türkiye'de hakettiği değeri göremeyen en önemli antik eser budur. bu kadar muazzam büyüklükte, harika bir akustiğe sahip, muhteşem bir şekilde günümüze kadar ulaşabilmiş bir yapı dünyanın başka bir yerinde olsa hepimiz gitmek için yarışırdık ama bizde olduğu için kimsenin umurunda değil. tarih derslerimizde bile anlatılmıyor bu eserler, ona yanıyorum. bu ülkede aspendos'u görmeden ölen milyonlar var ki bu büyük bir kayıp..
  • bu yılki aspendos opera ve bale festivalinden bı seyırcı dıyalogu
    (ıkı yaslı kokona konushmaktadır)
    -shekerım taamam antık felan ama olmaz kı yanı hastası var yashlısı var barı merdıvenlerı bı elden gechırsınler dımı kayıp dushucek mıllet (tarıhı mekan dııl esasen konser salonu ya haklı teyzem)
    -ay eevet haklısın hayatım ( bu da taaahut memuru olup her soylenene katılmayı fıkır zannedenlerdendır)
  • basamaklarında uzanıp başım o'nun dizlerinin üstündeyken gökyüzünü seyrettiğim büyüleyici mekandır.
hesabın var mı? giriş yap