hesabın var mı? giriş yap

  • "peki hocam bizim hiç mi nükleer silahımız yok? bonba gibi bişi falan?" sorusunun ısrarla sorulduğu derslerdi. bol bol komplo teorileri sorulurdu bizim albaya. adam da ısrarla "türkiye cumhuriyeti'nin kendini savunacak gücü vardır." diye cevap verirdi. işte böyle ısrarlı sorulara bile sabırla cevap veren bir adamdı. iyi bir adam, iyi bir öğretmendi. müfredat neyse onu anlatır, geri kalan zamanda da soruları cevaplar, bizimle sohbet ederdi. öyle tekmil falan da istemedi hiç. hatta ilk ders kendini tanıttı, bizi tanıdı. "sorusu olan var mı?" diye sordu. arkadaşın biri "tekmil vercek miyiz komtanm?" diye sordu. o da "gençler burası kışla değil. siz de asker değilsiniz. siz öğrencisiniz burası da okul. ben de burada öğretmenim. bana öğretmenim ya da hocam diyebilirsiniz ama bana burada komutanım demeyin." demişti. işinden dolayı gelemediği bir hafta olduğunda, ertesi hafta derse girince gelemediği gün için özür dilerdi.
    öyle bir albaydı kendisi.

  • bazı yabancı dillerde karşılaşılan nesnelerin eril veya dişil olması, güzel türkçemizde olmadığını düşündüğümüz bir kavramdır. hatta böyle yabancı dilleri öğrenen arkadaşlarımız ve yakınlarımızın canını sıkan "sapık bunlar! kravatın da cinsiyeti mi olurmuş?" gibi tepkiler vermesine yol açan bir durumdur.(bkz: almanca)(bkz: fransizca)(bkz: ispanyolca)
    halbuki cümlelerimizin gizli öznesi gibi nesnelerimizin de gizli cinsiyeti bulunmaktadır. biz sadece, pratik olduğumuzdan ötürü artikel gibi dandik işlerle uğraşmamaktayız. ama bu sizi yanıltmamalıdır. söylediklerimi bir kaç örnekle açıklayayım:
    türkçe'de nesneler tekil halde dişil durumdadır. ör:
    "-ne olmuş bu kaleme?"
    "-ne var ki?"
    "-**ına komuşsun"
    ör2: (kapı çarpar)
    "-hay **ına koyiim senin gibi kapı"
    ya da "hay skiim senin gibi kapıyı"

    nesneler çoğul halde eril durumdadır. ör:
    "-naapmışsın walkmanime? ne hale gelmiş bik bik bik..."
    "-yeter be walkmenler s*ksin seni"
    gördüğünüz gibi 'walkmanler' eril hale geldi.

    bunların yanında türkçe'de başka bir dilde rastlamadığım (elbette başka bir dilde de bulunabilir) sahipliğin erilliği ve dişilliği vardır. bunu da böyle bir örnekle açıklayabiliriz:
    sahipler kibar/resmi konuşmada nötrdür: "onun bilgisayarı"
    az kibar/sinirli konuşmada erildir: "eşşoğlueşşeğin bilgisayarı" //gördüğünüz gibi sahip eril oldu
    kaba/çok sinirli konuşmada dişildir: "s*ktiğimin/**ına koduğumun bilgisayarı" //sahip dişildir

    ilgili bir konu olarak (bkz: turkcede ucuncu sahis zamirlerinin belirsizligi)
    ve tabi ki (bkz: guzel turkcemiz)

  • muhabbetşinas biri değildir. açıkçası ben de böyleyim. bu durum bazen beni düşündürmüyor da değil. sonuçta insanlar tarafından yanlış anlaşılıyorum, kötü bir izlenim bırakıyorum diye düşünürüm.

    mesela adam soruyor sana bir şeyler sen de güzel güzel anlatıyorsun; yeri geldiğinde neşeli ve nüktedan aktarıyorsun yaşadıklarını ama iş soru sormaya, muhabbeti tersine çevirmeye gelince hiçbir şey sormuyorsun. o adam senin nereli olduğunu sormuş; nelerle iştigal ettiğini merak etmiş; bunlara yorum getirmiş vs. ama sen her şeyi anlattıktan sonra susup oturmaya devam ediyorsun.

    bazen de ulan ben de sorayım şunun nereli olduğunu diyorum ama harbiden hiç merak etmiyorum lan. sıfır merak yani. adam senin kütük'le ilgili şakalar espriler bile geliştirmiş; sen hiçbir şey sormuyorsun. o yüzden soru sorulmadığı sürece konuşmayan insanı sadece ketumlukla açıklamak mümkün değildir. bazı zaman çoğu şeyi ilginç bulmayan biri de olabilir.

  • gece vakti bir mahallede görevli 40 bekçi varsa 30 tanesi benzin istasyonlarında, üniversitelerin giriş kapılarında, gece kapalı olan iş yeri merkezlerinin girişlerinde, otoparklarda çadır kurmuş, plastik sandalyelerine oturmuş hangi arabayı alacaklarını tartışıyor. yemek, çay söyleyip taşak muhabbeti çeviriyor. dün belediyenin önünde bir kadın öldüresiye dövülürken akla gelen "nerede bu gece kartalları?" sorusuna cevap isteyenler için söyleyeyim dedim.

  • allah diyen aslan espirisi ne doğu'ya ne cem yılmaz'a aittir. bu espiri türk ateistlerinin 30 senelik espirisidir.

  • 24 mayıs 1941 günü danimarka boğazında almanların ünlü savaş gemisi bismarck ve ağır kruvazör prinz eugenin karşına yanında henüz denize indirilmiş yeni savaş gemisiprince of wales ile çıkan ingilizlerin dünyaca ünlü savaş kruvazörüdür.

    savaş kruvazörlerinin temel mantığı olan hafif zırh - ağır top kombinasyonuna sahip olan bu gemi ilerlemiş yaşına rağmen bu çarpışmaya girdiğinde halen home fleet in gözbebeği ve amiral gemisidir.

    bismarck karşısında bu kadar çabuk tahrip olmasının nedeni onu ne pahasına olursa olsun batırmak veya hasara uğratmak istemesidir, bunun sebebi bismarckın çarpışma gerçekleştiği zamanki pozisyonunun atlanik konvoy rotalarından sadece birkaç yüzmil uzak olmasıdır, kendisine ve görev gücüne komuta eden amiral holland sisli bir havada iyi eğitilmiş ve donatılmış bir düşmana karşı cesurca bir girişim yapmış almanları şaşırtmayı başarmıştır, ancak bismarckın kalın zırhı öldürücü bir darbeye izin vermemiş alman zırlısı ancak taktik açıdan hafif hasarlarla bu saldırıdan kurtulmuştur, tecrubesiz bir mürettebata sahip prince of wales hood a yeterli korumayı sağlayamazken prinz eugen ve bismarck bu saldırıya birlikte ustaca cevap vermiş, hood u kısa sürede batırmışlardır, bu faciada sadece hms electra destroyerinin kurtardığı 3 denizci sağ kalmıştır..

    ne varki bismarck, hoodun lanetini üzerinden atamamıştır; aldığı isabetin yedek yakıt deposunu delmesi sadece uzun ve verimli bir atlantik seferini önlememiş arkasında bıraktığı yakıt izi birkaç gün sonra hms ark royalın swordfish uçaklarının onun yerini bulmasına ve kendisini sakatlayan torpido isabetine sebep olmuştur.

    taktik ve propaganda açılarından bakıldığında hms hoodun tahribi almanlar için jutland savaşından daha büyük bir zaferdir, meseleye stratejik açıdan bakıldığında ise ingilizler verdikleri ağır kayba rağmen galiplerdir; bismarck ingilterenin kendisinden birkaç yüzmil ilerde akmakta olan candamarına hiçbirzaman ulaşamamış, dahası şansın da yardımıyla tahrib edilebilmiştir.

    bu kadar ünlü olmasa da çok benzer bir olay için (bkz: jervis bay)