ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
egemen bağış'ın prag büyükelçisi olması
-
çekya ile çok da önemli bir ilişkimiz olmadığını düşününce şu çıkarımı yapıyorum; adamı resmen devletin imkanlarıyla tatile göndermişler.
abdürrahim albayrak'ın oynadığı zombi filmi
-
http://i.radikal.com.tr/…/09/14/fft22_mf540689.jpeg
fotoğrafın en solundaki şahıs abdürrahim albayrak değilse sözlüğü bırakıyorum.
not: link ile ilgili düzeltmeyi yapan (bkz: insani oldurmeyen sey tuhaflastirir) nickli arkadaşa teşekkürler.
nesin matematik köyü
-
hoşgörüsü bol köydür.
2 sene önce ramazan ayında köydeki matematiksel iktisat kampına katılmıştım.
oruç tutanlara kimse ters bir bakış dahi atmıyordu.
hatta muhabbetin uzadığı gecelerde, sahura kalkan arkadaşlarla güzel de bir ortamımız oluyordu.
yani, anlamıyorsanız, bok atmayın ya.
ali nesin ağzıyla söyledi zaten;
"çapsız ülkelerde çaplı insanları sevmezler. herkes çapsız olsun ki, çapsızlıkları fark edilmesin"
abuk subuk yorumlarla çapsızlığınızı ortaya çıkarmayın.
şu güzel ortamı bozmayın.
otuzluk abilerden genç sözlük erkeklerine öğütler
-
kendinizi layık gördüğünüz işte bir başkası çalışacak;
istediğiniz arabaya bir başkası binecek;
beğendiğiniz kıyafetleri bir başkası giyecek;
ve hatta
sevdiğiniz kadın bir başkasıyla evlenecek.
üzülmeyin...
ibrahim tatlıses
-
kaldırıldığı hastanede yaşam mücadelesi veren tek kişi, tek hasta. hastanede yatan geri kalan herkes oraya tatile gelmiş belliki.
okuduklarımdan anladığım kadarıyla aynı katta bulunan hastaların refakatçileri dışarı çıkartılıyor (tehlike arzettikleri için), hastaların cep telefonlarına el koyuluyor, hatta ve hatta -abartılmamışsa şayet- hastaların kapıları dışardan kitleniyor. çok normal, çünkü o insanlar oraya tedavi olmak için değil hastanenin otel hizmetinden faydalanmaya gelmişler. hastalar ibrahim tatlıses için bu kadar tehlikeli bulunurken, hastanenin içi ana baba günü gibi. bütün ünlüler bir koridora toplanmışlar sanki, durumu iyiymiş çığlığı, aman durumu kötüye gidiyormuş çığlığı.. onlar, hasta ibrahim tatlıses için duydukları endişeden ne yaptıklarını bilmiyorlar, diğerlerine saygı göstermeyi düşünecek kadar kafaları yerinde değil. zaten onlar ünlü. kimse hesap soramaz, kimse onlara lütfen burada beklemeyin, şurada bekleyin diyemez. onların telefonlarından dışarıya bilgi sızamaz, onlar tehlike arzedemez.
aynı katta odasına kapatılmış refakatçisiz hastayla o kalabalıkta kim ilgilenebilmiş, "bu ne gürültü uyuyamıyorum" dediğinde hangi şık cevap verilmiş çok merak ediyorum.
ağlayan erkek
-
asla ağlatan erkek kadar kıymeti bilinmeyecektir
1900 yılında avrupa şehir nüfusları
-
nerdeeeen nereye denilebilecek bir tabloyu ortaya koyar. misal, istanbul o yıllarda birmingham'ın dörtte üçü kadar iken bugün 15 katıdır.
1- london: 6,507,000
2- paris: 3,733,000
3- berlin: 2,644,000
4- manchester: 1,920,000
5- vienna: 1,770,000
6- birmingham: 1,360,000
7- saint petersburg: 1,347,000
8- essen-ruhr: 1,300,000
9- moscow: 1,096,000
10- leeds: 1,004,000
11- hamburg: 983,000
12- liverpool: 963,000
13- ıstanbul: 900,000
14- glasgow: 867,000
15- budapest: 861,000
16- warsaw: 711,000
17- newcastle-upon-tyne: 688,000
18- brussels: 650,000
19- naples: 610,000
20- barcelona: 552,000
21- madrid: 540,000
22- prague: 535,000
23- milan: 524,000
24- amsterdam: 524,000
25- munich: 519,000
26- lyon: 508,000
lille: 500,000
marseille: 479,000
kattowitz/katowice: 440,000
rome: 414,000
rotterdam: 372,000
lisbon: 359,000
bucharest: 286,000
kiev: 258,000
athens: 181,000
çocuklarla girilen komik diyaloglar
-
kiz cocugu, babasi calisirken onu mutlu etmek icin ulasabilecegi ve favorisi olan "bal" ikram etmek istemistir. cunku bal mutluluktur, yiyen kisi akilli olur, saglikli olur. kiz bunu ogrenmis ve kabul etmistir.
- sana bal getirdim. calisirken enerji verir.
+ tesekkur ederim kizim. ama cok tatli olacak. masada birak, sonra yerim.
kiz bali birakmadan gider. ben "uzdum mu" diye dusunurken elindeki balla tekrar gelir;
- baba, senin icin tuz ekledim. artik tatli degil. yiyebilrisin.
ikinci kez negatif cevap veremeyecegim icin "tuzlu bal" yemeye basladim. kendi istegimle yiyecektim ama kizimin "problem cozuldu" algisi, kendi elleriyle bana tuzlu bal yedirmesi icin yeterliydi. tam olarak nasil bir yuz ifadem oldu bilmiyorum. kizim ne gorduyse yeni bir teklif geldi;
- cok tuzlu olduyse seker ekleyelim mi?
(ekledik. tuzlu sekerli bal yedim)
* kizim 4 yasindayken.
25 mayıs 2015 istanbul başakşehir fenerbahçe maçı
-
mayıs bizim ayımız, volkan sizin ayınız.