hesabın var mı? giriş yap

  • imamoğlu'nu sevmeyen biri olarak herhangi bir gariplik görmediğim olay.

    kadınlar ayda bir adet görüyorlar ve bu pedleri kullanmaları gerekiyor arkadaşlar, bu saklanması ya da utanılması gereken bir sır değil.

  • ne güzel sendromsuz pazartesi, iş çıkışı eve dönerken yol üzerindeki barda oturup maçı izlerim bir iki bira içerim diye düşündüm.

    sonra dedim ki bira 30 tl, 4 tane içsem 120. e iş çıkışı aç gidicem bi bira tabağı vs. söylesem, bi de maç parası da alıyorlardır muhtemelen. minimum 200lük olduk iki saatte.

    pazar pazar bunları düşünüp of çektim. sonra dedim ki al bi öküz öldüren gel eve selçuk'tan izlersin, yapacak bişey yok.

    ülkenin en iyi 3 üniversitesinden birinden mühendislik mezunuyum. tuttuğum takımın maçını iki bira içip izlemeyi çok görüyor bana memleketim. emeği geçen herkesin allah bin türlü belasını versin, cehennemde yansın.

    bari izlediğim link donmasın da iyice gecem zehir olmasın. seyir zevki yüksek olsun, iyi olan kazansın.

    edit: en çok yeşillendirildiğim entry'm oldu. yaklaşık 100-150 arası mesaj aldım. ışverenim, işini iyi yapan bir mühendis bulsam 20 bin lira maaş vercem sen kendinde ara suçu diyeni mi ararsın, kahvede çay içerek izle 10 lira tutar herşeyden şikayet etmeyin mk diyeni mi ararsın. ülkenin tam özeti gibi sözlük de.

  • t.a: turabi'nin annesi
    t: turabi

    t.a: alo
    t: meryem sultan nabıyooğğn?
    t.a: turabi?
    t: benim benim.
    .....(arada diyaloglar falan)

    t: iyiyim ana sen nasılsın?
    t.a: sesini duydum çok kötü oldum sdfghfdxghdfghdgjdxsdfgfd

    teyzecim biz ayrıca izliyoruz. bide bizim halimizi düşün.

  • son zamanlarda bu kadar mantıklı söz pek duymamıştım. 3 katlı binaları üniversite , 3+1 daireleri fakülte veya sınıf ilan eden eğitim pazarlamacılar inşallah bir an evvel defolup giderler.

  • bir fizik sorusu.

    "evrendeki limit hız, ışık hızıdır" derken ifade bir miktar eksik oluyor. "evrensel hız limiti, ışığın hızına eşittir" dersek bu biraz daha belirleyici olur.

    evren neden hıza bir limit koyar? çünkü evrende kaos oluşmaması için başlıca iki koşul vardır:

    1- nedensellik ilkesinin çiğnenmemesi
    2- yerellik ilkesinin çiğnenmemesi

    bu ikisinin ne olduğunu şurada kısaca açıkladığım için tekrar yazmayacağım:
    #162335589

    evren bu iki nedenden ötürü hıza bir sınır koyar ve sadece durgun kütlesi 0 olan parçacıklar bu hıza sahiptir. peki, neden mesela onun da durgun kütlesi 0 olduğu hâlde "gluon hızı" demiyoruz da "ışık hızı" diyoruz? bu tamamen foton ile gluonun keşfedilme tarihleriyle ilgili. foton daha eski tarihlerden beri bilinir olduğundan isim hakkını da o kapmış.

    o zaman gelelim soruya: ışık hızını geçersek ne olur?

    bir kere her zaman aynı cümle gelir karşınıza: geçemeyiz.

    ama insan meraklı bir varlık. üsteler: "ya tamam, olmaz ama hayal kurmak da mı yasak? geçebilseydik ne olurdu?"

    olacağı şu: yukarıda yazdığım 2 ilke de çiğnenirdi. ışık hızını geçebilmeyi hayal etmek demek, bir fizik yasasını çiğnediğimizi hayal etmek anlamına gelir. eğer bir yasayı çiğnersek, hepsini çiğnenir hâle getiririz çünkü fizik yasaları bir bütünlük içerisinde çalışır.

    dolayısıyla ışık hızını aştığımızda, hayali de olsa geleceğe ve hatta geçmişe gidebiliriz ama evren bizim bildiğimiz evren olmaktan da zaten çıkar. yani bu durum birtakım paradoksları beraberinde getirir. ne gibi? mesela:

    ışıktan hızlı gittik ve yerellik ilkesini çiğnedik diyelim. bu durumda evrenin bizden çok uzak bir köşesindeki bir gama ışın patlaması, dünyamızı da silip süpürdü. oysa biz, var olması gereken o dünyada, var olması gereken biri olarak aşmıştık o hızı. şimdiyse dünya tamamen yok oldu. "gidecek başka yer bulurum" diyorsunuz belki ama nedenselliği de çiğnemiştik az önce. yani dünya belki de siz daha var olmadan önce yok oldu.

    görüldüğü gibi bu tür konular, düşünce deneyi yapmamız konusunda bile bizi zora sokuyor. ayrıca ışık hızını geçmenin tek sonucu geleceğe gitmek olmazdı. bu hızı bir şekilde manipüle etmenin yolunu bulmuşsanız, geçmişe de gidebilirsiniz demektir.

    biliyorum bunlar, üzerinde düşünüp fantastik hayaller kurmak için çok tatlı konular ama düşünce deneylerinin doğru çalıştığı konular, fizik yasalarını çiğnemediğiniz konulardır.

  • öğrenim kredisiyle yaşayan öğrencidir. on lirayla yumurta ve ekmek alıp evdeki aç arkadaşlarını doyuracaktır.

  • su an karim los angeles - istanbul ucaginda.
    malezyadaki olayin oldugu gun bu basligi gorunce bir an kalbim hizlandi bir dusuncesiz yuzunden.

    sozlugu hic ilgilendirmeyen ucustur. atin luzumsuz adamlari buradan ya.

  • gece gece aklıma nereden geldiğini bir türlü bulamadığım ilginç hadisedir. bu hadiseyi araştırırken larry allen'ın the encyclopedia of money isimli kitabında konuyla alakalı küçük bir kısma denk geldim. bu kısımdan ve internette gördüğüm birkaç farklı kaynaktan yararlanarak çok sınırlı ekonomi bilgimle kısaca aktarmaya çalışayım. 1. dünya savaşı sonrasında yunanların anadolu'da büyük yunanistan'ı kurma hayaliyle (bkz: megali idea) ingilizlerin de desteğiyle başlattıkları savaş yunan ekonomisini büyük bir zorluğun içine sokmuştu. ortada çoğunluğu savaş sebebiyle alınmış borçlar yüzünden batağa saplanmış bir ekonomi bulunmaktaydı. böyle bir ekonominin baskısı da yunan hükümetinin 25 mart 1922'de tarihte görülmüş en ilginç ekonomik çözüm yollarından birini açıklamasına sebep oldu; parayı ikiye bölmek. bu yeni çözüme göre elinde kağıt banknot bulunan herkes parasını ortadan ikiye bölecek ve bir yarısını kendisi alıp diğer yarısını devlete verecek. vatandaşta kalan kısım yarı değeriyle (yani 10 drahmilik bir kağıt banknot ise ikiye bölününce bir yarısı 5 drahmi değerinde) tedavülde kalmaya devam edecektir. paranın diğer yarısını ise vatandaş hükümete teslim edecek ve karşılığında %6.5 faiz oranı ile 20 yıl vadeli bir tahvil alacaktır. yunanlar aynı yöntemi bir de 23 ocak 1926'da bu sefer paranın dörtte üçü sahibinin elinde kalacak şekilde bir kez daha uygulamışlardır. bu yöntem sonucunda ya da sayesinde enflasyon 1923'te enflasyon %85'leri görse de azalmaya başlamış ve 1920'lerin sonuna doğru iyice normale dönmüş. ayrıca benzer şekilde osmanlı imparatorluğu da 1. dünya savaşı'nın sonuna doğru 1 liralık banknotları dörde bölerek çeyreklikler olarak kullanmış ve ikinci dünya savaşı yılları sırasında finlandiya hükümeti de benzer bir tedbir uygulamış anlaşılan.