ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
zeigarnik etkisi
-
rus psikiyatr ve psikolog olan bluma wifona zeigarnik’in adıyla anılan ve ilk olarak 1900’lerin başında fark edilen ve gündeme gelen kavram.
1920’lerde zeigarnik bir grup psikolog arkadaşıyla beraber bir restorana gider ve siparişlerini verir. siparişi, tek bir garson almıştır. daha şaşırtıcı olanı ise hiçbir siparişi kaydetmemiş olmasıdır. garson hiçbirinin siparişini unutmadan eksiksiz ve yanlışsız olarak getirmiştir. grup, yemeklerini yemiş ve restorandan çıkmıştır.
ziegarnik restoranda şalını unuttuğunu fark eder ve geri döner. kendilerine servis yapan garsonu bulur ve şalını görüp görmediğini sorar. garson ne kendisini ve ne de şalını hatırlamaktadır. hatta o kalabalık psikolog grubunu bile hatırlamamaktadır. bu durumu çok şaşırtıcı bulan zeiganik garsona bunca siparişi aklında nasıl tuttuğunu sorar. garsonun psikoloğa söylediği tek şey, siparişleri aklına yazıp, yemeklerin ilgili kişilere ulaştırılmasını sağladıktan sonra siparişleri aklından sildiğidir. bu durum zeigarnik’in çok ilgisini çeker ve yaptığı çalışmalarla şu sonuca ulaşır: bitirilmemiş, sonlandırılmamış işler, zihni daha fazla meşgul etmektedir. iş bitince, zihin bu meşguliyetten kendini kurtarmaktadır.
daha sonraları birçok araştırmaya konu olan bitmemiş işler teorisi aslında tabir yerindeyse zihnimize adeta birer çivi gibi çakılı kalan plan, proje ve işleri anlatmaktadır. örneğin öğrenciler ders çalışma planı hazırlar. ve kendine söz verir; ilk pazartesiden itibaren bu çalışma planına uymaya başlayacaktır. başlar da, ama iki-üç gün uyguladıktan sonra sapmalar başlar plandan. ve devam ettirmez, yarım bırakır. ya da diyet listesi hazırlar bazılarımız ve haftanın ilk günü diyetine başlayacak, sıkı bir şekilde uyacak, hedeflediği kiloya gelecektir. diyete harfiyyen uyulan birkaç günden sonra, tamamen rafa kalkar her şey. ve yine yarım kalır diyet. başka birimiz bayram öncesi derin temizliğe başlayacaktır. ama hafta başında başlamayı tercih eder. dip köşe evini iyice temizleyip misafirlerini gönül rahatlığıyla ağırlamayı hayal etmektedir. öyle derin bir temizliğe girişilmiştir ki, ilk gün belki de yalnızca mutfak dolapları silinebilmiştir. dip köşe temizlik de altından kalkılamayacak bir yük olup yarım bırakılmıştır. bitirilmemiş tüm bu işler sırtımıza yük olmuştur ve biz planlarımızı veya hedeflerimizi düşünmeye fırsat bulduğumuz anlarda olanca ağırlığıyla bizi adeta ezmekte, zihnimizi meşgul etmektedir. çünkü ertelemekteyizdir işlerimizi. ve erteleyip de bir türlü tamamlayamadığımız işler, planlarımızı uygulamaya almadığımız her gün, daha da büyümekte bir çivi gibi zihnimizi rahatsız etmektedir.
peki bu durumdan kurtulmanın yolu yok mudur? sorunun çözümü nedir?
elbette ki vardır. büyük hedeflerimizi günlere veya kolay başarılacak küçük hedeflere bölmek. ve de en önemlisi en kolay başaracağımız adımdan başlayarak kendi zihinsel motivasyonumuzu sağlamak.
başardığınız her aşama size ödül ve diğer adım için güç kaynağı olacaktır. hedeflerine her seferinde biraz daha yaklaştığını fark eden zihniniz bir yandan bir sonraki adım için güç toplarken, diğer yandan da kendini batık çivi gibi rahatsız eden bitmemiş işlerinden birer birer kurtulacaktır.
1 milyon tl birikmiş parası olan insan
-
türkiye'nin sorunu tam da bu işte. tam bir şey yaparsın iyi kötü büyük küçük önemli değil. hemen biri damlar 1 milyon da para mı yeaaaa diye heves kırmaya çalışır. başkasının üzüntüsüyle mutlu olan bir milletiz ne yazık ki.
izmir'deki mini şort akımı
erkek doğasındaki çok eşliliği anlamayan kadın
-
cok eslilik erkeğin doğasında olduğu kadar kadinin da dogasinda olan bir gercektir ancak sadakat denen kavram karslikli sunulan bir esi benzeri olmayan bir fedakarlık. erkek milleti olarak yetistirilirken bize nakseylenen kodlar her seyi kendimize hak gormeye sebep zaten.
aga biri de cikip demiyor ki ;
oğlunun sunnet düğününde oglum artik erkek oldu vur davula davula diye halay ceken anne ne zaman ki; kizi regl oldugunda da halay ceker iste o zaman değişir bu duzen.
(bkz: oğlunun sünnet düğününde halay başı olan anne)
öğretmenin fotoğrafını paylaşan öğrenciler
-
bir dönem öğretmenlik yaptım ötesini bile yaşadım. psikolojik tedavi gördüm. çocuklarınız tam olarak böyle. bugün öğretmenin kıyafetini eleştirirsiniz ancak ben derse hep önlükle giderdim. yani konu şerefsizlikse her şey bahane etmeyin bence. kimse sizin paşalarınızı, prenseslerinizi bu şekilde çekmek zorunda değil.
bir erkeğe yara izinin hikayesini sormak
-
o zaman arkadaş bile olmadığımız, 2. kez görüştüğümüz - başbaşa değil, aynı ortamda olmak sadece- bir şekilde yan yana oturduğumuz bir anda, " elindeki dikiş izleri de nedir? geçmiş olsun" dediğimde, memnuniyet, çokça da şaşırma ifade eden şekilde bakmıştı bana ve :
"bunca yıldır arkadaşlarım bile farketmezdi.. sen nasıl farkettin, şaşırdım.." dedi.
aradan yıllar geçti..
bir akşam kendi evimizde, kucağımızda bebeğimiz varken dedi ki, "işte o soruyu sorduğun gün var ya, o an ben senle evleneceğimi biliyordum.. buraya kadar geleceğimizi biliyordum.. o an hissettim, sen benim eşimdin"..
bir erkeğe yara izinin hikayesini sormak, tüm hayatınızı değiştirebilir, hikayeniz olabilir...
keçi otlayan ege'deki 18 ada için savaş mı yapalım
-
değil 18 keçi,sadece üç beş sinek uçsa bile;
milli sınırlar içinde vatan bir bütündür, asla parçalanamaz.
bugün bir kaya parçasını verirsin,yarın bir ilçen gider,ondan sonra bakmışsın ülken gitmiş.bugün filistin'de insanlar ölüyorsa,atalarının,nahihan alçı ile aynı zihniyeti taşımasındandır.
beşiktaş 1-7 arsenal
-
(bkz: skor tahmini diye yaş yazmak)
30 ekim 2021 bim migros ve şok market açıklamaları
-
her sene kar edemeyip, kar ettiği vakit yüzde 1 ler 2 ler seviyesini geçmeyen bilançolara sahip marketlere de siz halkı kazıklıyorsunuz diyip ceza yağdırmak da ne bileyim?
3 liraya mal alıp 15 e satmaya çalışan kurnaz esnaf bunu beğendi.
şu an eminim bu kodamanlar bu ülkeye yatırım yapanda suç diye düşünüyorlardır.
ofiste bira içen çalışan
-
bizim bi başkomiser abi vardı, kızını kaybetmişti o zamanlar. masa altında vodka ile vişne suyu karıştırıp gençlerbirliği kupasıyla içerdi. ne yapıyor acaba şimdi özledim kendisini.
istanbul'da tecavüze uğrayan erasmus öğrencisi
-
kıza oda kiralamışsın parasını almışsın. çağırmışsın eğlencene de davet etmişsin, kabul etmiş. beraberce içmişsiniz gitar eşliğinde şarkı söylemişsiniz. buraya kadar güzel. sonra niye içkisine ilaç atıp tecavüz edersin? bu nasıl bir saçmalık?
akit'ten can dündar'a karını sattın iması
-
abi siz köseye sikisinca ne kadar pislesiyosunuz ya. bu kadar olur yani.
zenginlerin bilmediği zevkler
-
(bkz: patso) daha fakirini bulamadım pardon. ulan kimin aklına gelmiş patatesi ekmeğin arasına doldurmak?