ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
aslında kız paris beni geldiği zaman olmaz galiba
ev ve araba almanın mucize olduğu garip dönem
-
-şöyle biraz geçmişe gidiyorum... 2014. oha lan düne geldim amk.
sagopa kajmer fuat kavgası
-
fuat'ın katıldığı bir podcast programında yaptığı açıklamalar sonrası sagopa kajmer şu tiviti attı
https://twitter.com/…tatus/1748984930938339787?s=19
fuat şu yanıtları verdi
https://twitter.com/…tatus/1748991767469261298?s=19
https://twitter.com/…tatus/1748992688551014503?s=19
sagopa şöyle bir iddiayı rt yaptı
https://twitter.com/…tatus/1749000124791919006?s=19
https://twitter.com/…tatus/1749005083553964186?s=19
kavga hala devam etmekte
https://twitter.com/…tatus/1749017828596810013?s=19
daniel faraday ile tutamıyorum zamanı
öğretmen öğrenci diyalogları
-
milli güvenlik dersi, bir hafta önce yapılan sınavın sonuçları okunacaktır... sınıfta sukunet sağlandıktan sonra not okuma işlemi başlamıştır.. olaylar gelisir:
-tunç kim?
-eehh benim hocam.
-95 otur
-oleyyy beeee!!!
-geri kalanlar 100
ünlü biriyle ilişki yaşamış sözlük yazarları
-
rte. aramızda çok ateşli bi ilişki var. bi kulak arkamız kaldı. buyur gel reis diycem onada napam artık.
soner sarıkabadayı tarzı şarkı yazma rehberi
-
"varoş mekanlarda eller havaya yapmak" kitabımızın 76. sayfasında bulunan rehberdir.
öncelikle herkes kitabın ön sayfasını açıp baksın, çünkü en geç 2010 tarihli olmalı basım yılı kitabın.
evet,
ders1: ikilemeler, tekerlemeler, kulak aşinalığı olan yerel söylemler
örn: baş ucumda portakal olsan ilaç olurdun bana(portakalı soydum baş ucuma koydum)
ders2: esnaf ağzı hölölöyler, lololar, savuşturma tarzları
örn: tartacak bir şeyim yok, sinek avlar bu halim(boş bakkal taşak tartar, sinekli bakkal ve müthiş uyum)
ders3: baskılı söylemler, bağlaçlı-edatlı tekrarlar
örn: döneceksen dön, boş kaldı bak defterim, seveceksen sev artık veresiye sevgilim(yine bakkal ağzı var burada)
ders4: kalple ilgili şeyler söyle prim yapar hep
örn: kalbim tezgah altı, bir tek seni istiyor, zamlar devam ederse o mahşeri bekliyor.
şimdi bakalım neler çıktı;
baş ucumda portakal olsan ilaç olurdun bana
severdim yarım yarım, sıkardım ara sıra.
kalbim çarpar oldu, hep turuncu turuncu,
kimseler dokunamaz, pütürlüdür vücudu.
tartacak bir şeyim yok, sinek avlar bu halim,
yarım kilocuk da olsa, yine benimsin sevgilim.
5 şubat 2017 ziraat bankası ve ptt'nin fona devri
-
bakanlar kurulu kararı ile az önce gerçekleştirilmiştir.
varlık fonu nedir? bilmiyorsun değil mi? vallahi ben de bilmiyordum. ülkenin her bir vatandaşının hak ve pay sahibi olduğu kurumları devredeceksin, devrettiğin firmanın ne olduğundan kimsenin haberi yok. bakın firma diyorum, çünkü kurum değil, firma!
55174-5 sicil numarası ile 15.11.2016 tarihinde kurulan türkiye varlık fonu yönetimi anonim şirketi (dikkatinizi çekiyorum, anonim şirket). yani henüz 1 yıl dahi olmamış kurulalı. yönetim kurulu başkanı mehmet bostan isminde bir şahıs, daha önce özelleştirme idaresi başkanı imiş.
31/01/2017 tarihli -dikkatinizi çekerim 5 gün önce- 9253 sayfa 576 sayılı ticaret sicil gazetesi'nde yayınlanan değişiklik ile yönetim kurulu üyeliğine bilin kim getirilmiş? bayılırsınız: yiğit bulut!
hoşçakal aşağıdaki kurumlar, artık yukarıda bahsettiğim anonim şirketin birer girişimisiniz:
(bkz: ziraat bankası)
(bkz: ptt)
(bkz: botaş)
(bkz: borsa istanbul)
(bkz: türksat)
(bkz: türk telekom)
(bkz: çaykur)
(bkz: eti maden)
6 şubat 2017 tarihiyle eklenenler:
(bkz: thy)
(bkz: halkbank)
sanırım ülkenin %90 varlığı yok oldu bugün. fena kötü hissediyorum.
bu arada, milli piyango'nun da daha önce devredildiğini unutmayalım.
konuyu ehlinden dinleyin, sıkılmazsanız.
hayatın çok güzel olduğunun anlaşıldığı anlar
-
imkansız olduğunu zannettiğin hayaline bir adım yaklaştığın anlar.
anne baba diyalogları
-
anne: necati hoşgeldin.. aldın mı burak'ın fotolarını!! (baba liseden mezun olan kardeşin okuluna gitmiş, mezuniyet fotolarını almıştır)
baba: aldım aldım... (suratı biraz limoni, kendisi az buçuk keyifsizdir)
anne: ver bakıyım...
baba: al.. (anne zarfı açarken baba dikkatle tepki olcer)
anne: necati bu burak değil ki!!!
baba: değil mi... ?
anne: sen oğlunu tanımıyo musun necati???
baba: ya aslında bana da bi gariplik var gibi geldi, ama butun resimlere baktım burak'ınki yoktu, en çok bu çocuk benziyodu bende bunu aldım geldim...
anne: bulamadıysan başka çocuğun resmini niye alıyosun??
baba: emin olamadım ne biliyim, fotografcı da iste abi sana cok benziyo kesin senin oğlundur bu dedi... yanılttı beni eşek herif...
bu sırada ben ve kardeşimin gülmekten gozunden yaş gelmiştir, anne sinirinden güler, hatta baba da dayanamaz kendi kendine güler...
baba: ya bakın ama kravata da dikat ettim bak burak seninki de boyle çizgili değilmiydi oğlum ya... ??
anne: necati ilk iş yarın gidiyosun o okula değiştiriyosun o resimleri, bu olaydan da bahsetmiyoruz kimseye...
not: bu olay tek bir kelimesi abartılmadan aktarılmıştır.
çakıcı'ya hakaret eden yurttaşın tutuklanması
-
evet yanlış okumadınız. tutuklanan kişi ana muhalefet liderine hakaretler yağdıran çakıcı değil.
aydın'ın kuşadası ilçesinde alaattin çakıcı'ya hakaret ettiği için gözaltına alınan vatandaş, halkı kin ve düşmanlığa teşvik suçundan tutuklanarak cezaevine atıldı.
akp'nin yargı reformu dediği şey buymuş demek.
kaynak:https://jurnaltr.com/…i-basilarak-gozaltina-alindi/
türk insanı
-
geçen akşam otobüste ayakta gidiyorum. zaten cüsseliyim bir de elimde çanta var. otobüsün önünden "arkadaşlar sağlı sollu ilerleyelim" diye bağırıyorlar. çift sıra ikili koltukların olduğu koridora tek başıma zor sığıyorum, adam sağlı sollu diyor, bak sen. neyse, dedim, sabredelim biraz daha. sonra yaşlı bir teyzem başladı konuşmaya, "sanki otobüsun arka tarafı başka yere gidiyor. illa orta bölümde bekleyecekler". bize laf sokuyor aklınca, bunu duyan diğer yaşlı teyzeler de koroya katıldılar. "hiç... insanımız böyle işte... iki adım ilerleyip de herkes rahat etsin diye uğraşmazlar. cık cık cık.". diğer taraftan bir amca bağlandı, "yürünsenize evladım, bak yolcular binemiyor". elimdeki çantayı kaldırdım havaya, "amca nereye yürüyeyim, hani, göster de yürüyeyim, nereye yürüyeyim?" dedim. sonra, bir kaç yolcu daha katıldı isyanıma, "bitti işte daha yolcu almayın, akraba olacaz burda" falan... sonra teyzeler biraz yumuşar gibi oldu, "aslında buraya minibüs seferi de koymalılar, çok yoğun bir yer". "olur mu canım, bu kadar sıkışık trafiği daha da felç mi etsin?"...
ah benim koyun insanım... otobüsün zar zor geçtiği daracık yollara, bu yetmezmiş gibi sürekli bir tarafı kazılıp tekrar yamanan asfalta, yetersiz otobüs seferlerine ve toplu taşıma seçeneklerine değil de birbirinize kızın. "sağlı sollu yürüyün" diye birbirinize bağırın böyle. yer dar diye birbirinize kızın, siz birbirinize kızasınız diye yeri dar tutanlara değil.
yurt arkadaşı diyalogları
-
gece 3: irkilerek uyanıyorum. oda arkadaşım yatağında doğrulmuş karanlıkta beni seyrediyor.
- hayırdır abi, n'apıyosun?
- başardım, başardım!
- ???
- zihin gücümle seni uyandırdım abi.
15 haziran 2022 amazon.com.tr rezaleti
-
daha dur insafsız, adamlar çözeceğiz demiş. üstünden bir gün bile geçmeden rezalet başlığı açılır mı? insanlık olarak biraz tırt bir hale geldiğimizi düşünmekteyim.