hesabın var mı? giriş yap

  • press yapacağız sahada diri görüneceğiz pozisyonlara gireceğiz ama golü atamayacağız. atletico madrid duran top organizasyonuyla golü atacak atletico'nun 1-0 lık üstünlüğüyle ilk yarı sona erecek. 2. yarı baskıyı iyice arttıracağız burak'ın topu direkten dönecek akıl almaz goller kaçırcak. kaçırdığı goller sonunda sürekli burak'ın 2 eli kafasında objektiflere yansıyacak. 70. dakika civarında kontra ataktan gol yiyeceğiz durum 2-0 olacak. galatasaray yenilgiyi kabullenmiş vaziyette top çevirecek atletico geriye yaslanacak. atletico madrid kalecisi aut atışını kullanırken ağır hareket ediyor diye burak gidip artistliğine dışarı çıkan topu alıp getirip aut noktasına koyacak biran önce gol atmak istiyor gibi. son dakikalarda 1 gol daha yiyip 3-0 mağlubiyetle maçı bitiricez. maç sonu röportajında hamza hoca girdiğimiz pozisyonları değerlendirseydik bla bla bişiler geveleyecek. geçmiş olsun.

  • yeşilçam'ın 70'li yıllardaki en troll karakteri gülen gözler filmindeki vecihi karakteridir.

    --- spoiler ---

    yaşar usta: ben sana kız vermem!
    vecihi: verirsiniz!
    (böyle bir süre inatlaştıktan sonra)
    yaşar usta: vermem yahu senin gibi deliye kız verilir mi?
    vecihi: aaaa aman yaşar bey, benim nerem deli?
    yaşar usta: sen değil misin boyuna evimin üstünde uçakla gırrr gırrr diye dolaşan arkadaş?
    vecihi: çok haklısınız efendim, ben de sizin yerinizde olsam vermem!
    yaşar usta: haaa peki öyleyse niye istiyorsun?
    vecihi: ne istiyorum efendim?
    yaşar usta: kızımı istemiyor musun?
    vecihi: aman efendim! siz verdikten sonra niye istemeyeyim? öpeyim..
    yaşar usta: bırahhhhhh!

    --- spoiler ---

    düzeltme: gülerken yazamamaktan hep.

  • bazen okuyabileceğiniz en gerilimli, en kanlı ve en boğucu hikayeden bile beter olan bir şey.

    annem - filancanın kızı dedesiyle babaannesini yemeğe çağırırken, aynı apartmanda oturan yengesiyle amcasını yemeğe çağırmamış, kocası "neden amcanları da çağırmadın?" demiş, o sırada yengesi kendi evinde "ben bir hata mı yaptım da o yüzden mi yemeğe çağırılmadık" diye ağlıyormuş. sonra zaten kocası da filancaya çok kızmış..

    ben- anne allahaşkına sus yoksa kusucam. elimdeki çayı başımdan aşağı dökücem şimdi.

    bir insan neden yemeğe çağrılmadım diye ağlar lan? ulan sanki akşam yemeğine değil de buckingham sarayı'nda resepsiyona, ne bileyim taç giyme törenine filan davet edilmemiş, oturmuş "mercimek çorbalı, barbunya pilakili yemeğe çağrılmadım" diye ağlıyor, dünyanın küçüklüğüne bak, fare deliği kadar.
    yemeğe çağırmadığım için ağlayan bir eltim olsa -ki olmaması için elimden geleni yapıyorum- bir uzay araştırmaları kurumuna filan bağışlardım "kainatın en kapasitesiz canlısı" diye.

    üremek ve sevmek için, çeşitli akrabalık ilişkilerinin elti, bacanak, görümce diye özel olarak isimlendirilecek kadar önem arz etmediği ve evlilik kurumuna kaktırılmadığı milletlere yönelirsek bin yıl sonra akli melekeleri yerinde nesiller yetişeceğine inanıyorum.

  • imamoğlu'nu sevmeyen biri olarak herhangi bir gariplik görmediğim olay.

    kadınlar ayda bir adet görüyorlar ve bu pedleri kullanmaları gerekiyor arkadaşlar, bu saklanması ya da utanılması gereken bir sır değil.

  • çok iyi insandır. tanıdığım bir abi yıllar önce turne ve festivallerde sahnesini kuran işçilerdendi. anlattığına göre bir gün yemek saatinde kontrol etmeye gelmiş çalışmaları. (tabi tabldotunu alan işçiler ya gazete seriyor yere yerde yiyor ya da kolonun vs üzerine koyup yiyor) işçilerin yemeklerini yerde yediklerini görünce çok sinirlenmiş nasıl benim için emek veren insanlara yerlerde yemek yedirirsiniz diye çalışmaları koordine eden kişiyi paylamış baya. sonrasında konvoyuna fazladan bir tır eklenmiş masa ve sandalyeler için. hatırlıyorum o işte çalıştığı zamanda maaşı da oldukça iyiydi abinin. tarkan'ın çalışanına saygısı ve vefası vardır, sanatı bir yana sırf bu yüzden gözümde en değerli sanatçılardandır.

  • japonya'nın yerel zamanına göre 17 ocak 1995 tarihinde, saat 5:46'da (kaynak 1) utc'ye göre ise 16 ocak 1995 tarihinde, saat 20:46'da (kaynak 2) osaka körfezi'nin açıklarında yer alan awaji adası'nın kuzeyinde, 34.583 kuzey enlemi ve 135.018 batı boylamı koordinatında, 21.9 km derinlikte, nojima fayı üzerinde meydana gelmiştir. büyük hanshin depremi olarak da bilinmektedir.

    merkez üssü kobe'ye yaklaşık 20 km mesafededir.

    şekil 1. macroseismic intensity map

    şekil 2. nojima fayı ve depremin episantrı

    depremin moment büyüklüğü 6.9'dur (kaynak 3).

    depremin en büyük yer ivmesi (peak ground acceleration) jma'nın osaka istasyonu'nda 0.849 g ve kobe merkez'de 0.834 g olarak kaydedilmiştir. bu değerlerin görece yüksek ölçülmesinin sebebi pleistosen çökelleri üzerindeki istasyonlardan alınan ölçümler olmasıdır. büyük kısmında sıvılaşma meydana gelen port adası'nda düşey ivme değeri 0.566 g ve yatay ivme değeri 0.348 g olarak ölçülmüştür.

    kobe depremi'nin diğer depremlerden farklı olan noktalarından biri, depremin merkez üssü awaji adası'nda meydana geldikten sonra fay kırığı üzerinde kobe'ye doğru devam etmiş olmasıdır. bu fenomen, deprem mühendisliği'ne "yönelim" kavramını eklemiştir. yönelim, deprem başladıktan sonra momentum kazanmaya başlaması ve fay boyunca devam etmesidir. depremin enerjisini bir nevi fay sonuna doğru göndermesidir. bu depremde kırığın bittiği yerde kobe vardı. dolayısı ile depremin enerjisi merkez üssünden daha çok kobe'yi etkiledi.

    1995 yılı için maddi zarar, direkt ve dolaylı toplam 102 milyar dolardır. bunun en büyük sebeplerinden biri liman yapılarının sarsıntı ve sıvılaşma ile ciddi zarar görmesidir. liman, kobe'nin en büyük gelir kapısıdır. 1995 senesinde bu liman, japonya'nın o dönem sahip olduğu en büyük limandı. limandaki büyük yıkımın ardından su yolu taşıma firmaları başka limanlara gitmek zorunda kaldı. uzun süren yenileme çalışmaları esnasında bu liman üzerinden yapılan ticaret durdu ve bazı firmalar bu limanı uğrak noktası olmaktan çıkardı. 25 yıldan fazla süre geçmesine rağmen, kobe hala deprem sebebi ile kaybedilen müşteriyi telafi edememiştir.

    liman ve ona bağlı olan yapılan herhangi bir ülkenin en büyük ticaret damarıdır. örneğin, los angeles'da yer alan long beach limanı, abd'nin asya ile yaptığı ticaretin merkezi olup, yıllık birleşik ithalat ve ihracat değeri 100 milyar dolardır. yaklaşık 370.000 kişiye iş sağlamaktadır, eyalet ve yerel vergi gelirlerinde yılda 5.6 milyar dolara yakın bir değer yaratmaktadır (kaynak 4).

    kobe depremi, dünya genelinde 11 mart 2011 japonya depremi'ne kadar en fazla maddi kaybın yaşandığı felakettir.

    şekil 3. liman'dan görüntü

    bu depremin en belirgin karakteristiklerinden bir diğeri ise, düşey ivme değerlerinin genel olarak yatay ivme değerlerinden yüksek kaydedilmesidir. kobe depremi'ne kadar tasarımlarda esas alınan parametre yatay ivme değerleriydi. bu depremin ardından deprem mühendisliği çerçevesinde yapılan çalışmalara düşey ivme değerleri de dahil edilmeye başlanmıştır.

    kobe çevresi ve awaji adası'nda toplam 5502 kişi hayatını kaybetmiş ve 36 896 kişi yaralanmıştır. manevi kayıpların % 90'ından fazlası honshu adası'nın güneyinde sahil boyu üzerinde kobe ve nishinomiya arasında yaşamaktaydı. en az 28 kişi nishinomiya'daki heyelan sebebi ile vefat etti. yaklaşık 300 000 kişi geçici yerleşim yerlerine tahliye edildi. 200 000'den fazla bina hasar gördü ya da yıkıldı. episantr bölgesinde çok sayıda yangın, gaz, su ve elektrik kesintileri meydana geldi.

    şekil 4

    awaji adası'nın kuzey kesiminde 1.2 ila 1.5 metre yatay yer değiştirme ile 9 kilometre boyunca sağ yanal yüzey faylanması gözlenmiştir. episantr civarında sıvılaşma da meydana geldi.

    2012 yılında yayınlanan, büyük hanshin - awaji depremi, istatistik ve restorasyon ilerleme raporuna göre direkt kayıplar;

    - yapısal zarar
    - yangın zararı
    - trafik ağı
    - liman yapıları
    - sıvılaşma
    - altyapı servisleri
    - parklar
    - nehirler ve dağlar üzerindeki yapılar
    - fabrikalar
    - küçük ve orta ölçekli işletmeler
    - turizm
    - ziraat ve balıkçılık

    üzerinden hesaplanmıştır. dolaylı kayıplar ise 1.5 milyonluk kobe şehrinden 310 000 kişinin ayrılması ile hesaplanmıştır.

    kaynaklar
    - kaynak 1
    - kaynak 2
    - kaynak 3
    - kaynak 4
    - the great hanshin-awaji earthquake statistics and restoration progress report, 2012

  • "yeri gelirse, ben müdahale ederim."

    evet, cümle bu şekliyle hiç karizmatik değil, amma velakin buyrun söylendiği yere bakalım:

    bundan 8 yıl evvel, hava harp okulu sınavlarına girilmeye hak kazanılmış ve toplu mülakat aşamasına kadar gelinmiştir. 20 kişilik aday grubu bir odaya alınır, saçma sapan bir konu verilir ve 10lık 2 grup halinde konunun tartışılması istenir. grubun biri konunun bir kısmını ikna etmeye çalışırken, diğer grupda diğer kısmını ikna etmeye çalışır. bu grubuda izleyen binbaşılar, pilot (rütbeleri hatırlayamıyorum) vs. vardır.

    tartışma başlamış ve 10-15dk geçmiştir ama zatı muhterem ben, henüz tek bir kelime bile etmemişim.
    ordan komutanlardan biri bana sorar, delikanlı sen hiç konuşmayacak mısın ?

    ben: "yeri gelirse, ben müdahale ederim."

    sonuç: 19 kişi o mülakatta elendi, ben geçtim. buda ömrü hayatımda verdiğim en karizmatik cevap olarak tarihe geçti.

    edit: gelen bir çok mesajdan dolayı, not düşeyim, hikaye 2002'de yaşanmıştır . ayrıca subay olup olmadığım soruluyor, hayır değilim, bu olayların olduğu son hafta check-up'ta elendim, hikaye sona erdi, bir daha askeriye ile işim olmadı, askerlikte yapmadım, bedelliden yararlandım.

  • toplu tasıma ile çözülemeyecek olan trafiktir. ülkemizde toplu taşıma kar etmek için yapılan bir eylemdir. bu yüzden otobus sayısı azdır sefer sayıları da azdır. metro vb de de yine sefer sayısı azdır. haliyle kucak kucağa gidilen pahalı bir toplu taşıma ile çözülemez. oradan gelen parayı lalelere yatırıp eşini dostunu sevindirmeye alışmış yönetim de bunu yapmaz.

    denizin kullanımı ise iç anadolu çomarının deniz taşıtı kullanamaması dolayısı ile rant sağlanaması nedeni ile neredeyse ihmal edilmiştir.

    ümraniyeden cnr a iki kişi toplu taşıma ile gitmek arabadan pahalıya geliyorsa kimseyi indiremezsiniz o arabalardan.

    özetle doğrudan toplu taşımayı kar edilecek bir hizmet olarak gören ibbnin suçudur. oy aldıkları kitle de istanbulda yaşayıp deniz görmemiş tayfa olduğu için toplu taşıma kimsenin bir tarafında olmaz.