hesabın var mı? giriş yap

  • bir çeşit yaşarken ölmek...
    bazen öyle şeyler yaşanır ki, en çok istediğiniz, yıllardır hayalini kurduğunuz şey gerçekleşirken bakmışsınız içinizde heyecan yok. yaşadıklarınızın, hayalinizle alakası olmasa bile kokusu, pusu size öyle bir sinmiş ki, sizi bir şekilde öldürmüş. eskiden düşüncesi bile heyecanlandırırken, birkaç gün sonra içinde olacağınız hayal su gibi üstünüzden akıyor. içinize geçmiyor, hücrelerinize işlemiyor.

  • #19904035'dan hareketle;

    bir lokma alır ve çiğnerken;

    - hmm 10 kilo mu bu kuzu?
    - evet 10-11 filan
    - 10 mu 11 mi?
    - tamam tamam 10
    - hmm üç kardeş bu kuzu
    - bravo valla.
    - çoban hep iyi davranmış bu kuzuya, bi de güneşli yerde otlamış belli.
    - ha evet numan iyi çocuktur. arazi de açık her taraf güneş doğru.
    - ama bazen de kötü davranmış. yazık:(
    - bak numan'ın yaptığına!
    - hmmm numan bilecikli galiba?
    - hagaden şaştım. bilecikli babası filan evet.
    - biraz da dalgın numan sanırım?
    - valla bilemiyorum ki, olabilir.
    - dalgın olmasa yaklaşan kurdu görürdü dimi ama.
    - ne kurdu?
    - bildiğin kurt işte koyun kuzu düşmanı.
    - e ne yapsın ki?
    - tüfekle havaya ateş etsin kaçar o kurt.
    - etsin tabi.
    - hmmm ama fişekler nemli.
    - ben ama vedat şaştım bey ya valla.

    tedbiren ek: yav böyle adamı sevmiyormuşuz gibi oldu sanki. iyi vedat milor iyi.

  • filmi seyrettiğim üç saat sonunda, hayat bu işte ve böyle devam edecek diye mırıldanarak yatağa doğru yollandım, yaptığım yanlışlar ve üzdüğüm insanları düşündüğüm bir gece geçirdim. içimden ben şimdiye kadar kasıtlı olarak kimseyi üzmedim ve asla hiç kimsenin benden nefret etmesini istemiyorum diye sayıkladım. bi türlü uyuyamadım. kötü hissettim. yaşadıklarımı boş hissettim. bir an kafayı yediğimi zannettim. fimde beni bu kadar karıştıran neydi bilmiyorum ama beynim uzun zamandır hiç çalışmadığı kadar çalıştı hem de benim kontrolüm dışında. o çocuk gibi böyle şeyler olur deyip geçmek istedim ama gökten kurbağa yağacak kadar kötü bişey yaptığımı düşündüm. sonra uyudum. sabah ben yine aynı bendim.

  • uzun yıllar boyunca köpekler için bir sürgün mekanı olmuştur bu ada.
    ilk kez 2. mahmut döneminde sayıları artan köpekler toplanıp kayıklara bindirilmiş, hayırsızada'ya sürgüne yollanmışlardır. fakat köpeklerle hiçbir problemi olmayan, hatta köpeklerin şehre uğur getirdiğine inanan halk padişaha tepki gösterir. böylece köpekler kurtulurlar. gönderildikleri gibi sandallara bindirilip tekrar istanbul'a geri getirilirler. 2. mahmut'tan sonra abdülaziz de bu köpeklerden kurtulmaya çalışır. halk yine tepkisini ortaya koyar, o da geri vitese takmak zorunda kalır. yine kötü bir sondan kurtulur bu cefakar hayvanlar. en sonunda 2. abdülhamit kuduz tehlikesini bahane edip 80bin köpeği buraya yollar. geri dönüşü olmayan bir yolculuktur bu. yapılan bu hareket 2 ay içerisinde 80 bin köpeğin telef olmasıyla sonuçlanır. köpekler bu sefer kaybederler. halk üzgündür, köpekler üzgündür. bi tek kediler festival havasındadır. tabi bütün bu yapılanlar batıya uyum yasaları çerçevesinde gerçekleştirilmiştir. amaç kuduzdan falan kurtulmak değildir. tüm bu yapılanlar sadece batılılara hoş görünme çabasından ibarettir. modern kentler, köpeksiz sokaklar uğruna bir nesil köpek acımasızca katledilmiştir..

  • biliyoruz bunun kalıcı çözümü bu uygulama değil fakat bugünü yaşanabilir hale getirmek zorundayız. yanlış saat uygulamasının sonuçlarını çocuklarımız için en aza indirmeye çalışıyoruz.

    okula gece karanlığında gitmek zorunda kalan evlatlarımızın güvenliğini sağlamak için finlandiya büyükelçiliği ile iş birliği yaptık. ilk etapta 750 reflektörlü kol bandı dağıtıyoruz.

    geçen yıl 10 bin olan reflektörlü çanta çıkartması dağıtımımızı ise bu yıl 20 bine çıkarıyoruz.

    link: https://twitter.com/…s06/status/1612752590034604032

  • zen buddhizmi der ki...

    sen dersin “ben onsuz yaşayamam!”
    zen der “ bağımlı olmadan sevmeyi öğrenmelisin”
    sen dersin “yaptıklarını ona ödeteceğim!”
    zen der “şefkatle, yargılamadan bakmayı bileceksin”
    sen dersin “konuşalım, halledelim bu meseleyi’
    zen der “sessizlikte saklı tüm çözümlerin”
    sen dersin “her şeyim olsun isterim hayatta”
    zen der “yoklukta dahi bolluğu hissetmelisin”
    sen dersin “hayat geçiyor, yapacak çok şey var daha”
    zen der “ne bu telaş? sen bir ruhsun, sonsuza kadar vaktin.”
    sen dersin “güzel şeyler hiç mi hiç değişmesin”
    zen der “tomurcuk çiçek olur, açar, solar...

    (bkz: biz kozmosun kendisini bilme yollarından biriyiz)
    (bkz: pandeizm)
    (bkz: budizm)
    (bkz: hint felsefesi)

  • madde 5:

    adam olacaksın; ailesini geçindirme derdindeki birine hallenecek kadar insanlıktan çıkmayacaksın.

    zöge: başlığı açan ve ondan sonra madde sıralayan arkadaşlar entrylerini silince benimki madde 5 olarak öylece ortada kalmış.

  • bütün fakirlerin hırsız olduğunu iddia eden tiplerin iddia ettiği burukluktur.
    alnının teriyle kazanıp burslu okuduğu okulda, annesinin helal parasıyla yediği yemek burukluk değil gurur kaynağı olabilir mi? hiç böyle düşünmüş müydün?

    yıllar sonra gelen edit: başlık sahibi umuyorum ki yazdıklarından utanmış ve kaçmış.