aynı isimde "beef" başlığı da var
  • film sektörüne altın harflerle yazılacak üstün kalitede bir yapım.

    bir günde biter mi bilmem ancak normal dizi izleme sürenizden en az 2-3 kat hızlı bitiriliyor. yarımşar saatlik 10 bölümden oluşuyor ve çerez gibi akıyor.

    her biri birer oyunculuk, yönetmenlik, senaryo, sinematografi şaheseri 10 bölüm, hepsi birbirini mükemmel biçimde tamamlayan, sona eren ve ikinci sezonun olmayacağı açıklandığı için bitmiş kabul edebileceğimiz müthiş bir hikaye. bir roman kalitesinde okur gibi ilerlediğinizi hissettiriyor çoğu yerde.

    müzikler ayrıca birer efsane, gençliğimizin şarkıları diyebileceğimiz hoobastanklar tori amoslar björkler smashing pumpkinsler ile ışıl ışıl parlıyor her bir bölümün sonu.

    başrol oyuncularının biri 1982, biri 1983 doğumlu ve onların çocukluk travmalarından beslenen yetişkinlik sorunlarına atıflarla dolu bir dizi olunca, bu yaşlara yakın ve benzer psiko travmaları olan seyirciyi biraz daha yakalama adına gençliğinin unutulmaz şarkılarıyla donatılmış olduğunu düşünüyorum.

    dizi öylesine zevkle izlenip akıyor ki, ilişkilere, aile olmaya, çocuk sahibi olmaya yapılan nokta atışı göndermelerden kültürel farklılıklar, finansal farklılıklar ya da yaş farklarının yarattığı çatışmalara, yaşarken travma olduğunu dahi farketmeden yaşayıp geçtiğimiz çocukluk anılarımızın aslında yetişkinlikte nasıl tüm hayatımızı etkileyecek kadar karakterimizi oluşturduğuna, ilişkilerdeki delirtici birbirini anlamama eşiğini aşma çabalarına, 80'lerde doğanlar için yeni keşfettikleri kalitesiz pornonun ve internetin ilk yaygınlaştığı çağa denk gelen gençliklerinin günümüzdeki seks hayatlarını nasıl şekillendirdiğine dair tartışmalardan, insanlığın varoluşu ve hatta evrim tartışmasına kadar uzanan rengarenk ve acıtıcı gerçeklikte bir yapım.

    hiçkimsenin tam ve mükemmel biçimde iyi olmadığı, herkesin içinde gizlediği, kimsenin bilmediği, bencil, narsist, kendi zevkinden başkasını düşünmeyen, kötü yanları olduğu ama bir yandan da masumca kimsenin kendisi gibi olmadığını zanneden içimizdeki çocuğu anlatan bir yapım.

    yargılanmayacağına inandığın bir yerde ağlayarak rahatlama hissi, inanmasan dahi bir kilise ya da gerçekten sevmesen dahi güvendiğin birinin omzu, gıcık olsan da psikoloğunun ofisi...

    herkesin aslında biraz yarım olması, biraz eksik, bir yanının boş olması... ama herkesin diğerlerini çok tam sanması...

    geçmişteki hayal kırıklıklarımızın, günümüzde bizim de başkalarının hayallerini kırmamıza yol açması...

    sindire sindire , durup düşüne düşüne izlemelik. 10/10
  • olm bu ne!!?
    bana bunlarla gelin işte*
    netflix çöplüğünde bir elmas..

    bu nasıl bir olay örgüsü, bu nasıl bir senaryo?
    muhteşem yahu!

    tüm duygulara hitap ediyor. hüzünlü, komik, trajik, duygusal, seksi, öfkeli, ağlatan… var oğlu var…

    bölümler kısa. leblebi gibi gidiyor. zaten mini dizi. normalde 60 dk civarı oluyor diziler bu 30-40 dk.
    10 bölümü bitirdiğinizde 5 bölüm süresi kadar zaman alıyor yaklaşık.

    imdb (8,4) puanını sonuna kadar hak ediyor.

    konusunu ise anlatmak çok zor.
    bir otoparkta iki kişi zıtlaşır ve olaylar bambaşka boyutlara ulaşır (karma).

    izleyin, izlettirin…

    isaac olm adamımsın benim…
  • 30 dakikalık yormayan, izlettiren, hak verdiren, eh artık dedirten dizi.

    son bölümü beğenmedim geriye kalan 5 bölüm iyiyidi.

    --- spoiler ---

    hikayede ki tek masum kişi bence paul. sonuçta üniversite kağıtlarını abisi çöpe atıyor, amy duygusal olarak kandırıyor falan filan. kayıp çocuk alarmı sahnesi çok iyiydi. bu arada belirgin dövmeniz varsa nude atmayın. olmadık yerlerde ifşa olabilisiniz ahahah
    --- spoiler ---
  • biri intihar eşiğindeki iki mutsuz insanın bir trafik kavgasıyla hayata karşı ilgileri artıyor, bu öfke bir nevi motivasyonları oluyor ve olaylar çok başka yerlere gidiyor.
    dizi hem ne izliyorum ben dedirtiyor hem çok zevkli ama o son bölüm bambaşka.
    birbirilerine yapmadıkları kalmayan iki pasif agresifin yara bere kan kusmuk içinde birbirilerinin ruhlarını görüşü.

    --- spoiler ---
    hiçbir yer ev gibi gelmediğinde kendi içine gömülüyorsun.
    --- spoiler ---

    --- spoiler ---
    kimsenin onu sevmeyeceğini düşündüğü için ruhunu hep saklayan amy'e utanmana gerek yok diyen danny , yalnızlıktan korktuğu için kardeşinin üniversiteye gitmesini engelleyen danny'e tek istediğin yalnız kalmamaktı diyen amy <3
    --- spoiler ---

    bir de hiçbir şeyi unutmayan kargalar.
  • son bölümü gece yatmadan izlemem sonucu rüyamda liseye geri dönüyordum yine. son girmem gereken sınavı kaçırıyordum, hocamla vedalaşmıyordum, arkadaşımla buluşamıyordum.

    ne zaman lise, üniversite, yurt ve ilk işyeri ile ilgili mecburen geri dönmeli, son bir sınava girmeli, eksik kalan bir şey bitirmeli rüya görsem bilirim ki o aralar kendimi, bitene kadar sabırla göğüs germem gereken bir durumun ortasında çok baskı altında, sıkışık, yalnız, çaresiz hissediyorumdur.

    dizi bende bu hisleri tetikledi zira her iki insanın da kendilerine zarar veren duyguları nedeniyle içine sıkıştıkları hayatlarındaki açmazları, mücadeleleri, bunalımları çok gerçekçiydi.

    hayatta her şeyi, bir zamanlar hissettiklerimizi tekrar hissetmemek için yapıyor olmamız, bütün hayatımızın uzunluğunda kısacık bir yer tutan çocukluğun kalan bütün o koca yılları şekillendirmesi, bütün saçmalıkları, hataları, bencillikleri, boyun eğişleri oraya borçlu olmamız çok büyük haksızlık. kendin yönlendiremediğin, müdahale edemediğin bir hayat dönemi, bütün iplerin elinde olduğu dönemlere hükmediyor ve sen o anki şartlar ve nedenlerle yaptığını zannederken aslında her şeyi geride kalmış çaresiz bir ufaklığın duygularını düzenlemek için yapıyorsun. dizideki en kritik laf benim için “ben tanrıya inanmıyorum. bir tanrı neden bunu böyle yapsın?” oldu galiba. işte buna ben de bir cevap bulamıyorum.

    “tek istediğin yalnız kalmamaktı”
  • --- spoiler ---

    hollywood yapımlarında ilk ölen asyalı karakter klişesine inat, sadece beyaz karakterlerin ( zengin patron abla ve soyguncu genç) öldüğü dizi.
    --- spoiler ---
  • ilk bölümün sonunda hoobastank - the reason çalarak gönlümde güzel bir yere şimdiden oturdu.
  • 2023 yapımı, kaliteli bir fargo.

    hikayenin bütün parçalarınj, karakterleri ince ince ördüler. trajikomik bir olayın arapsaçına dönmesini klişelere boğulmadan anlatmışlar.

    edit: aklıma the big lebowski’yi de getirmiş yapım.
  • dizi şahane olmuş. çoğu loser pornosu şeklinde yapıldığı için kara komediyi pek sevmem ama bunda loser karakter bol olmasına rağmen loser pornosuna çevirmeden hem akışı hem mizahı enfes kotarmışlar. yönetmenlik ve görüntü yönetmenliği de senaryonun niteliğine nitelik katmış. emmyleri süpürür diye tahmin ediyorum

    yalnız ali wong'un boşandığı kocası çok kadersiz adammış. garibimin belki de hiç günahı yokken standuplarda itin götüne sokulduğu yetmemiş gibi bunda da paspas etmişler mülayim japonu

    8/10

    bu arada,
    siz de bölüm isimlerine bakıp bakıp bi mana veremeyip kendinden şüphe edenlerdenseniz, şöyle buyurun https://www.netflix.com/…f-episode-titles-explained
    ayrıntılı açıklamışlar. ben sadece “just not all at the same time” anlamını çıkartabilmiştim, onu da bölüm içinde amy yapmacık insta guruları gibi "gerçekten herşeye sahip olabiliriz bayanlar!" dediği için. meğer vitamin mineral dengemde sıkıntı yokmuş, zaten o göndermeleri birebir bilmeyen kimsenin bi bok anlaması mümkün değil
  • oh işte. böyle nefis işler bekliyoruz netflix'ten.
    sanat filmi soslu, drama serpiştirmeli, kara komedi.
hesabın var mı? giriş yap