• bir kurt vonnegut romani.
    ilk cümlesi call me jonahtir. hermann melville'in moby dick'ine bir gonderme olarak algilanir edebiyat cevrelerinde. zira moby dick de call me ishmael diye baslar.
    jonah kardesimiz dunyanin sona erdigi gun uzerine bir roman yazmaya karar verdigini bildirerek baslar anlatisina. ve hirosima'ya atom bombasinin* atildigi gun bu bombanin babasinin ne yapmakta oldugunu arastirmaya baslar. olaylar oyle gelisir ki dunyanin sona erdigi gun neredeyse gozumuzun onunde canlanir.
    bence vonnegut'un en iyi kitabidir.
    turkcesi kedi besigi'dir. kedi besigi de bir ip oyunudur.
    bokononism ogretisi bu kitapta aciklanir. bokononism'in ismi olmayan ama fazlasiyla varolan bazi kavram ya da yasam bicimlerine verdigi isimler bu kitapta aktarilir. bir karass, bir granfaloon, bir foma hep hayatimiza tam anlamiyla nufuz edecek kavramlardir.
  • hikayede gerceklesen bir olum ayininde soyle ilginc bir ilahi okunuyordu:

    tanri yaratti camuru,
    tanri yalnizlik cekti.
    tanri camurun birazina "kalk!" dedi
    tanri "yaptiklarima bak" dedi, "tepelere, denizlere, goklere, yildizlara".
    kalkip bakan camurun birazi da bendim.
    ne kismetliyim, ne kismetli camurum.
    ben, camur, kalktim ve tanri'nin ne guzel isler yaptigini gordum.
    aferin lan, tanri!
    senden baskasi yapamazdi bunu, tanri, ben yapamazdim sahsen.
    kendimi minicik hissediyorum seninle karsilastirilinca.
    kendimi azicik da olsa onemsemem icin, kalkip cevresine bile bakamayan camurlari dusunmem gerekiyor.
    ben ne kadar zenginim, camurun cogu ne kadar yoksul.
    mersi bu onura!
    simdi camur yatip uyuyacak gene.
    ne guzel anilari var camurun!
    ne ilginc baska oturan camurlar tanidim!
    ne gorduysem cok sevdim!
    iyi geceler.
    simdi cennete gidiyorum.
    sabirsizim.
    cunku vampeter'imi ogrenecegim
    ve karass'imin da kimler oldugunu
    ve karass'imin sizler icin yaptigi iyilikleri.
    amin.
  • kurt vonnegut'un amerikan rüyasının tersten okuması olarak göreceğimiz bir başka kitabı. sonunda yukardaki diye tariflediği tanrıya nanik yapmasından ve bokononculuk diye sahte bir din inşa etmesinden, aslında din icat etmenin ne kadar kolay olduğundan dem vurmasından falan anlaşılacağı üzere bu kitapta üstad dinlere tatlı tatlı bulaşıyor ve sonunda; "daha genç olsaydım insan aptallığının tarihini" yazardım diyor kahramanının ağzından.

    bir de eğitimli cahillere giydirmesi var bu kitapta ki, onu alıntılamak istiyorum izninizle;

    "bir şeyi öğrenmek için çabalayan, öğrenen, ama öğrenince de eskisinden bilgili olmayan insanlardan sakın," der bokonon. "cahil olup da cehaletine çaba harcamadan ulaşanlara karşı öldürücü bir öfkeyle doludur içi."
  • "daha genç olsaydım, insan aptallığının bir tarihini yazardım; ve mccabe dağının tepesine çıkar, tarihimi kendime yastık edip sırtüstü yatardım; ve yerden insanları heykele çeviren mavi-beyaz zehirden bir parça alırdım; ve heykel yapardım kendimi sırtüstü yatarak, yüzümde korkunç bir gülümseyişle; ve yukardakine nanik yaparak."
  • "bayım, bayım, eğer bir gün tanrı bana dişi bir melek görmeyi niyaz eylerse, olsa olsa kanatlarına hayran kalırım, yüzünün güzelliğine değil. yüzlerin en güzelini zaten görmüşüm ben."
  • varsa da bizi terk etmiştir diyenler için gelsin, sayfa 190:

    --- spoiler ---
    “in the beginning, god created the earth, and he looked upon it in his cosmic loneliness.

    and god said, "let us make living creatures out of mud, so the mud can see what we have done." and god created every living creature that now moveth, and one was man. mud as man alone could speak. god leaned close to mud as man sat, looked around, and spoke. "what is the purpose of all this?" he asked politely.

    "everything must have a purpose?" asked god.

    "certainly," said man.

    "then i leave it to you to think of one for all this," said god.

    and he went away.”
    --- spoiler ---
  • cat's cradle' ın gerçek anlamı, ilgili hiç bir başlıkta verilmemiş. aslında cat's cradle iplerle oynanan bir çeşit çocuk oyunudur ki türk çocuklarının da aşina olduğu bir oyundur bu.uzunca bir ip kesilip iki ucu birbirine bağlanır,önce bileğe sonra parmaklara dolanarak oyun oynanır, bazı çocuklarda tekerlemesi ya da masalı da vardır.
  • uyumadan önce okumaya başlayıp elimden bırakamadığım, 2 gecede bitrdiğim kitap. bir sürü yerinde yüksek sesle gülmekten kendimi alamadım. bir de bir yerlerde kurt vonnegut'u tom robbins'in çok sevdiği, üstad olarak gördüğüne dair bir şeyler okumuştum yanılmıyorsam.
  • yaklaşık bir senedir baskısını bekleyip,çıktığını görünce aç kurt misali saldırıp akabinde iki günde bitirdiğim kurt vonnegut romanı.uzun bir entry olacak uyarayım.

    kitap aslında daha önce de yazıldığı gibi sağlam bir din,değerler,bilim ve amerikan rüyası eleştirisi.ama roman şeklinde yazıldığı için okuması çok kolay.anlatmak istediklerinde kara mizah içinde anlattığı için sayfalarca ilgi çekici ve komik olayın içine demek istediğini sıkıştırıvermiş.bu bakımdan hitchiker's guide to galaxy de bu kitaba çok benzer.

    --- spoiler ---

    kitabın ve bokononculuğun temel ekseni "hayatın anlamsızlığı" aslında.bokononun tamamen uydurma dini* açık açık kendisinin bir yalandan ibaret olduğunu her fırsatta söylüyor.ona inanan herkes de bunun farkında ama zaten diğer her şey de anlamsız olduğu için buna inanmakta bir sakınca görmüyorlar.kendilerini meşgul ediyorlar yani.aynı sebepten bu dinin yasak olması* da insanları meşgul etmek için.
    "bokonon'a göreyse iyi toplumlar ancak iyinin karşısına kötüyü koyarak ve aralarındaki gerilimi sürekli yüksek tutarak kurulabilirdi."
    "hiçbir idari ya da iktisadi reformun insanların sefaletine son veremeyeceği açıkça anlaşılınca tek gerçek umut bu din olmuş.gerçek,halkın düşmanına dönüşmüş çünkü katlanılamayacak kadar korkunçmuş.bu yüzden bokonon insanlara zamanla daha güzel yalanlar söylemeyi kendine görev edinmiş.
    peki,nasıl kanun kaçağına dönüştü?
    kendi fikriydi.halkın manevi hayatına bir tat,bir çeşni katmak için mccabe'in kendisini ve dinini yasadışı ilan etmesini istedi."

    kedi beşiği ismi de ana temaya gönderme yapıyor.
    "çocukların delirmesine şaşmamak lazım.kedi beşiği dediğiniz,bir insanın ellerinin arasındaki x harflerinde başka bir şey değildir ve çocuklar bu x'lere bakar durur...
    ve?
    ne kedi görürler ne de beşik..."

    bu anlamsızlığa karşı yapılacak tek şey halihazırda içinde olduğumuz dünyada birbirimize iyi davranmak bence.başka türlü yaşamanın manası da kalmaz.

    bilime karşı da çoğu yerde aynı bakış açısıyla yaklaşıyor.hatta bir yerde yeni keşfettiğimiz şeylerin bizi eskisinden daha az cahil hissettirmeyeceğini söylüyor.yani bilimin de bokononculuk gibi kendimizi meşgul ettiğimiz bir şey olduğunu ima ediyor.bu konuda ben çok emin değilim açıkçası.sonuçta bilim sayesinde birçok insanın hayatı tamamiyle değişebilir.o yüzden anlamsız olduğunu düşünmüyorum.

    gerçekten pastafaryan falan olmaktansa bokononcu olmanın çok daha mantıklı olduğunu düşünmekteyim.*

    son olarak da hoşuma giden yerleri alıntılamak istiyorum:

    "biz bokononcular hayat mekanizmasının bazen ne kadar karmaşık ve öngörülemez olduğunu düşündüğümüzde kendi kendimize vızır,vızır,vızır,vızır diye fısıldarız."

    julian castle önce isa'ya inandığını sonra da inanmadığını söyleyince;
    "insanlar ses tellerini hazır durumda tutmak için bir şeyler hakkında konuşma ihtiyacı hisseder ki gerçekten anlamlı bir laf edilmesi gerektiğinde ses telleri iyi durumda olsun."

    bokonon'un kitaplarından;
    "kaplan avlanmak zorunda,
    kuş uçmak zorunda,
    insansa oturup düşünmek zorunda,'niye,niye,niye?'
    kaplan uyumak zorunda,
    kuş konmak zorunda,
    insansa kendi kendine anladım demek zorunda."

    "bokononcular için kutsal bir şey var mı?
    tanrı bile kutsal sayılmaz diyebilirim.
    hiçbir şey yok mu gerçekten?
    sadece tek bir şey.
    okyanus mu?güneş mi?
    insan.o kadar.yalnızca insan."

    (bkz: #4216967)

    (bkz: #39558834)

    "gün gelecek bu çılgın dünya yok olacak.
    ve tanrımız bize verdiklerini geri alacak
    eğer o hazin günde azarlamak istersen tanrı'yı
    git azarla.yalnızca gülümseyecek ve sallayacak başını."

    "sözünü ettiği beyit bokononcu düşüncenin zalim paradoksunu,gerçeklik hakkında yalan söylemenin yürek paralayıcı zorunluluğunu ve gerçek hakkında yalan söylemenin yürek paralayıcı imkansızlığını gözler önüne seriyordu:
    cüce,cüce,cücecik,nasıl da caka satıp göz kırpar,
    bilir çünkü insanın boyu,düşünüp umut edebildiği kadar!"

    (bkz: #45789782)

    buraya kadar okuduysan şunu cevapla:
    see the cat?see the cradle?

    vızır,vızır,vızır,vızır...
    --- spoiler ---
  • fargo dizisinin yürütücüsü* noah hawley tarafından yine fx kanalı için diziye uyarlanan kurt vonnegut kitabı. fargo'yu hala izleyebilmiş değilim ama sosyal medyadaki yorumlara bakılırsa oldukça sağlam bir dizi. yine de kedi beşiği gibi bir kitap, hatta herhangi bir kurt vonnegut kitabı televizyona hakkıyla nasıl uyarlanır bilmiyorum. vonnegut edebiyatın imkanlarını sonuna kadar kullanan bir yazar. mesela kedi beşiği'nin önemli bir kısmı anlatıcının iç sesinden oluşuyor. acaba arrested developmentvari bir anlatım mı tercih edilecek yoksa çok daha serbest bir uyarlama mı olacak? hawley'in elinde fargo gibi güçlü bir referans var, umuyorum ki bu diziyle de belli bir kaliteyi tutturur.
hesabın var mı? giriş yap