• hikayeler anlatıldı'daki "üç" ile başlayan yalnızlığın, hüzün ve kederin, sadece 1 saat içinde hissedilen çaresizlikle insanı nasıl umutsuzluğa, yokoluşa götürdüğünü; boşvermiş bünyeyi besleyen acının bu acizlikte aslında tek çare olduğunu anlatan muhteşem dibe vuruş şarkısı.
    bu şarkıya takılmayıp sözlerinin insanın üstüne üstüne çökmemesi imkansız..

    benim için albümün en iyisi, en vurucusu..

    bir şarkıya takılmışsan
    üstüne çökmüşse sözleri, yanında hüzün
    ruhuna ucundan dokunmuşsa
    kararmışsa gün gibi aydınlık yüzün
    her telefon çaldığında karşındaki yine bir başkasıysa
    ağlamak, beklemekten çok kolay bir parça bile umut kalmadıysa

    ah kaybolan el değmemiş ruhundu kir tutmayan
    ah kaybolan içindeki çocuktu yeri dolmayan

    her gece yattığında aklındaki sevgilin değil bir başkasıysa
    ve her şeyi unutup uyumak istiyorsan
    sığınmak için seçtiğin yer rüyalarınsa
    her aynaya baktığında karşındaki sen değil başkasıysa
    ağlamak aldanmak kadar kolay
    kendine bile bakacak yüzün kalmadıysa

    ah kaybolan el değmemiş ruhundu kir tutmayan
    ah kaybolan içindeki çocuktu yeri dolmayan

    görmüyor musun? kabuk bağlamıyor kanattığın hiç bir yaran
    hiç bir zaman geri dönmüyor kaybettiğin onca insan
    saat dört olmuş arıyorsun çaresini hüznün kederin
    acıdan başka dermanı yok ki boşvermiş bünyenin

    (bkz: copy paste değil alın teri)
  • görmüyor musun? kabuk bağlamıyor kanattığın hiç bir yaran
    hiç bir zaman geri dönmüyor kaybettiğin onca insan
    saat dört olmuş arıyorsun çaresini hüznün kederin
    acıdan başka dermanı yok ki boşvermiş bünyenin

    bu bölümüyle insanı mıhlayan gripin eseri. gripin'i severim, çok severim ama bu şarkı apayrı bir şarkı.
  • görmüyor musun kabuk bağlamıyor kanattığın hiç bir yaran
    hiç bir zaman geri dönmüyor kaybettiğin onca insan
    saat dört olmuş arıyorsun çaresini hüznün kederin
    acıdan başka dermanı yok ki boşvermiş bünyenin..
  • alkollü gecelerde özellikle sosyal ortamlarda kalabalıkla birlikte neşe ile başlar gece, alınan alkolle doğru orantılı ilerleyen zamanla tepe noktasındaki neşe yerini sorulara, acılara bırakır. gece sonunda bir bakarsın, bir yandan terketmeyi göze alamaz durumda, dışarıya gülümser, içselinde ise tırnakların avuçlarına batmış, kendini kanatıp kendini iyileştirmeye çabalarken bulursun kendini.

    bir alkollü gecenin ziplenmiş halini andıran gripin albümünden tırnaklarını etinin derinliklerine batırdığın anda çalan parça. bittiğinde, ne kadar kaldıysa senden, o kadar kendine gelebiliyorsun anca.
  • gün içinde playlistte denk gelinen anların çoğunda "yo yo şimdi olmaz dostum" nidalarıyla dinlenmeden geçilen bir şarkıdır kendisi.
  • adını, dürt* emir kipinden ve dürtmek işini yapan işaret parmağından alan rakam. işaret parmağı, elin "dürt"üncü parmağıdır.
  • her dinleyişimde bu kez ağzıma sıçmaz diyorum. yine sıçıyor. sürekli sıçıyor. durduramıyorum.
  • shuffle'lar bu şarkıyı saat tam dörtte çalmaya programlanmış olmalı..
    yoksa deli mi öptü bu saatte dinleyeyim..
  • hüznün kederin çaresini aramanın vakti. lakin ne zaman denerseniz deneyin "aradığınız çare bir diğer hikayenizde ya da kapsama alanınızın dışında olabilir. lütfen daha sonra tekrar deneyin. the expedient you have searched...." otomatik bant kaydıyla karşılaşıyorsunuz, üzüyor.
hesabın var mı? giriş yap