• öğürmeden iletişim kurabilen,
    bulunduğu her ortamda çevresine rahatsızlık vermeyi gaye edinmemiş,
    avam zevk ve alışkanlıklarından birden fazla noktada uzaklaşmış,
    ortalama üstü gelire ve bilgi birikimine sahip insanların, türk halkı tarafından genel olarak yaftalanma biçimi.
  • sayın bay entel, geçen gün bir kitabınızı okudum, ama bir şey anlamadım..önce adından başlamak istiyorum: ''alt paradoksalların teğetsel işlevleri..'' bunu biraz açıklayabilir misiniz ?

    -belki.. o yazımda açıkça şunu demek istiyorum..biliyorsunuz, insan bir paradoksaldır..fakat darwin'in evrim teorisine göre bu paradoksal en alt ben'in ve/veya en üst ben’in kargaşasal limitlerinde teğetselleşmektedir. ben bunu en açık biçimde alt paradoksal olarak niteliyorum. en alt ben’e indikten sonra, bunun diğer eşgüdümsel iletişimleri limitlere teğet olmaktadır. o zaman bu fikre türkçemizde en anlaşılır şekilde ''alt paradoksalların teğetsel işlevleri'' adını vererek biraz olsun açıklığa kavuşturabildim sanıyorum..

    -mutlaka kavuşturmuşsunuzdur..benim anlayışsızlığıma verin... teğet geçen şeylerin neler olduğunu hâlâ anlayabilmiş değilim... alt ben'in en üstünü mü kastediyorsunuz ?

    -belki.. alt ben'in en üstü ile üst ben'in en altı, içerikte özdeşleşmiştir zaten.. o yüzden birbirleriyle ve/veya kendi aralarında çatışık olmaları bir mana ifade etmez..bilmem anlatabildim mi ?

    -çok güzel anlattınız, ama ben tam olarak anladığıma emin değilim.. anlayamadığım bölüm sadece ''alt paradoksalların teğetsel işlevleri''nin neler olduğu ?

    -o zaman size daha basit şekilde anlatayım. biliyorsunuz teğet, matematiksel bir kavramın başka bir matematiksel kavrama tek noktadan ve/veya tek noktadan değmesidir..şimdi bizim olayımıza dönersek, paradoksalın altının üst ben'in altına tek noktadan değişi rastlantısal olabilir de, olmayabilir de.. ama olursa... bu bağlamda içgüdüsel tepkilerin sonsuz alternatiflerini içerir ve üst tarafta kalmaz mı ?

    -orada mı kalır ?

    -belki.. mutlaka orada kalır, ama ben yine kesin konuşmaktan kaçınayım..

    -kaçınmasanız da ben ne dendiğini anlasam olmaz mı ?

    -belki, bu yapılabilir.. ama ben açıklasam açıklasam, kendi yazdıklarımı açıklayabilirim. yani alt paradoksalların teğetsel işlevlerini..

    -ben de zaten onu sormuştum...

    -bu noktayı açıkladığımı sanıyordum.

    -ama ben bir küçük noktaya takılmıştım.

    -hangi nokta acaba ?

    -''alt paradoksalların teğetsel işlevleri''nin ne olduğu noktasına..

    -alt ben'in, üst ben'in altına tek noktadan değişi konusunda mı ?

    -tek noktadan değdiğini anladım..

    -o zaman mesele kalmıyor.. üst ben de alt ben'in paradoksalı değil mi ?

    -öyle mi ?

    -belki.. belki de değildir. zaten benim anlatmak istediğim kesinliği körü körüne kabul edişimizin rastlantısallığı..

    -haa o zaman oldu.. siz onu mu söylüyordunuz ?

    -belki..belki de alt ben'in rastlantısal olmayışını ve/veya rastlantısal oluşunu söylüyorumdur...

    -artık bir karar verseniz ?

    -karar vermek çok kolay.. ama karar verildiği zaman paradoksallığın teğetliğinin ortadan kalkması tehlikesi vardır...

    -peki efendim size verdiğiniz bilgiler için teşekkür ederim..gerçekten çok aydınlandım...

    -bana öyle gelmedi. sanki hâlâ bazı noktaları anlamamış gibisiniz.
    -anlamadım zaten. ''aydınlandım'' derken elektriklerin yanmasını kastediyordum...

    (bkz: entel olmanin sartlari)
    (bkz: entel olcam diye kendini kastıran tipler)
    ayrıca (bkz: gulumseyerek susmak)
  • entelektüel olmayı başaramamış insandır.

    öyle ki, entelektüel olabilmek için kılığını kıyafetini değiştirip, 3-5 kitap özetini (dikkat edin özeti diyorum) okuyup, bir kaç düşünürün derin anlamları olan sözlerini, taşı gediğine oturtmadan satmaya çalışan, dünya meseleleri ile ilgili görünmek için mualif kimliği ile tartışmalara girip, son noktada kıçının kızarıklığı yüzüne vurduğunda bile bana bu renk yakışıyor diyecek kadar, kendini bilmez soytarılardır.

    genelde aşağılayıcı bir yakıştırmadır.
  • entellektuel olabilmek icin cirpinan, ancak yalan yanli$ denemelerle kendini maymun eden* zavallilari tanimlayan super kisaltma, "yarim entellektuel"..
  • entelektüel benim için idrak eden, hikmet temelli bir anlama meyli olan demek ama bu yazıda didaktik eğitimli olarak sınırlı. gerçekten idrak eden bu sıfata maruz kalacak durumlar yaratmayacağından, bu yazıda entelektüel bilgiden dolayı gücü olduğu düşünen kişi.

    entel dalga geçmek kullanılan bir sıfat. birine entel deyince bir biçimde onun okumuş olduğu bilgiyle kurmak istediği iktidara hiciv yoluyla bir başkaldırı çabası var.

    ve bence çok haklı da bir çaba. genel olarak entelektüelin önemli gediklerinden biri bilgisi dolayımla bir biçimde hakikat temsili işlevini kendine atfetmesi ve bunun da kabul görmemesi üzerine diğerini hor görmesi veya teknik dil kullanımını arttırarak şiddet uygulaması. ve bu refleks günümüz iktidarında da sıklıkla benzer bir çehreyle, araçları farklı biçimde ortaya çıkıyor. bu doğal, bilgi ve politik iktidar iktidar olmaları sebebiyle benzer mekanizmalarla işliyor.

    mujiklerin kilisede osurmasına benzer biçimde, halk entel sıfatı çerçevesinde teknokrasiyle dalga geçiyor. boynuna fular kafasına ponponlu şapka giydiriyor ve erkle olan ilişkisini netamelendiriyor. ve yine haklı bir tepki bu. kurulmak istenilen impotent iktidara karşı elindeki araçları: sallamamayı, hicvi kullanıyor.

    çünkü okumuş kesimde bir kadir olmadan öte bir kadir olma iddiası var. ve bu kadirliğe zorunlu olarak biat edilmesi fikri. o fikir gündelik eylem alanında deneyimlenmemiş oluyor. bu öyle tanrısal bir hakikat ki orada bir yerde duruyor, edimle ilişkisini kurma fikri çoğu zaman akla bile gelmiyor. oysa et ete, kaşık kaşığa değmeden, dil dile söylemeden insan denilen varlık bilinmiyor.

    eğer biri kendini entelektüel veya alan uzmanı olarak kodluyorsa bilmesi gereken temel şeylerden diplomanın verdiği icazet onun hizmet vermek istediği insanları bağlamıyor. bilginin verdiği temsil gücünün bir anlamı yok. o güç müzakere edilerek o an orada kazanılıyor. bilgi gündelik yaşamda ontolojik değil pragmatik kodlanıyor.

    (bkz: peki bu bilgi gerçek hayatta ne işime yarayacak)

    ancak diğerleri bu bilgiden yararlanırsa bu bilgi değerli oluyor. bilginin pragmatik tarafını göstermediği, bilgiyi edim içinde hareket ettirmediği sürece entelektüel işini yapmak yerine, kadir olmak yerine kadirliğinin ön kabulünü talep ediyor. bedava öğlen yemeği yok diyor halk da çok doğal olarak.

    sonrasında bildiğimiz bir döngü. tarafların biri cahil diğeri entel oluyor. her iki taraf için hor görme refleksi idrakin önünü baştan molozlandırıyor.

    bilgi akışını sağlamaksa entelektüelin görevi o molozu kaldırmak entelektüelin sorumluluğudur.

    (bkz: deontoloji)
  • herkesin entellektüelin kısaltması zannedip beni uyuz ettiği sözcük. entel kişi entellektüel gibi görünmeye çalışan kişidir oysa. her şeyi bildiğini iddia eden, laf olsun diye üç beş kült filme gidip daha sonra bunu size sinemadan da anlarım tribi yaratan insandır misal. trip insanıdır aslında entel evet tripçidir.
  • arapça, ntl kökünden gelir, nutella seven anlamını taşır.*
  • entel, zannedildiği gibi entellektüel olmaya çalışan adamlara söylenen bir kelime değil.
    birçok sosyolojik kavram gibi bu kelimede yıllar geçtikçe evrim geçirmiş.

    aslen mizah dergilerinden hatta yanılmıyorsam leman dergisinden çıkma bu kelime "yarım aydın" diyebileceğimiz şahıslara tekabül eder. nitekim entellektüel kelimesini tam ortadan bölmek ve bunu kinaye edercesine piyasaya sunmak mizah kültürüne has.
    bizzat metin üstündağ'ın söylediği üzere bu kelime derdini anlatma çabasında olan ilim irfan sahibi adamı alaylamakla ilgisi yok.
    sadece bir tanım, zira ülkemiz -kendilerinin de kabul ettiği üzere- yarım aydınlarla dolu.
  • bilgiden nefret eden güruhun entelektüelleri yermek için icad ettikleri anlamsız kelime.

    bir erkeğin kullandığı dili düzgün ve naif bir üsluba dayandırdığında "ibne" olma ihtimalinin algılarda yükselmesi gibi.
  • ebeveyn kısmının her gördüğü uzun saçlı, sakallı, küpeli güruha taktığı genel isim.
hesabın var mı? giriş yap