66 entry daha
  • en sevdiğim yazar/şairlerden biridir, ama the handmaid's tale diğer eserlerinin önüne fazlaca geçip onları gölgeledi sanırım. aslına bakılırsa handmaid's tale benim için en iyi eseri değil, çok fazla sembolizm, çok fazla aksiyon var, diğer eserlerindeki üstü kapalı mizah ve ince hüzün mevcut değil, böyle epik epik bir roman. kötüdür demiyorum da, margaret atwood'u tek başına temsil etmeye yetmiyor gibi diyorum. mesela bu bakımdan the blind assassin yazarın diğer boyutlarını da gösteren daha incelikli bir roman olsa da diziye, filme uyarlanmaya çok müsait olmadığı için geri planda kalmış olabilir. şiirleriyse sanırım iyice geri planda. şiirlerinde genelde gündelik hayattan, ölümden, doğadan bahseden sade, hüzünlü, melodik bir tarzı vardır. romanlarına kıyasla gündelik hayata biraz daha yakındır (belki mary oliver'a benzetebiliriz bu bakımdan.) örnek olması bakımından aşağıya the moment şiirini koyayım:

    the moment when, after many years
    of hard work and a long voyage
    you stand in the centre of your room,
    house, half-acre, square mile, island, country,
    knowing at last how you got there,
    and say, ı own this,

    is the same moment when the trees unloose
    their soft arms from around you,
    the birds take back their language,
    the cliffs fissure and collapse,
    the air moves back from you like a wave
    and you can't breathe.

    no, they whisper. you own nothing.
    you were a visitor, time after time
    climbing the hill, planting the flag, proclaiming.
    we never belonged to you.
    you never found us.
    it was always the other way round.
20 entry daha
hesabın var mı? giriş yap