41 entry daha
  • şebnam ferah'ın ünzile yorumu dakika itibariyle kulaklarıma dökülmeye başladığında uzun, çok uzun yıllar boyunca dilimizde "kaçkoyun etmek" nam bir fiilin varlığını vehmettiğimi anmamam mümkün olmadı. "yağmuru kim döküyor, ünzile kaçkoyun ediyor" diye yakarmaktaydı zira sezen en karanlık, en ciddi sesiyle ve ben sanmıştım ki "yağmurda koyunlar gibi kaçışmak" demektir kaçkoyun etmek…

    bir kadının değerinin koyun cinsinden ölçülebileceği ihtimaline yabancı, şarkının/aysel gürel'in çizdiği toplumsal-gerçekçi tabloya vakıf olmanın fersahlarca uzağındaki küçük zihnim ilk anda açıklayamadığı bu söz öbeğine kısa sürede aklına en yatan anlamı bulup yapıştırıvermiş ve bir daha da geri dönmemişti. yağmur yağıyor, dayaktan us(l)anmış, hiçbir şey sormayan ünzile çaresizce kaçkoyun ediyordu. başka ne olacaktı?

    "kaçkoyun etmek" hala öylesine hakiki, öylesine diri, öylesine kök salmış bir mana ki zihnimin koridorlarında; bugün, dizenin gerçek anlamının tüm ağırlığıyla bilincindeyken dahi, o nakaratı her duyduğumda şuurumun şimşek hızlı çağrışımlarının ünzile’yi yağmurdan kaçıştırmasına engel olamıyorum. ve ben çocukluğum damgalı tüm yanlış anlamalarımı, tekmil bönlük hatıralarımı senelerdir sözlüğe taşıyor, taşıyor; hayrettir, tüketemiyorum.
139 entry daha
hesabın var mı? giriş yap