68 entry daha
  • yazdıklarının yaşadığı toplumun gizli gerçeklerinin aynası olması fikrinden hareketle, türkiye'deki ünlüler dünyası da bir gün birini delirtip bir marquis de sade çıkaracak gibi geliyor bana. zira;

    - efendi, bizden biri, "ailemizin" diye kendini pazarlayıp, sevgililerinin sıçmasını izlemek gibi fantezileri olan talk showcular (bi de yiyeydin pezevenk)

    - televizyonda, gazetelerde envai çeşit sevimlilik yapıp göz boyayan, en çok seyredilen "aile" dizilerinden birinin senaryosunu yazıp yine yılışık bir sempatikliğin ekmeğini yiyen; evli barklı olmasına rağmen elin herifinin üzerine işemesinden cinsel anlamda haz duyan meşhur senaristler (mübarek, kenef gibi karı)

    - şarkılarında her daim masumiyetten, saf aşktan dem vurarak, kamera karşısında vıcık vıcık romantiğini oynayıp, yatak odasında götüne toblerone sokturan şarkıcılar (ulan sade'ın aklına gelmez be)

    ve benzeri şekilde çokça misallendirebiliriz mevzuyu. ha karşılıklı rıza söz konusu olduktan sonra ve üçüncü şahıslara zarar vermediği müddetçe isterse herif kayınçosunun götünde muhtar çakmağı arasın, beni siklemez; insanların yatak odalarına fantezilerine müdahale etmek gibi bi münasebetsizlik yapacak değilim. fakat gözümüze baka baka pirupakı oynamalarını ben kabullenemiyorum arkadaş. istiyorum ki bu şekilde dolaylı yoldan anlatmak yerine çatır çatır isimlerini vererek afişe edeyim dürzüleri ama, la philosophie dans le boudoir yayınlandıktan tam 208 sene sonra bu ülke mahkemelerince yasaklanabiliyorsa, ben isim versem aynı mahkemeler kim bilir tevellütümü hangi yaban eşşeğine siktirir...

    (ulan son cümleyi yazdıktan sonra google'da "yaban eşeği" diye arattım, hayvansiklopedisi.com'daki yazı başlığına bak: "ateşli yaratıklar". vay babayn kemiği... hangi damızlığa yazdırdınız olm onu?)
287 entry daha
hesabın var mı? giriş yap