104 entry daha
  • tanımlamak için bir sıfat kullanmak gerekirse, olan biten herşeyin gerçek olduğunu söyleyebiliriz.

    ilk bakışta pek anlamlı veya dikkat çekici gelmiyor. ee yani? sadece gerçek?

    dizi, tabiri caizse başroldeki nick'in sıçışıyla başlıyor. uyuşturucudan yakalanıp, babası sayesinde hapisten kurtulup kamu hizmetine mahkum ediliyor. bir tarafta babasının firmasında şirket avukatlığı yaparken, bir tarafta da sosyal hizmetlerde önce çocukların sonra da yetişkinlerin davalarına bakıyor. piyasayı ve rekabeti sevdiğini söyleyen nick için denkleme devlet ve diğerkamlık giriyor. ve dizinin süresi boyunca gittikçe ikincisine değer vermeye başlıyor.

    babasıyla olan mesafesi, hesaplaşması, kavgası değişik bağlamlarda devam ediyor. basit bir şirket satış anlaşmasını bir savaşa çevirip kovulması gibi manidar olaylarla ahlak, değerler ve dürüstlük gibi kavramlar üzerinde düşünülmesi sağlanıyor.

    kadınlarla olan ilişkisi de karakterinin sorunlu alanlarından biri. evlilik dışı ilişkiler, aldatma, çocuk sahibi olma, çocuk evlat edinme gibi birçok tecrübesiyle oturup düşündürüyor.

    bütün bu süreçte en güzel olan, dizinin gerçek olması. gerçek hayatta olduğu gibi, burada da mucizeler, kahramanlıklar, büyük başarı hikayeleri yok. diziyi izlenebilir kılan şey tam da bu.

    24 dizisi boyunca defalarca rehin alınan, sorgulanan, çatışmaya giren jack bauer'in ölmeyeceğini, bir şekilde etrafından ölen insanlara rağmen dünyayı kurtaracağını biliyorum. ama burada nick her davayı kazanacak, her sorunu çözecek, kendisini ve insanlarla olan ilişkisini geliştirip rehabilite olacak gibi bir kader yok. nick, her insan gibi hata yapıyor, saçmalıyor, kendisine ve etrafına zarar veriyor. genellikle soğuk ve mesafeli, bazen insani yönlerini de açıkça ortaya çıkaran birbirinden farklı şekillerde davranıyor.
157 entry daha
hesabın var mı? giriş yap