41 entry daha
  • son derece beğendiğim, içime sinerek olmuş dediğim bir isveç filmi daha. yönetmeni, ruben östlund ...

    --- spoiler ---

    hakikaten sadece babanın hüngür müngür, salya sümük olduğu ağlama sahnesi ve akabinde çocukların baba diye iç geçirip ağlayarak babalarına arkadan sarılmaları, annenin buna eşlik etmemesini kabullenemeyip onu da çağırıp hep beraber sarmaş dolaş oldukları bölüm için dahi defalarca izlenebilir filmdir. (tabii buna aynı yerde sigara içen karşıdaki adamın manidar bakışlarını da katmak mümkün)

    --- spoiler ---

    --- spoiler ---

    en azından bu sahne kadar etkilendiğim bir bölüm de sakallı abimize sevgilisinin varsayımsal düzlemde laf sokarak olayı kendi eksenlerinde kurgulama girişime abimizin fazlaca takılıp söylenenleri hazmedeyip, kafaya takarak uyuyamaması... bu örnekleme de insan psikolojisi açısından kusursuz verilmiş.

    --- spoiler ---

    varsayımlar, eleştiriler, huzursuzluk, psikolojik sendromlar falan derken basit bir konudan ne denli güzel bir film yapılabileceğini tekrardan göze sokuyor ' turist '. erkeklere aile içinde şartsız şurtsuz biçilmiş rolü sorgulamamıza neden oluyor. insanları anlık tepkileriyle ne denli yargılayıp yargılamamamız gerektiğini de açımlama fırsatı sunuyor. filmi izlerken iki şey aklıma geldi. biri herkesin bildiği bir atasözü.sinek küçüktür ama mide bulandırır. diğeri, anton pavloviç çehov'un memurun ölümü hikayesi...

    izleyin bu soğuk filmi, pişman olmazsınız.

    edit: ailece yapılan toplu kayak, toplu diş fırçalama, toplu uyku (küçük görünümlü olup büyük bir infial yaratan) toplu yemek, toplu sarılma, kucaklaşma gibi sahneleriyle aklıma kazınan film. unutmam bu sahneleri. ne zaman bireyselleşiliyor, sorunlar ortaya çıkıyor. bir de son bir spoiler:

    --- spoiler ---

    ebba'nın bir hatunla ilişkiler üzerine bir sohbeti vardı filmin temel omurgasından biraz bağımsız. kadın hem evli hem sevgiliye yelken açmış, bunun gayet normal olduğundan falan bahsediyordu. yani az biraz bu bir keyifse ve özgürlükse neden bundan kendimi soyutlayayım diyordu. ebba, buna sert girdi. aralarındaki tartışmadaki ortam bana lukas moodysson filmlerini çağrıştırdı. tillsammans'i izlediğim andaki keyfi ve diyaloglardaki güzelliği anımsadım.

    --- spoiler ---
116 entry daha
hesabın var mı? giriş yap