254 entry daha
  • ciddi ciddi bir yaşam biçimidir. abartmıyorum. bunu da bir sabah uyandığımda saçlarıma "hadi güzelim hadi bitanem bari bu sabah 3 hafta mağarada yaşamışım da yiyeceğim bitmiş de avlanmak için dışarı çıkıyormuşum gibi görünmeme sebep olma bak daha dün yıkadım seni hadi zor durumda bırakma anneni" diye yalvardığımı fark ettiğimde anladım. işin tuhaf olanı ben bunu her uyandığımda yapıyorum. hem de uyanır uyanmaz. her sabah aynı terane. korka korka uykulu gözlerle aynaya bakılır,

    "eheyyy o kadar da korkunç değilim aslında".

    gidilir yüz yıkanır kahvaltı edilir biraz uyku mahmurluğundan çıkılmıştır ve tekrar aynaya bakılır.

    "daha kötü günlerim olmuştu."

    sonra üst baş değiştirilir düzgün kıyafetler giyilir ve gerçekle yüz yüze gelinir. o saçla dışarı mışarı çıkılmaz arkadaş. hoppaaa. tekrar çıkar üstündekileri duşa gir sıfırdan başla her şeye. her sabah ya her sabah. hiç mi akıllanmaz insan? o iki kere hazırlanma süresinde diğer kızlar ojelerini tazeler, ne bileyim makyaj falan yapar. zaten dikkat edin kıvırcık saçlı hatunlar pek makyaj yapmaz genelde, yapamaz. ne ara bir de makyaj yapsın? vakit mi var? tarzınızı bile saçlarınız belirler bir yerde. zaten makyaj falan yapamıyorsunuz. hani vakit bulsanız bile beceremiyorsunuz. o derece uzaksınız olaya. kafanızdaki yumak da her neyse dağınık bir görüntüye sahip. eliniz mahkum sportif, minnoş bir tarzınız olmalı. azıcık şıkırdım olayım diye heves etseniz kafanızdaki sırıtır, heves kursakta kalır. kaderiniz doğduğunuz an belirlenmiştir anlayacağınız.

    zaman içinde hayatınızı saçlarınıza göre planladığınızı bile fark edersiniz.
    "sabah şuradan şuraya gidicem bi duş alıyım garanti olsun ama öğleden sonra karşıya geçicem vapura binmem lazım orda da rüzgar yerim tiftik tiftik olurum ama iş görüşmesi ben en iyisi bu akşamdan bi düzleştiriyim." yemin ederim tüm çözüm üretme, time management yeteneklerimi saçlarımdan kazandım ben.

    bir de sen o kadar oku et kendini geliştir, isminin başındaki ünvan yine aynı. "şu kıvırcık olan". ya ben böyle megaloman böyle üste çıkan böyle ilgi manyağı bir organizma görmedim hayatımda. sanki sen olmasan kimse beni tanımayacak, tek vasfım sana sahip olmak. canını yidiğim. bir de nasıl nazlı. kendisine ayırdığım vakit ve paranın haddi hesabı yok. nasıl da dengesiz bir de. bir gün 2 dakika yerine 3 dakika mıncıklasam "aaa saçını mı kestirdin" derler. soldan ayırsam abiye, ortadan ayırsam günlük saç olurlar. hatta o anki ruh halime göre şekil alabildiklerini bile düşünmeye başladım. benim yalan söylediğim gözlerimden değil saçlarımdan okunur bilakis.

    erkeklerin de kolayına geliyor kıvırcık saçlı hatuna yürümek. az orjinal olun gözünüzü seviyim. hepimiz farkındayız kafamızdakinin ne kadar dikkat çektiğini. aklınıza ilk geldiği gibi saçtan girmeyin. ağzımıza burnumuza iltifat edin mesela. bu ne demek oluyor biliyor musunuz? mesela gözlerin öyle güzel ki saçların tüm odağı kendisine çekse de gölgede kalmıyor, en azından ben görüyorum anlamına geliyor. saçtan yürümek... ne bileyim... çok banel be. kıvırcık saçla oynamayı sevmeyen adamla karşılaşmadım mesela şu güne kadar.
    - ben kıvırcık saçla oynamayı çok severim biliyo musuun :)))) (parmaklar saçlara doğru hamle yapar)
    + (yapma be kamil, herkes kıvırcık saçla oynamayı çok seviyo niyeyse. sokucan şimdi parmaklarını geri alamiycan bi daha. hayır ne bu keyif anlamıyorum ki. ay çek elini. geliyo valla. vallahi geliyo tombul tombul parmaklar. ay bi şey yapmak lazım bi şey) ... yağlanıyo ama oynayınca biliyosun mu :)

    bütün arkadaşlarınız birer dahi. hepsi amerika'yı her gün yeniden keşfeder.

    - aaa saçını tutup çekince yine yukarı zıplıyooo.
    + hadi yaaa :)))

    yine de seviyorum kerataları. vallahi evlat gibi. atsan atılmaz satsan satılmaz. biraz uğraşınca da pek tatlı oluyorlar zaten. değmiyor da değil yani. *.*
476 entry daha
hesabın var mı? giriş yap