55 entry daha
  • o ve ben

    bu güç ömür yolculuğunda ne zaman ayrılan iki yol kavşağına varsam yahut bu iki yoldan birini seçmekte güçlük çeksem, ne vakit bir işe sarılmakta bocalasam yahut kararsızlıklar içinde düşünceme güvenemeyip de sarsılsam, ne zaman hangi dalı tutmakta duraklasam, hâsılı evimde ve işimde bir çıkmaza saplansam, öyle anlarda, bilmem neden, nasıl bir duyguyla hep shakespeare’i hatırlarım. kendi kendimi gütmede sıkıntıya düştüğüm zaman hep o hatırıma gelir ve derim ki:

    “ biz insanoğulları kısacık ve sapsade ömrümüzde kendi kendimizi doğru dürüst emekletemezken nasıl olur da shakespeare otuz yedi büyük eserinde bin kırk bir insan yaratır, kralından kölesine kadar hepsine can ve ruh verir, kemiklerini kenetler, şekillerini yoğurur, sinirlerini örer ve dünyanın ayrı ayrı bölgelerinde, doğumlarından ölümlerine kadar hiç birbirlerine benzemeyen kaderleriyle onları karşı karşıya bırakır; bunları ruh değişiklikleriyle, sinir sarsıntılarıyla bizim aramızda yaşatır.

    bu ne kudrettir ki, onların hepsini satranç bebekleri gibi, son çizgilerine doğru süren büyük oyuncu öldükten dört yüz yıl sonra bu ölümsüz bebeklerin görünmeyen sihirli kuvvetle izledikleri ömür akıp gidiyor ve bütün bunları yaratan, yaşatan, oynatan tek bir kişi!

    ben de bir kişiyim. kendi adımlarımı bile çekinmeden atamazken, o bir tek kişi, bin kırk bir kişiyi dünya durdukça ölmezliğe kavuşturmuş.

    danimarkalı hamlet, afrikalı othello, italyalı romeo, atinalı timon bugün de doğru yollarında dümdüz ve sekmeden gidiyorlar. hâlbuki ben bocalayıp duruyorum, toprağa girip unutuluncaya kadar da bocalayacağım.

    pekiy… shakespeare insansa ben neyim?
    ben insansam shakespeare ne?

    muhsin ertuğrul
    türk tiyatrosu, temmuz-ağustos, 1965, s. 363, s.26.
90 entry daha
hesabın var mı? giriş yap