• doğası gereği içinde "iyi ki" ve "keşke" sonuçlarını barındırır.
  • hayatını nasıl sürdüreceğinin anahtarı, gerçekten yaşanan bir hayat ile rutin arasındaki fark. toplumun hatta doğanın koşullandırdığı şeyleri pasif şekilde kabul etmeyi reddettiğinizde tadından yenmeyeceği gibi tam o esnada başınızı göğe kaldırdığınızda bir yıldızın kaydığına da şahit olabilirsiniz.
  • ıssız bir şehir parkında ne vardı banklarda edip cansever şiirleri ile karşılaşsaydım. müziğin ırzına geçen, örs, üzengi ve çekiç kemikleriyle sab-i sübyan ters ilişki yaşayan siyasiler küçük birer biblo olsaydı keşke bit pazarında. bacchus ile iyi geçinip giderken, nerden çıktı bu ayıklık hali? anadolu'nun terk edilmiş bir yerinde sevdiğini kimseye söylemeyerek ölen, aruz vezniyle edepsiz düşlerini vezinleyen iki ayrı ozan, iki ayrı kalem ve saz şairi gibi duygularım. biri bağlama çalıyor, diğeri bendir. hayatımızın hipotenüsü trigonometrik saçmalıklarla çizildi yine. kar geri geldi. dalları ayaz vurdu. hayalim kars'ın ortasında limon yetiştirmek benim. vaatleriniz eski kıtada kaldı.

    gençliğimin iktidarı, geleceğimin muhalefeti ve can sıkıntılarımın koalisyonu. ıradı bu galaksiden yabancılar.

    küçük çocuklar vardı, babaları sakallı, annelerinin elleri çatlamış. sandıklarda hayatlarının monotonluklarını postalıyorlardı.
  • cesaret ve korkaklık arasında seyirtir.
  • tercih.

    insanlarin ve yığınlarin birseyler arasinda tercih yapabilmesi icin en az iki asgari sart vardir,

    birincisi;

    -seceneklerin her birinin gercek mahiyetlerinin, anlamlarinin, sonuclarinin ve getireceklerinin eşit ve tarafsız olarak ortaya konulmasi,

    ikincisi;

    -secimin tam anlamiyla tarafsız denetimler, tarafsız kisi ve kurumlar, ve tarafsız duzenleyiciler tarafindan duzenlenmesidir.

    yani secim sartlarini olusturanlar ayni zamanda secilecek seceneklerden biriyse, duzenleyiciler secimin sonucundan fayda veya zarar gorecekse orada gercek bir secim yapilamaz.

    ayni sekilde secenekler tarafsiz ve esit sekilde kendini anlatamiyorsa, seceneklerden biri resmi/gayri resmi butun olanaklarla yaniltici yoneltim, kara propaganda, elde tutulan gucle tehdit gibi unsurlari kullanabiliyorken diger seceneklerin boyle bir sansi yoksa,

    secim sartlarini duzenleyenler sonuclardan dogrudan etkileniyorsa, yani mesela secilecek farkli bir secenek sonucunda mevki ve yetkilerini kaybedeceklerse, gucleri ellerinden alinacaksa oradaa gercek bir secim olmaz.

    boyle sartlarda yapilan sey sadece bir tiyatrodan ibarettir.

    kisacasi tam tarafsiz ve adil kisi ve kurumlar tarafindan uygulanmadikca hicbir secim hicbir sey degistirmez.

    boyle sartlardan farkli sonuclar cikacagini ve bu sonuclarin cidden fark yaratacagini ummak en naif ifadeyle safliktir.
  • (bkz: terane) ---> her seçim öncesi yapılan şeydir.

    kelime içinde kullanılışı ---> (bkz: her seçim öncesi aynı terane)

    örnek:
    her seçim öncesi yapılan; sahte seçmen kayıtları. bir dairede 1000 kişi kayıtlıymış. seçim sonra, kaybedişe bir anlam yüklemek için yapılır.

    -ama abii onlar da hile yaptı. yoksa kesin kazanırdık.

    yada

    - hile ile kazandılar yoksa biz daha çoğuz olm. takma kafana sen?!

    özet:
    muhalefetin ve mevcut siyasi düzeninin, insanları oyalama taktiği + gaz alma durumu.
    böylelikle, muhalefet kaybettiğine üzülmeyecek. aslında hala daha sayılarının çok olduğunu düşünecek. eğer, adil bir seçim olsaydı; tabi ki biz kazanacaktık sendromuna dönüşecek.

    gerçekte olan:
    siz, hala daha seçimler üzerinden etkinizin olduğunu düşünüyor musunuz? ülkedeki bütün partiler; bir siyasi denge üstüne kurulu ve hepsi birer kuzu postuna bürünmüş kurttur. eğer bunun farkına hala daha varamadıysanız; ufak tefek gaz almalar ile tatmin edilmeye mahkumsunuz.
  • şimdi önümüzde, hatta tam 35 gün sonra yerel seçim var.

    daha önceki seçimlerde, seçim sırasında elektrik kesintilerini, elektriğin kesildiği sırada sandıkları taşıyan ak polisleri, çöp kutularının içinde, yol kenarlarında ak parti basılı oy pusulalarını hatırlıyoruz değil mi?

    hatırlamıyorsak ben hatırlatayım.

    http://www.hurriyet.com.tr/gundem/11350613.asp

    http://www.radikal.com.tr/…_pusulalari_cikti-928888

    diğer iddiamı, izlediğimden emin olduğum bir video ile kanıtlayacaktım size bulamadım, beykoz'da geçiyordu olay sanırım, haber muhabiri kadına neler olduğu soruyordu, kadın da polis üniformalı bir kaç kişinin sandıkları değiştirdiğini, taşıdığını falan alelacele o karanlıkta anlatmaya çalışıyordu. bulursan ekleyeceğim.

    herneyse, şimdi bakıyorum bunların olma ihtimali yine var. peki olursa ne yapacağımızı düşünen var mı ?

    garip bi kabullenilmişlik var bu konuda. insanlar sanki buna alışmış, bu durum çok normalmiş gibi yorumlar falan yapıyor. herkes ironi peşinde.

    bir çakallık konusu var ortada, akp'nin tekrar seçilmesi, hatta bugün için dbe listesine giren şu entry (bkz: #40625884)

    hayatım boyunca yaptığım en büyük hataların hep farkındaydım. yaparken bile farkındaydım ama kaybettiğim nokta şu oldu düzeltmek için hiç bir şey yapmadım.

    mesela ilk üniversitemde not ortalamam 0,30'du. ders çalışmam gerektiğinin farkındaydım, bile bile lades dedim çalışmadım. üniversiteyi bıraktım.

    iş yerine geç gitmemem gerektiğinin farkındaydım, bile bile alarmı hep aynı saate kurdum geç gittim, büyük problemler yaşadım. gibi...

    şu an gözlemlerime göre ak parti seçmenleri dahil herkes seçimlerde ne denli şerefsizliklerin döndüğünün farkında olmasına rağmen, kimse bi'şey yapacakmış gibi durmuyor.

    bu durumu düzeltmek için bir şeyler yapmalıyız.

    mesela anladığım kadarıyla bu iki site oy ve ötesi ve sandık başındayız sanırım bunların önüne geçilmek için kuruldu.

    bilemiyorum araştırıldıkça belki adı duyulmamış oluşumlar, gruplar bu tip adilikleri engellemek için kurulmuş kuruluşlar ortaya çıkar.

    bunun önüne geçmemiz gerektiği çok açık bir gerçek arkadaşlar.

    bulunduğum memlekette suriyeli potansiyeli o kadar çok ki. hatta yerine göre iyi bir sitede oturuyorum diyebiliriz. suriyeliler ev almak istediğinde site yönetimi prensip gereği satmadı en başlarda.

    280 000 tl değerindeki evlere 400-500 verdi suriyeliler sattırmadılar ev sahiplerine. t.c. vatandaşı olması gerektiğini söyleyerek. 2-3 hafta sonra hepsi t.c. kimliğiyle geldi yanımıza. şu an baya kalabalıklar.

    gelmek istediğim konu şu, zaten suriyelilerden bir oy potansiyeli kazandı akp. bunun dışında bir de hileler falan olursa, hakikaten %60 çok imkansız görünmüyor.

    bu konuda bilinçlenerek hareket etmeliyiz, zaman daralıyor.

    ayrıca diğer söylemek istediğim konu da şu, bu gibi organizasyonlarda baktım; genelde gönüllüler kadıköy'den, bakırköy'den veya sol partilerin yüksek oy aldığı kesimlerden çıkmış. zaten oralardan umudu kesmiş durumda akp. olmayacağının o da farkında taklalar atsa bile.

    olay daha kritik yerlerde. beykoz'da mesela, adana'da, mersin'de, antalya'da. başa baş giden yerlerde.

    ilçe olarak bahçelievler olabilir, esenyurt, ne bileyim akp'nin çok yüksek oy aldığı yerlerde insanlık, adalet, demokrasi isteyen kimseler yok mu abi? bunları düşünerek daha kritik yerlerde görev alıp, oralarda iş başına oturmalıyız gibi geliyor.

    organize olmak bu bağlamda çok önemli. organize edebilecek politik ve maddi kuvveti yüksek insanları burdan sağduyu göstermeye davet ediyor ve hayatımın en uzun entry'sini bitiyorum.
  • her seferinde bu topraklardaki insanların içini dışına çıkaran demokratik olgu..

    her yer nefret, kibir, kin, şiddet, küfür, kıyamet..

    bu haliyle bir yaraya işediği yok ama en azından bize bizi gösteriyor..
    ve biz kendimizi kandırabilsek bile asla kendimizden kaçamayacağız..
  • bakınız ilk entry, treachery yazmış: alternatiflerden kabul göreni demiş. alternatif: bakınız merlin yazmış, bir durumun veya cismin olabilecek diger seçenekleri demiş.
    ben ne diyecektim? şey diyecektim: bu düzenin alternatifleri arasında yapılan seçimin götüne koyyım, o seçimin sonuçlarını sikeyim, alternatifi olmadığını göremeyenin ağzına sıçayım, alternatifini yaratamayanın cibilliyetine tüküreyim. cibilliyet neydi lan? milliyet der gibi. soy, ata falan mı demekti? ona da siz bakın götünüze koyyım. eğer öyle bişeyse lafımı geri alıyorum, milletin ölmüşlerine küfür etmenin gereği yok. bana yakışmaz. ay ilk defa kuruyorum bu cümleciği: bana yakışmaz. ne kadar egosantrikmiş. bana yakışmadı. bundan sonrası kısırdöngü. dönün gari.
  • kazanabilmek için siyasi partilerin açılım üzerine açılım yaptığı oy amaçlı göz boyayarak ülkeyi bir anda demokratikleştirme sürecine sokuverdiği sistem. kürt sorununun bir demokratikleşememe sorunu olduğundan tutun da azınlıkların haklarının yok sayılmasından farklı etnik grup ve mezheplerin- hadi alevilerin diyelim- hatta toplumdaki geleneksel tavırların dışında hareket eden kimselerin yaşam alanlarının daraltılması yani ötekilerin dışlanması olgularının üzerine uzun vadede gidilip demokrasinin sağlıklı işleyişine/ gelişimine katkıda bulunmanın çok uzağında tavır takınan siyasal partiler seçim zamanı geldiğinde göstermelik demokrasicilik oynarlar. bir bakmışsın ki sosyal demokrat chp bilmem kaç yıldır yürüttüğü siyasetin özüne uymayan bir hareketle çarşaf açılımında bulur kendisini. diğer tarafta başbakan erdoğan'a dtp 'den alabileceği oy hesaplarıyla trtnin yeni kanalıyla ilgili olumlu yorumlar yaparken rastlarız. arada da alevilere açılınır seçim zamanları. bilmem kaç senedir kendi kültürlerini, inançlarını yaşayamadıklarını her fırsatta dile getiren artık meydanlara da dökülen aleviler birden akıllara gelir. zorunlu din derslerinin kaldırılmasının bir alevi sorunu olmaktan öte demokratikleşememe gelişmeme sorunu olduğu gözlerden kaçırılır. buna karşılık oylarının potansiyel olarak kendilerine yansıyacağını düşünen chp de bir şeycik yapmaz. onların yanındayız edebiyatıyla boşlaflarla kimse kimsenin yanında olamıyor. aleviler potansiyel oy deposu chp için. gidecekleri yer yok. atsalar atsalar chp'ye oy atabilirler. yine kürtlerin bu ülkedeki nüfusun 5te 1ini oluşturduğu kimsenin kimseyi bu ülke topraklarından kovmaya hakkının olmadığı onların kendi dillerini konuşabilecekleri onlara dilerinin unutturulamayacağı inanış ve kültürleriyle onların kabul edilmesi gerekliliği her kürdün potansiyel bir terorist muamelesiyle ötekileştirilmesi gibi sakatlıkların giderimi için neler yapılıyor. adımların sağlıklı olduğunu düşünürken samimi olduğuna kendimi inandıramıyorum... düne kadar vatan haini olarak lanse edilen türk şiirinin en büyük isimlerinden nazım hikmet'in tekrar vatandaş yapılması ancak bir ayıbı örter.geçmişteki hataları bütünüyle bize unutturamaz. adım adımdır fakat türk siyasetindeki siyasal partilerin inandırıcılıklarını kazanabilmeleri gerekiyor. samimi olmak siyasetin daha şeffaf bir hale sokulması kitleleri oy deposu görme zihniyetinin sakatlığından kurtulmayı kalıcı ve sağlıklı çözümlerle insanların güvenlerini politik arenada kazanabilmeyi sağlamalı partiler.
    seçim zamanından seçim zamanına hatırlanan kitleler... alınması planlanan oylarla ilgili şark kurnazlığı... bu halkın 364 gün anasını bellerim seçim zamanı geldiğinde keyfim olduğunda halka 1 gün bir şeyler yaparım mantığı yemiyor. inandırıcı da olmuyor...demek ki önce samimiyet lazım...
hesabın var mı? giriş yap