• kırmayın. asla kırılmamaması gerekiyor çünkü ellerinizle kendinizi taşımak öyle acı verici ki, ayağınızın acısı önemini yitiriyor.

    tek ayak üzerinde kendinizi taşımaya çalışmak, kahvenizi bile yapamamak, o iğrenç acziyet insanı perişan ediyor. ayalarım yara oldu, parmaklarımı bükemiyorum.

    ben de her iğrenç insan gibi başıma gelmeden engellilerin halinden "evet ya çok zor " dan öteye gitmedim. merdiven çıkılamıyor, sandalye olayına girmiyorum bile... her binada, her kaldırımda istisnasız engelli yolu yapılmak zorunda. kaldırıma park ediyorsunuz ya, allah aşkına yapmayın.

    hayat şartları eşit değil, damdan düşenin halini damdan düşen değil, herkes anlasın. siz benim gibi dallama olmayın.

    ve çok sevgili tarak kemiğim, başta sen olmak üzere beni yıllardır gıkını çıkarmadan istediğim her yere taşıyan tüm kemiklerim; sizi çok seviyorum. sizin sıhhatli halinize sahip olmak demek özgürlük demek ve dünyada özgürlükten daha güzel ve önemli hiçbir şey yok.
  • 1 3 5 fark etmez hanisi kırılırsa kırılsın adamın şaftırı kaydıran kemikler.. ilk 10 saat "yok la kırılmamıştır burktum ben, lifleri kopardım" diyip ve evde önce sektim, sonra popo üstünde kendimi sağlam ayakla ittim, sonrasında da süründüm.. 5 kat asansörsüz apartmandan aynen 15 dakikada indim, ruhum çekildi kendi yavaşlığımdan. kendimden nefret ettim. hastanede tekerlekli sandalyeye oturduğumda duyduğum rahatlık sonrasında beni rahatsız etti. buna nasıl sevinebilir bir insan?

    değnekleri verince doktor artık uçarım bunlarla dedim ama yok öyle birşey. her saat başı 15 dakika boyunca buz kompres yapmak zorundasın. ulan, zaten yürümek için ellerimde değnekler var.. neremle taşıyayım o buz torbasını? zor bela ulaşınca mutfağa iki gıdım yemek de yiyeyim diyorsun ama yemeği yaptığın yerde tuketmek zorundasın zira ellerde değnek olduğundan hiç bir halt taşıyamıyorsun. şimdi evde sırt çantasıyla dolaşıyor, yıkanamamaktan kokuyorum. 2 3 güne ziyaretçi kabul edemez kıvama da geleceğim.

    tarak kemiği falan zirzop bi ismi var ama adamı tarumar ediyor. sakata bağlamak çok zormuş.. düşmanıma vermesin.

    6 gündür sağ baçak üzerinde sekmekten hayvani bacak yaptım. biri ince biri kalın olacak mına ko yaa. reva mı bu yarrab?
  • bunların ayakta olaninin 4.sünün sapasağlam olması dünyanın en kanıksanmış nimetlerinden biri imiş, son iki haftadir bunu anliyorum ben.

    hastane donusunde asansoru olmayan apartmanın en ust katına ellerinin uzerinde ters emekleyerek cikmak, evin icinde koltuk degnegi ile zip zip ziplamak, iki oda arasi mesafeyi on dakikada katetmek gibi bir dunya da var...
  • kirilmasi durumunda, vucutta en aci veren kemik kirigi oldugu rivayet edilen fosfor katkili vucut yapisi.
  • lise yillarimda basketbol oynarken kirdigim ayak kemigi. aslinda kirildigini ayagim balon gibi sismis olmasina ragmen tahmin etmemistim ve rontgen filmini gorunce inanmistim. hastanede kirik kemigi yerine oturtmakla yukumlu bir amca vardi ki, acidan dokunamadigim ayagimi eline alarak katır kutur çevire çevire beni acidan bayilma noktasina getirmisti. belki de her zaman bu kadar aci vermiyordu bu amca insanlara... ayagima ilk dokandıgında acidan kaynaklanan refleksle soyledigim seylere gocunmustu belki. ama olsundu... bayram tatiline kadar alcidan kurtulmustum ya...
  • geçenlerde durup dururken basit bir çarpma sonucunda sol ayak 5. metatarsalimi kırdım. akabinde 38 gün alçı, koltuk değnekleri ile işe gidip gelmek, poşetlenerek banyo yapmak, kramplar, ağrılar.. neyse ki geçti bitti diye 3 gün önce büyük bir sevinçle ayakkabımın teki elimde doktora gittiğimde alçıyı çıkartıp koşarak eve geleceğimi sanarken tam bir hayal kırıklığı yaşadım. alçı çıktıktan sonra yere basmayı geçtim şişmiş ve morarmış ayağımı kontrol edemiyordum. ayakkabımın teki elimde koltuk değnekleriyle götüm götüm eve döndüm. şimdi tek değnekle üzerine tam basmadan başladım gezinmeye. yavaş yavaş normale dönecekmiş. bir süre daha şişmesi, morarması, ağrıması normalmiş.

    tanım: değeri kırıldığında anlaşılan kemik türü. insanı rezil ediyor. kırmayın!
  • 2 gün önce " burada demir var, dönerken dikkat edeyim de çarpmayayım" diyerek yanından geçtiğim demire, dönüşte çarptığım kemik. yiğitliğe laf gelmesin diye sesimi çıkarmadım ilk başta ama 5-6 adımdan sonra acıdan gözüm kararmaya, terlemeye başladım, ki ben canlı canlı anestezisiz ameliyat olmuş insanım, canım tatlı falan değil yani. 2 gündür sol tarafımdaki bütün kemikler ağrıyor, nasıl bi kemikse artık.
    hayır ben çarptım böyle ağrıyor, kırık ağrısını düşünemedim bile.
  • sol ayak kemiğimin çatlayan bölgesidir. salı gününden beri sağ ayağımın üstünde ve tek odada dolanıp duruyorum. acısından çok insana verdiği acziyet duygusu kötü.
  • 4ünü birden kırdım dün. zor olmadı. ayağa kalktım halıda 2 adım attım. bileğim ters döndü. çaaaaat diye sesi duydum. sonrasında buz falan sabahı bekledim. şimdi alçıda. yalnız ekim ayında da aynı ayağımın bileğini ters döndürmüştüm. bu da bir kabiliyet galiba. o zaman özel bi hastanenin aciline gitmiştim. kırıl yok dokuları zedelemişsin demişlerdi. alçı çıktıktan sonra bi kaç ay ağrı geçmeyince başka bir hastanede mr çektiler. daha onun sonucunu gösteremeden bu olay oldu. bu vesile ile mra bakan dr ayak bileğiminde hali hazırda kırık olduğunu söyledi. şık oldu yani.
  • bunlardan sol el 3.'sünün sapasağlam olması, kırık olmaması dünyanın en kanıksanmış nimetlerinden biri imiş, bu entryi tek elimle yazarken anladım ben. şimdiye kadar "ah ne mutlu, sol elim alçıda falan değil" dememiştim mesela.
hesabın var mı? giriş yap