• 2011 temmuz ayı bir arkadaş izmirdeki bir otelde odanın minibarında bunların güdük boylularından iki tanesini geceleyin mideye indirdi. ardından fiyat listesindeki fahiş fiyatını farkedip, dışarıdan yenilerini daha ucuza alıp dolaba koyarak, çikolataların yokluğunu farkettirmemeyi hedefledi (türk aklı).

    1. gün kapıya "rahatsız etmeyin" kartını takarak işe koyuldu, akşam temmuz sıcağında odasına vardığında çikolatasını almayı unuttuğunu farketti.
    2. gün, yine "rahatsız etmeyin" kartı online durumda fellik fellik güdük toblerone aradı alsancak dolaylarında, abisini gördü, güdüğü bulamadı.
    3. gün = 2. günün tekrarı
    4. gün = izmirli bir arkadaştan bir şekilde tobleronları edindi. çantaya attı. gezmelere gitti. akşam 1 haftadır temizlenmeyen odaya döndüğünde paketlerin dibinde balon gibi sallanan tobleron sıvılarıyla karşılaştı (bkz: izmir sıcağı). bir panik bir panik dolaba koyduğu çikolatalara 15 dk. arayla parmaklar yardımıyla toblerone deseni vermeyi ihmal etmedi.

    bu numarayı yiyen otel yönetimine mi yoksa odada paketi açtığında karşılaştığı çikolata manzarasına bakakalacak olan müşteriye mi üzüleyim bilemedim.
  • bim'de 4.95'e satılmasından mütevellit, arabasının bagajını toblerone ile dolduranlar görülmüştür. gözünüz doysun! donanımhaber'de 54 sayfa konuşulmasına girmek istemiyorum bile.

    o geliyor ne amına koyim? madonna mı geliyor, nedir yani? altı üstü çikolata.
  • yakında baba olmaya hazırlanan kocacığımı çocuk hatta bebeğe çevirmiş çikolatadır.

    (duty free'den toblerone stoklanmıştır)

    -az önce toblerone'umu yedim. ımh çok güzeldi, sana da ayırdım ama.

    (kendisi yemiş 8 parça, hamile karısına ayırmış 2 tane)

    sonraki gün, iş dönüşü kayınvalidelere gidilir. o gece orada kalınacaktır. kapı çalınır, açılması beklenirken,

    -yemekten sonra gideyim de kimseler görmeden toblerone'mu yiyeyim. kih kih.

    bebek doğunca birlikte büyüyecekler artık.
  • 1867 yılında jean tobler tarafından isviçre'nin bern şehrinde açılan çikolata dükkanı müthiş bir ticari başarıya ulaşınca, 1899 yılında fabrique de chocolat berne, tobler & cie. adıyla kurulan fabrikada üretilmeye başlanan çikolata markasının adıdır toblerone.

    toblerone ismi jean tobler'in soyadıyla, italyanca bal-badem nugat anlamına gelen "torrone" kelimelerinin birleşiminden meydana gelmektedir ki; bu da bizlere toblerone kelimesinin, aynen türkçe yazıldığı gibi telaffuz edilmesi gerektiğini göstermektedir. fransızvari bir gırtlakla "tobleğoon" şeklinde telaffuz eden kibar çikolata severlere duyrulur...
  • bal var içinde bir de
    viski mezesi
    büyük görünür çabuk biter
  • çikolatanın paketinin üzerinde bulunan matterhorn dağı'nı temsil eden çizimin içerisinde gizli bir ayı figürü bulunmaktadır. söz konusu ayı figürü aynı zamanda, söz konusu çikolatanın 1908 yılından beri üretiminin yapıldığı bern şehrinin armasında da yer almaktadır.
  • içindeki nugat kısmı yapışır dişlere ama ön dişlerle çiğnenerek minik minik yenirse hiçbir şeyi bir yere yapışmaz, çikolataya doyurur, çok da zevk verir
  • bir iki parça yenecekse güzel çikolata ama fazlası çok tatlı geliyor. birgün yerken dişimi kıracam diye korkuyorum ayrıca. o kadar kalın yapmayın be abi. alp şeklinde de olmasın illa çikolata yani. şu isviçreliler ne kadar milliyetçi insanlar ya. her ürüne bastıkları isviçre bayrağı yetmiyormuş gibi çikolatanın şekliyle bile alplerin reklamını yapıyolar.
  • yamulmuyorsam glikoz şurubu, fruktoz şurubu filan içermez.

    az önce ambalajına baktım ve sevinçten ağlayacak gibi oldum, sonra yedim hepsini.
  • (bkz: toblerone'un boş yapması)

    ve tabii ki (bkz: siktin marka algısını eyledin viran)

    oğlum mondelez, gerzek misin sen? bi tane kafası çalışan adamınız yok mu sizin? ikonik bir şeyle nasıl oynarsın? hiç mi markalama üzerine iki satır okumadın?

    aha bakın bunun altında kesin tüketiciyi gerzek yerine koyan, onun yerine karar veren bi yönetim anlayışı (muhtemelen x kuşağı) bulunuyor.

    maliyet düşürmek için senelerin çikolatasının formunu bozmak nedir ya? tipe bak!

    o güzelim çukulatanın alttan değil, üçgenleri birbirine iterek kırılacağını öğrendiğim güne lanet olsun!

    pazarlama idiotları sizi! historical fail'lerde case study olasıcalar!!

    5 lira pahalıya sat ama oynama lan markanla. millet ikon yaratıcam diye götünü yırtar, tasarımcısından stratejistine kadar çuvalla para döker; bu kalkmış "çoh yakıyodu yavv" diye yılların ikonik çikolatasını değiştirir.

    hershey's kiss'in maliyet kaygısı nedeniyle, hershey's alt dudak diyerek yarı boyutuna indiğini düşünebiliyo musun?

    olmadı di mi?

    bu da olmamış.

    resmen delirdim.
hesabın var mı? giriş yap