• harezmşahların aptal hukumdarı. moğollar çin'i talan etmekle uğraşırken, bu aptalın biti kanlanıyor ve iyi ilişkiler kurmak için kervan gönderen moğolların kervanını yağmalıyor. ardından cengiz han bu sefer de elçi gönderip, zararımızı karşılayın bu olayı kapansın diyor ama bu aptal elçileri de öldürüyor. cengiz han'ın kafa o olaydan sonra gidiyor. ordusunu toplayıp doğu avrupa'ya kadar olan bölgede nereye gittiyse dümdüz ediyor. bu orospu çocuğu moğollarla arasını iyi tutsaydı, belki de cengiz han çin'le, hindistan'la, kore ile yetinip hiç buralara gelmeyecekti. tek bir insan nasıl da tarihi değiştiriyor. cengiz han da elçilerini öldürdüğü ortrar şehrini önce talan ediyor, sonra bütün yaşayanları öldürüyor, ardından da atlarlar dümdüz ediyor. o otrar şehrinin şimdiki hali ; link
  • alaaddin muhammed’in moğollar karşısında tek başarısı onlara yakalanmamak oldu.sultan hazar denizi’nin güneyinde âb-ı sükûn diye anılan bir adacığa sığınmıştı.ülkesinin geri kalanının moğollar tarafından istila edildiği,aile fertlerinin onların eline esir düştüğü haberini burada iken almış ve hastalanmıştı.bu haberleri aldığında oğulları celaleddin, azlak ve akşah’lar da adada bulunuyorlardı.onun bu son esnada yaptığı isabetli iş,adadaki oğullarını yanına çağırarak daha önce uygun olmadığı halde anasının tesiriyle kendine veliahd tayin ettiği azlak-şah yerine devletin başına celaleddin’in geçmesinin daha uygun olacağını söylemesiydi.kendi elleriyle kılıcını ona kuşattı ve diğerlerinden ona bağlı kalmalarını istedi (nesevi, 1986, s. 84) sultan, kendisinden sonra celaleddin’i işaret ettiği bu merasimden birkaç gün sonra, derin üzüntüler çektiği bu adada hazin bir şekilde öldü.onun ölümüyle ilgili nesevi’de geçen anekdotlar oldukça ibret içermektedir.

    âb-ı sükûn adasına giderken sultanla birlikte olanlar bana şunu anlattılar:

    "biz kürek çekiyorduk, sultan ise sıhhate kavuşması oldukça zor gözüken bir göğüs hastalığı sıkıntısı çekiyordu.bize dedi ki, sahibi olduğum koskoca ülkeden bana mezar olacak bir yer kalmadı.bu dünya gerçekte üstünde bulunulan mesken değildir, dünyadaki varlığa ve güce güvenmek hayal ve gaflet üzere olmak demektir,dünya bir kapısından girilen ve diğer kapısından çıkılan bir ribattır (han), durumu görün ve ibret alın."adaya yerleştikten sonra alaaddin muhammed’in hastalığı arttı.iaşe ve ibateleri mazenderanlılar tarafından karşılanıyordu.bir gün sultan şöyle dedi:
    "bana kurduğunuz şu çadırın yanında otlayacak bir at isterdim" maiyetindeki adamlarından taceddin hasan, bir kula at temin ederek çadırın önüne salmak suretiyle bu arzusunu yerine getirdi.sultan adada öldüğünde (aralık, 1220), cenazesini maiyetinde bulunan çavuş şemseddin mahmud,hademe-i hassa başı mehter-i mehteran mukarribüddin yıkadılar.ancak cenazeyi saracak kefen bulunmadığından, adı geçen şemseddin mahmud gömleğini verdi ve cenaze bu gömleğe sarılarak defnedildi.
    insanoğlu için “ne oldum deme, ne olacağım de” özdeyişi, alaaddin muhammed'in hayatıyla ve ölümüyle oldukça denk düşmektedir.kendini kâinat hükümdarı addederek koca dünyaya sığdıramayan sultan,son günlerini büyük bir korku ve kaçışın ardından yanında üç-beş kişilik bir hizmet erbabının dışında kimsenin olmadığı bir adada geçirmek zorunda kalırken, ne yazık ki öldüğünde üzerine sarılacak kefen dahi bulunamamıştır. hatta kaynaklarda verilen bilgilere bakılırsa o kimsenin bulunmadığı ıssız adadaki mezarında da yatamamıştır.zira ahlat muhasarası sırasında oğlu celaleddin, babasının hizmetlisi mukarribüddin’i, 30 bin dinar tahsisat ile ısfahan’a göndererek burada bir külliye yaptırmasını ve babası merhum sultanın cesedini âb-ı sükûn’dan ısfahan külliyesine naklettirmesini emreyledi.mukarribüddin ısfahan’da işe koyulduğu sırada celaleddin,mazenderan’da yaşayan halasına bir mektup yazarak ondan, yörenin ileri gelenleri ile birlikte babasının cesedini adadan alarak ısfahan’daki çalışma tamamlanana kadar dünyanın en müstahkem mevkilerinden olan erdehen’e getirtmesini istedi. merhum sultanın kız kardeşi bu isteği yerine getirdi.fakat ısfahan’daki çalışma henüz tamamlanmamıştı ki moğollar mazenderan ve yöresini istila ettiler.dolayısıyla erdehen kalesini de ele geçiren moğollar sultanın naşının buraya nakledildiğini duyduklarından,âdetleri üzere mezardan çıkardıkları cesedi hakana gönderdiler,moğol hükümdarı önceki sultanlar gibi alaaddin muhammed’in naaşından kalan kemiklerini yaktırdı (nesevi, 1986, s. 208).

    kaynak: inkişaftan inhitata bir türk sultanı
    alaaddin muhammed harezmşah (1200-1220)
    mehmet ali çakmak, ercenk hamarat
  • devlete adeta fütuhat devri yaşattıktan sonra baltayı taşa vuran harzemşah hükümdar.
    hazar gölü'ndeki sığındığı adada öldükten sonra oğlu celaleddin harzemşah tarafından cesedi demavend yakınlarına nakledildi ancak istilaları buraya da ulaşın moğollar, kemikleri yakılmak üzere ögeday han'a gönderildi.
hesabın var mı? giriş yap